Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1629 E. 2022/66 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1629
KARAR NO: 2022/66
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2019
NUMARASI: 2018/970 Esas 2019/497 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/01/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile müvekkili şirket arasında 2012 yılından beri cari hesap yoluyla çalışma olup, bu çalışmanın faturalarla sabit olduğunu, müvekkilinin davalıdan cari hesap bakiye borcu bulunduğunu, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin davacı şirkete olan borcunu takip tarihinden önce peyderpey ödediğini, davacı tarafından başlatılan icra takibi ile ödeme emrinin tebliği hususunun usul kurallarına aykırı olduğunu, davacı şirketin kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında karşılıklı mal alış satışları sonrası oluşan cari hesapta davacı ve davalı defterlerinin birbiriyle uyumlu olduğu ve davacının davalıdan 119.119,77 -TL alacaklı olduğu,davalı tarafından takipten önce borcun peyderpey ödendiği savunulmuş ise de bu hususun davalı tarafça ispat edilemediği, incelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan cari hesaba dayalı alacağının bulunduğu anlaşıldığından davalının itirazının iptaline, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği, alacak likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; borcun miktarı, tarafların uzun süre cari hesap ilişkisi içerisinde olması ve diğer hususlar göz önüne alındığında mahkemenin tek bilirkişi raporu almak suretiyle hüküm vermesinin eksik incelemeye sebebiyet verdiğini, müvekkili şirketin borcunu ödediğini, ek rapor alınmadan hüküm oluşturulmasının yasaya aykırı olduğunu, dava konusu meblağın likit olmadığını, müvekkilinin yapılan usulsüz tebligat neticesinde borca itiraz etmesinin olağan olduğunu,kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım nedeniyle düzenlenen faturaların bakiyesi açık hesap alacağının tahsili istemine ilişkin icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. HMK 222.madde “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine ibrazına karar verebilir” hükmünü haizdir. Mahkemece,tarafların ticari defterlerinin ibrazı ile incelenmesine karar verilmiş, bilirkişi raporunda ; taraflarca ibraz edilen takibe konu döneme ilişkin ticari defterlerin kanuna uygun tutuldukları belirlenmiştir.Davacı tarafından davalıya satılan mallar karşılığında davacının davalı tarafa e – fatura düzenleyerek gönderdiği,takibe konu e- faturaların Gelir İdaresi Başkanlığınca takip edilen sistem üzerinden doğrudan karşı yanın sistemine gönderildiğinden karşı yana tebliği için ayrıca fiziken gönderilmesine gerek olmadığı,faturalara itiraz edilmediği, iptal veya iade edilmediği, her iki tarafın birbirini teyit eden ticari kayıt ve defterlerine göre 119.119,77-TL davacı alacağının tesbit edildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında tarafların birbirini doğrulayan ticari defter ve kayıtları üzerinde belirlenen borç tutarı üzerinden itirazın iptaline karar verildiği anlaşılmakla davalı vekilinin delillerinin toplanmadığı ,keşif yapılmadığı, ek rapor alınmadığına yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Her iki yanın ticari defterleri kanuna uygun tutulmuş olup sahibi aleyhine delil vasfındadır.Faturaları alarak itiraz etmeden ticari defterlerine kaydeden borçlu-davalı teslim aldığı malların bedelini ödemekle yükümlüdür.Davalı vekili fatura bedellerinin peyderpey ödendiğini savunmuş ise de ;davalı ticari defterlerinde de talep olunan miktar kadar davacıya borçlu bulunduğu gözetildiğinde ödeme savunması ispatlanamamıştır. Diğer yandan İİK’nın 67. maddesi uyarınca, itirazın iptali davasında borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi gerekmektedir. Bu kapsamda takip ve dava konusu alacak faturalara dayalı olduğundan, alacağın likit olduğu açıktır. Açıklanan nedenlerle,mahkemece hükme esas alınabilecek denetime elverişli bilirkişi raporu benimsenerek hesaplanan alacak miktarı bakımından itirazın iptaline ve likit alacak nedeniyle davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. İstinaf nedenleri yerinde olmayan davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 8.137,07-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 2.034,27‬-TL harcın mahsubu ile bakiye 6.102,8‬0-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 9-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 25/01/2022