Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1595
KARAR NO: 2021/1957
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2019
NUMARASI: 2018/400 Esas – 2019/466 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin, davalı şirketin %6,67 oranında paydaşı olup bu bu oranın dolaylı payları ile birlikte toplamda %37,44 olduğunu, davalı şirketin öz varlıklarının, davalı şirketin %100 iştiraki olmayan şirketlere aktarıldığını, davalı şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığını, ticari faaliyetlerin iştirakleri tarafından yürütüldüğünü, bu nedenle müvekkiline iştirak faaliyetlerinden dolayı bir temettü veya kazanç sağlanmadığını, davalı şirketin 05/02/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan gündemin 2017 yılı yönetim kurulu faaliyet raporunun, müzakeresi ve onaylanmasına ilişkin 2 no.lu kararın, 2017 yılı bilanço ve kar – zarar hesaplarının, müzakeresi ve tasdiki ile 2017 çalışma yılı kar dağıtımına karar verilmesine ilişkin 3 no.lu kararın, ibraya ilişkin 4 no.lu kararın, yönetim kurulu üyelerinin seçimi, ücret ve huzur haklarına ilişkin 5 no.lu kararın, TTK 395 ve 396. maddelerinde yazılı izinlerin verilmesine ilişkin 7 no.lu kararın ve takdir hakkını kapsamak üzere yetki verilmesine ilişkin alınan 6 no.lu kararın kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, yönetim kurulu faaliyet raporunun hiçbir açıklayıcı bilgi ihtiva etmediğini, bu nedenle faaliyet raporunun kabulünün mümkün olmadığını, hiçbir ticari faaliyeti bulunmayan şirketin buna rağmen zarar etmesinin nedenini anlamanın mümkün olmadığını, bu nedenle bilanço kar zarar hesaplarının kabul edilemeyeceğini,kar dağıtmama kararı alınmasının yasaya aykırı olduğunu, şirket varlıkları erimekte olduğundan yönetim kurulunun başarısız olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin ibrası, birisi dışında aynı üyelerin yeniden seçilmeleri ve TTK 395 ve 396 maddelerinde yazılı izinlerin verilmesi yönündeki kararların kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkilinin bu kararlara karşılık muhalefet şerhini yazılı olarak sunduğunu ve toplantı tutanağına eklendiğinive olumsuz oy kullanıldığını belirterek, davalı şirketin 05/02/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 no.lu kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dava şartlarının gerçekleşmediğini, davacının temsilcisinin, karar alınmadan önce muhalefet şerhi başlığı ile niçin olumsuz oy kullanacaklarına dair gerekçelerini yazılı olarak açıklamış olmakla birlikte, alınan kararlara muhalefet şerhi koymadığını, olumsuz görüş açıklamasının karara muhalefet olmadığını, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davalı şirketin sadece kira geliri elde ettiğini, hiçbir denizcilik faaliyetinde bulunmadığını, şirketin kurulduğu yıldan bu yana sürekli olarak bir kısım fonları idare ettiğini ve diğer denizcilik şirketlerine iştirak suretiyle faaliyetini sürdürdüğünü, şirketin politikası olarak riskin paylaşılması ilkesi uyarınca doğrudan gemi yatırımı yapılarak çalıştırılması yerine, gemi yatırımı yapan şirket veya gruplara ortak olunması politikasının benimsendiğini, dolayısıyla şirket gelirlerinin fonların çalıştırılması ve iştiraklerden temettü sağlanması şeklinde oluştuğunu, şirketin bilanço rakamlarının gerçeğe uygun olduğunu, toplantı gündeminde yedek akçe veya fonların dağıtımına dair madde bulunmadığından bu yönde bir karar alınmadığını, şirketin 2017 yılında iştirak şirketlerle hiçbir ticari ilişki, para alışverişi veya sermaye hareketinin olmadığını,belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı şirketin 05/02/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan davaya konu kararların kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenmiş ise de; benimsenen bilirkişi kurulu raporunda dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere, yönetim kurulu üyelerinin usulsüzlük yaptıklarına ilişkin herhangi bir somut delil ibraz edilmediği gibi iddia ve ispat edilmediği, yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395 ve 396. maddeleri gereğince iznin yasa gereği yetkili organ olan genel kurulca verildiği, kaldı ki anonim ortaklıklarda çoğunluk ilkesi gereği genel kurul kararlarının oy çokluğu ile alındığı, davacının pay oranının kararların alınmasında etkili olmadığı, kullanılan olumlu oyların karar alınmasına yeterli olduğu, dolayısı ile iptali istenilen kararların yasaya, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırılığından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLER: Davacı vekili; iptali istenen genel kurul kararlarının geçerliliği sadece şekli olarak incelenmiş olup, kararların esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olup olmadığının değerlendirilmediğini, faaliyet raporunda şirketin kar elde etmemesinin nasıl çözümleneceğine değinilmemiş olup, kar amacıyla işletilen bir şirketin faaliyet raporunda bu hususların yer almamasının esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, yönetim kurulunun