Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1504 E. 2021/1839 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1504
KARAR NO: 2021/1839
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2019
NUMARASI: 2016/1127 Esas – 2019/138 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı bankadan kullandığı taksitli ticari kredilerin ödemesinde gecikme yaşaması nedeniyle Gebze … Noterliğinin 12/04/2016 tarihli ihtarıyla temerrrüde düşürüldüğünü, davalının işbu ihtarla müvekkilini erken kapama yapmak için zorladığını, müvekkilinin de çeklerinin yazılmaması ve nakit para akışının aksamaması adına bahse konu krediyi kapatabilmek için taşınmaz satışı yapmak zorunda kaldığını, buna rağmen borcun kapanması aşamasında davalının yasal olan miktarın üzerinde para tahsil ettiğini, borcun kapatılması amacıyla paranın 23.08.2016 tarihinde hesaba yatırıldığını, bankanın aynı tarihte bu paraya bloke koyduğunu, ancak parayı kredi borcuna çekmeyip 06.09.2016 tarihine kadar beklettiğini, müvekkilinden erken kapama komisyonu ve diğer masraf kalemlerinden toplam 150.864,60-TL tahsil edildiğini belirterek, erken kapama komisyonu, sigorta bedeli, verimsiz pos bedelleri, faiz, vergi, kar payı, dosya masrafı, komisyon ve komisyon vergisi adı altında müvekkilinden alınan 94.000-TL’nin davalıdan tahsiline, bunun mümkün olmaması halinde BDDK ve diğer bankaların güncel uygulamaları doğrultusunda hak ve nesafet oranında gerekli düşümlerin yapılması ve teamüllere uygun orana çekilerek geri kalan meblağın iadesine, ayrıca davalının 23/08/2016-06/09/2016 tarihleri arasında bloke koyarak kullanılmasını engellediği ve kredi borcuna da çekmediği 3.469.790,04-TL miktarı çalıştırarak elde ettiği kar olan 1.000-TL’nin paranın banka hesabına girdiği andan itibaren en yüksek değişken faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili, 06.06.2018 tarihinde dava değerini 66.985-TL artırarak 161.985-TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili banka tarafından gerçekleştirilen tüm işlemlerin yasa, sözleşme, bankacılık uygulamalarına uygun olduğunu, davacının kredi borcunu ödemede gecikmesi nedeniyle kendisine ihtarname gönderildiğini, davacı tarafından yatırılan paraya bloke konulduğunu, müvekkili tarafından tahsil edilen erken kapama komisyonunun kanun ve sözleşmeye uygun olduğunu, uygulanan %5 oranın hakkaniyete uygun olduğunu, müvekkili bankaya olan yükümlülüklerini yerine getirmemesi neticesinde pos bedeli, sigorta bedeli gibi ücretlerin davacı tarafından imzalanan sözleşmeye uygun olarak tahsil edildiğini, müvekkili bankanın verdiği hizmet karşılığında ücret isteme hakkı bulunduğunu, TBK’nın 96. maddesi gereğince de müvekkil bankanın erken ödeme komisyonu talep hakkı bulunduğunu, davacının kendi talebiyle ödeme yaptığını, davacının hem tacir olması nedeniyle, hem de TBK gereği ödemiş olduğu ve dava konusu ettiği tutarların iadesini isteyemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında 29.05.2015 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, ticari kredi taksit ödemelerinde gecikme yaşandığından bahisle taraflar arasındaki sözleşmenin ihtarname tebliği ile katedildiği ve davacı şirketin 22.04.2016 tarihinde temerrüde düştüğü, kat ihtarından sonra taksitli ticari kredi anapara borcuna karşılık davacı şirketten 200.459,45-TL tahsilat sağlandığı, davacı şirket tarafından 06.09.2016 tarihli dilekçesi ile taksitli ticari kredi bakiyesinin tüm borcunun banka nezdindeki hesaptan 06.09.2016 tarihinde erken kapama yapılarak ve hesap içeriği ile tahsil edilecek fazla miktarı itiraz etme ve yasal başvuru hakkı saklı tutularak, kredinin kapatılmasının talep edildiği, davalı bankanın erken kapama talebi için davalı şirketten 143.680,57-TL komisyon ve bu komisyonun %5 BSMV’si olan 7.184,03-TL olmak üzere toplam 150.864,60-TL tahsil edildiği, davalı bankanın kredi hesaplarını kendisi katederek, kat tarihi itibari ile belirlenen borcun bankaya bir haftalık süre içerisinde ödenmesi ihtar edildiğinden erken kapama komisyonu talep edemeyeceği, her ne kadar davalı banka tarafından davacı taraftan erken kapamaya ilişkin alınmış olan 06.09.2016 tarihli talep dilekçesi var ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça kat edilmesi sebebiyle alınan dilekçenin bu sonucu değiştirmeyeceği, taraflar arasındaki sözleşmenin kat edilmesinden sonra davalı bankanın icra takibine geçme hakkına sahip olması sebebiyle ve icra takibi yapmış olsaydı kredi borcu dışında erken kapama komisyonu adı altında ilave bir talepte bulunamayacağının da açık olduğu, bu nedenle davalı bankanın, davacı şirketten erken ödeme adı altında ayrıca komisyon tahsil edemeyeceği, davacı tarafın 06.09.2016 tarihli dilekçesinde kredinin kapatılmasının talep edildiği, dolayısıyla davacı tarafın yazılan ödemeyi ihtirazi kayıtla yapmış bulunduğu, bilirkişi raporunda, taraflar arasında imzalanan “Ticari Kredi Uygulamasına İlişkin Nakit Blokaj Mevduat Hesap Rehin Sözleşmesi” uyarınca davacı tarafça süresiz rehin verildiği belirtilen nakit blokaj sözleşmesinin imzalanması sebebiyle ve davacı şirketin yatırılan tutarların hemen kredi borcuna mahsubu talep edilmemiş olduğundan, 23.08.2016 tarihinden borcun kapandığı 06.09.2016 tarihine kadar herhangi bir gelir kaybı talebinde bulunamayacağı mütalaa edilmiş ise de, tahsili gecikmiş bir kredi söz konusu olduğundan ve davalı bankanın kredi müşterisinin zarara uğramaması için yatırılan paranın tahsilatın yapıldığı gün veya en geç takibeden iş gününde kredi borcuna mahsubunun gerektiği, ancak davalı bankaca davacı şirket tarafından yatırılan paranın 14 gün sonra kredi borcuna mahsup edilerek davacı şirket aleyhine işlem tesis ettiği nazara alınarak bilirkişi raporundaki bu belirlemeye iştirak edilmediği, bu bağlamda davacı tarafın blokaja alınan ve davacı tarafça ödenen bedele ilişkin gelir kaybı talebinde bulunabileceği, davacının 14 günlük süre için talep edilebileceği 11.120,40-TL gelir kaybı ile yukarıda açıklanan gerekçelerle davacıdan tahsil edilen 150.864,60-TL erken ödeme komisyonunun davalı taraftan tahsilinin gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 1-Katılma yoluyla istinaf yoluna başvuran davacı vekili; dava dilekçesinde alacağa en yüksek değişken faiz oranı uygulanmasını talep etmelerine rağmen mahkemece yasal faiz uygulanmasının hatalı olduğunu, mevduata uygulanan en yüksek faiz oranları tespit edilerek bu oran üzerinden karar verilmesi gerektiğini, ayrıca paranın banka hesabına girdiği andan itibaren faiz işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. 2-Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşmenin tacir olan davacıyı bağlayıcı nitelikte olduğunu, davacının imzaladığı genel kredi taahhütnamesi gereğince müvekkili tarafından davacıdan komisyon tahsil edilmesinin yerinde olduğunu, tacir olan müvekkilinin sözleşme gereği erken ödeme komisyonu talep etme hakkı bulunduğunu, tarafların serbest iradeleriyle imzaladıkları sözleşmeler gereğince tahsil edilen faiz, masraf ve komisyon tahsilatlarının usul ve yasaya uygun olduğunu, müvekkilinin erken ödeme talebini kabul edip etmeme hakkına sahip olduğunu, müvekkilinin davacının talebini kabul etmesiyle davacının başka bankadan kredi kullanarak ödemeyi kendi iradesiyle yaptığını, müvekkilinin TTK’nın 20. maddesi gereğince müvekkilinin verdiği hizmet karşılığında ücret istemeye hakkı bulunduğunu, kendi talebiyle ödeme yapan davacının ödediği tutarları geri isteyemeyeceğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari kredinin erken kapatılması nedeniyle banka tarafından tahsil edilen kredi erken ödeme komisyonu tutarının iadesi ile davacının ödediği tutarın kredi borcuna mahsubuna dek geçen süreye isabet eden faizinin tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda; taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi gereğince davalı tarafından davacıya taksitli ticari kredi kullandırıldığı, kredinin vadesi gelen iki taksit tutarının ödenmemesi nedeniyle davalı banka tarafından hesabın 11.04.2016 tarihinde kat edilerek davacıya kat ihtarı tebliğ edildiği, bu nedenle davacının 22.04.2016 tarihinde temerrüde düştüğü, davacı şirket tarafından davalı banka nezdindeki hesaba 23.08.2016 tarihinde 3.918.000-TL yatırıldığı, davacı şirket tarafından 06.09.2016 tarihli dilekçe ile taksitli ticari kredi bakiyesinin