Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1594 E. 2019/1208 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1594
KARAR NO : 2019/1208
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2019
NUMARASI : 2018/1029 E.-2019/342 K.
DAVA : İtirazın İptali (Türev Araçların Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/10/2019
Mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 20.03.2006 tarihli Türev Araçların Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesi uyarınca davalının, … AŞ. nezdinde bulunan Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasasında alım satım işlemleri gerçekleştirmekte olduğunu, müvekkilinin bu işlemlerde sadece davalının alım satım emirlerini Borsa İstanbul nezdindeki ilgili piyasaya iletmekte ve gerçekleşen işlemlerden komisyon geliri elde etmekte olduğunu, davalı 13.04.2006 tarihinden bu yana yaklaşık 12 yıldır vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinde işlem gerçekleştiriyor olup bu konuda oldukça deneyimli olduğunu, davalının VİOP nezdinde almış olduğu alım-satım pozisyonları ve pozisyonların dayanağı olan varlıkların fiyatlarında yaşanan değişimler nedeniyle 13.08.2018-16.08.2018 döneminde yatırdığı teminatın tamamını kaybettiğini, kayıplarının teminatı aşarak 1.251.171-TL olduğunu, davalıya müteaddit defalar teminat eksiğini tamamlaması çağrısı yapıldığını, ancak davalının bu çağrıların hiçbirine icabet etmediğini, borcunu ödemekten imtina ettiğini, zararın karşılanması amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, iş bu davada Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğunu, ayrıca Mahkemenin yetkisine de itiraz ettikleri, 6502 sayılı Yasanın 73/5 m. uyarınca müvekkilinin ikametgahı olan Erzincan Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkilinin yatırdığı teminat kadar riski üstlendiğini, müvekkili devlet memuru olup aylık gelirinin 3.800-TL olduğunu, dolayısıyla imzalamış olduğu risk bildirim formundaki yüksek sermayeye sahip deneyimli kişi tanımına uymadığını, davalının döviz artışı karşısında gerekli önlemleri almadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalının tüketici olduğu, 6502 sayılı TKHK nun 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemesinin görevli kılındığı, aynı kanunun 83 maddesi uyarınca ise taraflardan birinini tüketici olması durumunda bu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme yapılmış olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını engellemeyeceği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, görevsizlik nedeniyle davanın reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun opsiyon işlemleri konusundaki uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olacaklarına ilişkin olarak yakın tarihte almış olduğu bir kararının, dava bakımından emsal niteliğinde olduğunu, bu kararda görev konusunda sözleşmenin taraflarının pozisyonları ele alınarak değerlendirme yapılması gerektiğinin ortaya konulduğunu, somut olayda da davalının tüketici değil yatırımcı konumunda olduğunu, tüketim saiki ile değil kazanç elde etme saiki ile hareket ettiğini belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin yetki hususunda verdiği kararın doğru olmadığını, zira bu davada Erzincan Asliye Hukuk Mahkemesinin(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) yetkili olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve dosyanın yetkili-görevli mahkemeye gönderilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Türev Araçların Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmeleri ile Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Aracılık Çerçeve Sözleşmelerinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir. HMK’nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.Bunun yanında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde, kapsamının tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar olduğu açıklanmış, 3/k maddesinde tüketici “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” şeklinde, 3/1. maddesinde ise tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Yasa koyucu, bu hükümle, tüketicinin taraf olduğu bankacılık sözleşmelerini tüketici işlemi olarak kabul etmiştir. Aynı Yasa’nın 73. maddesinde, bu kanundan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Foreks (kaldıraçlı alım satım işlemi) kanunda açıkça yazılmasa da bankacılık sözleşmesi benzeri bir sözleşme niteliğinde olup Yargıtay uygulamasında da bankacılık sözleşmesi kapsamında değerlendirilmektedir.(Yargıtay 11 HD nin 2017/692 E.-1393 K. ,2017/6 E.-4020 K. sayılı emsal kararları da bu yoldadır.) Davalı devlet memuru olup şahsi birikimlerini değerlendirmek üzere hareket ettiğinden ve işlemin boyutu dikkate alındığında davalının hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olması nedeniyle, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun ve bu davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunun kabulü gerekmiştir. Öte yandan mahkemenin yetkili olup olmadığı hususu, görevli mahkemece değerlendirilmesi gereken bir husus olup, davalı vekilinin bu yöndeki istinafı da yerinde görülmemiştir.
O halde ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
erinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 03.10.2019