Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1608 E. 2021/1934 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1608
KARAR NO: 2021/1934
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/03/2019
NUMARASI: 2018/527 Esas 2019/277 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirke arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, diğer davalının da müteselsil kefil olduğunu,şirkete ticari kredi kullandırıldığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine Kadıköy … Noterliğinin 31.01.2018 tarihli kat ihtarının keşide edildiğini , verilen süre içinde borcun ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu …İcra Dairesinin …esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların haksız itirazları üzerine takibin durduğunu, davalıların itirazları geçersiz olup ihtara rağmen borcu ödemeyen davalıların temerrüde düştüğünü belirterek, davalıların itirazının iptali ile davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; müvekkillerine gönderilen kat ihtarnamesinde hesabın doğru şekilde kat edilmediğini, borç tutarları ve faizler ile hangi aylarda temerrüde düşüldüğü belirtilmediğinden eksik hesaplama yapıldığını, ayrıca kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edilmediğini, takipte talep edilen tutarın da hatalı olduğunu, faiz miktarının fahiş olduğunu, muayyen, muaccel ve likit bir takip alacağı söz konusu olmayıp takip alacağı miktarının da yargılamaya muhtaç olması nedeniyle icra inkar tazminatı isteminin hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı banka ile davalı şirket arasında 21/05/2014 tarihli 500.000-TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, diğer davalının sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı,31/01/2018 tarihli ihtarname ile hesabın kat edilerek borcun tebliğden itibaren 3 gün içinde ödenmesi istendiği, ihtarın davalı şirketin kredi sözleşmesinde yazılı adrese tebliğe gönderildiği,adreste tanınmadığından tebligatın iade olduğu, ihtarın müteselsil kefile TK 21. madde uyarınca tebliğ edildiği, sözleşmenin 38.2 maddesine göre müşteri sözleşmede yazılı adresi değiştirir,değişikliği bankaya bildirmez ve tebligat yapılamazsa, borçlunun hesap kat tarihi itibariyle borcunun muaccel hale geleceği vetemerrüde düşmüş sayılacağının kabul edildiği, davalı şirketin addres değişikliğinin bankaya bildirildiğine dair delil de ibraz edilmediği,takip tarihi itibariyle toplam 13.288,79-TL alacak bulunduğu, istenebilecek temerrüt faiz oranının da %28,08 olduğunun belirlendiği gerekçesiyle, 12.959,77-TL asıl alacak olmak üzere toplam 13.288,79-TL alacak için itirazın kısmen iptaline, davalıların icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davalılar vekili; kat ihtarı usulsüz tebliğ edilmiş olup hesabın da doğru bir şekilde kat edilmediğini, zira kat ihtarında kalan borç tutarları, faizler ve hangi aylar için temerrüde düşüldüğü belirtilmeden eksik hesaplama yapıldığını, uygulanan ve talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu, ayrıca alacak muaccel ve likit olmadığından icra inkar tazminatı istenemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı banka ile davalı … arasında akdedilen 21.05.2014 tarihli genel kredi sözleşmesinin diğer davalı… tarafından da müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, sözleşme gereğince borçlu şirkete kredili mevduat hesabı açıldığı, borcun ödenmemesi üzerine hesabın 31.01.2018 tarihinde kat edilerek davalı asıl borçlu şirkete sözleşmede yer alan adresi itibariyle kat ihtarı gönderildiği, ancak kat ihtarının 02.02.2018 tarihi itibariyle tebliğ imkansızlığı nedeniyle tebliğ edilemediği, diğer davalı kefile ise 05.02.2018 tarihinde tebliğ edildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı şirketin temerrüt tarihinin 06.02.2018, alacağa uygulanacak akdi faiz oranının %18,72, temerrüt faizi oranının ise %28,08 olarak tespit edildiği, mahkemece bu faiz oranları esas alınarak; 12.959,77-TL asıl alacak, 313,36-TL işlemiş faiz ve 15,66-TL BSMV olmak üzere toplam 13.288,79-TL alacak bulunduğu tesbit edilmiştir.İİK’nın 68/b-2. cümlesine göre; sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi hâlinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır. Buna göre davalı borçlu şirketin sözleşmede yazılı adresine tebligat çıkarılması muacceliyet için yeterli olup, davalı şirketçe davacı bankaya adres değişikliğinin bildirildiği de iddia ve ispat edilmediğine ve kat ihtarında hesap özetinin de gönderilmiş olmasına göre, ihtarın usulsüz tebliğ edildiği yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir. TCMB’nin ” Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kar ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Tebliğ”in 4. maddesinin 1. fıkrasına eklenen cümle ile “KMH hesaplarında uygulanacak azami akdi ve gecikme faiz oranları, 02.04.2006 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Kredi Kartı İşlemlerinde Uygulanacak Azami Faiz Oranları Hakkındaki Tebliğ’in (Sayı 2006/1) 3.maddesinde belirlenen akdi ve gecikme faizi oranlarını geçemez” hükmünü haizdir. Somut olayda da uyuşmazlığın KMH hesabından kaynaklandığı anlaşılmakla, faiz bakımından kredi kartlarına ilişkin 5464 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır ki mahkemece bu hükme uygun olarak %28,08 oranında temerrüt faizine hükmedilmiştir. Söz konusu akdi ve temerrüt faizi oranları TCMB tarafından belirlendiğinden, davalılar vekilinin faizin fahiş olduğuna yönelik istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Diğer yandan İİK’nın 67. maddesi uyarınca, itirazın iptali davasında borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi gerekmektedir. Bu kapsamda takip ve dava konusu alacak genel kredi sözleşmesine dayalı olduğundan, alacağın likit olduğu açıktır. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince hükme esas alınabilecek denetime elverişli bilirkişi raporu benimsenerek hesaplanan alacak miktarı bakımından itirazın kısmen iptaline ve likit alacak nedeniyle davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. İstinaf nedenleri yerinde olmayan davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 907,75-TL istinaf karar harcından davalılar tarafından peşin yatırılan 226,93-TL harcın mahsubu ile bakiye 680,82-TL harcın davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 18-TL posta masrafının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/12/2021