Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1791 E. 2022/88 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1791
KARAR NO: 2022/88
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2019
NUMARASI: 2017/77 Esas – 2019/334 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı sigorta şirketi arasında 21.03.2013 tarihli 2.000.000-USD teminat tutarlı ürün sorumluluk sigorta poliçesi mevcut olduğunu, müvekkili sigortalının, ABD’ye ihraç edilen ürünlerinin kullanılması suretiyle imal edilen meyve sularını alan tüketicilerin hastalanmalarından müvekkilinin sorumlu tutularak tazmin sorumluluğuna muhatap olduğunu, davalı sigorta şirketince hasar dosyasının açıldığını ve gerçekleşmesi beklenen rizikolarla ilgili alınacak önlemler konusunda müvekkilini kendi bağlantısı olan bir avukatlık şirketine yönlendirdiğini, alınacak önlemler ve savunma kapsamında harcamaların bir kısmının davalı tarafından davalının ABD kolu … eliyle, bir kısmının ise davalı tarafından doğrudan müvekkiline ödendiğini, fakat davalının harcamalar toplamını olay başına 1.000.000-USD ile sınırlandırıldığını, 50,000-USD tenzili muafiyet düşülerek ödeme yapılacağını belirttiğini, ancak bu limitin üstü için muğlak bir açıklama yaptıktan sonra ödeme yapılmadığını, davalının teminat dahilinde savunma giderlerini karşılama zorunluluğundan kaçınamayacağını, giderler yapılmadan önce avans vermesinin dahi yasal ve akdi sorumluluğunun gereği olduğunu, “Poliçe özel şartlarının 7. maddesinde yazılı a) Aynı nedenden kaynaklanan (tasarım, imalat, kullanım kılavuzları veya etiketlendirmede bulunan aynı kusur) b) Aynı ürünlerin tedarikine veya aynı kusuru taşıyan ürünlere atfedilebilecek tüm olaylar tek bir olay olarak değerlendirilecektir.” cümlesinin üçüncü kişilerin tazmin taleplerinin neticesine dair olduğunu, hukuksal korumanın kapsamı ve diğer koruyucu yükümlülükler ile bir ilgisi bulunmadığını, poliçede yazılı olduğu şekli ile “İşbu poliçe haklı taleplere olduğu gibi yersiz ve aşın taleplere karşı da korur” hükmü gereğince sağlanan sigorta korumasında teminat limitinin söz konusu olmadığını (TTK 1426, 1448), Amerika’da davacıya karşı ileri sürülen taleplerle açılan davalarda iddia sahiplerinin gördüklerini iddia ettikleri zararla sigortalının ürünleri arasında illiyet bağı kurulabilmesinin mümkün olmadığını ve ayrıca zarar görenlerin sıfatı ve zarar nedenlerinin birbirinden farklı olduğunu, davacının ürünlerinin, kusurlu olduğuna ve nedenlerin ayniyetine dair herhangi bir kanıt olmadığını, müvekkili tarafından yapılan harcamaların, teminat limiti ile bağlı olmaksızın ve tenzili muafiyet uygulanmaksızın, temerrüt faizi ile tahsiline karar verilmesi gerektiğini belirterek davalının avans verme yükümlülüğünün doğduğu tarihten sonrası itibariyle yabancı paraya uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden, fazlaya dair alacak ve diğer tazminat haklan saklı kalmak üzere; şimdilik 1.405.000,00-USD’nin temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı ile müvekkili sigorta şirketi nezdinde 21.03.2013-21.03.2014 tarihleri arasında geçerli, olay başına 1.000.000-USD ve yıllık azami 2,000.000-USD limitli Ürün Sorumluluk Sigorta Poliçesi düzenlendiğini, davalı tarafından ithal edilen ürünün de kullanılmasıyla imal edilen meyve suyu karışımını içen 8 eyalette 150 civarında kişinin aynı dönemlerde rahatsızlandıklarını ve rahatsızlanan bu kişilerde Hepatit A virüsünün tespit edildiğini, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA’nın yaptığı araştırma sonucunda Hepatit A virüsünün, karışımın içindeki nar tanelerinden bulaşabileceğini belirtir bir haber yayınladığını, bunun üzerine karışımdan içerek Hepatit A virüsü kapmış kişilerin, arasında davacının