Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1565 E. 2022/235 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1565
KARAR NO: 2022/235
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2018
NUMARASI: 2016/1100 Esas – 2018/1205 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:17/02/2022
Davanın kısmen kabulüne-reddine ilişkin kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili bankanın … Şubesi ile dava dışı … Ticaret Ltd. Şti. arasında kredi sözleşmesi imzalandığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, icra takibine başlandığını, davalının icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; kredi sözleşmesi gereğince müvekkilinin eşinin muvafakatının alınmadığını, müvekkili tarafından kredi sözleşmesinin batıl olduğundan bahisle dava açıldığını, müvekkilinin bankaya borcu bulunmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, dava ile İst. 11 ATM’nin ilgili dosyasının birleştirilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Mahkemece, davacı bankayla dava dışı .. Tic.Ltd.Şti arasında genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, davalının sözleşmeyi kefil olarak imzaladığı,avacı banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede davalının takip tarihi itibariyle 399.257,08 -TL asıl alacak, 29.419,01- TL işlemiş faiz ve 1.470,95 -TL BSMV olmak üzere toplam 430.147,04 TL borçlu olduğu, davalının sözleşmeyi kefil olarak imzaladığı, kefalet limitinin 2.000.000- TL olduğu, davalının 14/08/2016 tarihinde temerrüdün oluştuğu, TBK’nun 589. maddesi gereğince kefilin sözleşmede belirtilen azami miktara kadar, asıl borçlunun temerrütünden sorumlu olduğu, icra takibi başladıktan sonra takip tarihi ile dava tarihi arasındaki 22/09/2016 tarihli 1.404,44- TL ve 04/11/2016 tarihli 9.742,37- TL ödemeler yapıldığı dava tarihi itibariyle davalının toplamda 487.705,72 TL alacaklı olduğu, yapılan ödemelerin infazda nazara alınmasına, davalının likit alacağa haksız olarak itirazda bulunduğu gerekçesi ile icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; TBK nun 584/3. maddesinde eş rızasının aranmayacağının düzenlendiğini, davalı …’in, genel kredi sözleşmesi ve limit artırımı tarihlerinde şirketin ortağı olduğunu, İİK.’nın 68/b maddesi gereği hesap kat ihtarının sözleşmede belirtilen adrese ulaştığı tarihte ihtarnamenin tebliğ edilmiş sayılacağını, bu durumda temerrüt tarihinin de 14/08/2016 olarak alınması gerektiğini belirterek kararın reddedilen kısmi alacağa ilişkin kısım yönünden kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı vekili; müvekkilinin kefalet sözleşmesinde imzası bulunmadığını, müvekkilinin böyle bir borcu olmadığını, kefaletin geçerli olup olmadığı hususunda yeterli inceleme yapılmadığını,müvekkilinin eşinin muvaffakatı alınmaksızın kredi sözleşmesine kefaleti alındığını,müvekkilinin kredi borcunun miktarı, faiz hesabı vd hususlarda emin olamadığı için mecburen süresi içinde takibe itiraz ettiğini, müvekkilinin takibe itirazının kötüniyet içermediğini icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini ,aksine davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı vekili İİK 68/b maddesi uyarınca ihtarın ulaştığı tarih itibariyle davalının mütemerrit addedilerek red edilen kısımlar nedeniyle kararın kaldırılmasını talep etmiş ise de gerek bilirkişi raporunda gerekse ilk derece mahkemesi kararında davalının 14.8.2016 tarihinde mütemerrit olduğunun kabul edildiği red edilen kısımların ise kat tarihinden sonra yapılan kısmi ödemeler nedeniyle yapılan hesaplama neticesi oluştuğu,davacı alacaklının takipde 413.380,81-TL asıl alacak talep ettiği ,bilirkişi tarafından ise temerrüt tarihi itibariyle banka kayıtlarına göre yapılan tesbitte 412.508-TL alacak belirlenmiş,bu miktardan temerrütten sonra takipden önce yapılan 13.251,77-TL tahsilat düşülerek kalan asıl alacak 399.257-TL olarak hesaplanıp bu miktara hükmedildiği anlaşılmaktadır.Davacının ödemeleri davacı kayıtlarında belirlenmiş olmakla davacı vekilinin red edilen kısımlar bakımından ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı gerek icra takibine itirazında gerekse cevap dilekçesi ile eş muvafakati alınmaksızın kefaletinin alındığını savunarak kefaletinin geçersiz olduğunu savunmuştur. Davalı müteselsil kefilin İstanbul 11. ATM nin 2016/1057 Esas sayılı dava dosyasında da kefaletin eş rızası bulunmadığından bahisle geçersizliğinin tespitini dava ettiği, davanın reddedildiği anlaşılmaktadır. Davalı müteselsil kefilin kefalet imzaları 06.04.2015 ve 28.04.2015 tarihlerinde TBK md.584/3 ” (Ek fıkra: 28/3/2013-6455/77 md.) Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler,.. kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” hükmünü haiz olmakla,ticaret sicil kayıtları incelendiğinde davalının , asıl borçlu şirketin ortağı olduğu tesbit edilmektedir. Şirket ortağının şirkete kefaletinde eş rızası gerekmediğinden davalının kefaleti geçerlidir. Davalı, eşinin muvafakati bulunmadığından kefaletin geçersizliğini ileri sürmüş olup yargılama aşamasında imza inkarında bulunmamıştır.Davalının ilk derece mahkemesinde ileri sürmediği imza inkarına ilişkin savunması HMK md.357/1 gereği istinaf aşamasında dinlenemez. Davacı bankayla dava dışı asıl borçlu şirket arasında genel kredi sözleşmesine davalının 2.000.000- TL kefalet limiti ile imzalayarak müteselsil kefil olduğu, davacı banka kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın katedildiği, dava dışı borçlu şirkete ve davalıya 12/08/2016 tarihi itibariyle kat ihtarı tebliğ edildiği, davalının 14/08/2016 tarihinde temerrüdünün oluştuğu, TBK’nun 589. maddesi gereğince kefilin sözleşmede belirtilen azami miktara kadar, asıl borçlunun temerrütünden sorumlu olduğu, 14.08.2016 tarihli hesap kat ihtarına göre davalının takip tarihi itibariyle 399.257,08 -TL asıl alacak, 29.419,01- TL işlemiş faiz ve 1.470,95- TL BSMV olmak üzere toplam 430.147,04 TL nakit alacak nedeniyle, 1.290-TL gayri nakdi alacak nedeniyle borçlu olduğu belirlenmiştir.Davalının takip dosyasındaki itirazının kısmen haksız olduğu, alacağın nakdi alacak açısından likit nitelikte olduğu, belirlenen borç tutarı üzerinden itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalının, cevap dilekçesinde kötü niyet tazminatını talep etmediği anlaşılmakla, HMK md. 357/1 gereği kötüniyet tazminatı talebi bakımından bir değerlendirme yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle ; istinaf nedenleri yerinde görülmeyen taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalıdan alınması gereken 29.383,34-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 7.345,83-TL harcın mahsubu ile bakiye 22.037,51-TLharcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Taraflarca sarf edilen istinaf yargı giderinin üzerlerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2022