Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1671 E. 2021/1990 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1671
KARAR NO: 2021/1990
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/04/2019
NUMARASI: 2018/717 Esas – 2019/410 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davacı şirketin havuz ve havuz ekipmanları konusunda 15-17 Ekim 2013 tarihlerinde yapılacak olan … Fuarı’na katılmak ve stand açmak üzere uzunca bir süre hazırlık yaptıklarını, sadece fuara özgü olarak imalatı yapılan malzemelerin 12.10.2013 tarihinde AHL gümrüğünde gümrük işlemleri de bitirilerek hazır edildiğini ve 13.10.2013 tarihinde fuarın stand malzemelerinin … Kargo’ya teslim edildiğini, fakat gönderilen malzemenin kaybolduğunu, fuar ürünlerinin 15.10.2013 tarihinde AHLnın ardiyesinde bulunduğunu, 16.10.2013 tarihindeki uçakla kargonun gönderilebileceğinin belirtildiğini, ancak kargonun 17.10.2013 tarihinde akşama doğru gümrükten çekilebileceği ve 18.10.2013 tarihinde de fuarın biteceği dikkate alındığında kargonun gönderilmesinin bir fayda sağlamayacağını, bu nedenle müvekkili tarafından kargonun taşınmaması yönünde talimat verildiğini, şirket yetkilisi …’ün eşinin devlet memuru olması nedeni ile vize istenmediğinden ondan katalog getirmesinin istendiğini, ancak …’ün getireceği katalogların da … tarafından kaybedildiğini, bu nedenle Barcelona’da kendi çabaları ile yeniden katalog bastırdıklarını belirterek; davacı şirketin maliki olduğu emtianın kaybedilip, davalı tarafından zamanında teslim edilmemesi ve bagajın kaybolması nedeni ile malların ambarda tutulmasının davalı yanın kendi kusurundan kaynaklandığı için, müvekkilinden talep edilen ambar ücretinden dolayı müvekkilinin davalıdan borçlu olmadığının tespitine, fuara götürülmek maksadıyla davalı şirkete teslim edilen ve hala davalı uhdesinde bulunan malların müvekkiline teslimine, fuar katılımı için ödenen 4.302-euro, konaklama bedeli 774-euro, uçak biletleri bedeli olan 2.424,29-euro, Barcelona’da araç kiralama için ödenen 388,06-euronun, Barselona’da tekrar bastırılan katalog masrafı olan 1.063,35-euro’nun, manevi tazminat olarak 30.000-TL’nin ürünlerin kargoya teslim tarihi olan 11.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; havayolu ile uluslararası taşımada Varşova-Lahey/ Montreal Konvansiyonu hükümleri ile yine 5866 sayılı kanun ile onaylanarak Varşova sözleşmesi ve protokolüne üstünlük sağlayan 26.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren Montreal sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiğini, müvekkilinin bir an için sorumlu olduğunun kabulü halinde dahi sorumluluğun kg başına 17 SDR ile sınırlı olduğunu, Montreal Sözleşmesinde belirtilen sürede ihbarın yapılmadığını, AHL dış hatlar ambarında bulunan bekleyen yükün geri almaktan davacının kaçındığını, eşyanın hasarlandığına dair bir belgenin dosyaya davacı yanca sunulmadığını, sorumluluklarının sınırlı olduğunu, taşıma tarihinden itibaren asıl alacağa faiz işletilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; 22/05/2017 tarihli 2015/349-2017/544 sayılı ilamıyla davanın maddi tazminat talebi bakımından kabulüne, manevi tazminat talebi yönünden reddine dair verilen kararın, Dairemiz’in 11/07/2018 tarihli 2017/710-2018/915 sayılı ilamıyla kaldırılmasına karar verilmiştir. Yeniden yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davalıya teslim edilen mallar davalı tarafça ister Montreal sözleşmesi ve isterse diğer kanunlar uygulanmış olsun, bu kanunlara göre fuarda sergilenecek eşyayı varış yerine götürme ve eşyayı güvenli bir şekilde taşıyarak sağlam ve hasarsız olarak gönderilene teslim etme mükellefiyeti varken, 11.10.2013 tarihinde düzenlediği hava yük senedi ile kargoyu taşıyıcı sıfatıyla taşıma sürecine aldığı, söz konusu taşıma senedinde açıkça taahhüt uçuş-seferde yükün özensiz elleçleme ve yükleme sürecinin özensiz yürütümünden kaynaklı taşımanın gerçekleştirilemediği, taşımanın hiç başlamaması ve başlatılmasının 15.10.2013 tarihinden sonraya kalması sebebiyle, artık taşıma sözleşmesinin ifasının imkansız hale geldiği, bu imkansızlığın davalı kusurundan kaynaklandığı, Varşova Konvansiyonu’nun 19. maddesinde, havayolu taşıyıcısının, taşımadaki gecikmeden sorumlu olduğu düzenlenmekle birlikte somut olayda olduğu gibi taşıma ediminin hiç ifa