da bulunduğu firmalara davalar açtıklarını, mahkeme sürecinden ilk kez … Firması sigortacısı … Firması tarafından, …’e gönderilen bir yazı ile haberdar olunduğunu, davacının, davalıdan bu hukuki süreçte yardımını talep etmesi üzerine, Davalı tarafından, Poliçe kapsamında savunma giderlerinin Poliçe limiti ile sınırlı olarak karşılanacağının bildirildiğini, ayrıca bir vekil bulunması konusunda da yardım talep edilmesi üzerine de, yine Davacı tarafın bilgisi ve onayı dahilinde, Davacı tarafı temsil için avukat tayin edildiğini, Poliçe limiti kapsamında öncelikle davalının bu masrafları karşılamaya başladığını, ihtilafların görülmekte olduğu ABD’deki yargı süreçlerinde bugüne kadar yapılan savunma giderlerinin, Poliçe teminatı limitlerini doldurduğunu, poliçe olay başı limit ve muafiyetlerini de dikkate alarak, bu güne kadar gerçekleşen 937.585,76 USD savunma giderini davacının adına ödenerek poliçe şart ve limitleri kapsamındaki tüm taahhütünü yerine getirdiğini, davacı tarafın, tüm savunma giderlerini içine alacak şekilde Poliçe kapsamında ayrıca bir hukuksal koruma sigortası teminatına sahip bulunmadığını, davacı tarafın iddia ettiği TTK 1148. maddeye dayanılmasının kanun nezdinde ve hukuken bir dayanağı bulunmadığını, davacı Tarafın sahip olduğu Poliçe’de bu konuda anılan genel şart maddesini teminat kapsamına alan ve buna bir bedel/limit öngören hiçbir madde olmadığını, poliçede savunma masraflarının teminat limiti içerisinde karşılanacağı hüküm altına alındığından artık tek bir olay ile ilgili Poliçe teminatı ne kadarsa, o olay ile ilgili savunma masrafları da aynı teminata tabii olacağını, ürün sorumluluğu sigortası genel şartları ve Poliçe özel şartlan çerçevesinde, aynı sevkiyatla yurt dışına ihracatı yapılmış nar taneleri nedeniyle birden çok kişi rahatsızlandığını iddia etmiş olsa da, aynı yıl içerisinde aynı ürün nedeniyle meydana gelen rahatsızlığa ilişkin taleplerin artık tek bir olay olarak nitelendirileceğini, müvekkili tarafından davacının ABD”deki yargı süreçleri için Hukuki Koruma/Savunma Giderleri olarak toplamda 937.585,76-USD ödeme yapıldığını, davacının bakiye teminatı 12.414,24-USD kaldığını, bunun üzerindeki savunma gideri dahil tüm taleplerinin reddi gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı tarafın ihracatını yaptığı ürünler bakımından bu ürünlerin yol açabileceği zararlardan dolayı davalı sigorta şirketinin olay başına 1.000.000-USD, yıl olarak toplam 2.000.000-USD. Sorumluluk yüklendiği, davalının azami sorumluluğuna ilişkin olarak olay başına 50.000-USD muafiyet sınırı getirildiği, muafiyet sınırı düşüldükten sonra davalı tarafın sorumluluğunun olay başına 950.000-USD, birden fazla olayda ise yıllık 1.950.000-USD. olarak belirlendiği, ABD’de salgın olarak ortaya çıkan Hepatit A- sarılık hastalığının davacı tarafından ihraç edilen nar emtiasından kaynaklanma ihtimali üzerine davacı aleyhine ikame edilen davalar ve talepler gözetildiğinde, Sigorta Poliçesi uyarınca sorumluluk doğuracak olayın gerçekleştiği, davalı sigorta şirketi tarafından toplamda 950.000-USD ödeme yapıldığı, 6102 Sayılı Kanunun 1474.md.si aynen ”(1) Sigortalı aleyhine bir istem ileri sürüldüğünde, isteme ilişkin makul giderler sigortacı tarafından karşılanır; sigorta bedelini aşan giderlerin ödenebilmesi için sözleşmede hüküm bulunmalıdır.” şeklinde olduğu, taraflar arasında düzenlenen poliçede tüm savunma giderlerini içine alacak ayrı bir hukuksal koruma teminatı bulunmadığı, bu hali ile bu masrafların da sigorta teminatı sınırı içinde değerlendirilmesi gerektiği, davacı tarafın ABD’de aleyhine birden çok kişi tarafından dava olsa dahi davacının tazminat ödeme sorumluluğuna sebep olan davacı tarafından ihraç edilen nar