Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1617 E. 2021/1931 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1617
KARAR NO: 2021/1931
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2019
NUMARASI: 2017/782 Esas 2019/429 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalıya 13/07/2017-26/07/2017 tarihleri arasında taşımacılık işi yaptığını ve davalının müvekkiline 14/08/2017 tarihine kadar 156.839,25-USD birikmiş borcunun oluştuğunu, davalıyla irtibata geçilmesine rağmen ödeme yapılmayacağının beyanı üzerine, Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattıklarını, ancak davalının haksız olarak icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiğini, para borçlarında alacaklının yerleşim yeri icra dairesi yetkili olduğundan davalının yetki itirazının yerinde olmadığını, müvekkilince düzenlenen faturalara davalı tarafından süresinde itiraz edilmediğini, davalı taşıma komisyoncusu olup müvekkili ile taşıma sözleşmesinin davalı tarafından bizzat yapıldığını, bu nedenle borçtan taşıtan sıfatıyla davalının sorumlu olduğunu, davalının yük sahibinden ödeme alamadığı için müvekkiline ödeme yapmadığının taraflar arasındaki mail kayıtlarıyla sabit olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; icra dairesinin ve mahkemenin yetkili olmadığını, genel yetki kuralı gereği Ankara mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunu, müvekkili taşıma komisyoncusu olup taşıma bedelinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, takip konusu faturaların borçlusunun dava dışı… firması olduğunu, davacının müvekkilinin yükünü taşıdığını ispatlaması gerektiğini, alacak muaccel olmadığından temerrüt koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasındaki taşıma sözleşmesine göre takibin yetkili icra dairesinde yapıldığı anlaşıldığından davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının yerinde olmadığı, bilirkişi raporunda “davalının taşıma işini dava dışı… firmasından alarak davacıya organize etmesi için verdiği, davacının da işi dava dışı Türkmen Havayolları firmasına yaptırdığı, taşıma senetlerinin taşıma işinin yapıldığını teyit ettiği, davalının taşıtan-gönderen-taşıma işleri organizatörü, davacının ise taşıyan-taşıma işleri organizatörü konumunda bulunduğu, davalının dava dışı … şirketinden taşıma bedelini tahsil edememiş olsa bile davacıya, davacının da fiili taşıyıcı Türkmen Havayolları firmasına ödeme yapması gerektiğinin” bildirildiği, davacının faturaları davalının ticari defterlerinde yer almasa da, bilirkişi raporunda davalının taşıma işini dava dışı … firmasından aldığı ve davacıya organize etmesi için verdiği, davacının da taşıma işini dava dışı Türkmen Havayolları firmasına yaptırdığının tespiti karşısında, davacının alt taşıyıcılık ilişkisi kapsamında üst taşıyıcı davalıdan 156.839,25-USD taşıma bedeli alacağı bulunduğuna ilişkin bilirkişi görüşünün kabule şayan bulunduğu, taraflar arasında üst ve alt taşıma ilişkisi bulunduğu, davalının taşıma bedelini fiili taşıyıcı Türkmen Havayolları firmasına ödediğini iddia ve ispat edememiş olduğu, alt taşıyanın taşıma bedelinden fiili taşıyıcıya karşı sorumlu olup, bu nedenle taşıma bedelini üst taşıyıcıdan talep etme hakkının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; takip talebinde Türk Lirası üzerinden talepte bulunulmasına rağmen alacağın döviz üzerinden tahsiline karar verilmesinin mümkün olmadığını, davacının talebini aşar şekilde karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, yetki itirazında bulunmalarına ve mahkemenin yetkili olmamasına rağmen mahkemece yetki itirazlarının gözetilmediğini, alacak likit olmayıp müvekkilinin temerrüde düşürülmemiş olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, bilirkişi tarafından davacının talep ettiği alacağın kendi defterlerinde kayıtlı olmadığının tespit edildiğini, faturaların müvekkilinin ticari defterlerinde ise kayıtlı olmadığını, mail yazışmalarının delil olarak değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taşınan yükün davalıya ait olmayıp … firmasına ait olduğunu, taşıyanın davacı olmadığını, tarafların her ikisinin de komisyoncu olduğunu, navlun ücretinden sadece malın sahibinin sorumlu olduğunu, keza navlun bedeli için müvekkilinin akdi bir sorumluluğunun da bulunmadığını, müvekkilinin yük sahibine kefil olmadığını, ödeme taahhüdü içeren bir