Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1446 E. 2021/15 K. 12.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1446
KARAR NO : 2021/15
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/04/2017
NUMARASI : 2016/484 Esas 2017/358 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ 12/01/2021
Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı …’ün … Sanayi ve Ticaret Ltd. …nin müvekkili bankanın Bayrampaşa Şubesinden kullandığı 10.06.1998 tarihli 13.000.000.000-TL(eski) miktarlı krediye ilişkin olarak düzenlenen genel kredi sözleşmesini, müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalayarak borçtan sorumlu olduğunu, davalıların borcunu ödememesi üzerine borçlu firma ve kefillerine Eyüp ….Noterliğinin 13.11.1998 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile durum bildirilerek hesabın kat edildiğini, iharnamelere rağmen ödenmeyen müvekkili banka alacağının İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla yasal takibe geçildiğini, davalının takibe konu borca itiraz ettiğini, davalının zamanaşımı iddiasının yerinde olmadığını,zamanaşımı süresinin dolmadığını, davalının banka alacağına uygulanan faiz oranına itiraz ettiğini,tüm bu nedenlerden dolayı davalının İstanbul ….İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazların iptaline, takip miktarının %20’ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davalının davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamış,dava dilekçesindeki vakıaları inkar ettiği varsayılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, somut olayda TBK. 153. ve 154. maddesinde belirtilen durma veya kesinme hallerinden herhangi birinin gerçekleşmediği, davacı tarafından buna ilişkin bir delil sunulmadığı gibi bu yönde bir iddia dahi ileri sürülmediği hesabın kat edilip alacağın muaccel olduğu, 11.1998 tarihinden takibin yapıldığı 28.03.2014 tarihi arasındaki 10 yıllık sürenin geçtiği, TBK. 154. maddesinde icra takibinin zamanaşımını kesen sebeplerden biri olduğu ifade edilmiş ise de, zaten takibin yapıldığı tarih itibariyle yasada öngörülen 10 yıllık süre geçtiğinden artık takip tarihinden itibaren zamanaşımı süresinin kesildiği ve yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı hususunun kabul edilemeyeceği, davalının takipteki zamanaşımı itirazının yerinde ve haklı olduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; müvekkili banka açısından Bankacılık Kanunu 141.maddesi uyarınca 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulandığını, buna ilişkin Yargıtay kararlarının mevcut olduğunu, mahkemece yeterli inceleme yapılmadığını, önceden davalılar hakkında icra takibinin açılıp açılmadığı hakkında herhangi bir araştırma yapılmadan hüküm tesis edildiğini, bu nedenlerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : 4389 sayılı Bankalar Kanunu’na 12.12.2003 günlü, 5020 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle eklenen Ek 3. maddesine göre, “Bu Kanundan kaynaklanan fon alacaklarına ve bu kanuna göre hazine alacağı sayılan alacaklara ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıldır. “01.11.2005 tarih ve 35983 Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 141.maddesine göre “Bu Kanundan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıldır.” 168/A maddesine göre, Bu Kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere, 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile ek ve değişiklikleri yürürlükten kaldırılmıştır.” Anayasa Mahkemesi’nin 04.06.2014 tarih ve 2014/85 esas 2014/103 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5411 sayılı Kanun’un 168. maddesiyle yürürlükten kaldırılan 18.06.1999 tarihli 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun ilk hâlinde ayrıksı bir hüküm öngörülmediğinden anılan Kanun’dan kaynaklanan fon alacaklarında da zamanaşımı süresi on yıl olarak uygulanmıştır. Ancak 12.12.2003 tarih ve 5020 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle 4389 sayılı Kanun’a eklenen Ek 3. maddeyle, söz konusu kanun’dan kaynaklanan fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, 4389 sayılı Kanun’dan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde on yıl olan zamanaşımı süresi, 4389 sayılı Kanun’a eklenen Ek 3. maddenin yürürlüğe girdiği 26.12.2003 tarihinden itibaren 20 yıl olmuştur. l.l1.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Kanun’un 141. maddesinde de mülga 4389 sayılı Kanun’un Ek 3. maddesine benzer bir hükme yer verilmektedir.Esasen fon alacaklarında zamanaşımı süresinin halen yürürlükte olan 141.madde ile 20 yıl olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının da elde ki davada incelenmesi gerekmemektedir. Uyuşmazlık davacı bankanın 20 yıllık zamanaşımından yararlanıp yararlanmayacağı noktasındadır. Bankacılık Kanunu 132/8 maddesi gereğince TMSF tarafından devralınmayan fon bankalarının alacakları fon alacağı niteliğinde değildir. Tasfiye Halinde … Bankası A.Ş. bu kapsamda TMSF tarafından devralınmadığından fon bankası değildir. Davacı banka lehine 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğine yönelik iddianın dayanağı, 5020 sayılı yasa ile 4389 sayılı yasaya eklenen ek 5. maddesidir. Ek 5. madde de, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacakların tahsiline ilişkin düzenleme yapıldığı, ancak bu hükmün Anayasa Mahkemesi kararıyla 2009 yılında iptal edildiği ,iptal edilmeden evvel de 01.11.2005 tarihinde 5411 sayılı 168.maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı anlaşılmaktadır.5411 sayılı kanunun geçici 13.maddesi ile “Sermayesinin yarıdan fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan ya da hisselerinin çoğunluğu üzerinde bu kurum ve kuruluşların idare ve temsil yetkisi bulunan ve özel kanunla kurulmuş bankalarda (Tasfiye Halinde … Bankası A.Ş. dahil) 26.12.2003 tarihinden önce bankacılık teamüllerine göre teminatlı ve/veya yeterli teminatlı kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş, süresi uzatılmamış veya yeniden yapılandırılmamış kredileri kullananlar ya da yeniden yapılandırma şartlarını ihlal edenler ile münferit veya…. hakların da diğer bankaların ve üçüncü kişilerin muvazaadan ari hakları aleyhine olmamak üzere fon alacaklarının tahsiline ilişkin 123,134,136,137,138,140,142 ve 165’inci madde hükümleri, tasarrufun iptali davalarında aciz vesikası şartı aranmaması, dahil bankalarınca uygulanır.” denilmiştir. Söz konusu maddede fon alacaklarında zamanaşımının 20 yıl olduğunu düzenleyen 141.maddeye atıf yapılmamıştır. Buna göre davacı banka fonun maddede yazılan ayrıcalıklardan yararlanacak ise de 141.maddeye açık atıf olmadığından genel dava zamanaşımı süresi olan 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Anlatılanlara göre zamanaşımının hesabın kat edildiği 13/11/1998 tarihinde işlemeye başladığı ve özel bir zamanaşımı öngörülmediğinden 4389 sayılı kanun gereği zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, arada 12.12.2003 tarihli ek 5.madde gereği 20 yıla uzadığı, kanun hükmünün l.l1.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı kanunun geçici 13.maddesi ile tekrar kaldırılarak 10 yıla düştüğü, zamanaşımının başladığı ve sona erdiği tarihlerde yürürlükte bulunan kanun hükümleri gereği 10 yıl olarak uygulanması gerekmektedir.Bu durumda ilk derece mahkemesinin 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle davanın zamanaşımı yönünden reddine dair vermiş olduğu karar da isabetsizlik bulunmayıp davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiş başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 12/01/2021