banka nezdindeki hesaptan 06.09.2016 tarihinde erken kapatılmasının talep edildiği, davalı bankanın da erken kapama talebini kabul ederek davacının hesabından 143.680,57-TL komisyon ve %5 oranında BSMV olan 7.184,03-TL olmak üzere toplam 150.864,60-TL tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından kullanılmış olan kredinin iki taksitinin ödenmemesi nedeniyle kredi hesabı kat edilerek davacıya kat ihtarı tebliğ edilmiş ve davacı 22.04.2016 tarihi itibariyle temerrüde düşmüştür. Bu nedenle artık taraflar arasındaki kredi ilişkisi sona ermiş olup, kat edilen alacak bakımından temerrüt faizi işlemeye başlamıştır. Ancak buna rağmen davacı tarafından yapılan kısmi ödemeler davalı bankaca davacının yararına olmak üzere ana para borcundan düşülmüş, temerrüt oluşmasına rağmen alacağa akdi faiz işletilmeye devam edilmiştir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacının kısmi ödemelerinden sonra kalan ana para borcunun 2.873.611,51-TL olduğu tespit edilmiş olup, 22.04.2016 olan temerrüt tarihinden hesaba akdi faiz işletilen 19.08.2016 tarihine kadar olan dönem içerisinde alacağa temerrüt faizi işletilmesi halinde davalı bankanın çok daha yüksek tutarda temerrüt faizi alacağı doğmasına rağmen davalı banka, BSMV dahil 150.864,60-TL tahsil etmek suretiyle hesabı kapatmıştır. Bu durumda davacının 06.09.2016 tarihli dilekçesiyle kredinin erken kapatılması talep edilmiş ve davalı banka tarafından da davacının bu talebi kabul edilerek işlem yapılmış ise de, muaccel olan ve davacının temerrüde düştüğü kredi borcunun erken kapatıldığını kabul etmek mümkün değildir. Bu nedenle kredinin, tarafların karşılıklı iradeleri doğrultusunda, temerrüde düşen davacı borçludan gerekli indirimler yapılarak dava konusu tutarın tahsili suretiyle sulhen kapatıldığı, davalı bankaca tahsil edilen tutarın da iadesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacının bu yöndeki isteminin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Diğer yandan davacı şirket tarafından davalı banka nezdindeki hesaba 23.08.2016 tarihinde 3.918.000-TL yatırılmış olup, davacı şirket tarafından 06.09.2016 tarihli dilekçe ile taksitli ticari kredi bakiyesinin erken kapatılması talep edilmiştir. Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 3.3.1 maddesi ile ticari kredi uygulamasına ilişkin nakit blokaj mevduat hesap rehin sözleşmesi hükümleri gereğince davalı bankanın mevduat hesabı üzerinde rehin ve bloke koyma hakkı bulunmaktadır. Davacı tarafından 23.08.2016 tarihinde hesaba para yatırılmışsa da, davacı tarafından hemen erken kapama talep edilmemiş, 06.09.2016 tarihine kadar para hesapta bekletilerek davacının bu tarihteki erken kapama talebi üzerine aynı tarihte para kredi borcuna mahsuben tahsil edilmiştir. Davacının sözleşme ile hesaba yatan paraya rehin hakkı tanıdığı gözetildiğinde, sözleşmeyle rehnedilen mevduat nedeniyle kar kaybı veya semere talep edilmesi de mümkün değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin bu yöndeki kabulü de doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hususlar yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak “davanın reddine”; karar sonucuna göre davacı vekilinin istinaf başvurusu hakkında ise bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/02/2019 Tarih 2016/1127 Esas 2019/138 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın REDDİNE” 2-Karar sonucuna göre konusu kalmayan davacı vekilinin istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına, İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 2.766,30- TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 2.707-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafça yapılan 55-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 19.338,58-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 2.766,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde karar kesinleştiğinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yatırılan 44,40‬-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde karar kesinleştiğinde kendisine iadesine, Davalı tarafça yapılan 55,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 09/12/2021