emtiasından ortaya çıktığı iddia edilen Hepatit A- sarılık hastalığına, tek bir sebebe ilişkin olduğu, bu nedenle taraflar arasında düzenlenmiş bulunan “Ürün Sorumluluk Sigorta Poliçesi” uyarınca davalının zararlardan dolayı sorumluluğunun olay başına 1.000.000.USD, olup 50.000.USD muafiyet bedeli düştükten sonra 950.000-USD ile sınırlı olduğu, davanın ise 950.000-USD dışında talep edilen bedele ilişkin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece savunma yükümlülüğüne aykırı davranılıp davranılmadığı hususunu incelemediğini, davalının sigortalıyı etkin biçimde savunma sorumluluğunu yerine getirmediğini, sigortacının savunma yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmediğinden sigortalı aleyhine hükmedilen tazminatı ödemek zorunda olduğunu, bunun dışında sigortacının sigorta teminatından ayrı olarak hukuksal koruma ve sigortalı tarafından yapılacak makul giderleri ödeme borcu bulunduğunu, sigortacının yaptığı ödemelerin araştırılması ve sunulan belgelerin incelemesi için denetime elverişli rapor alınmasına yönelik itirazların dikkate alınmadığını, TTK hükümlerine göre sigorta teminatından ayrı olarak ödenmesi gereken giderlerin sigorta teminatına dahil edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda sigortacının yaptığı tüm ödemelerin teminattan düşülmesi gerektiğine, bunun TTK’nın 1474 hükmü gereği olduğuna ilişkin görüşün herhangi bir hukuksal ve olgusal dayanağının bulunmadığını, teklifnamedeki 15.000-USD yerine 50.000-USD muafiyetin geçerli sayılmasının yasaya aykırı olduğunu, ayrıca davalı tarafça 12.414,24-USD ödemenin yapılmadığının belirtildiğini, bu ödemenin dava aşamasında yapıldığının ileri sürüldüğü halde ödemenin müvekkiline yapılmadığını, sigortacı ve avukatla ilişkisinin kesilmesinden sonra dava aşamasında yapılan ödemenin, sigortacının ödeme yükümlülüğü kapsamında yapılan bir ödeme olarak tazminattan ve dava edilen tutardan mahsup edilmesinin mantıklı olmadığını, en azından dava tarihine kadar ödenmediği sabit olan kısım bakımından kısmen kabul kararı verilmesi gerektiğini, poliçedeki seri hasar şartının geçersiz olduğunu, müvekkilinin olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davalının da bu durumu bildiğini, yurt dışındaki yargılamda müvekkilinin etkin savunma görevini yerine getirmiş olması halinde kusursuzluğunun kanıtlanabileceğini, ayrıca ABD’deki salgın şeklinde ortaya çıkan hastalığın etkeni olan mikroorganizmanın tek tip olduğuna dair tespitin hiç bir dayanağının bulunmadığını, ABD’deki mahkeme kararlarına göre 166 hastadan 99’unun hepatit A1b geri kalan 67 kişinin ise başka tip virüsten etkilendiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından ABD’ye ihraç edilen ürünlerin kullanılarak imal edilen meyve suyu karışımını tükettiği iddia edilen kişilerde Hepatit-A virüsü görüldüğü iddiası ile müvekkilinin ABD’de tüketiciler tarafından açılan davalara muhatap olduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından konu ile ilgili Ürün Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında hasar dosyası açılmasına rağmen olay nedeniyle sigorta teminatının 950.000-USD olduğunun belirtilerek müvekkilinin haklarının korunması için üzerine düşen yükümlülüğünü yerine getirmediğini, oysa müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı avukatlık ücreti ve diğer giderlerin yaklaşık 1.750,000- USD’ye ulaştığını ve bu ödemelerin devam ettiğini belirterek 1.405.000-USD’nin davalının tahsili talep etmektedir. Davalı ise bahse konu hasarın tek bir olaydan kaynaklandığını, sigorta teminatının olay başına 1.000.000-USD ile sınırlı olduğunu, poliçede 50.000-USD tenzili muafiyet öngörüldüğünü, müvekkilinin üzerine düşen 950.000-USD ödemeyi yaptığını, poliçede