Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1778 E. 2022/155 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1778
KARAR NO: 2022/155
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2019
NUMARASI: 2018/1004 Esas 2019/466 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı ile davacının kardeşinin yetkilisi olduğu … şirketi arasında Beyoğlu … Noterliğince düzenlenen 27.01.2011 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, inşaatın yapımı esnasında davalının … şirketi hakkındaki uygunsuz söylemleri üzerine, davacının iyi niyetli olarak davalının yanına giderek inşaatın teslim edilmemesi halinde tüm zararı şahsı adına karşılayacağını belirttiğini ve işbu davaya konu 300.000-TL bedelli senedi kendisine teminattır ibaresi ile teslim ettiğini, belirtilen kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalının tapuları üzerine aldığını, ancak kötü niyetli olarak müvekkilinin kendisine hiçbir borcu bulunmamasına rağmen davaya konu senedi icra İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasıyla takibe koyduğunu, senedin teminat olarak düzenlendiğini, bu nedenle takibe konulamayacağını, davalı tarafından davacıya nakden verilmiş hiçbir bedel olmadığını, ayrıca düzenleme yweri bulunmadığından senedin kambiyo senedi niteliğinde olmadığını belirterek, müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak koşulu ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının, inşaatın tamamlandığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, davcının bononun hükümsüzlüğü ile ilgili taleplerinin, kesinleşen İstanbul Anadolu 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/657 esas 2013/256 karar sayılı kararı göz önüne alındığında reddedilmesi gerektiğini, davacının bir hukuki ilişkinin varlığını kabul ettiğini, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülen (“nakden” bedel kaydı) farklı bir ilişki olduğunu ileri sürdüğünü, bu durumda hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü teminat ilişkisi olduğunun ispat külfetinin davacı-borçluya düştüğünü, zira davacı-borçlunun senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürdüğünü, bononun üzerinde sadece “teminat için verilmiştir” ibaresi bulunmakta olup, yüksek Mahkemenin müstakar kararları tahtında böyle bir ibarenin bonoyu teminat senedi haline getirmeyeceğini, böyle bir hukuki sonuca ulaşabilmek için hangi hukuki ilişkinin teminatı olduğunun da kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıkça yazılması gerektiğini, davacının müvekkilinden borç para istediğini, inşaatın tamamlanamaması durumunda kendisi de mağdur olacak davalının, davacıya ve davacının yetkili olduğunu zannettiği mezkur şirkete bono bedeli kadar parayı elden borç verdiğini, buna rağmen inşaatın süresinde bitirilmeyip, borç para da geri ödenmediğinden taraflar arasında ihtilaf çıktığını, inşaatın bitirilmesi yönünde keşide edilen ihtardan sonuç alınamayınca davacı ile kardeşi dava dışı …’in azledildiklerini ve nihayetinde dava konusu bononun icra takibine konulduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı tarafça davalıya verildiği iddia olunan senedin teminat senedi olarak mı verildiği, yoksa borç karşılığı düzenlenen ve ödeme aracı olarak düzenlenmiş bulunan bir senet mi olduğu noktasında toplandığı, dava konusu bonoda “teminat için verilmiştir” ifadesinin yer aldığı, ancak her ne kadar bonoda bu ifade yer almış ise de senedin neyin teminatı olduğunun açıkça belirtilmediği, yine kat karşılığı inşaat sözleşmesinde de dava konusu bonoya herhangi bir atıf bulunmadığından, senetteki bu ifadenin tek başına iddiayı ispat için yeterli olmadığı, ispat yükü kendisinde olan davacının dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı, İstanbul BAM 12.Hukuk Dairesi’nin 2017/720 esas ve 2018/1076 karar sayılı ilamı doğrultusunda davacıya yemin teklifinde bulunmak üzere süre verildiği, davalının da teklif edilen yemini eda ettiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; üzerinde açıkça “teminat için verilmiştir” yazan bononun, kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediğinden kambiyo senedi vasfına haiz olmadığını, takip alacaklısının takip dayanağı bononun teminat olarak alındığı yönündeki kabulünün de mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olduğunu, davalının soruşturma dosyasında polis merkezinde alınan ifadesinde, senedin üzerindeki “teminat için verilmiştir” yazısının … tarafından parayı aldığı ve karşılığında senedi de teminat olarak verdiğine dair olarak yazıldığını beyan ettiğini, davalı alacaklının dayanak bononun teminat olarak alındığı yönündeki ikrarı karşısında davanın kabulüne karar verilmesinin gerektiğini, bononun davalıya “nakden” ibareli kısmı boş bırakılarak teslim edildiğini, davalının senedin boş bırakılan kısımlarına borcun nakden verildiğini yazarak senedi