Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1757 E. 2022/179 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1757
KARAR NO: 2022/179
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2019
NUMARASI: 2017/400 Esas – 2019/762 Karar
DAVA: Menfi Tespit
BİRLEŞEN İSTANBUL 26. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2013/37 E.,2013/209 K. SAYILI DOSYASINDA
DAVA: Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen kararın asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Asıl davada davacı vekili; müvekkilinin … A.Ş. çalışanlarınca aranarak/mesaj gönderilerek kredi ve kredi kartı borcunu ödemesi yönünde ikazlarda bulunulduğunu, müvekkili …’ın 4 yıl önce asıl borçlu …’a ticari kredi çekmesi için kefil olduğunu, 1 yıl sonra kefil olduğu kredi borcunu asıl borçlunun ödeyerek sona erdirdiğini, devamında ise başka şahıslar bulup tekrardan 2 yada 3 kere daha ticari kredi çeken … isimli şahsın son kredi borcunu ödemekte güçlük çektiğini, … Bankasının borçlarını … A.Ş.’ne devrettikten sonra bu şirketin hiçbir hukuki dayanak göstermeden müvekkilini 2. veya 3. kredinin de kefili kabul edip müvekkilinin malları üzerinde haciz uygulamasının doğru olmadığını belirterek müvekkilinin davacı …‘ın gerek … Yönetimine ve gerekse … Bankasına borcu olmadığının tespitine, … Bankası Bozdoğan Şube Müdürlüğü’nün müvekkilinin kefil olmamasına rağmen varsayım kefalet ilişkisi kurarak müvekkilinin malları üzerinde uygulamış olduğu haciz ve tedbir işlemlerinin işbu tespit davası sonuna kadar durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili; müvekkili …’ın 4 yıl önce asıl borçlu …’a ticari kredi çekmesi için kefil olduğunu, 1 yıl sonra kefil olduğu kredi borcunu asıl borçlunun ödeyerek sona erdirdiğini, devamında ise başka şahıslar bulup tekrardan 2 yada 3 kere daha ticari kredi çeken … isimli şahsın son kredi borcunu ödemekte güçlük çektiğini, … Bankasının borçlarını … A.Ş.’ne devrettikten sonra bu şirketin hiçbir hukuki dayanak göstermeden müvekkilini 2. veya 3. kredinin de kefili kabul edip müvekkilinin malları üzerine haksız haciz uyguladığını, müvekkilinin diğer kredi borçlarıyla hiçbir şekilde alakası bulunmadığını, müvekkilinin yaşadığı şehirde tanınan ve çevresi geniş bir insan olduğunu, başına gelen bu hadise sonrası tüm malvarlığına haciz konmakla birlikte hem şahsi hem de iş konusundaki itibarının zedelendiğini, maddi olarak büyük kayıplara uğradığını beyanla 1.000-TL maddi ve 50.000-TL manevi tazminatın haksız işlemin yapıldığı ve hacizlerin tatbik edildiği tarihten itibaren işleyecek en yüksek banka faiziyle beraber tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili sunduğu ıslah dilekçesi ile, maddi tazminat taleplerini 311.500-TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Asıl davada davalı banka vekili; davacıdan talep edilen alacak ile ilgili işlemlerin 29.11.2012 tarihinde … A.Ş.’ne devredildiğini, bu nedenle davalı bankanın bu davada taraf olmadığını ve davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, müvekkili banka tarafından yapılan işlemin sadece müşterisi …’a kredi tahsisinden ibaret olduğunu, dava dışı … ile davalı bankanın imzaladığı “Nakdi ve Gayri Nakdi kredi sözleşmesinde” davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğunu, anılan sözleşmenin bir çerçeve sözleşmesi olduğunu, bahse konu sözleşmeye dayanarak …’a kullandırılan kredinin ödenmediğinden, asıl borçlu ve müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan davacı ve diğer kefillere borçların ödenmesi için … Noterliği’nin 27.05.2009 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilmesine rağmen borç ödenmediğinden tüm borçlular (ve davacı) aleyhine, Denizli …İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyası ile haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, davacı …’ın Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesinin sözleşme limitinin arttırmasına dair sayfasını müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, sözleşmenin 70. Maddesi gereğince davacının sorumluluğunun bulunduğunu belirterek davanın öncelikle ile pasif husumet yokluğu nedeni usulden reddine, aksi halde davalı bankanın işlemlerinin yasa ve iyi niyet kurallarına uygun olduğundan hukuki dayanaktan yoksun davacı talebinin esas yönünden reddine karar verilmesini talep edilmiştir. Asıl davada davalı … A.