Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1709 E. 2019/1269 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1709
KARAR NO : 2019/1269
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2019
NUMARASI : 2018/137 Esas 2019/540 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/10/2019
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında imzelenen genel kredi sözleşmesinde, diğer davalıların müteselsil kefil olduklarını, müvekkili bankanın alacağını tahsil edememesi üzerine davalılar aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalıların takibe itiraz ettiklerini , davalıların itirazının iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar davaya karşı cevap dilekçesi sunmadıklarından HMK 128 gereği davacı tarafça ileri sürülen vakıaları inkar ettikleri varsayılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece,bilirkişi raporu benimsenerek davacı bankanın asıl borçludan talep edebileceği alacağının; 114.051,70- TL olduğu, kefillerden talep edebileceği alacağın 114.236,67 TL olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, Davalıların İstanbul Anadolu …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptaline takibin devamına, takip tarihinden itibarın asıl alacağa % 38,40 temerrüt faizi ve % 5 bsmv uygulanmasına, fazla talebin reddine, şartları oluşmadığından icra inkar ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; icra takibine itirazın borçluya tanınmış bir hak olup, haksız yere kullanılmasının da tazminatla cezalandırıldığını, itirazın haksız alacağın borçlu tarafından belirlenebilir olmasının kriter olduğunu, işbu davada müvekkili bankanın borçluları olan davalıların, Genel Kredi Sözleşmesi imzalayarak ticari kredi kullandıklarını ve ne kadar borçlu olduklarını bildiklerini belirterek kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, müvekkili banka lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, alacaklı banka tarafından başlatılan genel kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; davalılar asıl borçlu ve müteselsil kefiller aleyhinde ki başlatılan takibe itirazların kısmen iptaline ve sorumlulukları oranında belirlenen borçtan dolayı takibin devamına karar verilmiş bu hüküm icra inkar tazminatı dışında taraflar açısından kesinleşmiştir.İİK’nun 67.maddesi uyarınca itirazın  iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.Alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tesbitinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Takip ve dava konusu alacak genel kredi sözleşmesine dayalı olup likit(bilinebilir, belirlenebilir) nitelikte olduğu, bu nedenle davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken ,koşulları bulunmadığından reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Fakat ilk derece mahkemesinin kararındaki bu yanlışlık, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde.. yeniden esas hakkında karar verilir hükmü kapsamında değerlendirilmek suretiyle İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/137 Esas – 2019/540 Karar sayılı 07/05/2019 tarihli hükmün icra inkar tazminatına ilişkin 2. bendinin, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; yeniden hüküm verilmesine,2-%20 oranında hesaplanan 22.847,33-TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak (davalı …San. ve Tic.ltd.şti 22.810,34-TL ile sorumlu olmak üzere )davacıya ödenmesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 146,70-TL tebligat ve masrafından ibaret istinaf yargı giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 10/10/2019