Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/161 E. 2019/250 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/161
KARAR NO : 2019/250
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2018 (Ara Karar)
NUMARASI : 2018/625
DAVA : Haksız Rekabetin Tespiti-Önlenmesi-Tazminat
TALEP : İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 28/02/2019
İhtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ara kararın ihtiyati tedbir isteyen/davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, müvekkili şirketin 2014 yılında kurulduğunu ve biyomedikal sektörünün bilinen firmalarından biri haline geldiğini, bu süreçte müvekkilinin …… ürünlerini piyasaya sürdüğünü ve ürün ile bilinilirliğini fazlasıyla artırdığını, bu ürünün tüm inceleme ve testlerden geçmiş bakanlık onayı ile CE ve ISO belgelerine sahip olduğunu, müvekkili şirketin eski ortakları olan … ve …’ın 06/12/2017 tarihinde ortaklıklarını sonlandırdıklarını, ancak ortaklıkları devam ederken müvekkiline rakip olan ve aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketin davalı … tarafından 03/08/2017 tarihinde kurulduğunun anlaşıldığını, …’ın ise 16/01/2018 tarihinde bu şirkete ortak olduğunu, ayrıca …’ın müvekkili şirket bünyesinde müdürlüğü devam ederken şahsi banka hesaplarından davalı şirket hesaplarına ödemeler yaparak TTK 613. ve 626 maddelerinde düzenlenen bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağına aykırı davrandığının tespit edildiğini, davalılar bu şirketi kurmakla kalmayıp hem şirket aracılığıyla hem de şahsi fiilleriyle TTK 55 vd. maddelerinde düzenlenen şekilde haksız rekabet yarattıklarını, müvekkilinin müşterileri olan doktorlarla iletişime geçerek müvekkili ürünlerini kötülediklerini, sosyal medya hesaplarından müvekkili ürünlerini açıkça ima eder şekilde kötülemeler gerçekleştirdiklerini, görsellerini sundukları bazı paylaşımların müvekkilinin uyarısı ile kaldırıldığını, ayrıca davalıların müvekkilinin tüm müşteri portföyüne, ürün bilgilerine ve fiyat politikalarına hakim olmaları nedeniyle bu bilgileri davalı şirket bünyesinde hukuka aykırı şekilde kullandıklarını, müvekkilinin satış yetkisi olan bir ürünü 3.kişilerden tedarik edip müvekkilinin müşterilerine müvekkili fiyatlarının çok altında satarak haksız rekabet meydana getirmekte olduklarını, davalıların kendi ürünlerini ön plana çıkarma ve müvekkile zarar verme amacı güttüklerini,giderek büyüyen menfaat kaybının ileride telafisi olmayan zararlara sebep olabileceğini ileri sürerek davalıların müvekkili ürününü yanıltıcı ve kötüleyici beyanda bulunmasının ve buna dair sosyal medya hesaplarında içerik yayınlamasının ve doktorlarla kötüleyici ve yanıltıcı beyanların paylaşımının engellenmesi, mevcut içeriklerin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve men’ine, şimdilik 1.000-TL maddi ve 10.000-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, davacı şirkete ait …. adlı ürünün aslında davacı tarafından üretilen/geliştirilen bir ürün olmadığını, davacının uygunsuz bir CE belgesi ile onay aldığını, bu görselin İrlanda merkezli bir firmanın websitesinden alındığını, İrlanda firmasının da bu ürünü üreticisi olan İtalya merkezli ….. firmasından alarak satışını gerçekleştirdiğini, görselde yer alan kitin hayvan ve bitki dokularını parçalamakta kullanıldığının üreici firma websitesinde de deklare edildiğini, ayrıca bu kitin steril olmadığı yönündeki beyanlarının davacının yetkisiz şekilde isimlendirdiği …… kitlerini ….. adı altında bakanlık ürün takip sistemine kaydederken etiket ve kullanım klavuzunda da doğrulanmakta olduğunu, davacının asıl amacının müvekkili tarafından Türkiye tek distribütörü olarak satışı gerçekleştirilen İtalyan firması ….. firmasına ait …… cihazı ve kitlerinin pazarından haksız şekilde pay almaya çalıştığını,…. firmasının davacıya 24/04/2018 tarihli ihtarla patenti ihlal ettiklerine dair ihtar gönderdiğini, …. ürününün davacı tarafından uygunsuz şekilde piyasaya arzedilen tek ürün olmadığını, ayrıca iddia edildiği gibi davalı şirketin davacı şirket yetkilisinden gizli kurulmadığını, 31/07/2017 tarihli ortaklarca yapılan toplantıda müvekkilerinin şirketten ayrılma kararı aldıkları ve protokol imzaladıklarını, müvekkillerinin açacağı şirketi ve satacağı ürünleri bilmesine rağmen uygunsuz bir belgelendirme ile …… adlı kiti getirip satışa hazırladığını ve