Ş. vekili; Dava dışı borçlu … ile … Bankası A.Ş. arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi gereği, Banka tarafından …’a kredi kullandırıldığını, davacı …’ın … nolu kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine kredi hesabının kat edildiğini ve Banka tarafından … Noterliğinin 27.05.2009 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile Davacı …’a ve diğer borçlulara ihtarname keşide edildiğini, davacının ihtarnameye hiçbir itirazı olmadığını, borç ödenmediğinden davacı borçlu … ve diğer borçlular aleyhine Denizli … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, alacaklı Banka … Bankası A.Ş/nin kredi alacaklarının banka ile yapılan anlaşma sonucu … A.Ş.’ne devir ve temlik edildiğini, dava dilekçesinde …’ın davalı … Bankasından kullandığı kredilere kefil olduğunu, sözleşmede kefil sıfatı ile imzasının bulunduğunu davacının ikrar ettiğini, ancak borcun … tarafından ödendiğine dair hiçbir belge sunulmadığını, borcun ödenmediğini belirterek dava dilekçesindeki iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olması sebebi ile davanın reddine, davacı borçlu aleyhine % 40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davalı banka vekili; davanın öncelikle pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu işlemle ilgili olarak …’a ait dosyanın 29.11.2012 tarihinde … A.Ş.’ne devredildiğini, müvekkili bankanın şikayet ve davaya konu hususta taraf olmadığını, davanın davacı tarafından muhatap kurum olan … A.Ş.ne yönetilmesi gerektiğini, müvekkili Bankanın Bozdoğan Şubesi ile … arasında imzalanan Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesini davacının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, sözleşmenin 70. maddesi gereğince borçtan sorumlu olduğunu, davacı borçlunun talebi üzerine davacı adına kayıtlı taşınmaz ve araçların kaydı üzerinde bulunan hacizlerin kaldırıldığını belirterek davanın öncelikle usulden reddine, bu kabul edilmezse müvekkil banka işlemleri yasa ve iyiniyet kurallarına uygun olduğundan davacı talebinin esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada Davalı … A.Ş. vekili; davacı yanca müvekkil şirket çalışanlarının kendisini … Bankası A.Ş.’den temlik alan borcunu ödemesi amacı ile rahatsız ettiği gerekçesi ile huzurdaki davayı ikame ettiğini, işbu davanın hukuki dayanaktan yoksun olmakla reddi gerektiğini, davacının dava dışı borçlu …’ın kullanmış olduğu kredi kapsamında müvekkilinin borçlusu olduğunu, dava dışı borçlu … ile … Bankası A.Ş. arasında tanzim edilen Genel Kredi Sözleşmesi gereği banka tarafından …’a kredi kullandırıldığını, davacının bu kredilerden sadece … nolu kredi kapsamında müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile sorumlu olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle temlik eden banka tarafından … Noterliği’nin 27/05/2009 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı …’a ve diğer borçlulara ihtarname gönderildiğini, davacının ihtarnameye itirazı olmadığını ve kredi hesabının kat edildiğini, akabinde davacı ve diğer borçlular aleyhine Denizli … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkilinin bahsi geçen temlik işlemi nedeni ile davacıdan alacaklı olduğunu, bahse konu geçen SMS ve görüşmelerde muhatap kişiye rahatsızlık verecek ve suç unsuru oluşturan ifadeler bulunmadığını, davacı yanın tazminat talebine konu maddi ve manevi zararının oluşmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemenin 2014/954 Esas sayılı dosyasında, 24/10/2016 tarih ve 2016/599 K. sayılı ilamı ile asıl davanın kabulüne, birleşen davanın manevi tazminat talebinin kısmen, maddi Tazminat açısından ise tam kabulüne karar verilerek 311.500 TL maddi tazminatının dava tarihinden itibaren borç ödeninceye kadar 3095 sayılı kanunun değişen oranlarda avans faiziyle birlikte birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi neticesinde Dairemizin 2017/120 E-2017/113 K. sayılı kararıyla dava değeri dikkate alınarak heyet halinde görülecek davanın tek hakimle sonuçlandırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiştir. Davacı yargılama esnasında vefat etmiş olup, mirasçıları davaya devam etmişlerdir. Mahkemece; davaya esas olan alacağın … Bankası A.