Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1684
KARAR NO: 2022/201
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2019
NUMARASI: 2017/712 Esas 2019/417 Karar
DAVA: Tapu İptali ve Tescil
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/02/2022
İlk derece mahkemesince verilen kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili :müvekkilleri ile davalı …’ın davacı şirketin 1/3 oranında eşit paylara sahip ortağı ve … ile …’ın şirketi münferiden temsile yetkili kişileri olduklarını, müvekkili … ile …’in Fransa’da yaşadıklarını, davalı … ‘in Türkçe bilmediğini, müvekkilinin Türkçe bilmemesinden faydalanılarak şirket ortağı …’ın yeminli tercüman ve bakanlık temsilcisi bulundurmadan 12/09/2014 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağını müvekkiline imzalattırarak kendisini şirket kaşesi veya unvanı altına münferiden atacağı imza ile şirketi münferiden 3 yıl süre ile temsil ve ilzam etmesine oybirliğiyle karar verilmesini sağladığını, …’ın elde ettiği bu yetkiyle görevini kötüye kullanarak tamamı şirket mülkiyetinde olan Silivri ilçesi, … Mahallesi … mevkiinde bulunan tapuda … parselde kayıtlı bulunan 4 katlı bina ve arsanın 1/3’ünü 25/12/2015 tarihinde 549.670- TL’ bedelle davalı …’e gizlice muvazaalı olarak diğer ortaklardan mal kaçırıp haksız kazanç elde etmek amacıyla devrettiğini, şirkete ait dava konusu gayrimenkulü oğlu …’a 18/01/2016 tarihinde 10 yıl süre ile emsal değerinin altında kiraya verdiğini ve kira akdini tapu kaydına şerh ettirdiğini, kira akdinde 2.el durumunda olan davalı …’ün de yer aldığını, şirketin 2/3 hissesine sahip olan müvekkilleri ile davacı şirketin davalı …’ın görevini kötüye kullanarak şirket adına yaptığı tasarruflar nedeniyle zarar ettiğini, bu nedenle davacı ortaklar tarafından Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/112 Esas sayılı dosyası ile yönetici sorumluğundan kaynaklanan tazminat davası açıldığını,taşınmazın …’e devredilen hissesinin 1/6’sının … tarafından davalı …’a 285.000-TL’ye, kalan 1/6 hissesinin de 02/03/2016 tarihinde davalı …’a 300.000-TL’ye satıldığını, şirket defterlerinin ve evraklarının müvekkillerinden kaçırıldığını, müvekkili …’in davacı şirketi temsilen davalı …’a Ankara …Noterliğinin 31 Ekim 2016 tarih … yevmiye nolu ihtarını göndererek haricen bilgi sahibi olduğu 2.satışlar hakkında bilgi ve belge istediğini, ancak ihtara cevap verilmediğini, davalı … tarafından davacı şirketin önalım hakkının kullanılmasının diğer tüm davalılarla birlikte hareket edilerek engellendiğini, davacı şirketin muaccel veya müeccel bir borcu olmadığı ve herhangi bir icra takibi ile karşı karşıya kalmadığı halde şirket taşınmazının bir kısmının satışının yapıldığını, davacı şirkete ait gayrimenkulün satışının davalı … tarafından diğer davalılarla birlikte hareket ederek kötü niyetli olarak şirketi zarara uğratmak amacıyla yapıldığını, gayrimenkulün alımı ve tadilatı için müvekkili … tarafından şirket hesabına 1.083.000-euro (3.519.750,-TL), 12/09/2014 tarihli Borç-Alacak protokolünde de görüleceği üzere davalı şirkete toplam 669.000- euro aktarıldığını, davacı ortakların şirketin aciz içine düşmesine imkan vermeyecek derecede ekonomik olarak güçlü olduklarını, gayrimenkulün satış tarihindeki gerçek değer ile tapu kaydındaki değerler arasında aşırı oransızlık mevcut olduğunu, bu nedenle yapılan satışların gerçek bir satış olduğunun kabulünün mümkün olmadığını,gayrimenkulün 1/3’ünün değerinin en az 1.900.000-TL olmasına rağmen çok cüzi bir rakamla 3.kişiye 534.000-TL’ye satıldığını, …’ın satış parasını ne yaptığına ilişkin dahi bilgi sahibi olmadıklarını,taşınmazın davalılar … ile … adlarına kayıtlı 1/6’şar hisse olmak üzere toplam 1/3 hissesinin tapu kayıtlarının iptaline, iptal kararının 2.el durumunda olan davalı … adına yapılmış kaydını da kapsadığına iptal edilen hissenin davacı … A.