Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1419 E. 2021/1785 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1419
KARAR NO: 2021/1785
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/03/2019
NUMARASI: 2018/698 Esas – 2019/265 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/12/2021
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA; Davacı vekili; müvekkilinin, eski eşi … aracılığıyla tanıştığı …’e dövize çevirmek maksatıyla Nisan-Mayıs 2013 tarihlerinde 200.000-TL para verdiğini, ödemenin yapıldığı tarihte …’in … şirketlerinin tek başına sahibi ve yetkilisi olduğunu, bu ödemenin bir kısmının davalı … hesabına yatırıldığını, para ödenmeyince yapılan uzun görüşmeler neticesinde dava konusu ileri tarihli çekin alındığını, vadesi geldiğinde müvekkili tarafından takibe konu çekin ibrazında çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı gerekçesiyle ödenmediğini, bunun üzerine eski eşi ve … hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, çekin keşide tarihi eski bir tarih olup …’un …’in yetkilisi olduğu dönemde keşide edildiğini, söz konusu çekin Büyükçekmece …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında kambiyo takibine konulduğunu, … tarafından Büyükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/22 esas sayılı dosyasında çekin düzenleme tarihi olan 20.01.2015 tarihinde şirket yetkilisinin … olup çekin şirketi bağlamayacağı iddiasıyla, imzaya itirazla takibin iptalinin talep edildiğini, diğer borçlular hakkında ise takibin kesinleştiğini, …’nin çek keşidecisi …’un bir dönem ortağı ve tasfiye memuru olarak çekten haberdar olduğunu belirterek, davalının Büyükçekmece … İcra Dairesinin … esas sayılı takibine yönelik itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili şirketin 09.01.2014 tarihinden itibaren tek pay sahibi ve yetkilisinin … olduğunu, …’in savcılık ifadesinde “müştekinin kendisine 170.000-TL gönderdiğini, bu para ile arsa alındığını, arsayı satıp kârından davacıya pay vereceğini, arsa satılıp davacıya 50.000-TL ödendiğini, kalan borcu ödemediğini kabul ettiğini, davacıya teminat olarak 200.000-TL’lik çek verdiğini, çekin ön yüzünü kendisinin doldurarak imzaladığını, imza ve yazının kendisine ait olduğunu, çeki hangi tarihte verdiğini hatırlamadığını, çekin tarihini boş bıraktığını,yine 01.06.2017 tarihli ifadesinde de …’nin 29.11.2013 tarihinde … şirketine ortak olduğunu, 06.01.2014 tarihinde de …’in devredildiğini, çekin verildiği tarihte her iki şirket yetkilisinin de kendisi olduğunu kabul ettiğini, …’ın ise 15.06.2015 tarihli ifadesinde, eski eşi olan davacının 2012 yılı sonbahar aylarında …’e 170.000-TL para gönderdiğini, bu paranın arsa alımında kullanılacağını, şüpheli …’ün de bu para eline geçtikten sonra davacıya iletilmek üzerine kendisine suça konu çekin verildiğini, çek verildikten sonra …’ün davacıya parça parça 50.000-TL para verdiğini, bu şekilde 120.000-TL borcu kaldığını, …’ün kalan borcunu ödemeyince davacının çekin tarihini 20.01.2015 olarak doldurup 27.01.2015 tarihinde bankaya ibraz ettiğini, ancak çekin ibrazında şirketin el değiştirmesi nedeniyle bankanın ödeme yapmadığını beyan ettiğini, çek üzerinde yapılan kriminal incelemede 20.01.2015 tarihinin …’in eli ürünü olmadığının belirlendiğini, davacının da çeki üzerinde yazan tarihten önce aldığını kabul ettiğini,paranın …’in şahsına verildiğini, bu alışverişin 2012 yılında olduğunun savcılık soruşturması sonucunda ortaya çıktığını, davacı her ne kadar çekin ileri tarihli olarak düzenlendiğini iddia etmişse de, davacının eşi tarafından sunulan fotoğrafta çekin keşide tarihinin boş olduğunu, çekin eski şirket yetkilisinin elinden çıktığı haliyle kambiyo senedi sıfatına haiz olmadığını, kaldı ki çekin ileri tarihli düzenlendiği iddiasının davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının, soruşturma dosyasında müşteki sıfatıyla verdiği ifadede, dava konusu çeki …’ten keşide tarihinden yaklaşık 8-9 ay önce aldığını, … her ne kadar çeki 2013 yılında davacıya verdiğini iddia ediyorsa da, davacının beyanının kendisini bağlayacağı, buna göre çek keşide tarihi 20/01/2015 olduğuna göre 9 ay öncesinin 20/04/2014 olduğu, bu tarihte ise …’un şirket yetkilisi olmadığı, çekte lehdar ciranta olan davalı … şirketinin imzasını da önceki sahibi …’in attığı, gerek … ve …’ın beyanları, gerekse çek üzerindeki imzaların aynı imza olmasından anlaşıldığı, davalı şirketin yeni ortağı …’nin hisseleri 06/01/2014’te devraldığı, davacının savcılıktaki beyanında …’in her iki şirketin tek sahibi olduğunu bildiği için buna güvenerek tek imzalı şekilde çeki aldığını beyan ettiği, yani davacının