Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1381 E. 2019/1190 K. 30.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1381
KARAR NO : 2019/1190
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2018
NUMARASI : 2017/1311 E.-. 2018/1207 K.
DAVA : Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2019
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, dava dışı …Ticaret Ltd.Şti’nin TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca sicilden resen terkin edildiğini, ancak İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyasında takibe konu edilen 01/05/2006 tarihli borçlusu … olan bonodan dolayı alacaklı olmasına rağmen terkin işleminin yapıldığını, takibin terkinden önce başlatıldığını, Bursa 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/2025 esas sayılı dosyasında takiple bağlı olarak ortaklığın giderilmesi davasının görülmesi sırasında şirketin terkin edildiğinin öğrenildiğini, bu davanın sonuçlanarak şirketin alacağının tahsili için şirketin ihyasının zorunlu olduğunu, Bursa 3. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından şirketin ihyası davası açmak üzere yetki verildiğini bildirmiş, …Ticaret Limited Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davalı müdürlüğün TTK’ nun 32 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca yasal zorunluluk nedeniyle şirketin terkinine karar verildiğini,yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacaklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, davacı sıfatı ile terkin edilen şirket vekilinin kendi adına dava açtığı ve ortaklığın giderilmesi davasının görüldüğü Bursa 3. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından davacıya ihya davası açmak üzere süre verilse de şirketin TTK’nun geçici 7. maddesinde resen yapılan terkin işlemine karşı ihya davasının kaydı silinen şirketin alacakları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak dava açabilecekleri düzenlenmiş olmakla şirketin terkin edilmesinden sonra davacı vekilinin terkin edilen şirketle olan vekalet sözleşmesinin son bulduğu, buna göre kendisinin şirket vekili ya da doğrudan alacaklı sıfatının bulunmaması nedeniyle dava açmasının mümkün bulunmadığı ancak şirket ortakları ve yetkilileri adına dava açabileceği, buna göre taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili, ….Ltd.Şti’nin İstanbul Ticaret Sicilinde kayıtlı olup 18/02/2015 tarihinde tasfiyesiz olarak TTK’nın geçici 7. maddesine göre ticaret sicilinden resen terkin edildiğini, fakat 01/05/2006 tarihinde şirketin lehine düzenlenen emre muharrer senede dayalı mevcut bir alacağı bulunduğunu, vekalet ücreti alacağının bulunduğunu, senede dayanan alacağın borçlular adına kayıtlı taşınmazın ortaklığın giderilmesi suretiyle satılarak tahsil edilmesi amacıyla Bursa 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde 2015/2025 esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını ve yargılama sırasında şirketin sicilden terkinini öğrendiklerini, taşınmazın satışına karar verilmesi halinde ihyası talep edilen şirketin alacağının tahsil edileceğini, böylece açılan icra takibi ile davalardan kaynaklanan vekalet ücreti alacaklarının tahsil edileceğini, davanın açılmasında hukuki menfaatinin bulunduğunu, şirket yetkilisi … ulaşılmaya çalışıldığını, fakat mümkün olmadığından Bursa 3. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından şirketin yeniden ihyası için dava açmak üzere kendilerine yetki verildiğini ve bu durumun bekletici mesele yapıldığını belirterek, kararın kaldırılmasına davanın kabulü ile Ticaret Sicil Memurluğu’nda şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: TTK’ nun 547 maddesinde “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurlarının, yönetim kurulu üyelerinin, pay sahibi veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerde ki Asliye Ticaret Mahkemesinden bu ek işlemler tamamlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri, mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse ek tasfiye için yeniden tesciline ve bu işlemleri yapmaları için tasfiye memuru atayacağı düzenlenmiştir. TTK geçici 7.madde (2) bendinde davacı ve davalı sıfatıyla davaları bulunan şirket ve kooperatiflere bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtildikten sonra (15)bentte kaydı silinen şirketlerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanların haklı sebeblere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde ihya talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta şirketin sicilden TTK nun geçici 7.maddesi uyarınca re’sen terkin edildiği, hukuk düzeninde var olmadığı ,davacı asile verilen vekaletnamenin sona erdiği açıktır.Terkin edilen şirketin terkinden evvel vekili bulunan davacının icra takibi veya dava neticesinde tahakkuk edecek vekalet ücretini tahsil edecek olması güncel bir hukuki menfaati olduğu anlamına gelmemekte , davacının da hukuki menfaati bulunanlar arasında sayılmasını gerektirmemektedir.TTK nun 547.maddesinde ihya isteyebilecekler gerçek ve tüzel kişiler detaylı olarak sayılmış olup bu aşamada davacı tarafça terkin olunan şirket hakkında devam eden bir takibi veya davası olduğunu ileri sürmediği,şirketin açılan takipte alacaklı ,davada da davacı olduğu anlaşılmaktadır.İlk derece mahkemesince davacının hukuki menfaati olanlar kapsamında sayılmamasında isabetsizlik bulunmamaktadır.Şirketin ihyasını istemekte hukuki menfaati bulunmayan davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından reddine yönelik hükümde isabetsizlik bulunmadığından istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Dairemizce; Yargıtay 11. HD.nin yerleşik uygulaması gereği tüzel kişiliğin ihyası davalarında istinaf incelemesi neticesinde temyiz yolu açık olarak hüküm verilmekte iken; Yargıtay HGK.nun 2017/11-2924 esas 2018/1935 karar sayılı ve 13.12.2018 tarihli ilamı ile ihya davalarında TTK 1521.maddesi gereği basit yargılama usulü uygulanacağı ve HMK nun 382.maddesi gereği çekişmesiz yargı işi sayıldığı dikkate alındığında, daha evvel ki uygulamadan dönülerek, çekişmesiz yargı işlerinde temyiz yolu açık bulunmadığından kesin olarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile HMK.’nın 362(1)-ç maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi.30/09/2019