şirket faaliyetlerine ilişkin gerçek bilgilendirme yapmadığını, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin yeni iştirakler kurmak suretiyle davalı şirketin malvarlığını iştiraklere aktardıklarını, iptali istenen 3 numaralı gündem maddesinin bilanço kar ve zararlarının kabulüne ilişkin olduğunu, hiçbir ticari faaliyeti bulunmayan davalı şirketin 891.478,18-TL tutarındaki işletme masrafının kabulünün mümkün olmadığını, kar dağıtımına ilişkin alınan kararların, yönetim kurulu tarafından alınan kararların usulsüz olduğuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğine kanıt olduğunu, şirketin ticari bir faaliyeti olmaması ve yedeklerinde para bulunmasına rağmen kar dağıtılmamasının kabul edilemeyeceğini, davalı şirketin hiçbir denizcilik faaliyeti bulunmamasına, gayrimenkul kiralama dışında bir faaliyeti olmamasına, dolayısıyla ekonomik açıdan risk oluşturacak bir ticari faaliyeti bulunmamasına rağmen kar dağıtılmamasının hukuka ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 05.02.2018 tarihli genel kurulunda alınan 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 numaralı kararların iptali istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK.nun 445. maddesi hükmüne göre; kanun ve esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açılabilir. Aynı yasanın 446. maddesine göre iptal davası açılabilmesi için, toplantıya katılmak, olumsuz oy vermek ve muhalefetini tutanağa geçirtmek şartlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Oylama öncesi yapılan görüşmeler sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması, alınan karara muhalif olunduğu anlamına gelmez. Somut olayda; iptale konu genel kurul toplantısının başında davacı ortağın vekili tarafından, gündemde yer alan maddeler bakımından ret oyu kullanma gerekçesi niteliğinde dilekçe sunularak toplantı tutanağına eklenmiştir. Ancak bu dilekçe maddelerin görüşülüp oylanmasından önce ibraz edilmiş olup, davacı vekilinin maddeler bakımından yapılan oylamalar sonrasında muhalefet şerhi veya bu anlama gelebilecek bir beyanı bulunmamaktadır. Yine alınan kararlar sonrası yazılı bir muhalefet şerhi veya toplantı tutanağına şerh düşülmek suretiyle de muhalefet bildirilmemiştir. Bu nedenle toplantıda alınan kararlar bakımından, dava şartının yerine getirilmediği belirlenmektedir. Davaya konu 4 no.lu karar yönetim kurulu üyelerinin ibrası, 7 no.lu karar ise yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396. maddelerinde yazılı şirketle işlem yapma ve rekabet etme izinlerinin verilmesine ilişkindir. TTK’nın 436(2)maddesi gereğince yönetim kurulu üyeleri, kendilerinin ve birbirlerinin ibrasına ilişkin kararlarda oydan yoksundurlar.Yine TTK nun 436819maddesi uyarınca da ; TTK’nın 395 ve 396 maddelerinde öngörülen yasağın kaldırılmasına ilişkin olarak ise kendilerine ,eşi ,alt ve üst soyuna ….yönelik kararlarda oy hakkını haiz değillerdir. Bu hüküm emredici nitelikte olduğundan, bu madde hükmüne aykırı hareket edilmesi halinde kullanılan oylar geçersiz olduğundan, bu oylar ile alınan genel kurul kararları da geçersizdir. Bu nedenle iptal isteyen ortağın bu tür kararlara karşı ayrıca muhalefet şerhi yazdırmasına gerek yoktur. Davalı şirketin paydaşı bulunan … şirketinin oyları izin verilmesine ilişkin karara yeterlidir. Somut olayda davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri kendilerinin ve birbirlerinin ibralarında; yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395 ve 396 maddeleri gereği izin verilmesine yönelik kendilerine ilişkin kararlarda oy kullanmamışlardır. Bu durumda söz konusu kararlar yönünden gerekli nisap sağlandığından, kararların butlan yaptırımına tabi tutulması mümkün değildir. Davacının usulüne uygun bir muhalefet şerhi bulunmadığından iptal koşulları da oluşmamıştır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın iptal koşulları bulunmadığından reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak ilk derece mahkemesince ,gerekçede muhalefet şerhi bulunmadığı ve alınan kararlarda kanuna ,ana sözleşmeye aykırılık ve iptal koşulları bulunmadığı gerekçesine de yer verildiği anlaşılmakla hükmün gerekçesi nedeniyle kaldırılması gerekmektedir.yapılan hata ,eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden ,davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle hükmün kaldırılmasına yeniden hüküm verilmesine dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ,İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/400 esas – 2019/466 karar sayılı 20/06/2019 tarihli kararın HMK’nun 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ,”Davanın REDDİNE, Alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcından 35,90-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 23,40-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına, Davalı vekili için takdir olunan 2.725- TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan yargı giderinin üzerinde bırakılmasına,”Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021