ayrı bir hukuksal koruma klozu da bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş olup mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında 21/03/2013 başlangıç tarihli 1 yıl süreli “Ürün Sorumluluk Sigorta Poliçesi” düzenlenmiştir. Poliçe ile meydana gelen olay sonucunda ortaya çıkan bedeni ve/veya maddi her türlü zarar dolayısı ile sigortalıya yöneltilebilecek sorumluluk riskleri tazminat talepleri için sigortacıya tazmin yükümlülüğü getirmiştir. Davalının davacının sorumluluk riskleri bakımından olay başına 1.000.000-USD, yıllık 2.000.000-USD limitle sigorta teminatı sağlanmış, ABD ve Kanada’ya olası sorumluluk riskleri bakımından 50.000-USD muafiyet tenzili kararlaştırılmıştır. ABD’de salgın olarak ortaya çıkan Hepatit A- sarılık hastalığının davacı tarafından ihraç edilen nar emtiasından kaynaklanma ihtimali üzerine davacı aleyhine ikame edilen davalar ve taleplerle birlikte riziko gerçekleşmiş olup bu hususta ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf davacı tarafın bu olaydan dolayı karşılaştığı davaların tek bir olay olarak değerlendirilip değerlendilemeyeceği, yapılacak tazminat ödemelerinin poliçede sadece tek bir olay için kararlaştırılan 950.000-USD ile sınırlı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 6102 Sayılı Kanunun 1474. Maddesi ”(1) Sigortalı aleyhine bir istem ileri sürüldüğünde, isteme ilişkin makul giderler sigortacı tarafından karşılanır; sigorta bedelini aşan giderlerin ödenebilmesi için sözleşmede hüküm bulunmalıdır.” şeklindedir. Taraflar arasında düzenlenen Poliçede tüm savunma giderlerini içine alacak ayrı bir hukuksal koruma teminatı bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının ABD’de maruz kaldığı davalar ve diğer nedenlerden dolayı yapılan giderlerin de sigorta teminatı sınırı içinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan poliçede aynı ürünlerin tedarikine veya aynı kusuru taşıyan ürünlere atfedilebilen tüm olayların, zarar gören kişi sayısına ve poliçe döneminin kaçıncı gününde olduğuna bakılmaksızın tek bir olay olarak ele alınacağı ve ilk olayın meydana geldiği tarihte olmuş gibi değerlendirileceği kararlaştırılmıştır. Davacı tarafın ABD’de aleyhine açılan davalar birden çok kişi tarafından açılmış olsa da davacının tazminat ödeme sorumluluğuna davacı tarafından ihraç edilen nar emtiası sebep gösterildiğinden, dava açan kişilerde farklı rahatsızlıklar görülse bile davacının muhatap olduğu davalar nedeniyle yapmak zorunda olduğu giderler tek olay olarak nitelendirilmelidir. Bu haliyle, davacının muhatap olduğu dava ve talepler poliçe kapsamında tek olay olarak değerlendirilmesi ve poliçede ayrı bir hukuksal koruma klozu bulunmadığından davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin teminattan düşülmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bunun dışında davanın açıldığı tarih itibariyle davalı sigorta şirketi tarafından henüz 12.414,24-USD ödemenin yapılmaması nedeniyle bu kısım yönünden haklılıklarına hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de, davacının davasını poliçede olay başına teminat limiti 950.000-USD’nin dışında kalan tutar için açtığı, kaldı ki yargılama sırasında da poliçe teminat tutarından bakiye kalan kısmın da ödenmek suretiyle davalı sigorta şirketi tarafından poliçede öngörülen teminat tutarı kadar davacıya ödeme yapıldığı anlaşıldığından mahkemece davanın tümden reddinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu itibarla davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL daha harcın davacıdan alınarak Hazine’ ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine,dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde oy birliğiyle karar verildi. 25/01/2022