Ş’ adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: 1-Davalı … vekili; davanın kabulü halinde şirket adına tescil işlemi yapılabileceğini,ortaklar … ile …’in dava açma hakkının olmayacağını, otel ruhsatının kiracı … Ltd. Şirketi tarafından 06/05/2016 tarihinde alındığını, müvekkili tarafından satışı yapılan gayrimenkulün 2 yıldan fazla süredir atıl durumda olan taşınmazın 1/3’ü olduğunu, satışa ilişkin 12/09/2014 tarihli protokolün … ve …’in şirketlerinin mali müşavirliğini 10 yıldan fazla süredir yapan YMM … tarafından hazırlandığını ve yanlarında yine Fransızca bilen … Emlakçısı olan …’nun tercümanlığında yapıldığını, gerek görülmesi halinde tanık olarak dinlenebileceğini, … ve …’a 12/09/2014 tarihinde münferit imza yetkisi verildiğini, şirket ana sözleşmesi ile münferit imza yetkisi olan kişilerin “satış” dahil her türlü yetkiye sahip olduğunu, satışın gizlice yapıldığı iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, şirket ortaklarının son olarak 18/12/2015 tarihinde bir araya gelerek şirkete ait taşınmazın otel ruhsatı alınması yönünde karar aldıklarını, inşaatın yapımından beri süre gelen borçların ödenmemesi ve taşınmazın kendilerinden habersiz bir şekilde satılacağı endişesiyle müvekkilinin tedbire konu edilen taşınmazın borçların kapatılması için taşınmazın 1/3’ünü satmak zorunda kaldığını,13/04/2015 tarihli yönetim kurulu kararıyla gayrimenkulün işletilmesi amacıyla kira kontratı ve işletme sözleşmeleri yapmaya tam yetkili kılındığını, davacıların bulunan kiracıları çeşitli bahaneler ile kabul etmediklerinden 18/12/2015 ve 13/04/2015 tarihli karardan dönülerek satışa engel olabilecek iş anlaşmaları yapmaksızın konaklama şeklinde faaliyet gösterme hususunda karar kılındığını, müvekkilinin yapmış olduğu kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 3.maddesinde “kiracı, kiraya konu taşınmazın … satılması halinde ilk yazılı ihbar ile kiralananı tahliye etmek zorundadır.” şartı bulunduğundan kira sözleşmesinin satışa engel olduğu iddiasının yerinde olmadığını, taşınmazın aylık 9.000- TL den kiraya verildiğini, yine davacıların emlak komisyoncusu … ile yaptıkları sözleşmede taşınmazın 10.000.000-ABD dolarına satılacağı maddesinin yer aldığını, müvekkilinin yaptığı kira sözleşmesi ile binanın aylık masraflarından (aylık 12.000- TL civarı) kurtulmanın yanısıra işletilmeye açılarak her ay düzenli olarak kira geliri ile ilk kez kazançlı duruma geçtiğini,taşınmaz üzerinde … Bankası A.Ş’den çekilen 600.000- TL kredi nedeniyle 1.500.000-TL ipotek bulunduğunu, davacıların satışdan haberdar olmadıklarını iddia etmelerinin gerçek dışı olduğunu, ilk satış sonrasında davalı …’ın müvekkiline gelerek hem söz konusu binanın işletmesini yapmak hem de pay satın almak istediğini, müvekkilinin kendi yetkilisi olduğu şirkete ait 2/3 payın satılık olmadığını söylemesi üzerine …’ın diğer davalı … ile görüştüğünü ve satışın bu şekilde gerçekleştiğini, son satıştan ise müvekkilinin … Bankası A.Ş’nin Kadıköy … Noterliği ile 15/03/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle haberdar olduğunu, davalı …’ın çalışma arkadaşı …’in kurdukları … isimli şirket ile 06/05/2016 tarihinde otel ruhsatı alındığını ncelikle davanın usulden, aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir. 2)Davalı … vekili; taşınmazın tapuda 585.000- TL’ye satıldığını, davacı …’in şirketi münferiden temsile yetkili konumda olduğunu, davacıların baştan itibaren davalı … tarafından müvekkili …’e yapılan dava konusu taşınmazın satışının muvazaadan ari gerçek satış olduğunu bildiklerini, bu nedenle … aleyhine Bakırköy 1.ATM nin 2016/112 -esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, açılan bu davada taşınmazın 1/3 hissesinin düşük bedelle satıldığını ispat etmeleri halinde zararları