Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/164 E. 2021/221 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/164
KARAR NO : 2021/221
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2018
NUMARASI: 2017/705 Esas – 2018/1132 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/02/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin salyangoz ticareti yaptığını, davalının ise balıkçılık işiyle uğraştığını, davalıdan salyangoz aldıklarını, teknesi bakımda olduğu için 10.000- TL paraya ihtiyacı olduğunu ve bu paranın kendisine ödenmesi halinde teknesinin tamir edileceğini, düzenli olarak deniz salyangozu göndereceğini ve bu borcu da ayrıca ödeyeceğini söylediğini, davalıya PTT kanalıyla 22.08.2014 ve 01.09.2014 tarihlerinde havale masrafları da dahil 10.000-TL havale edildiğini, havalelerde “salyangoz alımı için avans olarak” ibaresi yer aldığını, havale edilen avans tutarı sonrasında bir defaya mahsus olmak üzere deniz salyangozu gönderildiğini, fakat gönderilen malın bedelinin ayrıca ödendiğini, sonrasında müvekkil şirkete hiçbir mal gönderilmediğini, davalının borç/avans olarak aldığı 10.000-TL’yi de geri ödemediğini, borcun ödenmemesi sebebiyle İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasında davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı şirketin teklifi ile deniz salyangozu teslimi konusunda davacı ile aralarında iş ilişkisi doğduğunu, davacı tarafın, müvekkilinin işin başında davacıdan müvekkiline ait geminin tamiri için 10.000-TL istediği şeklindeki iddiasının dayanaksız olduğunu, davacıya gönderilen mallarla ilgili olarak davacı tarafından müvekkiline havale yapıldığını, fakat müvekkili tarafından davacıya gönderilen mallar ile davacı tarafından ödemesi yapılan miktar arasındaki farktan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını, malların davacıya teslimine ilişkin tanıklarının da bulunduğunu, salt davacının havale sırasında tek taraflı olarak yaptığı açıklamaya istinaden ilgili tutann avans olduğunun kabulünün hakkaniyete aykın olacağını, kesinlikle kabul manasına gelmemekle beraber, davacının iddia ettiği borcu ödemesi için müvekkile gönderdiği herhangi bir ihtarnamenin bulunmadığını, müvekkilin temerrüde düşürülmediğini, müvekkili tarafından davacıya gönderilen malın bedelinin ödendiğine dair herhangi bir belgenin bulunmadığını, ispat yükünün davacıda bulunduğunu ve davasını ispata yarar belge sunamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasında konusu deniz salyangozu olan sözleşme düzenlendiği, sadece bir kez mal teslimatının yapıldığı, parasının ödendiğinin her iki tarafça da kabul edildiği, uyuşmazlığın avans olarak ödenen bedelin, malın bedeli olarak ödenip ödenmediği hususuna ilişkin olduğu, talimat yoluyla yaptırılan defter incelemesine göre PTT havalesi ile yapılan avans ödemelerinin davacının ticari defter ve kayıtlarına işlenmiş durumda olduğu, PTT havale makbuzlarının incelenmesinde gönderilen bedelin avans ödemesi olduğunun açıkça yazıldığı, bununla birlikte davalı tarafın iddiası doğrultusunda, yapılan ödemenin mal bedeli için yapılmış olması halinde avans açıklamasının yazılmaması gerektiği, avans bedeli şerhi düşüldüğüne göre davalı tarafın iddiasının yazılı delille çürütülmüş olduğu, her iki tarafın kabulünde olan mal teslimi ve sonrasında yapılan ödemenin alım-satım ilişkisinin konusu olup bedelin avans olarak ödendiğine, ödünç sözleşmesi gereğince borcun geri ödenmediğinin de defter kayıtları ile sabit olduğu, bu nedenle icra takibinin haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, dayandıkları nedenlerin kararda tartışılmadığını, kararda taraflar arasında ödünç sözleşmesi olduğu belirtilmiş ise de, taraflar arasında devam eden ticari ilişki bulunduğunu, salt davacının hukuki nitelendirmesine dayanılarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında ticari ilişki devam ettiğinden ödünç sözleşmesinden bahsedilmesinin yerinde olmadığını, davacının müvekkiline ön ödeme yapmayı kabul ederek sözleşmeyi yaptığını ve müvekkilinin de bu ödeme karşılığındaki malı gönderdiğini, satış sözleşmesinin ifa edildiğini, davacının kendi lehine hak etme gayesi ile kötüniyetli olarak müvekkiline yaptığı ödemeleri avans açıklaması ile gönderdiğini, avans açıklamasına yer verilmiş olmasının, taraflar arasındaki ilişkinin devamı, müvekkilinin davacıya mal göndermesi ve davacının ikrarı karşısında taraflar arasında ödünç ilişkisini ortaya koymayacağını, taraflar arasındaki satım sözleşmesinde davacının davalıya 10.000-TL göndermesi, müvekkilinin de buna karşılık