Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1640 E. 2022/162 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1640
KARAR NO: 2022/162
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2018
NUMARASI: 2016/633 Esas 2018/1112 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı borçlu ile müvekkilinin aralarında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davalı borçlu şirkete cari hesap ilişkisinden kaynaklanan borcunu ödemesi için noterlik marifetiyle ihtarname keşide edildiğini, ihtara rağmen borç ödenmediğinden davalı şirket aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalı şirketin borcunu ödemediği gibi takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, müvekkili şirket kayıtlarına göre davalı-borçlu şirketin takip tarihi itibariyle müvekkiline 120.304,57-TL borçlu olduğunu belirterek davalı borçlunun icra dosyasına yaptığı itirazın iptal edilerek takibin devamına, kötü niyetli borçlunun alaacğın %20’sinden az olmak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dava dilekçesinde davacının alacağı konusunda detaya yer verilmemekle birlikte takibe dayanak olan cari hesap dökümünde müvekkilin yaptığı bir kısım ödemelerin görünmediğini,cari hesabına mahsuben davacı çalışanı …’a 05.12.2013 tarihinde 20.000-euro ve 17.12.2013 tarihinde 15.000-euro makbuzlarla ödeme yaptığını, yine müvekkilinin 22.05.2014 vadeli 19.000-euro+31.07.2014 vadeli 20.000-euro ve 31.08.2014 vade tarihli 20.000-euro bedelli bonoları davacıya teslim ederek daha sonra bedellerini ödeyerek asıllarını davacıdan iade ve teslim aldığını, belirtilen bonolardan 31.07.2014 vade tarihli 20.000-euro bedelli olanın davacı tarafça tahsil edildiği hususunun davacı defterlerinde görüldüğünü, buna göre her üç bononun da cari hesaba dayalı olarak verildiği ve ödenerek asılları davacıdan alındığı halde bir bononun kayıtlara intikal ettirilmiş olması diğer iki bono bedelinin de ödendiğini ortaya koyduğunu, müvekkilinin gerek …’a elden yaptığı ödemeler ve gerekse 3 adet bono bedeli ödemeleri dikkate alındığında müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığı gibi aksine 93.938,80-TL alacakları olduğunu ve bu alacakları için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nde … Esas sayılı dosya ile takip başlatıldığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine, kötü niyetli davacının %20 tazminata mahkumiyetine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Mahkemece; davacı ile davalı arasında ticari ilişkinin bulunduğu, ticari defter ve kayıtlarda görüldüğü üzere davacının tahsilat için çalışanı … görevlendirdiği, dava konusu ödemelerinde ibraz edilen belgeler itibariyle davacının görevlendirdiği …’a yapıldığı anlaşıldığından, alınan bilirkişi raporları ile birlikte değerlendirildiğinde davacının davasını ispat edemediği gerekçesi ile davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davalının , müvekkiline olan borcunu ödemediğini,ticaretle uğraşanların yapacakları 7.000-TL’yi aşan tahsilat ve ödemelerin 01/08/2003 tarihinden itibaren banka, özel finans kurumları veya posta iradesi aracı kılınarak yapılması ve bu kurumlarca düzenlenecek belgelerle tevsikinin zorunlu olduğunun belirtildiğini, tespit edilen tutarı aşan avansların da banka veya özel finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsikinin zorunlu olduğunu, eğer davalı şirketin müvekkili şirket çalışanına usule aykırı ödeme yaptı ise, bu ilişkinin çalışan … ile davalı şirket arasında olup, davalı şirketin yaptığı ödemeyi işçiden talep edebileceği ,müvekkiliyle bağı kesilmiş olan işçi arasındaki ilişkinin kapsamının açık olmadığını, müvekkili şirketin kendi kasasına ve hesabına girmeyen parayı aldığını, alacağının sona erdiğinin kabulünün mümkün olmadığını, alacaklı işçisine yapıldığı