varsa bu dava ile karşılanmış olacağından huzurdaki açılan mükerrer davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin muvazaalı devir işleminin hukuki sonuçlarını bilebilecek durumda olduğunu, müvekkilinin şirket yetkilisi …’ın Selimpaşa’da bulunan 3 yıldan fazla süredir atıl durumda bulunan binanın 1/3 hissesini satmak istediğini, bina atıl haldeyken müvekkilinin binanın 1/3 hissesini tapuda 25/12/2015 tarihinde 534.000-TL’ye satın aldığını, sonrasında binanın her ay yüklü giderlerinin olduğunu gören müvekkilinin satın aldığı 1/3 hissesinin 1/6’sını 285.000-TL bedelle davalı …’a, kalan 1/6 hissesini de 300.000- TL bedelle diğer davalıya sattığını, tapudaki alım satım işlemlerinin tapu memurları tarafından ipotek veren bankaya bildirildiğini, bankanın da taşınmaz satışını diğer hissedarlara Kadıköy …Noterliğinin 20 Ocak 2016 tarih … yevmiye numaralı ve aynı Noterliğin 15/03/2016 tarih … yevmiye nolu ihtarnameleriyle tebliğ ettiğini, şirketin süresi içerisinde şuf’a hakkını kullanmadığını, taşınmazın …’a kiraya verildiğini, …’ın oğlu …’ın turizm işleriyle iştigal ettiğini, birkaç yabancı dil bildiğini, binayı işler hale getirebileceğini ve otel ruhsatı işlemlerinde koşturacağını, 3.kişilere güvenilemeyeceğini, beyan ederek taşınmazın oğluna kiraya verilmesinin binanın otel olarak işler hale gelmesi için elzem olduğunu beyan etmesi üzerine, müvekkilinin de kira getirisi elde edecek olmasında bir sakınca görmeyerek kira sözleşmesini imzaladığını, 2016/112-esas sayılı dosyada alınan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, mahkemece 25/12/2015 tarihi itibariyle atıl durumdaki binanın değerinin tespit edilmesi halinde dayanak bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığının açıkça anlaşılacağını, müvekkilinin kazancını kara çevirmek amacıyla dava konusu taşınmazı gerçek değerinden düşük kelepir olarak aldığını, muvazaa olmadığını, gerçekten muvazaa olsaydı davalı …’ın taşınmazın 1/3 hissesini değil tamamını satacağını, sadece bu hususun bile muvazaanın olmadığını gösterdiğini belirterek mesnetsiz davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir. 3)Davalı … vekili; müvekkilinin yıllardır gayrimenkul alım satımı yapıp otel işletmelerinde bulunduğunu, çevresinde bulunan kelepir taşınmazların ve özellikle otellerin alım satımını ve işletmesini yaptığını, müvekkilinin emlakçı arkadaşı …’ün şirkete ait olduğu öğrenilen ve 3 yıldır atıl durumda bulunan bir bina olduğunu söylemesi üzerine müvekkilinin şirket yetkilisi ve ortağı … ile bir araya geldiklerini, binanın satılık olması halinde kendisinin satın alarak işletebileceğini söylediğini, bunun üzerine davalı …’ın kendilerine ait olan mülkün 1/3’ünün …’e satıldığını, geriye kalan hisseyi satmayacaklarını,bir an önce otel ruhsatı alınması için çabaladıklarını söylemesi üzerine müvekkilinin …’e ulaşarak onun payını satın almak istediğini ve yapılan görüşmeler sonucunda gayrimenkulün kiracısı konumunda bulunan … ile alt kira sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin … ve arkadaşı …’in beraber … Ltd. Şirketini kurduklarını ve aynı zamanda …’e ait payın yarısının da müvekkili tarafından satın alındığını, müvekkili ile yıllardır otel işinde çalışan … ve … ile otel ruhsatını aldıklarını, müvekkilinin taşınmazı satın aldığında atıl durumda olduğunu, ruhsat alınabilmesi için yaklaşık 382.000-TL masraf yapıldığını, davacıların yıllardır ilgilenmedikleri mülkleri, müvekkili tarafından gösterilen bu çabalar sayesinde değer kazandığını, müvekkilinin mülk sahibi/işletmeci konumunda olduğunu, şirketin ortakları arasında vuku bulan anlaşmazlıklara müvekkilini de dahil etmeye çalışmalarının kabul edilemeyeceğini ,tedbir kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir. 4)Davalı … vekili; müvekkilinin Silivri’de ve İstanbul’un çeşitli