Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1760 E. 2022/167 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1760
KARAR NO: 2022/167
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2019
NUMARASI: 2015/20 Esas 2019/314 Karar
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili …, … ile davalı … A.Ş. arasında 1983 yılında belirsiz süreli, yetkili servis konusunda ticari ilişki kurulduğunu, davalı tarafından kendisine Yetkili Servis belgesi verildiğini,davalı şirket tarafından … Ltd. şti’ ne 10.12.2009 tarihinde Kadıköy … Noterliği’nin ihtaramesi ile 2006 yılında tespit edilmiş eksikliklerin ihtar tarihi itibariyle giderilmediği ve bu konuda bir aksiyon gösterilmediği gerekçesiyle 31.01.2010 tarihi itibariyle ticari ilişkinin sona ereceğinin bildirildiğini, bu ihtarnameye karşılık olarak müvekkilinin 24.12.2009 tarihli ihtar ile 2000 m2 yer tedariki yaptığını, durumu davalıya bildirdiğini, feshin gözden geçirilmesinin istenildiğini,buna rağmen 01.03.2010 tarihli ihtar ile ticari ilişkiyi sonlandırdığını beyan ettiğini, müvekkilinin çabasına rağmen sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, davalının satış bayisini güçlendirmek maksatlı olarak müvekkili … Oto firması ile şirket kurması konusunda teşvik ettiğini, ağır ticari araç satış bayisi olan … ile 07.09.2010 tarihinde …Ltd. Şti.’ni kurduğunu, bu şirketin … ve … ortaklığında kurulduğunu, şirket kurulduktan sonra davalının yetkili servis belgesi verdiğini, …’nın şirket kurulduktan 7 ay sonra 09/04/2011 tarihli protokolle hisselerini müvekkiline devir ettiğini, 19/04/2012 tarihinde şirket hisselerini resmi olarak devir ettiğini, müvekkili şirketin kesintisiz olarak 2013 yılı eylül ayına kadar yetkili servis hizmetini devam ettirdiğini, davalı tarafça … satış bayisi ile şirket kurmaya mecbur ettiğini,davalı tarafça 02/02/2012 tarihli ihtar ile yeni yapılanma kararı alındığını, internet sitesinde belirtilen standartları karşılayan yetkili servislerle sözleşme imzalanacağını bildirdiğini ,sözleşmenin feshi ile yapılan zorunlu yatırımların kullanılamaz hale geldiğini, menfi ve müspet zararlar için 50.000-TL, denkleştirme tazminatı 50.000-TL olmak üzere 100.000-TL maddi zararın davalıdan tahsiline, sözleşmenin haksız feshi sebebiyle stoktaki yedek parçaların davalı tarafından geri alınmasına,ticari itibarının zedelenmesi nedeniyle 300.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı … Ltd. Şti.’nin 2011 yılı ocak ayından bu yana yetkili servis ve yedek parça bayisi olduğunu,süreçte pazar payını kaybetmeye başladığını, başarıyı yakalamak amacıyla değişikliklere gidildiğini, belirlenen yeni standartlar çerçevesinde yeniden yapılandırmaya gidilerek, 2012 yılı şubat ayında Yetkili Servisler ile yürürlükte olan tüm sözleşmelerin fesih süreci başlatıldığını,tüm yetkili servislere karşı aynı yol izlendiğini, sözleşmelerin 18.2. Ve 18.3 maddesine atıf yapılarak feshedildiğini, Rekabet Kurumu ‘na Kamyon Yetkili Servis ağı için menfi tespit/muafiyet başvurusunda bulunduğunu, Kurumca muafiyetten yararlandırılmasına karar verildiğini, kararın … tarafından 10/10/2013 tarihli bildirim yazısı ile tüm servislere gönderildiğini, ancak yazının davacı …’e gönderilmediğini, davacı ile ticari ilişkinin bu süreçten önce karşılıklı mutabakat ile son bulduğunu, yetkili servis sözleşmesinin … ile imzalandığını, diğer davacı ile imzalanmış bir sözleşme bulunmadığını, bahsi geçen ihtarın muhatap … Ltd. Şti. olarak gösterildiğini, davacı tarafın haksız ve kötü niyetli fesih sebebiyle portföy tazminatı, maddi ve manevi zararlarını talep ettiğini, taleplerini somutlaştırmadığını, denkleştirme tazminatının 1 yıllık hak düşürücü süre içinde talep edilmediğini, …’in yetkili servis standardını ihtarlara rağmen sağlayamadığını ticari ilişkinin 10.2.2010 tarihi itibariyle sona erdiğinin davacıya ihtar edildiğini, …Tic. Ltd. Şti. ‘in seçici niteliksel esaslarda yapılandırılmış olan … Ağır Ticari Araç Yetkili Servis ağı içinde yer almak istediğini,ilişkinin 2011 yılı ocak ayında başladığını, 2013 yılı Rekabet Kurulu kararı ile müvekkilinin yetkili servisleri ile yapacağı anlaşmaların da hukuki niteliğinin değiştiğini, … ltd.