Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1491 E. 2021/1688 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1491
KARAR NO: 2021/1688
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/02/2019
NUMARASI: 2016/691 Esas – 2019/107 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Davanın reddine dair kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; müvekkillerinindavalı şirkette toplamda %10,5 oranında azınlık hissedarı olduklarını, 30/05/2016 tarihinde olağan genel kurul toplantısı yapıldığını, müvekkillerinin bilanço ve hesaplara itirazı nedeni ile TTK 420. maddesi kapsamında toplantının ertelenerek genel kurul toplantısının 30/06/2016 tarihinde yapılması konusunda karar aldığını, toplantının ana gündem maddesinin şirketin tek mal varlığı olan Bahçeşehir ilçesi … Ada … nolu parsel de bulunan … isimli alışveriş merkezinin satılması olduğunu, şirketin hali hazırda tek faaliyet konusunun ve kuruluş amacının söz konusu AVM nin satın alınıp işletilmesi olduğunu, taşınmazın satılmasının şirketin konusuz ve faaliyet dışı kalmasına sebep olacağını ve şirketin tasfiyesi manasına geldiğini, şirketin kurulduğu günden bu yana sürekli zarar ettiğini, dilekçe ekinde sundukları 15/05/2016 tarihli geçici vergi beyannamesinden görüleceği üzere şirketin ticari bilanço zararını açıkladığını ve 366.703,03-TL tutarında kanunen kabul edilmeyen gider beyan ettiğini, bu ibarenin usulsüz harcama anlamına geldiğini, şirketin iyi yönetilmediğini, sürekli zarar ettiğini, çoğunluk hissedar ve yönetim kurulunun T.C. vatandaşı olmaması nedeni ile ticaret hayatına yabancı olmaları nedeni ile şirketin batağa sürüklendiğini, şirketin tek mal varlığının düşük bir bedelle satılacağının öğrenildiğini, TTK 531. maddesine göre haklı nedenle davalı şirketin fesih ve tasfiyesine ya da aynı kanun maddesi gereğince müvekkillerinin paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmaları yönünde karar tesis edilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili; taşınmazın henüz satılmadığını, davanın 20/06/2016 tarihinde açıldığını, davanın açıldığı tarihte 30/06/2016 tarihli genel kurulun henüz yapılmamış olduğunu, şirket ana sözleşmesi incelendiğinde şirketin tek faaliyet konusunun AVM ye malik olmak ve bunu işletmek olmadığını,davacıların bugüne kadar şirketin kar dağıtılmamasını şirketin feshi için gerekçe olarak ileri sürdüklerini,şirketin tescil tarihinin 20/12/2012 olduğunu ,şirketin bizzat davacıların talep ve önerileri ile yatırımlara giriştiği bu kısa dönemde kar etmemiş olmasının gerekçe gösterilerek tasfiyesinin istenmesini iyi niyetten yoksun olduğunu, şirketin AVM yi satın aldıktan sonra işletmesini de gerçekleştirmeye çalıştığını,ancak bu faaliyetten kar elde edemediklerini, kar elde edilemeyen işletmenin davalının elinde tutmasını beklemenin ticari hayatın doğasına aykırı olduğunu, bu AVM nin 3 üncü bir kişiye kiraya verildiğini şirketin yeni ve karlı bir faaliyete girişebilmek için yeterli sermayesinin bulunmadığını, işletmenin rayiç ve uygun bir bedelle 3 kişiye satılarak gelirinin yeni ve karlı bir faaliyet için kullanılmasının planlandığını, davacıların şirketin kötü yönetildiğinden de bahsettiğinin ancak şirketin kuruluşundan istifa ettikleri 03.12.2014 tarihine kadar davacılardan … ve … nin şirket yönetim kurulunda yer aldığını, hatta …’nin imza yetkisinin 02.11.2015 tarihine kadar devam ettiğini, kötü yönetim iddiasının kötü niyetli olduğunun şirketin feshinin en son düşünülecek çare olduğunu,şirketin feshini gerektirecek bir durum olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Mahkemece; taşınmazın rayiç değerine yakın bir fiyatla satıldığı, şirketin feshini gerektirecek haklı bir neden bulunmadığı anlaşıldığından fesih ve tasfiye davasının reddi gerektiğini, davacılar TTK 531. maddesine dayanarak iş bu davayı açtıklarından ayrılma akçelerinin ödenerek şirketten çıkma taleplerinin değerlendirilebilmesi içinde ön koşul fesih ve tasfiye için haklı neden bulunması gerektiğini, haklı neden bulunmadığından davacıların çıkma taleplerinin de değerlendirilmesi mümkün olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacılar vekili; mahkeme kararında şirketin ana sözleşmesine göre tek faaliyetinin ve iştigal konusunun avm yönetimi olmadığı tespiti yapıldığını fakat hali hazırda şirket’in bu AVM’yi yönetip yönetmediği başka ne tür bir faaliyet ile iştigal ettiği bilinmediği, ana sözleşmede yer alan bu düzenlemenin davanın reddi için gerekçe olarak kabulünün mümkün olmadığını, azınlık hissedar olan müvekkillerinin pay sahibi olarak hakları, çoğunluk hissedarlar tarafından ağır ve hukuka aykırı şekilde ihlal edildiğini,zararın her geçen gün arttığını,sermayesini kaybettiğini,şirketin kazanç elde etmediğini, AVM nin kiralanması ve satışından haberdar olmadıklarını, bu sözleşmeye göre belirlenen bedel ile genel kurulda belirlenen bedel arasındaki fahiş farkın da haklı olduklarını gösterdiği, 31.01.2016 tarihli genel kurul kararının iptali için dava açtıklarını ,dava dışı şirket ile genel kurul kararı olmaksızın sözleşme imzalandığını ileri sürerek kararın bozularak ortadan kaldırılmasını, davanın kabulü ile şirketin TTK 531. maddesi uyarınca haklı feshine karar verilerek tasfiye memuru atanmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava;davalı şirket nezdinde toplam %10 azlık pay sahibi olan davacılar (… (%5 pay sahibi) + … (%2 pay sahibi) + … (%3 pay sahibi)) tarafından, davalı şirket aleyhine, diğer çoğunluk pay sahibi ortak yöneticiler tarafından şirketin kötü yöneltiği, şirkette hissedarlara kar payı dağıtılmadığı, şirketin zarar ettiği iddiası ile 6102 Sayılı TTK m. 531 kapsamında anonim şirketin haklı nedenle feshi ile tasfiyesi istemine ilişkindir. 6102 Sayılı TTK m. 531 gereğince, haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri (azınlık pay sahipleri), şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine ve tasfiyesine karar verilmesini isteyebilirler. Davacıların davanın açıldığı 20.06.2016 tarihinde davalı şirket nezdinde toplam %10 azlık pay sahibi olduğu,ancak pay sahiplerinden …’ nin kararın verilmesinden sonra kararın istinafı aşamasında 05.09.2021 tarihinde vefat ettiği UYAP üzerinden yapılan nüfus kayıt araştırmasından tespit edilmiştir. Davalı, anonim şirket statüsünde olup ; dava tarihi itibariyle müteveffa davacının payları nedeniyle tüm davacıların TTK 531.madde uyarınca dava açma hakları mevcuttur. Davalı şirketin ana sözleşmesinin 6.maddesi uyarınca davalı şirketin hisseleri nama yazılıdır. Nama yazılı anonim şirket hisseleri TTK nın 494.(2)maddesi uyarınca” payların miras ,mirasın paylaşımı …nedeniyle iktisap edilmesi halinde ,bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhal ;genel kurula katılma hakları ile oy hakları ise ancak şirketin onayı ile devralana geçeceği düzenlenmiştir. (3)Şirket onaylamaya ilişkin istemi ,aldığı tarihden itibaren en geç üç ay içinde onaylamayı red etmemişse veya red haksızsa ,onay vermiş sayılır. TTK nun 493(4)”paylar miras,miras paylaşımı ..gereği iktisap edilmiş iseler ,şirket payları edinen kişiye sadece paylarını gerçek değeri ile devralmayı önerdiği takdirde onay vermeyi reddebilir.”denilmiştir. Anonim şirketin haklı sebeble feshi davalarında ancak TTK nun 531/1 maddesi uyarınca esas sermayenin asgari %10 una sahip pay sahipleri aktif dava ehliyetine haizdir.Bu oranın dava sonuna kadar korunması gerekir. Davacılar ; müteveffa davacının payı nedeniyle tüm davacılar aktif dava ehliyetine sahip iken , mevcut durumda davacıların aktif dava ehliyetine sahip olup olmadıkları henüz belirsiz durumdadır. Taraf ve dava ehliyeti HMK 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olduğundan resen gözetilmesi gerekmekte olup, davacı … mirasçılarının devir başvurularının onayı halinde aktif dava ehliyetinin mevcut olduğu kabul edilebileceğinden davalı şirketin,mirasçıların devir başvurusunu onaylayıp onaylamadığı ,davacıların aktif dava ehliyetleri olup olmadığı hususu belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına ,davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/02/2019 Tarih 2016/691 Esas 2019/107 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacılar tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/11/2021