yerlerinde birçok mülkünün bulunduğunu, maddi durumunun son derece iyi olduğunu, nakit sıkıntısı bulunmadığından burada bulunan emlakçıların da kendisine uygun fiyata satılık mülk alımı konusunda tekliflerde bulunduğunu, müvekkilinin de bu teklifleri değerlendirerek ona göre gayrimenkul alım-satımı yaptığını, davalı …’e ait payın da bedeli ödenmek suretiyle bu şekilde satın alındığını, kira sözleşmesinin piyasaya koşullarına uygun olduğunu, müvekkilinin gayrimenkuldeki hisse satın aldığında henüz otel ruhsatı bulunmadığını, müvekkilinin taşınmazdan hem kira geliri elde edeceğini hem de kendisine ait payın artışı ile de gelecekte yapılacak bir satımda daha fazla kazanç elde edeceğini,ticari ilişki içerisinde dahi bulunmadığı kişilerle gizli ve muvazaalı işlemler içerisinde olmasının söz konusu olamayacağını,tedbir kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Mahkemece, şirketin, organının eliyle gerçekleştiği ileri sürülen muvazaa iddiası yönünden, üçüncü kişi konumunda olduğunun kabulü mümkün olmadığı hususunun karara esas teşkil eden ana neden olduğu, somut uyuşmazlıkta davacı şirket davalı şirket yetkilisi …’nın muvazaa iddiasına konu sözleşme tarihi itibari ile davacı şirketin temsile yetkili kişi olduğu konusunda çekişme bulunmadığı, davacı şirketin organının eliyle gerçekleştiği ileri sürülen muvazaa iddiası yönünden üçüncü kişi konumunda olduğunun kabulü mümkün olmadığından muvazaanın yazılı delille HMK 201.madde ve devamı uyarınca ispatlanması gerektiği ,ilk satış işleminden sonra da taşınmazdaki hisselerin satılarak el değiştirdiği dikkate alındığında üçüncü kişi konumunda bulunan diğer kayıt maliki davalıların kötü niyeti ve ya muvazaa iddiasını bilebilecek durumda olduğu ya da bildiği hususu da ispat edilememiş olup sonuç olarak ortada şirket zararı olduğu iddiası bakımında davalının yönetici sorumluluğu kapsamında da bu talebini ileri sürme imkanı bulunmadığı ,davacılar … ve … yönünden de davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle, davacı şirket yönünden davanın sübuta ermemesi nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili; bir kısım deliller saptanmadan eksik ve hatalı değerlendirmeye varıldığını, davacı ortakların dava açma ehliyetinin bulunduğunu, esas yönünden muvazaanın her türlü delille ispatlanabileceğini, tanık beyanlarının ispata kanaat oluşturacağını, vekalet ücretine yanlış hükmedildiği ,şirket ortaklarına şirketin temsil yetkisini elinde bulunduran şahsın şirkete ait gayrimenkulleri yolsuz tescil ve muvazaalı işlemlerle satılmasına, mal kaçırmasına karşı dava açma hakkı tanınmazsa sonradan telafisi imkansız zararların doğmasına imkan verilmiş olacağını, dava konusu payın mülkiyetinin satıştan önce şirkete aitse de yetkisini kötüye kullanan davacının birinci satışı fiilen yapan kişi olmasının da hesaba katılması gerektiğini, davalıların peşpeşe yapılan muvazaalı satışlarla amaçlarına ulaşarak iyi niyetli olmadıkları halde dava konusu payın mülkiyetini iktisap etmelerinin hukuken korunmaması gerektiğini, bu yüzden her türlü delille ispatının kabulü gerektiğini, davalılardan o zamanki şirket yetkilisi olan … ile otelin 1/3 payını satın almış görünen davalılardan … arasında nasıl bir işbirliği olduğu, şirketin defterlerinin müvekkillerin bildikleri resmi muhasebecisinden alınarak şirket ortağı dahi olmayan, müvekkillerinin hiç tanımadıkları …’e verildiği, böylece şirketten ve davacı ortaklarından mal kaçırmaya matuf olay ve olgular olduğunun anlaşıldığını, davalılardan … ile …’ın üzerinde banka ipoteği olan otelde 1/3 hisseyi yarı yarıya satın almalarının normal bir ticaret olmadığını,davacılar … ve … yönünden husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesine rağmen nisbi vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davacı şirkete ait dava konusu