Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1774 E. 2022/152 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1774
KARAR NO: 2022/152
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2019
NUMARASI: 2017/227 Esas 2019/718 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalının müvekkiline olan borcunun tahsili amacıyla davalı hakkında Küçükçekmece … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, borcun varlığının cari hesap ekstresiyle sabit olduğunu, dayanak para borcu olduğundan alacaklının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı şirket yetkilisi; şirketin adresinin Mersin ilinde olması nedeniyle icra dairesi ile mahkemenin yetkisiz olduğunu, takip konusu cari hesap ihtilaflı olup taraflar arasında mutabakat bulunmadığını, cari hesap ekstresi tek taraflı düzenlenmiş olup fahiş hesaplamalar içerdiğini, alacağın muaccel olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı defterlerinin incelenmesinde; taraflar arasında ticari ilişki ve bu kapsamda cari hesap ilişkisi bulunduğu, davacı şirketin davalı şirkete 33.500,51-TL borçlu olarak cari hesabı 2016 yılında devrettiği, 2016 yılının içerisinde de davacı şirketin çoğunlukla davalı şirketten sipariş avansı alarak çalıştığı, fakat 31.12.2016 tarihinde davacı şirketin yasal defterlerinde davalıya 564.992-TL nakit ödeme yaptığının kaydedildiği, ancak yapılan ödemenin gerçekte olduğunu gösterir belgeye rastlanmadığı, davacı şirketin yasal defterlerinde 2017 yılının açılış bakiyesinin 215.995,99- TL olduğu, 17.02.2017 tarihinde 114.000-TL daha banka finans yoluyla ödeme yaparak yasal defterlerde cari alacağın 101.955,99-TL olarak göründüğü, ancak davacı şirketin yasal defterlerinde 564.992-TL nakit ödeme yaptığı gösterilen kaydın gerçek mahiyetinin olmadığı, uyuşmazlığa konu çeklerin ibraz bilgileri ile ilgili olarak bankalara yazılan yazılara verilen cevaplarda, bir kısım çeklerin iptal statüsünde olduğu, bir kısmı ile ilgili olarak ise ibrazına rastlanmadığını bildirildiği, diğer yandan davacı şirketin iade ettiği ve bilirkişi raporunda ayrıntıları gösterilen çeklerin alıcılar hesabına borç yazılması gerekirken alacak olarak kaydedildiği, yanlış girilmiş kayıtların düzeltilmesi halinde bile davacı şirketin davalıdan bir alacağının olmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; kök ve ek bilirkişi raporuna yönelik itirazları giderilmeksizin karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, çek bir ödeme aracı olduğundan, bir kimsenin çek keşide etmesi veya ciro etmesinin borçlu olduğunu kabul iradesini gösterdiğini, davalının akdi ilişkiye itiraz etmediğini, genel manada borca da itiraz etmediğini, davalının müvekkiline verdiği çeklerin iptal edildiğinin banka yazısıyla bildirildiğini, borçlusundan çek alan müvekkilinin bunu kendi ticari defterlerine alacak olarak kaydetmesinin muhasebe tekniklerine uygun olduğunu, davalıdan alacaklı olan müvekkilinin, alacağını alıcılar hesabına alacak kaydetmesinin de muhasebe tekniklerine uygun olduğunu,verilen çeklerin karşılığının olup olmadığını, tahsil edilebilip edilemeyeceğini önceden bilmenin mümkün olmadığını, ek raporda sırf hesap hareketleri dikkate alınarak alacak borç tespiti yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, davalının çekleri verdiğine ve çeklerin iptal edildiğine yönelik itirazının bulunmadığını, 17.02.2017 tarihinde dava konusu borcunu, miktarını ve çeklerin iptal edildiğini bildiğini, hatta bu tarihte 114.000-TL ödeme yaptığını, davalının itirazının hukuki mesnetten yoksun olduğu ortada olduğu halde, bu hususların gözetilmediğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, dönem içerisinde davalı tarafından davacıya çoğunlukla çekle olmak üzere avans ödemeleri yapıldığı, davacı tarafından yapılan satışlar doğrultusunda fatura tutarlarının avans ödemelerinden mahsubu yoluna gidildiği, davacının ticari defterlerine 31.12.2016 tarihi itibariyle 564.992-TL davacı lehine alacak kaydı girildiği, bu kayıt nedeniyle esasen aldığı avanslar nedeniyle cari hesabında davalıya borçlu olan davacının alacaklı duruma geçtiği bilirkişi rapor ve ek raporunda yazılıdır. Davacı vekili tarafından bu alacak kaydının dayanağı ise, davalı tarafından verilmiş çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle davalı aleyhine borç kaydı olarak açıklanmıştır. Hükme esas alınan kök ve ek bilirkişi raporunda; davacının davalıyla sipariş avansı almak suretiyle çalıştığı, davacı şirketin davalıya 33.500,51-TL borçlu olarak cari hesabı 2016 yılında devrettiği, 2016 yılının içerisinde de davacı şirketin çoğunlukla davalı şirketten sipariş avansı aldığı, davalının verdiği sipariş avansının 10.11.2016 tarihi itibariyle 349.036,01-TL’ye yükseldiği, ancak 31.12.2016 tarihinde davacı şirketin yasal defterlerinde davalıya 564,992-TL nakit ödeme kaydedilerek davacının 215.955,99-TL alacaklı duruma geçtiği, davalının 17.02.2017 tarihindeki 114.000-TL ödemesi ile davacının cari hesapta bakiye 101,955,99-TL alacaklı durumda olduğu, davacının 564.992-TL ödemesinin dayanağının bulunmadığı, davacı şirketin iade ettiği çeklerin alıcılar hesabına borç yazılması gerekirken alacak olarak kaydedildiği, davalı tarafından davacıya verilip cari hesaba davalı lehine alacak kaydedilen, ancak iptal edildiği tespit edilen çeklerin toplam tutarının 380.000-TL olduğu, yanlış girilmiş kayıtların toplam tutarının 225.000-TL olduğu, çeklerin düzeltme kayıtlarının düzeltilmesi halinde de davacının alacaklı olmadığı tespit edilmiştir. Davacı tarafından, tarafların ticari defterlerine delil olarak dayanılmıştır. Davalının adresi Mersin ili olup, ticari defterlerinin talimat yoluyla incelenmesi gerekirken, davalı tarafa davetiye tebliğ edilerek ticari defterlerinin mahkemeye ibrazının istenmesi usule aykırıdır. Davacının satıcı olduğu,davalıya ödeme yaptığının kabulü mümkün olmayacağı gibi daavacı vekili de bu kaydın ödeme olmadığını beyan etmektedir.Davalının verdiği ve fakat tahsil edilmeyip davalıya iade eddiği beyan edilen çeklere ait sunulan belgelerin değerlendirilmesi gerekmektedir.Öncelikle davalıya ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi için talimat yazılması ,akabinde davacıya ait ticari defterlerde ki kayıtların incelepi değerlendirilmesi gerekmektedir.Bu durumda belirtilen ilkeler doğrultusunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, tarafların ticari defter kayıtlarının başka bir bilirkişi tarafından incelenmesi suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucunda davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/07/2019 Tarih 2017/227 Esas 2019/718 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/02/2022