Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1553 E. 2022/884 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1553
KARAR NO: 2022/884
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2019
NUMARASI: 2015/46 Esas – 2019/549 Karar
DAVA: Tazminat
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Asıl davanın reddine ,birleşen davanın kabulüne ilişkin kararın,asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA: Davacı … vekili; ihale sonucunda müvekkili ile dava dışı … arasında imzalanan 11.03.2013 tarihli sözleşme gereğince müvekkilinin şartnameye uygun olarak 95.000-TL bedelle 500 kg volfram granulat malzemesi satım işini üstlendiğini, bunun üzerine davalı tedarikçi ve ithalatçı firma ile 21.06.2013 tarihinde mal temini için anlaşıldığını, malların dava dışı …’ye teslim edildiğinde ayıplı olduğu, şartnamedeki şartları taşımadığının tespit edildiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından ürünlerin ayıp nedeni ile davalıya iade edildiğini, ayıplı ürünlerin ayıpsız misli ile değişmesini talep ettiklerini, ancak ayıpsız ürün teslim edilmediğini, bunun sonucunda müvekkilinin bir yıl süre ile ihalelere katılmaktan yasaklı hale geldiğini ve dava dışı … tarafından 5.700-TL kesin teminatın irat kaydedildiğini belirterek irat kaydedilen 5.700-TL’nin, ürünlerin iadesi ile ilgili yapılan masraf bedelinden şimdilik 10-TL’nin sözleşme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini, müvekkilinin ihalelerden yasaklanması nedeniyle uğradığı menfi ve müspet zararlarının tespitini ve şimdilik 10-TL’nin sözleşme tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA DAVA:Davacı …Ltd. Şti vekili; davalıya satılan mal nedeniyle müvekkili şirket tarafından düzenlenen 02.10.2013 tarihli 21.964,52-TL bedelli faturadan tahsil edilen 10.616,77-TL’nin mahsubu ile bakiye 11.347,75-TL asıl alacağın ödenmediğini, bu nedenle alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalı … tarafından takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek Ankara … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasındaki itirazının asıl alacak yönünden iptali ile % 20 oranından icra- inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL DAVAYA CEVAP: Davalı …Ltd. Şti vekili; davacı şirketin müvekkilinden alacağı bulunmadığını, aksine müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı hakkında alacaklarının tahsili için icra takibi başlatıldığını, bunun üzerine davalı tarafından müvekkiline ihtarname keşide edilerek dava konusu alacağı yaratmaya çalıştığını, icra takibinden önce davacı tarafından bu yönde bir talep gelmediğini, davacı ile ticari ilişkilerinin malların iadesinden sonra da devam ettiğini, 27.08.2013 tarihinde davacıya teslim edilen ürünlerin 17.09.2013 tarihinde fatura ile iade edildiğini, davacın haksız kazanç talebinde olduğunu, talep ettiği kar marjının makul bulunmadığını, davanın taleplerinin yasal koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP:Davalı … vekili; müvekkilinin 131.122,15-TL bedelli mal aldığını ve bunun 80.000-TL’sini ödediğini, Merkez Bankasının döviz kuruna göre 30.07.2013 tarihinde ödediği miktarın 31.311-euro olduğunu, ancak alınan malzemelerin … tarafından uygun görülmemesi üzerine iade edildiğini, bu malzemelerin yerine 19.09.2013 tarihinde tarihinde 005676 Fatura ile 89.383,23-TL malzeme aldığını, davacının alınan malzemenin bedelini daha önceki tarihteki kur üzerinden değil, sonraki fatura tarihindeki kur üzerinden kestiğini, davacının kur farkını kendi lehine kullanarak kar etmeye çalıştığını, davacı şirket tarafından teslim edilen malın ayıplı olması nedeniyle müvekkili tarafından davacı aleyhinde İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde zararının tazmini için dava açıldığını, bu davanın halen devam ettiğini, müvekkilinin sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle uğradığı zararlar karşılandıktan sonra davacının bir alacağının bulunması halinde ancak ödeme talep edebileceğini, bu nedenle takibin haksız olduğunu belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Asıl dava yönünden; davacı, 11.02.2013 tarihli ihale sözleşmesi ile dava dışı … Kurumu’na karşı alım işini üstlendiği, davacının bazı ürünleri tedariki için davalı firma ile anlaştığı ve anlaşma gereğince belirlenen ürünlerin davalı tarafından davacıya 27.08.2013 tarihinde teslim edildiği, davacının söz konusu ürünleri 17.09.2013 tarihinde davalıya fatura ile iade ettiği, davacının davalıdan aldığı ürünlerin ayıplı olması nedeni ile zarara uğradığını iddia ettiği, dosyaya sunulan belgeler uyarınca davacının davalıya ürünleri 17.09.2013 tarihinde iade etmesine karşın dava dışı …’nin davalıdan tedarik ettiği ürünleri 27.09.2013 tarihli iade yazısı ile davacıya iade ettiği, buna göre davacıya iade edilen ürünlerin ayıplı olduğu kabul edilse dahi belirtilen tarihler dikkate alındığında bu ürünlerin davalıdan alındığının ispatlanamadığı, ayrıca davacı ile dava dışı … arasındaki şartnamenin sadece bu tarafları bağlayacağı, davacı ile davalı arasında verilen ürün siparişinin niteliğinin belirlenmediği ve bu konuda dosyaya somut bir belgenin sunulmadığı, davacının dava dışı … ile arasında oluşan sözleşmeye aykırılığa dayalı zararının oluşumunda davalının kusuru ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen dava yönünden; davacı … şirketi ile davalı …’in incelenen defter ve belgelerine göre takip tarihinde bu davacının davalıdan 11.347,75-TL alacaklı olduğu gerekçesiyle birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı birleşen davada davalı … vekili; müvekkilinin davalıdan 500 kg volfram granulat sipariş verdiğini, davalının malzemeyi müvekkilinden onay almadan 77 kg fazla gönderdiğini, malzemenin … kurumuna teslim edildiğini, malzemelerin uygun olmadığının şifahen öğrenilmesi üzerine davalı şirkete sözlü olarak bildirilerek ayıpsız misli ile değiştirilmesinin talep edildiğini, 22/10/2013 tarihli yazılı dilekçe ile talebin tekrar edildiğini, … kurumu ilgili hammaddeyi 27/08/2013 tarihinde reddetmiş olsa da; malzemenin iadesinin 27/09/2013 tarihinde gerçekleştirmediğini, bu tarihte iade faturası tanzim edildiğini, fiziki olarak iade edildiğine dair herhangi bir şerh/ibare bulunmadığını, malzemenin temini güç bir malzeme olup, ürünü başkaca tedarikçiden temin edebilme imkanının mevcut olmadığını, hammaddenin davalıdan müvekkiline teslim tarihi ile müvekkilinin … kurumuna devir tarihi göz önüne alındığında mezkur hammaddelerin davalı şirketten temin edildiği hususunun ispatlandığını, müvekkilinin ihale yasaklısı duruma düştüğünü, 5.700-TL tutarındaki teminat mektubunun nakde çevrildiğini, müvekkilinin hangi ihalelere giremediği hususları ile zararın tespiti talebinin gerekçesiz şekilde araştırma yapılmadan reddedildiğini; birleşen dava yönünden ise, karşı davacının müvekkilinden herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, ticari örfe aykırı şekilde kur farkı talep edildiğini, müvekkilinin bilirkişi raporunda hesaplandığı gibi bir borcunun bulunmadığını belirterek kararın kaldırılarak, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl davada davacı …, … tarafından yapılan ihale sonucunda … ile aralarında düzenlenen 11/03/2013 tarihli sözleşme kapsamında üstlendiği edimin ifası ile ilgili olarak davalıdan tedarik edilen maddenin … tarafından ayıplı olduğunun tespiti üzerine müvekkiline iade edildiğini belirterek … tarafından irat olarak kaydedilen 5.700-TL teminat, malların iadesi için ödenen şehir içi ve dışı nakliye ücretleri ile ihale ile ilgili diğer masraflar ve ihalelerden yasaklanmış olması nedeniyle oluşan menfi ve müspet zararın tazminini talep etmiştir. Asıl davada davalı … Ltd.