edilmemesi halinde bir düzenleme bulunmadığı, bu halde olaya TBK 96 ve 112 .maddesi gereğince ifanın imkansız hale gelmesi nedeniyle kusursuzluğunu ispat edememesi nedeniyle davacının söz konusu fuara katılamamasından kaynaklı zararı olan ve dosyaya sunulan kayıtlara ve bilirkişi tespitlerine göre konaklama, uçak bileti, katalog bastırma, araç kiralama gibi bu tür zararlardan sorumlu olduğu, bu nedenle davacının maddi tazminat taleplerinin yerinde olduğu, şirketin manevi varlığına veya bütünlüğüne yönelik bir saldırı söz konusu olmadığından manevi tazminat isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle maddi tazminat talebi bakımından davanın kabulüne, ardiye masraflarından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, manevi tazminat talebi bakımından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1- Davacı vekili; manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin ürettiği … markasının dünya çapında marka olduğunu, fuara katılmamakla zor durumda kaldığını, çevrede standını dahi kuramayan aciz firma olarak görünmesine yol açıldığını, ayrıca menfi tespit taleplerinin kabul edilmesine rağmen bu hususta vekalet ücretine karar verilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2- Davalı vekili; Somut olayda Varşova – Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, Konvansiyonun 24/2’nci maddesinde sınırlı sorumluluk öngörüldüğünü, sorumluluğun kilogram başına 17 SDR ile sınırlandırıldığını, davacının konişmentodaki taraf sıfatına dayanarak ancak taşıyan müvekkil ortaklık aleyhinde yine ancak konşimento içeriği için dava açılabileceğinin yerel mahkemece görmezden gelindiğini, mahkemenin kabulünün aksine yükün taşınmasında ifa imkansızlığının söz konusu olmadığını, taşıma işinin makul bir süre sonra yapılabileceğinin davacıya bildirilmesine rağmen taşımanın davacı tarafından durdurulduğunu, olayın oluşumdan davacının kusurunun bulunduğunu, mahkemenin maddi tazminat kalemlerini hesaplayış tarzının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından yapılan masraflarla geç ifadan kaynaklanan zararlar arasında illiyet bağı bulunmadığını, mahkemece davacının fuara katıldığının ve kendisini tanıttığının görmezden gelindiğini, taşıma ile ilgisi olmayan alacak taleplerine hükmedildiğini, yine mahkemece sınırlı sorumluluk kuralının dikkate alınmadığını, konişmentoda fuar organizasyonundan bahsedilmediğini, Varşova-Lahey Protokolünün 26. maddesine göre 14 gün içinde ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, reddedilen manevi tazminat nedeniyle müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davacıya vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, 15-17 Ekim tarihlerinde yapılacak olan Barcelona Piscine Fuarı’na katılmak için davalıya hava yolu ile taşınmak üzere teslim edilen davacı şirkete ait fuar malzemelerinin fuar süresi içinde tesliminde gecikmesinden kaynaklanan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini, ambar ücretinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Gecikmeden bahsedebilmek için taşıma ediminin ifa edilmiş olması ve fakat kararlaştırılan süreden sonra teslimin gerçekleşmesi gerekmektedir. Somut olayda, hava taşıma senedinde fuarın hangi tarihlerde yapılacağı yazılı olduğundan fuarın ilk günü itibariyle fuar malzemelerinin teslim edilmemesi nedeniyle artık taşımanın yapılmadığını kabul etmek gerekir. Varşova Konvansiyonu’nun 19. maddesinde, havayolu taşıyıcısının, taşımadaki gecikmeden sorumlu olduğu düzenlenmekle birlikte somut olayda olduğu gibi taşıma ediminin hiç ifa edilmemesi haline, anılan Konvansiyon’da yer verilmediği gibi bu hususta Türk Sivil Havacılık Kanunu’nda da bir düzenleme bulunmamaktadır. O halde, uyuşmazlığın Varşova Konvansiyonu yerine genel hükümler çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir. Borcun ifa edilmemesinin sonuçları zaman itibariyle somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6098 S.lı TBK’nın 112. vd. (818 sayılı BK’nun 96. vd.) maddelerinde düzenlenmiş olup anılan 112. madde uyarınca, borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Bu nedenle somut olayda taşıyanın sınırlı sorumluluğu prensibinin uygulanması mümkün değildir. Bahse konu malzemelerin, fuarda sergilenmek üzere davalıya taşınması için teslim edilmesine rağmen fuarın gerçekleştiği 