müvekkillerinin satışına ciddi bir zarar vermeyi hedeflediğini, müvekkili …’ın şirket müdürlüğünü sadece resmi kurumlarda şirket işlerini yürütme amacıyla kullandığını, medikal ürünler hakkında bilgi ve tecrübesi olmadığını, müvekkilleri … ve … şahsi hesaplarından yapılan herhangi bir paylaşımın söz konusu olmadığını, müvekkili şirket hesaplarında yer alan paylaşımda ise …. ürününün adının yer almadığını, davacının müşterilerine davacı ürününü kötüleme iddiasının doğru olmadığını, aksine davacının müvekkili ürününün paylaşımını yapan doktorları takip ederek kendi ürününü ucuz fiyattan teklif ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesinin 05/07/2018 tarihli ara kararı ile,ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Dairemizin 09/11/2018 tarihli 2018/2184 E., 2018/1379 K. sayılı kararı ile, ara kararın gerekçesiz olduğu belirtilerek gerekçesi yazılmak ve tekrar istinaf edilmesi halinde gönderilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş, akabinde ilk derece mahkemesinin 22/11/2018 tarihli ara kararı ile, davanın esasını etkiler mahiyette tedbir kararı verilemeyeceği ve HMK 389 şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:İhtiyati tedbir isteyen/davacı vekili; 1-TTK’nun 61. Maddesi haksız rekabete ilişkin ihtiyati tedbir taleplerini düzenlediğini, hükme göre haksız rekabetin geçici olarak önlenmesi amacıyla TTK m.61/1 ve HMK’nın ilgili hükümleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini,2-Müvekkili ürünleri hakkında hem müşterilerine karşı, hem sosyal medya üzerinden davalı saldırılarının devam etmesi nedeniyle; herkesin ulaşabileceği kamuya açık alanda haksız rekabetin gerçekleşmesi sebebiyle her geçen gün müvekkilinin zararını daha da arttırmakta olduğunu, hukuka aykırılık sebebiyle müvekkilinin haklarının ihlal edildiği ve giderek büyüyen bu menfaat kaybının ileride telafisi olmayan zararlara sebep olabileceğini, 3-Cevap dilekçesinde de bu paylaşımların yapıldığının kabul edildiğini ve dosyaya sunulan Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/186 D. İş. Sayılı dosyasında yapılan bilirkişi tespitinin de paylaşımların davalılar tarafından yapıldığını gösterdiğini, 4-Yaklaşık ispat şartının yerine getirildiğini ve davanın esasını etkiler mahiyette tedbir talep edilmemekte olduğunu, her halükarda TTK m.61/1 maddesinin davanın sonunda elde edilecek duruma karar verilemeyeceğinin bir istisnasını oluşturduğunu, aksi halde benzer haksız rekabet davalarında davacıların tedbir korumasından mahrum kalacaklarını, benzer uyuşmazlıklara ilişkin içtihatların da taleplerinin kabulü gerektiğini göstermekte olduğunu, Yargıtayın yerleşmiş uygulamasının da bu yönde olduğunu (Yargıtay 11. HD. 25.02.2013 tarih ve 2013/1854 E.-3274 K.) belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbire karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Talep, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davada, yanıltıcı ve kötüleyici beyanda bulunmanın ve buna dair sosyal medya hesaplarında içerik yayınlamanın engellenmesi, mevcut içeriklerin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. TTK’nun 61/1 maddesi “Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir.” hükmünü haizdir.HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir.Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.Somut olayda; davacı tarafça iddiaya yönelik bir takım cep telefonu mesajları ve e-posta yazışmaları sayfa görüntüleri ile instagram sayfa görüntüleri sunulmuş ise de, cep telefonu mesaj kayıtları ve e-posta kayıtları ile yapılan yazışmalar şahıslar arasında yapılan yazışmalar olup sosyal medya paylaşımları olmadığından davacının tedbir talebinin instagram hesapları üzerinden yapılan paylaşımlara ilişkin olduğu açıktır. Öte yandan bu görsellerden bazılarının uyarı üzerine kaldırıldığı belirtilmiş, ancak kaldırılan görsellerin hangileri olduğu hususu da açıklanmamıştır. Bununla birlikte iddia, savunma ve dosya kapsamında mevcut tüm deliller dikkate alındığında dosyanın geldiği aşama itibariyle yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varılmış olup, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ara kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati tedbir isteyen/davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir isteyen/davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 28/02/2019