şti ile ilişkinin tarafların karşılıklı mutabakatı ile sonlandırıldığını, davacıların maddi zarar isteminin hukuka aykırı olduğunu davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:Davacı … Ltd. Şti. ile davalı arasında yazılı bir sözleşme olmasa da, 1983 yılından beri süre gelen ilişki bulunduğu, bu ilişkinin 2011 yılı ocak ayına kadar devam ettiği,davacının bayilik standartlarına uyum sağlanması için davacıya çeşitli ihtarnameler çekilerek davacıdan eksikliklerin giderilmesinin istendiği, …’in ise 10/12/2009 tarihli cevabi ihtarnamesinde standartlara uyum hususunda azami özenin gösterildiğini , feshin gözden geçirilmesini talep ettiği, davalı tarafından keşide edilen Kadıköy … Noterliğinin 01.03.2010 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile ticari ilişkinin 10/02/2012 tarihi itibariyle sona ereceğinin ihtar edildiği, 07.09.2010 tarihinde … ltd. Şti.’nin kurulduğu ve yetkinin bu şirkete verildiği … Otomotiv yönünden sözleşmenin … şirketinin kurulduğu 07.09.2010 tarihi itibariyle feshedildiğinin kabulü gerektiği, davacının yeni sistem standartlarını sağladığını ispat edemediği,davacı tarafça 2006 yılında standartlara uyum sağlamak için arsa alındığı iddia edilmiş ise de bu arsanın üzerine herhangi bir tesis kurulduğu hususunun da iddia ve ispat edilemediği, ayrıca gerekli standartları sağlayabilmek için davalının satış bayisinden 12.000-TL kira bedeli ile yer kiralanması ve yetkinin …’a devrine rıza gösterdiğinin anlaşıldığı,davacı … yönünden maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığı, …Ltd. Şti. yönünden ise Kadıköy … Noterliği’nin 02/02/2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ilişkinin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren iki yıl sonra hüküm ve sonuç doğurmak üzere feshedildiği, 03/09/2013 tarihli dilekçe ile … ve … imzaları ile … Oto olarak servis yetkisinin iptalinin talep edildiği, daha sonra 26/09/2013 tarihinde …Ltd. Şti. ile imzalanan İkale Protokolü ile taraflar arasındaki sözleşmenin protokol tarihi itibariyle sona erdiği hususunda anlaşıldığı, buna göre … ile davalı arasında 2010 yılında başlayan bayilik ilişkisinin 26.9.2013 tarihli ikale protokolü ile sona erdiği, sözleşmenin feshedildiği tarihden davanın açıldığı 2015 tarihine kadar bir yıllık sürenin geçtiği, bu nedenle davacı …’ın denkleştirme tazminatı talebinin yerinde olmadığı, davacı taraf 26/09/2013 tarihli ikale protokolünün genel işlem şartlarına aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de protokolün sözleşmenin tasfiyesine yönelik olması, bunun yanı sıra tip ve standart sözleşme niteliğinde olmaması, ayrıca davacıyı protokol yapmaya zorlayacak bir unsurun da bulunmaması gözetildiğinde protokolün genel işlem şartlarına aykırı olarak yorumlanamayacağı ve davalının imza eksiğinin davacının beyan ve taahhütlerini etkilemeyeceği,protokol ile tarafların birbirlerinden herhangi bir hak ya da tazminat talep etmeyeceği ve diğer tarafı ibra ettiği düzenlendiğinden davacı … Otomotiv yönünden de maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle her iki davacı yönünden de davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacılar vekili; bilirkişi incelemesine dair verilen 30.11.2018 tarihli ara kararına uygun olmayan, tek bir bilirkişi tarafından hazırlanan ve var olan imkanlara rağmen hesaplama yapılmaksızın, kendisine verilen görevi aşarak, yeterli bilgi ve uzmanlığa sahip olmadığı halde hukuki görüş bildirmek sureti ile düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğu, taraflar arasında yazılı sözleşme olmadığı halde, olmayan sözleşmenin maddelerine dayanarak sözleşmenin fesih edilmesinin haklı kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, sözleşmenin feshine ilişkin tarih konusunda hatalı değerlendirmede bulunularak denkleştirme tazminatının hak düşürücü süre nedeni ile talep edilemeyeceği kanaatinin hatalı olduğu, eksik inceleme ile karar verildiği ileri sürülerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: TTK 122.maddesinde ”Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir. Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır. Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz. Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir. Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.” denilmektedir. 