Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1763 E. 2022/174 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1763
KARAR NO: 2022/174
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/03/2019
NUMARASI: 2017/845 Esas 2019/197 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; taraflar arasında 19.04.2017 tarihli ”Salamura Edilmiş ve Yıkanmış Sığır Kırkbayırı” sözleşmesi akdedildiğini,davacının, alıcı sıfatıyla ve 125.000-usd ödeme karşılığında davalıdan 1 yıl boyunca mal alması hususunda anlaştıklarını, 75.000-USD’nin 19/04/2017 tarihinde davalı şirkete nakit olarak teslim edildiğini, davalının tahsilata dair belgeyi düzenleyerek davacıya verdiğini, avansın ödenmesinden uzunca bir süre geçmesine rağmen teslimat yapılmadığını ,davalı yetkilisinin talebi üzerine avans ödemesinin bakiyesi 50.000-usd’nin sözleşmede şahit olarak yer alan …’a teslim edilerek, 26/05/2017 tarihinde davalı şirket yetkilisi … hesabına gönderildiğini, davalının avans ödemesinden 20 gün sonra teslimatı gerçekleştirmesi gerektiği halde malı teslim etmediğini,davacının sözleşmeden döndüğü ve yapılan ödemenin iadesi edilmesini ihtar ettiğini, ihtarname tebliğine rağmen cevap verilmemesi nedeni ile İst. … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takibe girişildiğini, davalının takibe itiraz ettiğini beyanla, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmişdir.
CEVAP: Davalı vekili ; sözleşme konusu ürün piyasada bulunması çok zor bir ürün olduğundan Belarus’tan tedarik edilecek ürünün fiyatlarının değiştiğini, bunun üzerine, depozito olarak elden alınan tutarın ertesi gün elden davacı temsilcilerine teslim edildiğini, sözleşmenin tarafların mutabakatı ile sona erdirildiğini,sözleşme hükümlerine göre 50.000-usd’nin ürünler Belarus’ta kontrol edildikten sonra ödeneceğinin açık olduğunu, sözleşme tarihinden itibaren 20 gün içerisinde teslim edilmeyen mal için hayatın olağan akışına aykırı olarak ilave ödeme yapıldığı iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, dekontun incelenmesinde ne yatıran hesabın davacıya ne yatırılan hesabın davalı şirket temsilicisine ait olmadığının görüleceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Mahkemece,75.000-usdnin avans olarak ödendiği,davalının bu ödemeyi ertesi gün elden davacı temsilcilerine iade ettiğini savunmakla avansın iade edildiğini ispat yükü davalıya düştüğü davalı, ödemeyi iade ettiğini ispat edemediği, sözleşme hükmüne göre Belarus’ta ürün incelendikten sonra Limanda konteyner mühürlendiğinde 50.000-USD ödeneceği kararlaştırılmış olup, davacı sözleşme hükmünün aksine bu ödemeyi mal teslim edilmeden, sözleşmede tanık olarak yer alan dava dışı hesabından davalı şirket yetkilisi hesabına yaptığını iddia ettiği, bu ödemenin sözleşme kapsamında yapıldığını ispat yükünün davacıda olduğu, iddianın yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği davacının, bu ödemeyi sözleşme kapsamında yaptığını ispat edemediği, kaldı ki Yargıtay yerleşik içtihatlarında şirket yerine şirketin temsilcisine herhangi bir açıklama da yapılmadan gönderilen havalenin şirkete yapılmış sayılmayacağının kabul edildiği (Yargıtay 19.HDnin 26/02/2018 tarih, 2018/169 esas ve 2018/973 karar sayılı ilamı.), şirketin temsilcisine yapılan ödemenin davalı şirkete, sözleşme kapsamında yapıldığının kabulünün mümkün olmadığı, davalının 11/08/2017 tarihinde temerrüde düştüğü, gerekçesiyle 75.000 -usd asıl alacak ve işlemiş faizi bakımından itirazın iptaline ,fazla istemin reddine alacağın takip tarihindeki kur üzerinden hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; müvekkili şirketin ödeme işlemini yaparken aracı olarak Türk vatandaşı …’tan yardım aldığını, müvekkili şirket yetkililerinin hiçbirinin Türkçe bilmediğini,sözleşmeyi şahit sıfatıyla imzalayan … tarafından davalı şirket yetkilisine yapılan ödemenin davalı tarafın iddiaları yönünde başka bir ilişkiye istinaden ödendiği bir an için düşünülse