15-17 Ekim tarihlerinde fuar alanında olacak şekilde yükü taşıyamayan davalı kusurlu olup gerçekleşen maddi zarardan sorumludur. Bilirkişilerce kadri marufunda olduğu belirtilen 4.302-euro fuar katılım ücreti, 2.189,51-euro uçuş ücreti, 774-euro konaklama ücreti, 388,06-euro araç kiralama ücreti ve 1.063,35-euro katalog için ödenen bedel olmak üzere toplam zararın 8.716,92-euro olduğu anlaşıldığından mahkemece bu bedel üzerinden davacının maddi tazminat isteminin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer taraftan bahse konu taşımanın gerçekleşmemesinde davalı kusurlu olduğundan yükün ambarda beklemesinden dolayı oluşan masraflardan davacının sorumlu tutulması mümkün değildir. Mahkemece bu husus gözetilerek davacının ardiye ücretinden sorumlu olmadığına ve yine davalıya taşınması için teslim edilen ürünlerin davacıya iadesine karar verilmesi yerinde olmuştur. Bu yönüyle davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Her ne kadar davacı tarafça manevi tazminat isteminde bulunulmuş ise de somut olayda davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle davacının kişilik haklarına yönelik bir saldırı bulunmadığından manevi tazminat koşulları oluşmamıştır. Bu itibarla mahkeme manevi tazminat talebinin reddine ilişkin karara yönelik davacı vekilinin istinaf nedenleri haklı bulunmamıştır. Buna karşılık davacı tarafın manevi tazminat talebi bakımından davanın reddine karar verilmesine rağmen davacı yararına ikinci defa vekalet ücreti takdir edilmesi doğru olmamıştır. Bu itibarla davalı vekilinin istinaf nedeni yerindedir. Davacının 13.500-TL ardiye ücreti yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesine rağmen davacı lehine vekalet ücreti takdirinde bu miktar dikkate alınmamıştır. Davacı tarafın menfi tespit davası niteliğindeki bu talebinin kabulüne karar verildiğinden borçlu olmadığının tespitine karar verilen miktar üzerinden davacı lehine vekalet ücreti takdiri gerekir. Bu itibarla taraf vekillerinin istinaf başvurusu yerinde görüldüğünden kararın kaldırılmasına, bu husus yeniden yargılama gerektirmediğinden davanın kısmen kabulüne yönelik yeniden hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/717 Esas – 2019/410 Karar sayılı 08/04/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “1-Davanın kısmen kabulüne, a-Davacı yanın ambar ücreti adı altında bir borcu olmadığının tespitine, b-Dava konusu ve davalı şirkete teslim edilen malların davacı yana iadesine, c-Davacının fuar katılım için ödenen 4.302-euro, konaklama bedeli 774-euro, uçak bileti bedeli 2.189,51-euro, araç kiralama bedeli 388,06-euro, yeniden bastırılan kataloglar için ödenen 1.063,35-euro toplamı 8.716,92-euro’nun dava tarihinden itibaren Euro kuruna uygulanan en yüksek mevduat faizi uygulanarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine, maddi tazminata ilişkin fazla istemlerin reddine, Manevi tazminat talebi yönünden davanın reddine” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 2.613,15-TL nispi karar harcından mahkeme veznesine yatırılan 1.205,45-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.407,70-TL karar harcının davalıdan tahsiline, Davacı tarafından yatırılan 1.230,65 TL (25,20-TL başvuru, 974,45-TL peşin,231-TL tamamlama harcı) peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine Davacı tarafından yapılan 2.000-TL bilirkişi ücreti, 254-TL teb. ve müz. gideri olmak üzere toplam 2.254-TL yargı giderinden davanın kabul oranına göre 1.225-TL kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Kabulüne karar verilen maddi tazminat ve menfi tesbit talebi yönünden takdir ve hesap olunan 4.557,97-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Reddine karar verilen maddi tazminat talebi yönünden davalı vekili için AAÜT uyarınca hesaplanan 2.304,70-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, ” Reddine karar verilen manevi tazminat talebi yönünden davalı vekili için takdir olunan 2.725- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 422,74-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 29-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 16-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 45,10-TL istinaf yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 21-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 30/12/2021