Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1782 E. 2022/157 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1782
KARAR NO: 2022/157
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2019
NUMARASI: 2016/1300 Esas – 2019/146 Karar
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin 19.09.2014 tarihli 139.020-TL bedelli fatura karşılığında davalı şirketten 4 adet kum filtresi satın aldığını, filtrelerin … tarafından Ocak 2015 tarihinde müvekkiline teslim edildiğini, teslim işlemi sonrasında üründe sorunlar çıkmaya başladığını, defalarca yapılan tamir işlemine rağmen ürünün sorunlarının giderilemediğini, müvekkilinin maddi olarak da zarara girdiğini, davalıya defalarca bilgi verilmesine rağmen sorunların giderilemediğini, kum filtrelerinin taahhüt edilen niteliklere sahip olmadığı ve gizli ayıplı olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine 05.04.2016 tarihli ihtarname ile davalıya ayıp ihbarı yapıldığını, buna rağmen arızaların giderilmemesi üzerine ürünün yenisi ile değiştirilmesi gerektiği için delil tespiti yaptırıldığını, bu dosyada yapılan tespitte ürünlerin gizli ayıplı olduğunun tespit edildiğini belirterek, sözleşmeden dönme hakkı kullanılarak ürün bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte iadesine, ayıplı mal nedeniyle uğranılan 1.000-TL zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 31.10.2018 tarihli dilekçesiyle, dava değerini ıslah ederek 173.114,08-TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili üretici olmadığından davacının istediği kum filtrelerinin dava dışı üretici … firmasından alındığını, müvekkilinin …’ten satın aldığı kum filtrelerini davacıya 139.020-TL bedelle sattığını, kum filtrelerinin üretici firma tarafından davacının işletmesine getirilerek devreye alındığını, davacının ürünlerin sorunlu olduğunu bildirmesi üzerine davacının üretici firmaya yönlendirildiğini, üretici firmanın teknik servis göndermesine rağmen sorunların kısa bir süre sonra tekrarlandığını, sonrasında 2 defa daha tekrar servis gönderilmesine rağmen sorunların tekrarladığını, bunun üzerine üretici firmaya 16.03.2016 tarihinde ihtar keşide ederek satılan malın ayıplı olduğu kabul edilerek tamir edilmesini talep ettiklerini, ancak üretici firmanın ayıbı gidermediğini, ayıp nedeniyle oluşan zarardan üretici … firmasının sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı tarafından davacıya 19.09.2014 tarihli fatura ile satışı gerçekleştirilen 4 adet kum filtresinin teslim ve faaliyete geçmesi sonrasında davacının beyanı itibariyle ortaya çıkan çeşitli arızalar neticesinde, gizli ayıp ihbarının her türlü delille ispat edilebilmesi ve gizli ayıp ihbarının da genel zamanaşımı süresine tabi olması hususları ile davacının ayıp bildirimini mail yoluyla yapmış olduğu ve yine dava konusu filtrelere defalarca teknik servis tarafından müdahale edilerek onarıma çalışılması dikkate alındığında; ayıp ihbarının süresi içinde yapıldığı dolayısıyla da davacının TBK 227 hükmünde yer alan seçimlik haklardan sözleşmeden dönme ve genel hükümlere göre uğradığı zararları talep etme hakkının bulunduğu, bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere; kullanılamaz durumdaki 4 adet kum filtresi bedeli olan 117.814,08- TL, yarılmalar esnasında kaybedilen 250 metreküp tuzlu su kaybı toplam 14.500-TL, yanan ve sökülerek tamire gönderilen pompaların onarım bedeli toplam 11.800-TL ve ayıplı ürünün çıkarılarak yeni filtrelerin yerleştirilmesi için de aynı şekilde duvarın yıkılarak tekrar yapılması bedeli 29.000-TL’nin dava dilekçesi ve ıslah dilekçesindeki talep miktarları dikkate alınarak davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; müvekkili yalnızca dava konusu kum filtrelerinin kağıt üzerinde satışını yapmış olup, filtrelerin üretiminin dava dışı … tarafından yapılarak direkt davacı adresine teslim edildiğini, filtrelerin akvaryma taşınması ve montajının ise bizzat davacı tarafından yapılarak montaj işlemlerinin hepsinin … tarafından onaylandığını, müvekkili filtrelerin üretim sürecine, nakliyesine ve montajına dahil olmadığından, filtrelerdeki gizli ayıplara sebep olmasının mümkün olmadığını, üretici firmanın kontrol yapmasına rağmen tespit edemediği bir ayıptan, malın yalnızca satışını sağlayan müvekkilinin sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu,davacı işbu davayı kısmi dava olarak açtığından dava konusu alacağa ıslah harcının yatırıldığı tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak kabulünün mümkün olmadığını, nitekim somut olayda davacının davayı açmadan önce zararını tespit ettirerek dava dilekçesinde zararını kalem kalem yazdığını, bu nedenle mahkemece ıslahla talep edilen miktara dava tarihinden itibaren avans faizinin işlemesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kararın gerekçe yönünden eksik olduğunu, zarara üretici firmanın neden olduğu kanıtlanmasına rağmen hangi gerekçeyle zararın müvekkiline yüklendiğinin açıklanmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, tacirler arası satıma konu kum filtrelerinin ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak sözleşmeden dönme ile ayıplı mallar nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesi gereğince; malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda 6098 sayılı TBK’nın 223/2. maddesi uygulanır. TBK’nın 223. maddesine göre; alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. TBK’nın 227. maddesinde ise satılanın ayıplı olması halinde alıcının seçimlik hakları; “satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme” olarak belirlenmiştir. Somut olayda; dava konusu kum filtrelerinin davalı tarafından dava dışı üretici …’ten satın alınarak 19.09.2014 tarihli fatura ile KDV dahil 139.020-TL bedelle davacıya satışının yapıldığı, kum filtrelerinin 2015 yılı Ocak ayında davacıya teslim ve montajının yapıldığı, ancak filtrelerin montajından sonra Eylül 2015 tarihinden itibaren arızalanarak akvaryuma kum sızdırmaya başladığı, birden fazla olmak üzere onarım yapılmasına rağmen arızaların giderilemeyerek devam ettiği, filtrelerdeki yarılmalar nedeniyle su baskınına neden olduğu, davacının mail yazışmalarıyla süresinde ayıpları davalı satıcıya ihbar ettiği, sonrasında da 05.04.2016 tarihli ihtarname ile yine ayıp ihbarında bulunduğu, dolayısıyla ayıp ihbarının süresinde olduğu, esasen bu hususun davalının da kabulünde olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından yaptırılan delil tespiti sonrası düzenlenen bilirkişi raporu ve hükme esas alınan bilirkişi raporu ile de filtrelerdeki ayıbın operasyondan kaynaklanmayan ve üretimden kaynaklanan gizli ayıplı olduğu, ayıpların kullanımdan kaynaklanmadığı; ayıplı ürünler nedeniyle davacının 14.500-TL+KDV tuzlu su kaybı, 11.800-TL+KDV onarım bedeli ve 29.000-TL+KDV filtrelerin yerleştirilmesi ve sökülmesi sırasında yıkılarak yeniden yapılması gereken duvara ilişkin bedel olmak üzere toplam 55.300-TL KDV hariç zarara uğradığı tespit edilmiştir. Davalı satıcı olup, TBK’nın 219. maddesi hükmü gereği satılanın ayıplı olması nedeniyle oluşan zararlardan alıcıya karşı sorumludur. Bu kapsamda satılandaki ayıbın üretim hatasından kaynaklanması da davalı satıcının sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Bu nedenle mahkemece davacının sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullanması sonucunda ayıplı malın iadesi ile bedeline ve ayıplı ürünler nedeniyle oluşan zararın davalıdan tazminine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin müvekkilinin kusuru bulunmadığı,ayıbın üretimden kaynaklandığı,üreticinin kusurunun davalıya neden yükletildiğinin gerekçesinin gösterilmediğine ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak TBK’nın 227/1. maddesi uyarınca sözleşmeden dönme halinde, birlikte ifa kuralı gereğince ayıplı malların davalılara fiilen iadesi tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Diğer yandan 1.000-TL dava değeri üzerinden kısmi dava olarak açılmış, 01.11.2018 harç tahsil tarihli ıslah dilekçesi ile de satış bedeli ve oluşan zarar kalemleri bakımından dava değeri ıslah edilmiştir. Davacı tarafça dava öncesinde 05.04.2016 tarihinde ihtarname keşide edilmişse de ihtarnamede ödeme talebi bulunmamaktadır. Dava açılır iken de ;ayıp nedeniyle uğranılan zarar kalemine faiz talep edilmemiş,ıslah ile de arttırılan kısım için ödeme tarihlerinden itibaren faiz talep edilmiştir.Dava açılması ise saklı tutulan haklar yönünden temerrüt oluşturmadığından, ıslah dilekçesi ile talep edilen miktar yönünden temerrüt, ıslah harcının yatırıldığı 01.11.2018 tarihinde gerçekleşmiştir. Bu durumda 1.000-TL tazminat bakımından faize hükmedilmemesi , ıslahla artırılan 54.300-TL yönünden de ıslah tarihi olan 01.11.2018 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ,davalı vekilinin istinaf nedeni yerinde görüldüğünden istinaf başvurusunun kabulüne hükmün kaldırılmasına,yapılan hata ve eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, yeniden hüküm verilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/02/2019 Tarih 2016/1300 Esas 2019/146 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulüne, Davacı tarafın sözleşmeden dönmeye yönelik talebinin kabulü ile sözleşme konusu olan 4 adet filtrenin davalı tarafa iadesi koşulu ile iade edilecek ürün bedeli olarak 117.814,08-TL’nin satım konusu malların fiilen iade edildiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacının ayıplı mal dolayısıyla zararı olarak hesaplanan 14.500-TL tuzlu su bedeli, 11.800-TL onarım bedeli ve 29.000-TL filtrelerin yerleştirilmesi ve sökülmesi sırasında yıkılarak yeniden yapılması gereken duvar bedeli olmak üzere toplam 55.300-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen tazminatın ıslah ile artırılan 54.300-TL kısmına ıslah tarihi olan 01.11.2018 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 11.825,42-TL nispi karar ve ilam harcından peşin yatırılan 3.129,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 8.696,22-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından peşin yatırılan 3.162,70-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.600-TL bilirkişi ücreti, 148-TL posta ücreti olmak üzere toplam 1.748-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için takdir olunan 16.276,84-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 2.939,27-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davalı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına , Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.03/02/2022