belge de bulunmadığını, e-mail yazışmalarının yasal delil niteliğinde olmadığını, kaldı ki ileri sürülen yazışmalarda ödeme taahhüdü bulunmayıp, yük sahibinden tahsil edildiğinde ödeme yapılacağının belirtildiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağa yönelik takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; taraflar arasında yazılı bir taşıma sözleşmesi bulunmasa da, dava dışı … firmasına ait emtianın Türkiye’den Türkmenistan’a taşınması işini taşıma işleri komisyoncusu sıfatıyla üzerine alan davalının, işi davacıya verdiği, davacı tarafından da taşıma işinin dava dışı Türkmen Havayolları firmasına yaptırdığı, taşıma senetlerindeki navlun peşin kaydı nedeniyle emtia alıcısının navlun ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı, taşıma senetlerinde davacının senet düzenleyen taşıma işleri organizatörü, davalının ise ara taşıma senetlerinde kayıtlı olarak işi organize ettiği, tüm faturalar ile taşıma senetlerinin birbiriyle uyumlu olup hizmetin verildiğini doğruladığı, takibe dayanak e-faturaların davalıya gönderilmesine karşın yasal süresinde faturalara itiraz edilmediği anlaşılmaktadır. Delil olarak sunulan e-posta yazışmalarında da davalının takibe dayanak faturalar konusu borcun varlığını zımnen ikrar ederek, müşteriden ödeme alamadıkları için ödeme yapılamadığını belirttiği görülmüştür. Bu durumda davacı tarafından taşıma hizmetinin verildiği kanıtlanmış olup, davalının da taşıtan konumunda bulunduğu kabul edilmelidir. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmesel ilişki kapsamında davacının sözleşmenin tarafı olan davalıdan hizmet bedelini talep hakkı bulunmaktadır. Davalının taşıma bedelini fiili taşıyıcıya ödediğini iddia ve ispat etmemiş olduğu da dikkate alındığında, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Davalı tarafça mahkemenin yetkisine yönelik yetki itirazında bulunulmuş ise de, dava dilekçesi davalıya 25.09.2017 tarihinde tebliğ edilmiş olup, yetki itirazı ise iki haftalık yasal süreden sonra 13.12.2017 tarihinde ileri sürülmekle, yetki itirazının yasal süresinde olmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan dava ve takip konusu para borcuna ilişkin olmakla,TBK’nın 89. maddesi kapsamında davacı alacaklının yerleşim yeri icra dairesi ve mahkemeleri yetkili olduğundan, davalı vekilinin yetkiye yönelik itirazı yerinde değildir. İlave olarak takip konusu alacak fatura ve cari hesap ekstresine dayalı olup likit nitelikte ve davalı da itirazında haksız olmakla, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de yerindedir. Ancak takip talebi ve ödeme emrinde 156.839,25-USD alacağın TBK’nın 99. maddesi uyarınca alacağın takip tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığının tahsili talep edilmiş olmakla, takibin Türk Lirası üzerinden başlatıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda itirazın iptali davasının niteliği gereği Türk Lirası üzerinden hüküm kurulması gerekirken yabancı para üzerinden karar verilmesi hatalıdır. Alacağın takip tarihindeki TCMB efektif satış kuru karşılığı 554.724,74-TL olduğundan, bu tutar üzerinden davanın kabulü gerekmektedir. Bu husus ise yeniden yargılama gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/04/2019 Tarih 2017/782 Esas 2019/429 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;” Davanın kabulü ile davalı borçlunun Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, 554.724,74-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek takibin devamına, %20 oranında hesaplanan 110.944,94-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine”İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 37.893,25-TL nispi karar ve ilam harcından peşin yatırılan 6.734,36-TL ile icra veznesine yatırılan 2.787,97-TL harcın mahsubu ile bakiye 28.370,92-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından peşin yatırılan 9.553,73-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 2.300-TL bilirkişi ücreti, 189,60-TL posta ücreti olmak üzere toplam 2.489,60-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı vekili için takdir olunan 36.253,80-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine “İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 9.522,4‬0-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafça yapılan 49,70-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.23/12/2021