6102 sayılı TTK.nın 122. Maddenin 4. Fıkrasında öngörülen sürenin niteliği hususunda öğretide görüş birliği olmadığı, hakdüşürücü süre mi yoksa zamanaşımı süresi mi olduğunun yasal düzenlemede açıklanmadığı; maddenin gerekçesinde de sürenin niteliğinin uygulama tarafından belirlenmesi gerektiği, sebebinin de hukuk geliştirme olanaklarının önünün kapatılmaması olarak gösterilerek bu hususun uygulamaya bırakıldığı anlaşılmaktadır. Kanunda dava açılmasından söz edilmeyip tazminat talebinin ileri sürülmesinden söz edildiği hususu dikkate alındığında, 1 yıllık sürenin dava açılması için değil, tazminat talebinin ileri sürülebilmesi için bir hakdüşürücü süre olarak anlaşılması gerektiği kabul edilmelidir. Davacı … şirketi bakımından servis sözleşmesi diğer davacıya servis yetkisi verilmesi ile 2010 yılında sona ermiştir.Portföy tazminatı ile ilgili yasal düzenleme ilk olarak 6102 sayılı kanun ile yapılmış olup yürürlük kanunu gereği 6102 sayılı kanunun yürürlüğünden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde portföy tazminatı talebi ileri sürülmelidir. Diğer şirketin kurulduğu tarih olan 7.9.2010 , … şirketi tarafından imzalanan 26.8.2013 tarihli ikale protokolü tarihinin hak düşürücü sürenin başlangıç olarak alınması gerekmekte olup,açılan dava tarihi ise ,7.9.2015 olduğundan portföy tazminatı istemi 1 yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmemiştir. Dosya mevcudu ile ; … şirketi ile davalının 1983 yılından bu yana yetkili servis ilişkisinin sürdüğü, 1.3.2010 tarihli ihtar ile ilişkinin 02.02.2012 tarihinde sona ereceği davacıya bildirilmiş ve davacı şirket ortağının yeni bir ortaklık kurarak … olarak yetkili servis ağında yer almak istemesi üzerine yeni kurulan … şirketine yetki belgesi verildiği anlaşılmaktadır. İlk sözleşmenin rızaen taraflar arasında sonlandırıldığı, davacı şirket ortağının yeni şirket olan …’da yer alması ve bir müddet sonra diğer ortağın hisselerini …ık Ailesine devir etmesi nedeniyle kurulan yeni şirketin faaliyetleri kapsamında ilişki devam ettiğinden sözleşmenin davalının kusuru ile sona erdirilmediği anlaşılmakla davacı … şirketi’nin maddi ,manevi tazminat taleplerinin , 1 yıllık hakdüşürücü süre içinde ileri sürülmeyen portföy tazminatı talepleri yerinde bulunmamaktadır. Davacı … ,davalı şirketin satış bayiini yararlandırmak amacıyla yeni şirket kurmaya zorlandığını ileri sürmüş ise de ;bu iddianın ispatı yönünde delil bulunmamaktadır.Aksine, davacının yetkili servis faaliyetini icra edeceği alana ilişkin kriteri yerine getiremediği anlaşılmaktadır. Rekabet Kurulu’nun 2013-4-17 dosya, 13-48/671-287 karar nolu 21/08/2013 tarihli kararı ile; … A.Ş., tarafından niceliksel seçici dağıtım sistemi esaslarına göre hazırlanan ve … A.Ş. İle imzalanan ağır ticari araç servis sözleşmesine muafiyet tanınması talebinin 2005/4 sayılı Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalar ve Uyumlu Eylemlere ilişkin Grup Muafiyeti Tebliği kapsamında grup muafiyetinden yararlandığına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı … Ltd. Şti. İle davalı arasında 26.08.2013 tarihli ikale protokolü imzalanmıştır. Bu tarihten itibaren 1 yıllık hakdüşürücü süre geçmiş bulunmaktadır. Davacının maddi ve manevi tazminat talepleri bulunmakta ise de yine sözleşme tarafların mutabakatı ile sonlanmış,taraflar birbirini ibra etmiştir. Sözleşmenin tasfiyesi amaçlı yapılan protokol ise taraflara yönelik düzenlenmiş olup geçersiz sayılamayacaktır. … ile ticari ilişkinin sonlanmasında davalı şirketin feshi bulunmadığı, bayilik sisteminin yeniden yapılandırılması çalışmaları sırasında tüm bayilere fesin bildirimi yapıldığı ,bu çalışmalar sırasında davacının da başvurusu üzerine fesih protokolü imzalandığı anlaşılmakla davacının maddi ve manevi tazminat isteklerin davalıya yönlendirebilmesi için davalının feshinin haksız olması gerekmektedir. Davalı tarafından davacıya yöneltilmiş bir fesih beyanı bulunmadığından davacı davalıdan maddi ve manevi tazminat isteklerini yöneltemez. Açıklanan nedenlerle;ilk derece mahkemesince hak düşürücü süre içinde ileri sürülmeyen portföy ,koşulları bulunmadığından maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.Hükme yönelik ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacılar tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL daha harcın davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından sarf edilen giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından sarf edilen 9-TL istinaf yargı giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.03/02/2022