Şti ise; davaya konu ürünlerin 27.08.2013 tarihinde davacıya teslim edildiğini, davacının 17.09.2013 tarihinde ürünleri sebepsiz olarak iade ettiğini, …’nin iadesinin 27.09.2013 tarihinde olduğunu, bu nedenle o malların kendilerinin verdiği mallar olamayacağını belirterek asıl davanın reddini talep etmiş; birleşen davası ile ise davalı …’den faturadan kaynaklı bakiye alacağının tahsilini talep etmiştir. … Fabrikası Müdürlüğü’nün 500 kg wolfram granül malzemesi alım ihalesinin, ihale kurulunun 27/02/2013 tarihli kararıyla en uygun teklifi veren davacı … üzerinde bırakılması üzerine davacı … ile dava dışı … arasında 11/04/2013 tarihli alım sözleşmesi imzalanmıştır. Bahse konu sözleşmenin eki niteliğinde olan ve 14/02/2013 tarihli Wolfram Granül Malzemesi Teknik Şartnamesinde malzeme yoğunluğu minimum 11,4 gr/cm3 olarak belirlenmiştir. Davalı şirket tarafından düzenlenen ve her iki tarafın da imzasını taşıyan, bu nedenle sözleşme haline gelen 21/06/2013 tarihli proforma faturada da davacının davalıdan satın aldığı malzemenin yoğunluğu mininum 11.4 gr/cm3 olarak kararlaştırılmış, dolayısıyla taraflar arasında malın niteliği ile ilgili ihale şartnamesi doğrultusunda belirleme yapılmıştır. Davacı tarafından ürünlerle ilgili 17/09/2013 tarihli iade faturası düzenlenmiştir. 18/09/2013 tarihli hata bildirimi formu ile davacı tarafından dava dışı …’e teslim edilen malzemenin istenilen yoğunlukta olmadığı tespit edilmiş; bunun üzerine … tarafından davacı adına düzenlenen 25/09/2013 tarihli iade faturası ile ürünlerin 27/09/2013 tarihinde çıkışı yapılmıştır. Her ne kadar ürünlerin … çıkış tarihinin ürünlerin iade alındığı tarihten sonra olduğu, bu nedenle ürünlerin müvekkilinden alınan ürünler olmadığını ileri sürmüş ise de davacı …’in ürünleri davalıya … çıkış tarihinden önce teslim ettiğine dair bir delil bulunmadığı gibi ürünlerle ilgili davalı tarafından düzenlenen 27/08/2013 tarihli fatura ile iade faturasında yazılı ürün ve miktar uyuşmaktadır. Ayrıca davacı … tarafından davalı adına düzenlenen 17/09/2013 tarihli iade faturası davacının defterlerine işlenmiş olup, davacı …’in iade ettiği ürünlerin sözleşme konusu ürünler olmadığına dair süresinde bir ihtirazi kayıt ileri sürmemiştir. Bu durumda iade edilen malzemenin davacıya sözleşme ile teslim edilen malzemeden farklı bir malzeme olduğunu ispat yükünün davalı üzerinde olduğunu kabul etmek gerekir. Taraflar arasında sözleşme halinde gelen 21/06/2013 tarihli proforma faturada davacı … tarafından davalı şirketten satın alınan malzemenin niteliği belirlendiği gibi davalı şirkete iade edilen malzemenin, davacıya sözleşme ile teslim edilen malzemeden farklı bir malzeme olduğu hususu ispat edilemediğinden mahkemece aksi gerekçe ile davanın reddi doğru olmamıştır. Bu durumda ihale mevzuatına vakıf bilirkişi de dahil edilerek oluşturulacak bilirkişi kurulundan, ihale konusu maddenin, kalan sürede temin edilebilecek nitelikte bir madde olup olmadığı, zararın meydana gelmesinde hangi tarafın ne oranda kusurlu olduğu, davacının uğradığı maddi zarar miktarı da araştırılmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılıp rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı-birleşen dosyada davalı … vekilinin asıl davaya yönelik istinaf nedenleri haklı bulunarak istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, birleşen davaya yönelik istinaf nedenlerinin ise bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı-birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/46 Esas – 2019/549 Karar sayılı 16/05/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE Davacı-birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına” Davacı-birleşen davada davalı tarafından yatırılan 238,19‬-TL peşin istinaf karar harclarının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/06/2022