imzanın …’e ait olduğunu bildiği, Büyükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/22 esas sayılı dosyasında, dava konusu çekteki keşideci, lehtar ve ciranta imzalarının davacı şirketin yetkilisi …’ye ait olmadığını kabul ettiklerini, imzaların önceki yetkiliye ait olduğunu beyan ettiği, buna göre çekin keşide tarihi veya davacının beyanına göre dahi keşide tarihinden 9 ay öncesinde çekin davacıya verildiği tarih nazara alındığında, bu tarihlerde davalı şirketin yetkilisinin … olduğu, şirket adına atılan imzanın …’ye ait olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; müvekkilinin çeki eski eşi …’dan teslim aldığını, çekin …’in şirketin yetkilisi olduğu dönemde düzenlendiğini, müvekkili tarafından yapılan bir kısım ödemenin doğrudan davalıya yapılmasına rağmen dekontun dikkate alınmadığını, şirket hisselerinin değil işletmenin devri nedeniyle müteselsil sorumluluk hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiğini, çekin ileri tarihli olarak müvekkiline verildiğini, davalı şirket yetkilisi …’nin çek keşidecisi …’un bir dönem ortağı ve tasfiye memuru olarak çekten haberdar olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Somut olayda; davacı tarafından …’e 2013 yılı içerisinde yatırım amaçlı 200.000-TL para verildiği, paranın verildiği tarihde …’in … ile … şirketlerinin ortağı ve yetkilisi olduğu, 12.04.2013 tarihli ve 100.000-TL tutarlı ödemenin davacı tarafından davalı …’in banka hesabına gönderildiği, ancak EFT dekontunda bir açıklama bulunmadığı, bir kısmı davacıya ödenen paranın kalan kısmı için takip konusu 20.01.2015 keşide tarihli, 200.000-TL bedelli, keşidecisi …, cirantaları sırasıyla … ve … olan çekin verildiği, çekin ibrazında çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı gerekçesiyle ödenmediği, çekin kambiyo senetlerine özgü takibe konulması üzerine borçlu … tarafından Büyükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/22 esas sayılı dosyasında çekin keşide tarihinde ciranta imzasının şirket yetkilisine ait olmadığı ileri sürüldüğü, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği, bunun üzerine davacı tarafından aynı çeke dayalı olarak bu kez işbu dava konusu ilamsız takip başlatılmıştır. Bilindiği üzere çekin keşide tarihinin, gerçek keşide tarihinden sonraki bir tarih olarak yazılması mümkündür. Bu durumda çekin ibraz süresi uzatılmış sayılır. Ancak çekin ibraz tarihinin ileri bir tarih olarak düzenlendiği hususunun yazılı delille kanıtlanması zorunludur. Çekin ileri keşide tarihli olarak düzenlendiğinin tespiti halinde, imzaya yönelik uyuşmazlıklarda ise gerçek keşide tarihindeki yetki durumuna göre değerlendirme yapılmalıdır. İşbu davada uyuşmazlık, dava ve takip konusu çekin gerçekte hangi tarihte düzenlendiği, buna göre davalı ciranta … bakımından … tarafından atılan ciranta imzasının davalı şirketi bağlayıp bağlamayacağı noktasındadır. Çekteki keşideci ve ciranta imzaları dava dışı … tarafından atılmış olup, bu husus tarafların kabulündedir. Ayrıca İcra Hukuk Mahkemesince yaptırılan imza incelemesinde de … ciranta imzasının, şirketin mevcut yetkilisi …’nin eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Davacı, Samsun C.Başsavcılığının soruşturma dosyasındaki ifadesinde, dava konusu çeki …’ten keşide tarihinden yaklaşık 8-9 ay önce aldığını beyan etmiştir. Bu durumda çekin davacıya 2014 yılı Nisan-Mayıs aylarında verildiğinin kabulü gerekmektedir. Diğer yandan hem çeki düzenleyen … ve hem de çeki davacıya veren … çekin davacıya verildiği anda keşide tarihinin boş olduğunu beyan etmişlerdir.Dava konusu çekin ileri tarihli olarak …’in davalı şirketin yetkilisi olduğu dönemde keşide edildiği hususu davacı tarafından kanıtlanamamıştır. Çekin keşide tarihi itibariyle yetkilisi … ise davalı şirket hisselerini önceki ortak …’ten devralarak 2014 yılı Ocak ayında şirketin tek ortağı ve 10.01.2014 tarihinden itibaren de yönetim kurulu üyesi olmuştur. Buna göre dava ve takip konusu çekin keşide tarihi itibariyle davalı şirket yetkilisi … olup, davalı şirket adına atılan ciranta imzasının ise keşide tarihinde şirketi temsile yetkili olmayan … tarafından atıldığının tespit edilmesine göre, işbu çeke dayalı borçtan davalı şirketin sorumlu tutulamayacağı, EFT makbuzunda herhangi bir açıklama bulunmadığından, davalı şirkete gönderilen paranın mevcut bir borcun ödenmesi maksadıyla gönderildiğinin kabulü gerekir. Bunun aksi davacı tarafça kanıtlanamadığı gibi, esasen davacı da parayı döviz yatırımı için dava dışı …’e verdiğini kabul etmektedir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle,istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.02/12/2021