icraya koyduğunu, davalının bu parayı ne yolla ödediğini ispat etmesinin gerektiğini, müvekkilinin hiçbir şekilde davalıdan senette belirtilen miktarda para almadığını, kaldı ki davalı tarafça davacının kardeşi tarafından yapılan inşaatın eksik yapıldığı ya da geç teslim edildiği şeklinde bir iddianın ileri sürülmediğini, inşaatın devamı esnasında davalının dava dışı müteahhit … şirketi hakkındaki uygunsuz söylemleri üzerine, müvekkilinin inşaatın kat irtifakının kurulabilmesi için tapuya gelmeyi sürekli erteleyen davalının oğlunun dükkanına giderek, kat irtifakının kurulabilmesi için davalıya ben şahsi olarak kefil olayım, şirkette bir problem olursa sana teminat senedi vereyim dediğini, davalıya ait taşınmaz tapusunun … şirketine devri ile birkaç gün içinde kat irtifakının kurulup verilene kadar kendi adına şahsi kefalet amacı ile teminat senedinin düzenlenerek davalıya teslim edildiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, takip dayanağı bononun teminat olarak verildiği iddiasıyla borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Davacı dava konusu bononun, davalı ile kendisinin kardeşinin yetkilisi olduğu dava dışı … şirketi arasında akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında inşaatın zamanında teslimi için teminat olarak davalıya verildiğini, davalının sözleşmeye konu taşınmazları tapuda devralmasına rağmen bonoyu iade etmediği gibi kötüniyetli olarak icra takibine konu ettiğini ileri sürmüş, davalı ise bononun davacıya verilen borca mahsuben alındığını, verilen paranın ödenmemesi nedeniyle bononun takibe konulduğunu savunmuştur. İlk derece mahkemesince Dairemizin kaldırma kararı öncesinde yapılan yargılama sonucunda, bono üzerindeki teminat senedi olduğuna dair şerh ile davalının C. Savcılığı önündeki ikrarı nedeniyle bononun teminat olarak verildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; kararın istinafı üzerine ise Dairemizin 2017/720 esas sayılı dosyasında bononun neyin teminatı için verildiğinin sabit olmadığı, davalının C. Savcılığında alınan bir beyanının bulunmadığı, emniyette ve ceza yargılamasında alınan ifadelerinin ise teminat iddiasının ikrarı mahiyetinde olmadığı, ancak davacının yemin deliline dayanmış olması nedeniyle bu delilin değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün kaldırılmasına karar verilmiş; mahkemece istinafa konu işbu kararda ise, senetteki ifadenin tek başına teminat iddiasını ispat için yeterli olmadığı, davalı tarafça kendisine teklif edilen yeminin de eda edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu bononun incelenmesinde; keşidecileri davacı ile dava dışı … Malzemeleri, lehdarı davalı olan, nakden kayıtlı 15.10.2011 keşide, 01.01.2012 vade tarihli 300.000-TL bedelli bononun üst kısmında ‘teminat için verilmiştir’ ibaresinin bulunduğu görülmüştür. Dava konusu bonoda keşide yeri bulunmasa da keşidecinin adının yanında adresinin bulunduğu görülmekle, TTK’nın 776. maddesi uyarınca senedin bono vasfını taşıdığı görülmüştür. İspat yükü kendisinde olan davacı borçlu, bononun teminat senedi olduğu yönündeki iddiasını yazılı delille ispatlamak zorundadır. Kambiyo senedindeki salt ‘teminat’ ifadesi, iddianın ispatı için yeterli olmayıp senedin neyin teminatı olarak verildiğinin de açıkça belirtilmesi gerekmektedir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 04.04.2017 tarihli, 2016/9547 esas, 2017/2730 karar sayılı kararı). Somut olayda; dava ve takip konusu bonoda ‘teminat için verilmiştir’ ifadesi yer alsa da, neyin teminatı olduğu açıkça belirtilmemiş olup, kat karşılığı inşaat sözleşmesinde de dava konusu bonoya bir atıf bulunmadığından, bu ifade tek başına bononun teminat için verildiğini kabule yeterli değildir. Davalının soruşturma aşamasında emniyette alınan ifadesinde ve ceza yargılamasındaki savunmasında da, dava konusu bononun davacı tarafça iddia edildiği gibi kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında inşaatın süresinde bitirilmesinin teminatı olarak verildiği yönünde bir beyanı bulunmamaktadır. Davalının beyanlarında açıkça; davacının paraya ihtiyacı olması nedeniyle kendisinin davacıya nakit olarak elden para verdiği, paraya karşılık aynı miktarda senet aldığı, senet üzerindeki ‘teminat için verilmiştir’ ifadesinin yazılma sebebinin ise davacının parayı almış ve karşılığında teminat olarak senet vermiş olması olduğu ifade edilmiş olup, bu beyanların davacının teminat iddiasının ikrarı mahiyetinde kabulü mümkün değildir. Davacı tarafça dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmış olup, davalının kendisine teklif edilen yemini de eda ettiği gözetildiğinde, teminat iddiasının kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi yerinde olup, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf gerekçeleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 03/02/2022