Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1500 E. 2021/1833 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1500
KARAR NO: 2021/1833
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/04/2019
NUMARASI: 2019/76 Esas 2019/461 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalının, müvekkili ile birlikte … şirketinin …’tan kullandığı kredilere müteselsil kefil olduğunu, asıl borçlu tarafından kredi borçlarının süresinde ödenmemesi nedeniyle alacaklı bankanın 3 gün içinde borcun ödenmesini, ödenmediği takdirde yasal yollara müracaat edileceğini ihtar ettiğini, müvekkilinin gönderilen ihtar neticesinde kredi borcu ve gecikme bedelleri toplamı olan 115.150-TL’yi 03.02.2016 tarihinde ilgili banka şubesine ödediğini, kredi sözleşmesinde 4 ayrı kişinin müteselsil kefil olduğunu,borcun tamamını ödeyen müvekkilinin TBK’nın 587/2. maddesi uyarınca davalının payına düşen 28.787,50-TL’nin ödenmesi için davalıya Zeytinburnu …Noterliği’nin 19.02.2016 tarihli ihtarnamesi ile ihtar ettiğini,davalının cevap vermediğini,davalı aleyhinde Büyükçekmece … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek,itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkiline ilgili banka tarafından gönderilen ihtarname bulunmadığını, bu nedenle müvekkilinin temerrüde düşmediğini, davacının asıl borçlu … firmasının ortaklarından birisi olduğunu, dolayısıyla davacı tarafın zaten ortağı olduğu şirketin borcunu ödemiş olduğunu, kefalet sözleşmesinde eş rızası bulunmadığından müvekkilinin kefaletinin geçersiz olduğunu belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; TBK’nın 587/2 maddesi gereği, borcu ödeyen kefilin kendi paylarını daha evvel ödememiş olmaları ölçüsünde diğer kefillere rücu hakkına sahip olduğu, 596/1 maddesi gereğince de kefil alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde alacaklının haklarına halef olduğu, davacının borcu genel kredi sözleşmesi gereği müteselsil kefil olarak ödediği, davalının da davacı ile birlikte genel kredi sözleşmesinin kefili olduğu, 4 kefil bulunduğu, 115.150-TL ödenen kredi borcundan dolayı davacının 1/4 oranında 28.787,50-TL’yi talep edeceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davalı vekili; dava dışı şirketin genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandığı kredi borcuna müteselsil kefil olduklarını, dava dışı bankanın müteselsil kefillerine ihtarname gönderdiğini, ancak müvekkiline ihtarname gönderilmediğini, davacı tarafından paranın bankaya değil asıl borçlu şirketin banka hesabına yatırıldığını,davacının kefil sıfatıyla dava dışı bankaya bir ödeme yapmadığını, dosyaya müvekkilinin eşinin bu kefalete rıza gösterdiğine ilişkin yazılı bir belge sunulmadığını, diğer üç kefilin de borçlu şirketin ortağı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, müteselsil kefaleti nedeniyle kredi borcunu ödeyen davacının, ödediği tutarın diğer kefilden rücuen tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. TBK’nın 587/son maddesine göre “aynı borç için kefil olanlardan her biri, kefalet borcunun tamamından sorumlu olur. Ancak, borcu ödeyen kefil aksine anlaşma olmadıkça, diğerlerine toplam kefalet miktarındaki payı oranında rücu hakkına sahiptir.” 596/1 maddesi ise “Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olur. Kefil, bu hakları asıl borç muaccel olunca kullanabilir.” hükmünü içermektedir. Buna göre; birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olacak, borçluyla birlikte veya kendi aralarında müteselsil kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her biri, borcun tamamından sorumlu olacaktır. Aksine anlaşmalar saklı kalmak kaydıyla, borcu ödeyen kefil, kendi paylarını daha önce ödememiş olmaları ölçüsünde, diğer kefillere karşı rücu hakkına sahiptir. Somut olayda; dava dışı şirketin dava dışı bankadan kullandığı krediye ilişkin genel kredi sözleşmesinin davacı ve davalı ile birlikte dört kişinin müteselsil kefil olarak imzalandığı, davalı tarafça eş rızasının bulunmadığı ileri sürülse de, davalının eşinin rızasına ilişkin imzalı muvafakatnamenin dosyaya ibraz edildiği, davalı dışındaki kefillerin asıl borçlu şirketin ortağı oldukları, dava dışı şirketin bankadan kullandığı taksitli kredi ödemelerinde gecikme yaşandığı gerekçesiyle davalı dışındaki kefillere 20.01.2016 tarihinde borcun 3 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamede, şirkete kullandırılan 3 ayrı kredinin geciken tutarının 120.293,29-TL olarak belirtildiği, davacı tarafından da 03.02.2016 tarihinde dava dışı bankaya kredi numaraları belirtilerek “krediler için yatırılan” açıklamasıyla 115.150-TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Dava dışı şirketin kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle, borç muaccel olmuş, bu durum da söz konusu ihtarname ile davacı kefile ihtar edilmiştir. Bu durumda davacı, yaptığı ödeme doğrultusunda payı oranında kefil olan davalıya rücu hakkına sahiptir. Davacının ödediği tutar 115.150-TL olup sözleşmede dört kefil bulunduğundan davalının sorumlu olduğu kısım 28.787,50-TL olarak tespit edilmekle,davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yoktur.İstinaf nedenleri yerinde olmayan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 1.966,47-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 491,68-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.474,79-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 13,50-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/12/2021