taşınmazdaki (İstanbul İli, Silivri İlçesi, … Mah., … Mevkii, … parsel, … katlı bina ve arsa) davalılar adlarına kayıtlı hisselerin davalı şirket ortağı ve münferit yöneticisi olan …’ın şirketi zararlandırmak amacı ile muvazaalı olarak devir ettiği iddiası ile açılan dayalı tapu iptali ve davacı şirket adına tescil istemine ilişkindir. Davacı gerçek kişilerin davacı şirketin 1/3 oranında paydaşlarıdır.TTK 553/1 ve 555 maddeleri gereğince şirketin zarara uğraması halinde, şirket ortaklarının dava açmaya hakları olduğu gibi muvazaalı işlemden dolayı zarar gören şirket ortağının da taşınmazın tapusunun iptali ile şirket adına tescilini talep etmeye hakkı bulunduğundan davacı gerçek kişi ortakların işbu davayı açmaya aktif husumet ehliyeti bulunmaktadır (Yargıtay 11.HD nin 2014/1111 esas – 2014/18464 karar sayılı emsal ilamı). Şirket tarafından açılan dava ise, şirketin münferit yetkilisi tarafından yapılan satış da şirketin işlemin tarafı bulunduğu,kendi muvaazasına dayanamayacağı ,şirket bakımından yönetici hakkında sorumluluk davası açma hakkı bulunduğundan davanın reddine karar verilmiştir.6762 sayılı TTK döneminde,Yargıtay 11 HD nin pek çok kararına da yansıyan eksiklik 6102 sayılı TTK ile yasal düzenlemesi yapılmış, TTK nun 408(2)-f bendinde “önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı,şirket genel kurulunun görev ve yetkisinde sayılmıştır. Şirket adına kayıtlı tek taşınmazın 1/3 ünün satışının genel kurul kararı olmadan yapıldığı hususunda ihtilaf yoktur.1/3 payın önemli varlık sayılacağında da tereddüt yoktur. Bu nokta da genel kurul kararı olmadan yapılan önemli miktarda şirket varlığı satışının geçersizlik (hükümsüzlük )halinin ne olduğunun üzerinde durulması gerekmektedir. Doktrinde ve yargı uygulamasında ; bu halde yapılan satış işleminin ,kesin hükümsüz değil askıda hükümsüz olarak kabul edilmektedir.TTK 408(2) -f hükmünün mutlak emredici şekilde düzenlenmediği, Yargıtay 11.HD nin yerleşik uygulamasından da yapılan satışa genel kurul tarafından icazet verilebileceğine hükmedildiğinden genel kurul tarafından icazet verilmesi ile işlem baştan bu yana hüküm doğuracaktır.Somut olayda ise genel kurul icazet vermediği gibi tapu iptali davası açtığından iradesini icazet vermeme yönünde göstermiş olup,… tarafından yapılan satış işlemi baştan itibaren kesin hükümsüz hale gelmiştir. Davacı şirket bakımından davanın işlemin tarafı olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacı şirketin tek mal varlığı dava konusu taşınmaz olup davalı …, 12.09.2014 tarihinde genel kurul kararı ile 3 yıl süre ile davacı şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olmak oy birliği ile seçilmiştir. Davacı şirkete ait taşınmazın 1/3 payı, münferit yetkili … tarafından 25.12.2015 tarihinde 549.679-TL bedelle (satış tarihi bedeli 1.239.506-TL) davalı …’ e genel kurul kararı olmaksızın satılmıştır. Taşınmaz, 18.01.2015 tarihinde 10 yıl süre ile davalı …’ın oğlu- dava dışı …’a kiralanmış, kira sözleşmesi de tapuya şerh edilmiştir. Bakırköy 1. ATM’nin 2016/112 Esas sayılı dosyada; davacı ortaklar, davalı …’a ve davacı şirkete karşı yönetici sorumluluğu kapsamında satış ve kira işlemleri nedeniyle şirket zararının bulunduğundan bahisle zararın tazminini veya 11.04.2016 tarihli ıslah ile zararın şirkete ödenmesine talep etmişlerdir. Davalı …’ün 1/3 payın yarısını yani 1/6 sını davalı …’a 22.02.2016 tarihinde 285.000-TL bedelle, diğer yarısını ise diğer davalı …’a 02.03.2016 tarihinde 300.000-TL bedelle satılmıştır. Münferit yetkili şirket müdürü … ,satış nedeniyle davacıların zarardan kurtulduğunu savunmuştur. Taşınmazın satış değeri ile gerçek değeri arasındaki fark tek başına muvazaanın ispatı için yeterli değil ise de şirket yetkilisi davalı ile taşınmazı ilk satın alan …’ün yakın tanışıklıkları bulunduğu, taşınmazın