iddia edilen ödemenin alacaklı ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını, burada sorumluluğun davalı şirkette olduğu sonuçlarından da davalının kendisinin sorumlu olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; taraflara arasında cari(açık )hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davacı ;Bakırköy … İcra Dairesi’nin … esas sayılı ilamsız takip ile ticari satışlar nedeniyle oluşan cari hesap alacağından kaynaklanan ”113.543,30-TL asıl alacak , 6.761,27-TL işlemiş faiz toplamı alacağın asıl alacağa işleyecek ticari faiz ile birlikte tahsilini talep etmiştir Somut davada, davacı alacağının varlığını iddia etmekte; davalı, davacının çalışanına ödemeler yaptığını bu nedenle davacı şirkete borcunun kalmadığını hatta alacaklı olduğunu savunmaktadır. Davalı bu durumda davacıya ödeme yaptığını savunmakla ispat yükünü üzerine almış olup ödemeye dair yazılı bilgi ve belgelerle davacın alacağının bulunmadığını, ödemede bulunduğunu ispatla yükümlüdür. Tarafların, 2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defterlerinin kanuna uygun tutulduğu belirlenmiştir.Davacının ticari defterlerine göre davalıdan gerek icra ve gerekse dava tarihi itibariyle 113.543,10- TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıdan 193.538,80-TL alacaklı olduğu, davacının alacağının kaynağını davalı yana satışı yapılan 3 araç bedelinden bakiye ödenmeyen tutarın oluşturduğu, araba satışları konusunda her iki tarafın defterlerinde çelişki olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının davacıya yaptığını iddia ettiği ve davacıda kayıtlı olmayan toplamı 95.623-TL olan davacı çalışanı …’a yapılan elden ödemeler olduğu, SGK kaydına göre …’ın 01.02.2012 ila 31.01.2016 tarihleri arasında davacı çalışanı olduğu, euro para cinsinden yapılan ödemelere ait makbuz yerine geçmek üzere tahsilat yazılarını …’ın imzaladığı anlaşılmaktadır. Ancak tarafların ticari defterlerinde uyuşmazlık sadece …’a yapılan iki ödemeden kaynaklanmamaktadır.Davalının davacıya yaptığını iddia ettiği ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmakla birlikte davacıda olmayan toplamı 39.000-Euro karşılığı 117.753,10-TL olan senetli iki ödemenin, 22.05.2014 ve 31.08.2014 tarihli olarak senetlerin davalı ticari defterlerinde ödemelerin senetle yapıldığı kayıtlıdır. 17.04.2014 tarihinde yapılan satış protokolünün tetkikinden; 59.000- euro bedelli … aracın davacı tarafından davalı ya şatışı için yapılan ve faturası tanzim edilen protokolde yer alan ”Yapılan Ödeme” ibaresi başlığı altında 22.05.2014 tarih 19.000-euro nakit ve 31.08.2014 vadeli 20.000- euro bedelli senedin de davalı tarafından davacıya ödendiği,senetlerin davalıya iade edildiği ,üç ödemeden bir adedinin davacının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu gözetildiğinde iş bu uyuşmazlığın çözümü için …’a yapıldığı iddia edilen ödemelerin sıhhati hususunda bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.İki adet senetli(39.000-euro )ödeme davacının kayıtlarına alınmadığı anlaşılmakla belirlenen bu ödeme nedeniyle davacı alacağının bulunmadığı sabit olmakla ,çalışan …’a tahsilat yetkisi verilip verilmediği hususu incelenmemiştir.Zira elde ki dava davacının alacak iddiasına ilişkin olarak açılmıştır. …’a yapılan fazla bir ödeme var ise eldeki davanın konusunu oluşturmamaktadır.İki ayrı senetli ödeme nedeniyle davacının alacağının bulunmadığı belirlendiğinden çalışanın tahsilat yetkisinin bulunup bulunmadığının eldeki bu dava da incelenmesi gerekmez.Davacının, davalıdan alacağını ispatlayamadığına ilişkin verilen kararda isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ;hükümde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL daha harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 03/02/2022