davacıya mal göndermesinin kararlaştırıldığını, davacının ikrarından da anlaşılacağı üzere, davacının ödemeyi yapmasından sonra müvekkilinin davacıya 8 ton mal gönderdiğini, davacı tarafından yapılan başkaca bir ödeme olmadığının bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, davacının başkaca bir ödeme yaptığını ispatlayamadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bilirkişi tarafından ve ticari defterlerden tespit edilen ödeme miktarının 9.928,00-TL olduğu halde davanın tam kabulüne karar verilmesinin de yerinde olmadığını, davacı tarafından ibraz edilen elektronik iletilerden de anlaşılacağı üzere davacının alacaklı olduğunu iddia etmesine rağmen müvekkili ile tekrardan çalışmak istediğini, davacı ile müvekkili arasındaki ticari ilişkinin 2014 yılında gerçekleşmesine rağmen 3 yıl boyunca müvekkilinden hiç bir talepte bulunmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine ve müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava satım sözleşmesi uyarınca avans olarak ödendiği ileri sürülen bedelin iadesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalıdan salyangoz satın alacağını, fakat davalının, teknesinin bakımda olduğunu, kendisine 10.000-TL borç olarak vermesi halinde teknenin bakımını yaptıracağını ve bu borçtan bağımsız olarak bedeli karşılığında salyangoz göndereceğini söylediğini, kendisinin de bu kapsamda davalıya borç olarak havale yoluyla 10.000-TL gönderdiğini iddia etmektedir. Bununla birlikte davacı dava dilekçesinde davalıya teknenin bakımı için kendisine 10.000-TL gönderilmesinin ardından davalı tarafından bir defaya mahsus olmak üzere salyangoz teslimi yapıldığını ve bunun da bedelinin ödendiğini ifade etmiştir.Davalı ise, davacı tarafından havale edilen bedelin müvekkili tarafından davacıya gönderilen salyangozların bedeli olduğunu, havale dekontunda “avans” ibaresine yer verilmiş olmasının gönderilen bedelin avans ödemesi olduğu sonucunu doğurmayacağını ileri sürmektedir.Davacı tarafından davalıya 22/08/2014 tarihinde 4.978-TL havale yapılmış, açıklama kısmında “avans olarak (borç)” ifadesine; yine, davacı tarafından davalıya 01/09/2014 tarihinde 4.950-TL havale yapılmış, açıklama kısmında “salyangoz alımı için avans olarak” ifadesine yer verilmiştir. Davacı tarafından ibraz edilen elektronik ileti dökümlerinde, davacı tarafından davalıdan 10.000-TL’nin ödenmesinin istenildiği, beyanlarda davalı tarafından 8 ton civarında malın teslim edildiğinden de bahsedildiği, ayrıca 800,00-TL komisyon kesintisi yapıldığını ve davalının 9.200,00 TL borcunun bulunduğu ifade edilmiştir. Elektronik iletilerde davalı tarafa ait olup da borcu doğrulayan bir beyan bulunmamaktadır. Bilirkişi tarafından 2014 ve 2017 yılları defterleri incelenmiş, davacı tarafından davalıya yapılan toplam 9.928,00 TL ödeme avans olarak kaydedilmiş olup, davalı tarafından davacıya mal teslimi ile ilgili kayıtlı herhangi bir fatura tespit edilmemiştir. 9.928,00 TL alacak bulunmasına rağmen sadece 9.200,00 TL şüpheli alacaklar hesabına aktarılmıştır.Davacı kendisini bir seferliğine salyangoz teslimi yapıldığını, bunun da bedelinin ödendiğini, fakat salyangoz tesliminin dava konusu avans ödemesi ile ilgisinin bulunmadığını ileri sürdüğü dikkate alındığında ispat yükünün yer değiştiğini, davacının ispat yükünü üzerine aldığını kabul etmek gerekir. Havale dekontlarından birisinde açıkça salyangoz için avans ödemesi yapıldığı belirtilmekle artık davalıya ödenen avansın borç olarak verildiğini ispat yükü davacı üzerindedir. Ne var ki davacı 01/11/2018 tarihli dilekçesinde, 12/09/2014 tarihinde müvekkiline gönderilen 5600 kg salyangoz bedeli olan 7.280-TL’nin aynı gün şirket yetkilisi tarafından davalının hesabına gönderildiğini davalının hesap bilgilerini vermek suretiyle bildirmiştir. Fakat mahkemece bu hususlar üzerinde durulmamıştır.Bu durumda mahkemece, davacı tarafın, davalının kendisine bir seferliğine mal teslimi yaptığına dair beyanları dikkate alınarak, davacı tarafından yapılan avans ödemesinin kendisine teslim edilen mallarla ilgili olup olmadığı, teslim edildiği kabul edilen salyangozlarla ilgili avans ödemesi dışında davacının iddia ettiği ödemenin yapılıp yapılmadığının davalının hesabının bulunduğu ilgili bankadan sorulmak suretiyle araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/705 Esas- 2018/1132 Karar sayılı 06/11/2018 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE”İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yatırılan toplam 170,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 18/02/2021