Ş. Bozdoğan Şubesinin davadışı … ile imzaladığı Nakdi ve Gayrinakdi Genel Kredi Sözleşmesine dayandığı, davacıların murisi …’ın sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davalı bankanın kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarını dava tarihinden önce 29/11/2012 tarihli Alacak Devir Sözleşmesi ile diğer davalı … A.Ş.’ne (Ünvan değişikliği öncesi … A.Ş.) devrettiği, dava dilekçesinde de bu hususun belirtildiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davada, davalı … Bankası A.Ş. yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında 30/12/2004 tarihli genel kredi çerçeve sözleşmesi imzalandığı, davacıların murisinin bu sözleşmeye 18.05.2004 tarihinde 26.000-TL ve 14.000-TL limit ile kefil olduğu, sözleşme limitinin artırılmasının yeni bir sözleşme anlamında olmadığı, davacıların murisinin imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmesinin, çerçeve sözleşme niteliğinde olduğu, bu sözleşme uyarınca kullandırılan krediden kaynaklanan borcun bir tarihte sıfırlanmış olmasının kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, ayrıca çerçeve sözleşme kapsamında değişik isimler altında kredi kullandırılmasının, kullandırılan kredilerin ayrı bir sözleşme ile kullandırıldığı anlamına gelmeyeceği, bu durumda çerçeve sözleşme kapsamında kullandırılan krediden kefil, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarıyla sorumlu olduğu, davacıların murisinin kefalet limiti toplam 40.000-TL olup, davacının kefaleti, Denizli … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibindeki borç miktarı dahilinde olduğu, davacıların murisi …’tan icra takibinde talep edilen miktarın 14.000-TL olduğu, bu nedenlerle davacıların menfi tespit ve tazminat davalarının yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı … A.Ş. aleyhine açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Bahse konu genel kredi sözleşmesinin kefil sıfatıyla müteveffa tarafından 18/05/2004 tarihinde imzalandığını, daha sonra bu genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredi borcunun ödendiğini, bu nedenle müteveffa …’ın kefalete dayalı sorumluluğunun sona erdiğini, dava dışı asıl borçlunun daha sonra kullandığı krediler nedeniyle oluşan borçlar nedeniyle müteveffanın sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca genel kredi sözleşmesi hükümlerinin davalı banka tarafından tek taraflı olarak hazırlandığını ve pazarlık şansının bulunmadığını, bahse konu sözleşme hükümlerinin TBK m.21 uyarınca yazılmamış sayılması gerektiğin, müteveffaya sorumluluğunun mevcut kredi borcu ödenmesinden sonra devam edeceği hususunda bilgilendirme yapılmadığını, ayrıca bahse konu sözleşme hükmünün gabin teşkil ettiğini ve bu kapsamda hükümsüz olduğunu, icra takip talebinde alacağın Eylül 2007, model … numaralı Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi’ne dayandırıldığını, … tarafından 2007 ve 2008 yıllarında imzalanan genel kredi sözleşmelerinde müteveffanın imzasının bulunmadığını, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, müteveffaya haciz uygulanması nedeniyle … Bankası tarafından zirai işlere yönelik olarak uygulanan faizsiz banka kredisinden yararlanamadığını, maddi ve manevi zarara uğradığını beyanlar kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, genel kredi sözleşmesi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti; birleşen dava ise maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, dava dışı …’ın asıl borçlusu olduğu 2004 tarihli genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığını, bu sözleşme kapsamında kullanılan kredi borcunun ödendiğini, böylelikle genel kredi sözleşmesi nedeniyle kefalet sorumluluğunun ortadan kalkmasına rağmen daha sonra başka genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredilerden sorumlu tutulamayacağını belirterek asıl davada borçlu olmadığının tespiti; birleşen davada ise alacaklı tarafça uygulanan haciz nedeniyle meydana gelen maddi zararın tazmini talebinde bulunmuştur. Dava dışı asıl borçlu … ile davalı temlik eden banka arasında 18/05/2004 tarihinde düzenlenen genel kredi sözleşmesinde müteveffa