düşük bir bedelle kiralanmasına muvafakat göstermesi değerlendirildiğinde davalı … ve …’ün birlikte hareket ettikleri 25.12.2015 tarihinde şirket adına kayıtlı taşınmazın 1/3 payının satışı üzerine davacı gerçek kişiler tarafından taşınmazın kalan 2/3 payının devrini önlemek için ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğu bu talebin Bakırköy 2. ATM’nin 2016/45 Değişik İş sayılı dosyasında %15 teminat mukabilinde kabul edildiği,ihtiyati tedbir kararı verilmesinin gerekçesi de münferit yetkili …’ın …’e yaptığı 1/3 payın satışı olduğu anlaşılmaktadır. Taşınmazın 2/3 tapu kaydına 02.02.2016 tarihinde ihtiyati tedbir kararının işlendiği, bu kayıt ile taşınmazdaki davacılar ile davalı … arasındaki çekişmenin varlığının alenileştiği,mevcut tedbir kaydından sonraki tarihli kazanımlarda iyi niyetli kazanımdan bahsedilemeyeceği, davalı … tarafından taşınmazın 1/3 hissesinin de bu kayda rağmen kısa aralıklı sürelerle 1/6’sının 22.02.2016 tarihinde 1/6’sının 02.03.2016 tarihinde misli aşan bedellerle satış yaptığı anlaşılmaktadır. Taşınmazın 2/3 kaydına konulan ihtiyati tedbir kararı davalı …’e yapılan 1/3 payın satışı olmasına göre …’ten satın alan davalıların iyiniyetli bulundukları ,taşınmazı yatırım amaçlı aldıklarının savunmalarının dinlenebilir olmadığının kabulü gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle;davanın kabulü gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne kararın kaldırılmasına ancak hata/ eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden yeniden hüküm verilmesine,tüm davalılar bakımından davanın kabulüne, davalılardan … ve … adına 1/6 şar hisse ile ayrı ayrı kayıtlı olan tapu kaydının iptaline davacı şirket adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/712 Esas – 2019/417 Karar sayılı 28/03/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulüne, İstanbul ili, Silivri ilçesi, … Mah., … Mevkiinde … parselde kayıtlı taşınmazın davalı … adına 1/6 hisse ve davalı … adına 1/6 hisse oranında kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile davacı … A.Ş. adına tapuya tesciline, Teminatsız olarak karar kesinleşinceye kadar taşınmazın davalı … adına 1/6 hisse ve davalı … adına 1/6 hisse oranında kayıtlı olan tapu kaydına üçüncü şahıslara devir ve temlikinin, üzerinde başkaca ayni hak tesisinin engellenmesi amacıyla 6100 Sayılı HMK m. 389 vd. gereğince ihtiyati tedbir konulmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin Silivri Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine,” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 39.961,35-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 1.724,83-TL peşin, 8.265,51-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 9.990,34-TL harcın mahsubu ile bakiye 29.971,01-TL harcın davalılardan(Davalı … 14.985,50-TL,davalı … 14.985,50-TL ile sınırlı sorumludur.)müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacılar tarafından peşin yatırılan 10.023,84-TL harcın davalılardan alınarak davacılara verilmesine, Davacılar tarafından sarf edilen 4.500-TL bilirkişi ücreti, 50-TL tanık ücreti ve 552,40-TL posta ve tebliğ masrafı olmak üzere toplam 5.102,40-TL yargı giderinin davalılardan (davalılar … 2.551,20-TL ve …; 2.551,20-TL ile sınırlı olarak sorumludur )müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, Davalılar tarafından yapılan yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Davacılar vekili için takdir olunan 46.300-TL vekalet ücretinin davalılardan (davalılar … 23.150 -TL ve …; 23.150 -TL ile sınırlı olarak sorumludur )alınarak davacılara verilmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davacılar tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacılar tarafından sarf edilen 79,73-TL istinaf yargı giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 03/02/2022