Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1632 E. 2022/164 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1632
KARAR NO: 2022/164
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2018
NUMARASI: 2015/344 Esas – 2018/1168 Karar
DAVA:Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili; davacı şirketin 14 yıldır davalı şirketin yetkili satıcısı, servis ve yedek parça satıcılığını yaptığını, sözleşmelerin davalı lehine genel işlem şartları içerdiğini, satıcılık sözleşmesinde , yedek parça sözleşmesinde, servis sözleşmesinde yer alan genel işlem koşullarının TBK’nın 25. Maddesi kapsamında yazılmamış hükümde olduğunu, sözleşmelerde yer alan genel işlem koşullarına ilişkin hükümler TTK’nın 55. Maddesi kapsamında haksız rekabet oluşturduğunu, …’ın yetkili satıcılar ile olan ticari ilişkisi rekabetin korunması hakkında kanun başta olmak üzere rekabet hukuku mevzuatına uygun olmadığını,davalının sözleşmelerden doğan esaslı yükümlülüklerine yerine getirmediğini dolayısıyla temerrüde düştüğünü,davalının sadakat, destekleme, bilgi verme, eşit davranma, sözleşme bölgelerinde satış yaptırmama yükümlülüklerine aykırı davrandığını,davalının fiili zarar ve yoksun kalınan kar açısından davacının olumlu zararlarını tazmin etmesi gerektiğini, davacının fiili zarara uğradığını, kardan mahrum kaldığını ileri sürerek 5.000-TL’lik maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ;taraflar arasında sözleşmesel ilişkinin sona ermesinin haklı olup olmadığına ilişkin ihtilaf bulunmadığı,davacının taleplerini, sözleşmesel yükümlülüklerin ihlaline dayandırdırdığı,taleplerin tümüyle zamanaşımına uğradığı, davacıların Rekabet Hukukuna ilişkin iddiaları için önce Rekabet Kurumu’na başvurması, Rekabet Kurumu’nun rekabete aykırı davranıldığını tespit etmesi halinde ve bu koşulla, adli yargıda tazminat davası açması gerektiğini, Davacının, böyle bir başvuru yapmadan, doğrudan dava açması halinde, dava şartı yerine getirilmediğinden davanın reddi gerektiğini,müvekkili şirketin talep ve tavsiyesi üzerine, davacı tarafın yatırım yaptığı ve zarara uğradığı iddiasının doğru olmadığını, davacının her İki lokasyonu (Bayrampaşa ve Levent) önünde de metro inşaatı başladığından, davacının buna bağlı bir takım güçlükler yaşadığını ve müvekkili şirketin de dosyada mübrez protokollerde görüleceği üzere, iyi niyetle elinden gelen her türlü desteği sağladığını, davacının, protokole bağlı, ürün, araç iadesi, araç ödeme koşulları ve konsinye araç desteği dahil olmak üzere pek çok destek aldığını, davacının,davacının, tazminat alacağı iddiasını (açık olmamakla birlikte) haksız fiil temeline dayandırdığını, burada hukuka aykırılığın, 4054 sayılı kanun’un 6. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağının ihlalinden kaynaklandığını, müvekkili şirket uygulamalarının haksız rekabet veya Rekabet mevzuatına aykırılık teşkil etmediğini, TBK 126 madde gereğince, tazminat talep edilmek için, her şeyden önce davacıların müvekkili şirketi temerrüde düşürmek ve temerrüt nedeniyle, sözleşmeyi feshetmesi gerektiğini, davacının farklı marka isimleri belirterek, bayi satış ortalamasında ilk 3’te yer alan bir şirket ile emsal alınarak kar kaybı hesaplanmasını talep ettiğini, böyle bir mukayesenin hiçbir dayanağının olmadığını, davacının zaten, kar kaybını ispat edemediğini bu şekilde ikrar ettiğini, davacının da müvekkili şirketin desteği ile bayiliğini yüksek bedelle devrettiğini,davacının tazminat taleplerini somutlaştırmaması nedeniyle, savunma yapmaları engellenmiş olmakla birlikte,temel hukuk prensiplerine aykırı taleplerinin reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Mahkemece; mali yönden yapılan defter incelemeleri sonucunda davacının anılan dönem içinde 851.437,78-TL net karının bulunduğu belirlendiğini, zarar olgusu kanıtlanamadığını, davacı taraf sözleşmelerdeki genel işlem koşullarının geçersiz sayılması gerektiğini belirtmiş ise de sözleşmeler 818 sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olduğu zamanda düzenlenmiş olup genel işlem koşulları ile ilgili hüküm ihtiva etmediğini, somut davada tazminat talep edebilmek için gerekli olan borçlu temerrüdü söz konusu olmadığını, ayrıca davacı, davalının bayisi konumunda olduğunu, davacının aldiği yatırım kararlarından ve bunun sonuçlarından davalıyı sözleşmeyi ihlal başlığı altında sorumlu tutmak mümkün olmadığını belirterek ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; kararda davalı şirketin davranışları ile müvekkil şirketin zararları arasında bağlantı kurulamadığının belirtildiğini fakat, davalı şirketin keyfi hedef hesabı sebebiyle, müvekkilinin hedeflerini tutturamayarak zarara uğradığı yönündeki iddialarının değerlendirilmediğini, dava dilekçesinin 12-18. sayfalarında, davalı şirketin yıl içerisinde hedeflerde yaptığı değişiklikleri gösterir tablo ve EK-23’ teki yazışmalar bu durumu kanıtlar nitelikte olduğunu, dağıtıcı konumundaki davalı şirketin kendi bayileri arasında eşitsiz uygulamalarda bulunduğunu, karar gerekçesinde bu iddiaların reddine ilişkin sebeplere yer verilmediğini, davalı şirketin haksız rekabet yarattığını, taraflar arasındaki ticari ilişkide … ekonomik açıdan daha üstün konumda ve taleplerini dayatabilecek güçte olduğunu ve bu güçlü konumunu kullanarak, bayilerle müzakere etmeksizin sözleşmelerde kendi lehine birçok hükme yer verdiğini, her iki tarafa da adil olması gerektiğini, müvekkili şirketin hiçbir zaman prim alamadığını, dava dilekçesinin 37. sayfasında bulunan, 2009-2014 yılları arasındaki tablonun mahkemece incelenmediğini,kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir
GEREKÇE : Davacı … şirketinin (eski ünvanı olan … Ltd.Şti) ünvanı ile (sicil no: …)davalı şirketin Bayrampaşa yetkili satış,servis,yedek parça sözleşmelerinin ayrı ayrı 26.5.2005 tarihnide imzalandığı ,yine davacı şirket ile organik bağ içerisinde bulunan ancak farklı bir tüzel kişilik olan … AŞ ile yine davalı şirket arasında bu kez …’nin işletilmesine ilişkin olarak yetkili satıcılık ve yetkili servis ve yedek parça satış sözleşmeleri akdedildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece farklı bayilikler için birlikte açılan davalar tefrik edilerek ayrı esaslara alınmış elde ki davada davacı … tarafından açılan dava incelenmiştir. Davalı şirket ile davacı … ( eski ünvanı …ltd.şti) Bayrampaşa ve Levent bayileriyle üçlü bir protokol yaparak 31.3.2008-31.12.2008 tarihleri arasında yürürlükte olmak üzere araç,yedek parça iadesi ,araç ödeme koşullarının yeniden belirlendiği ve davacı şirkete bir takım ilave hükümler ile 90 günlük vade tanındığı ,davacı şirketin stoklarında bulunan tüm yeni araçların bonus sistemine dahil edileceği, distribütörün 2008 yılı içerisinde 300.000-YTL satış desteğinde bulunacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşmelerin tamamının 1.9.2008 tarhinde …’e 1.307.775-TL ye devir edilmiş, Bu tarihten sonra taraflar arasında Bayrampaşa Bayiliği nedeniyle sözleşmesel ilişki kalmamıştır.Bayrampaşa bayilik sözleşmesinin taraflarca fesih edilmediği devir nedeniyle sonlandığı ,davacının 2005 yılından sonra zarar etmeye başladığı anlaşılmaktadır. Davacı zararın nedeninin davalının ticari uygulamaları olduğu,bölgelerinde yeni bayilik ve servis açılmasına kararların ve satış politikaları olduğunu ileri sürmekte ise de bu aykırılık iddiaları karşı yanın taleplerine rağmen somutlaştarılmamıştır. Devir nedeniyle rızaen sona erdirilen sözleşme nedeniyle davacının kar kaybı zarar iddialarının dinlenemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Davacı tarafça davalının uygulamalarının haksız rekabet teşkil ettiği ve Rekabet Kanununa aykırılık teşkil ettiği ileri sürülmüştür.4054 sayılı kanunun 5-e maddesi ile “münhasır bayilik sözleşmeleri hariç olmak üzere eşit,hak yükümlülük ve edimler ile eşit durumdaki kişilere farklı davranılması ,6.madde de ise mal ve hizmet piyasasında hakim durumun kötüye kullanılması yasaklanmıştır.Davalının otomotiv pazarında hakim durumda olmadığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Esasen gerek hasız rekabet ,gerekse rekabetin ihlali nedeniyle zarar iddiasında bulunabilmek için illiyet bağının varlığı gereklidir. Davacının gerek özel sebeblerle gerekse tüm dünyada yaşanan ekonomik gelişmeler nedeniyle ekonomik zorluğa düştüğü ,zarar ettiği ,küçülme kararı aldığı ve neticede Bayrampaşa Bayiliğini devir suretiyle sonlandırdığı ,davacı dışında ki bir bayiye farklı uygulamada bulunduğu iddia ve ispat edilememiştir. Bayrampaşa Bayiliği sonlandırılmadan evvel ,davacı şirket ile organik bağ içerisinde olan …AŞ nin 2007 yılından itibaren imzaladığı sözleşme ile Levent Bayiliğini aldığı ve 2013 yılında yetkili satış sözleşmesinin temerrüt ,diğer sözleşmelerin de iki yıl süre sonra hüküm ifade etmek üzere feshi ihbarda bulunulduğu ,yine tarafların mutabakatıyla ticari ilişkinin rızaen sona erdirildiği ve ilişki tümüyle sonlandıktan sonra eldeki bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin imzalandığı ve sona erdiği tarih itibariyle 818 sayılı BK yürürlükte olup ;6098 sayılı TBK ‘nın yürürlüğünden evvel imzalanan sözleşmelerde genel işlem koşullarına ilişkin hükümler uygulanamayacağından davacı vekilinin sözleşmelerde yer alan davalı taraf lehine hükümlerin hükümsüz olduğuna yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ;ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada sektör uzmanının da dahil olduğu bilirkişi kurulu tarafından inceleme yapılmış,dosya kapsamı belgeler ile davacı şirketin ticari defter ve kayyıtları incelenmiş,davacının zararı ile davalının kusurlu davranışı arasında illiyet bağı tesbit edilememiş olmakla bilirkişi raporları benimsenerek davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamıştır.Davacı vekili tarafından davanın reddine ilişkin kararına yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL daha harcın davacıdan alınarak Hazine’ ye gelir kaydına, Davacı tarafından sarf edilen istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 03/02/2022