bile,mahkemeye ibraz ettikleri ödeme dekontunun müvekkili şirketin eline geçmesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağını, zira tarafları farklı olan ve müvekkili şirket ile alakası olmayan bir ilişkiden kaynaklı ödeme dekontunun, müvekkili şirketin elinde olmasının imkan dahilinde olmadığını, ibraz ettikleri dekontun, sözleşmeye istinaden gerçekleştirdikleri ödemenin belgesi olduğunu,mahkemece ,şirket temsilcisinin kendi hesabını şirket işleri için kullanıp kullanmadığını ve gelen paranın nereye aktarıldığını incelemek olduğunu, somut olay bazında söz konusu ön kabule yönelik en ufak bir araştırma yapılmaması ve ilgili içtihadın sadece lafzen dikkate alınmasının verilen kararın noksan bir incelemeye dayandığını gösterdiğini, mahkemenin somut olaya toptancı bir bakış açısıyla yaklaşarak yetkili şirket müdürü … hesabına yapılan ödemenin şirketin kanuni temsilcisi olması hasebiyle yapılıp yapılmadığını değerlendirmediğini belirterek kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; ticari satım nedeniyle ödenen avansın iadesi istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan ”19.04.2017 tarihli salamura edilmiş ve yıkanmış sığır kırkbayırı satın alma sözleşmesi” gereğince, davacı tarafından davalı tarafa sözleşmenin imza tarihi olan 19.04.2017 tarihinde peşin ödenen 75.000,00-USD ile davalı şirkete ödenmek üzere aracı/ tanık …’a 26.05.2017 tarihinde ödenen/ akabinde … tarafından davalı şirketin münferid yetkilisi/ %50 ortağı …’e 26.05.2017 tarihinde havale edilen 50.000-USD’nin, sözleşmeden dönme nedeniyle ürünlerin teslim edilmediği iddiası ile karşılıksız ödendiğinden bahisle iadesi isteminden kaynaklanmaktadır. Davacı tarafından dava dışı …’a 26.05.2017 tarihinde 50.000-USD ödemede bulunulduğu, akabinde … tarafından dava dışı/ davalı şirketin münferid yetkilisi/ %50 ortağı …’e 26.05.2017 tarihinde 50.000-USD’nin havale edildiği konusunda çekişme bulunmamakla birlikte, bu ödemenin sözleşme gereğince davacı şirket nam ve hesabına ödenip ödenmediği, sözleşmeden dönme nedeniyle davacıya iadesinin mümkün olup olmadığı noktasında çekişme mevcuttur. Eldeki davada, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “fiyat ve teslimat detayları” başlığı altında 4 numaralı bendi uyarınca; alıcı davacının 75.000-USD avans ödemesi yapacağı, Belarus’ta ürün incelendikten sonra Limanda konteyner mühürlendiğinde ise bakiye 50.000-USDnin ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacı sözleşme hükmünün aksine, bakiye 50.000-USD ödemeyi mal teslim edilmeden, Belarus’ta ürün incelenmeden, Limanda konteyner mühürlenmeden davalı şirkete iletilmek üzere sözleşmede tanık olarak yer alan üçüncü kişi … hesabına yaptığını, …’ın da davalı şirket yetkilisi … hesabına havale yaptığını iddia etmekte ise de öncelikle, bu ödemenin sözleşme kapsamında yapıldığını ispat yükü davacıda olup, miktar itibari ile iddianın yazılı delil ile ispat edilmesi gerekmektedir. … tarafından yapılan ödemenin ,davacı adına sözleşme kapsamında yaptığına dair ispat yazılı bir delil sunulmamıştır. Yine şirket yerine şirketin temsilcisine herhangi bir açıklama yapılmadan dava dışı tanık tarafından gönderilen havale davacı tarafından davalı şirkete yapılmış sayılamaz.Şirket yetkilisinin şahsına ödemede bulunulduğunun kabulü gerekmektedir. Sebeb gösterilmeden yapılan havale de ,mevcut bir borç için gönderildiği konusunda karine oluştuğundan ,yasal karineni aksinin davacı tarafça ispat edilemediği gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Ödeme makbuzunun davacı elinde olması da karinenin aksini ispat için yeterli olmayıp ,davacı vekilinin aksine ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ,ispatlanamayan davanın reddine ilişkin verilen hükümde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL daha harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından sarf edilen giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 03/02/2022