davacı 26.000-TL ve 14.000-TL limitlerle müteselsil kefil olarak yer almaktadır. Davalı temlik eden banka tarafından dava dışı asıl borçlu ve kefillerle birlikte müteveffa davacı yönünden 14.000-TL ile sınırlı olmak üzere icra takibi başlatılmış olup davacı müteveffa tarafından süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle icra takibi kesinleşmiştir. Takip talebinin incelenmesinde, takip konusu borcun dayanağı olarak “Eylül 2007 tarih model … nolu GNGN Kredi sözleşmesi” gösterilmiştir. Temlik eden davalı banka tarafından gönderilen 27/05/2009 tarihli ihtarnamede de borcun dayanağı olarak Eylül 2007 tarih model … nolu GKS gösterilmiş olup ayrıca bu sözleşmeye aykırı davranılması nedeniyle … sayılı aylık taksit ödemeli kredi hesabından kaynaklanan ana para ve feriler de dahil olmak üzere toplam 44.700-TL borcun muaccel hale geldiği bildirilmiştir. Borcun dayanağı olarak Eylül 2007 tarih model … nolu genel kredi sözleşmesinin incelenmesinde ise bu sözleşmenin 18/05/2004 tarihli genel kredi sözleşmesinin devamı olduğu anlaşılmaktadır. 18/05/2004 tarihli GKS 121.500-TL limitli olup, bu miktardan itibaren artışlar borca dayanak gösterilen sözleşmede devam etmektedir. Bu nedenle borcun dayanağı olarak gösterilen Eylül 2007 tarihli sözleşmenin 18/05/2004 tarihli genel kredi sözleşmesinden bağımsız bir sözleşme olmadığını, önceki sözleşmeye bağlı limit artırım sözleşmesi niteliğinde olduğunu kabul etmek gerekir. Genel kredi sözleşme tarihi itibariyle uygulanması gereken 818 sayılı BK’nın 484. maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin geçerli olması için; yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olduğu kefalet limiti olarak, belirli bir miktarın gösterilmesi gereklidir. Müşterek borçlu ve müteselsil kefiller, asıl borçlunun borcundan (asıl borçlunun temerrüdü dahil) kefalet limiti ve kendi temerrütlerinin hukuki sonuçları ile sorumludur. Somut olayda kefaletin geçerlilik şartları mevcut olup, 18/05/2004 tarihli sözleşmenin 70. Maddesinde sözleşmede imzası bulunan kefillerin, müşterinin bu sözleşmeden veya başka sözleşmelerden … borçlandığı veya borçlanacağı tutarları kefil olarak üstlenecekleri düzenlenmiştir. Kaldı ki takip talebinde atıf yapılan sözleşme metni limit artırımına ilişkin sözleşme metnidir. Limit artırılması yeni bir sözleşme anlamında olmayıp, kredi borçlusunun kredi limitinin yükseltilmesine ilişkindir.Davacıların murisinin imzası bulunan genel kredi sözleşmesi, çerçeve sözleşme niteliğinde, cari hesap şeklinde işleyen, süresiz bir sözleşme olup, bu sözleşme uyarınca kullandırılan krediden kaynaklanan borcun bir tarihte sıfırlanmış olması kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmaz (Yargıtay 19.HD.nin 01.02.2016 tarih ve 2015/15236 E.,2016/1232 K.). Dava dışı asıl borçlu ile takip konusu borcun doğduğu tarihten önce yapılan yeni bir genel kredi sözleşmesi de bulunmamaktadır. Dava dışı asıl borçlu ile temlik eden banka arasında 18/05/2004 tarihinden daha sonra imzalanan yeni bir genel kredi çerçeve sözleşmesi bulunmadığından hesap kat ihtarında belirtilen 3010-56981 sayılı aylık taksit ödemeli krediyi 18/05/2004 tarihli GKS kapsamında olduğunu ve davacı müteveffanın bu borçtan dolayı kefil sıfatıyla sorumluluğunu kabul etmek gerekeceğinden mahkemece davalı … yönetimi şirketi yönünden asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Temlik eden banka sözkonusu kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarını dava tarihinden önce 29/11/2012 tarihli Alacak Devir Sözleşmesi ile diğer davalı … A.Ş.’ne (Ünvan değişikliği öncesi … A.Ş.) devrettiğinden temlik eden banka yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Asıl dava yönünden alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacılar tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına, Birleşen dava yönünden alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacılar tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran asıl ve birleşen dava davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalılar tarafından yapılan 67,60-TL posta giderinin asıl ve birleşen davada davacılardan alınarak davalılara verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 03/02/2022