Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/137 E. 2021/141 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/137
KARAR NO : 2021/141
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2018
NUMARASI : 2018/810 Esas – 2018/1104 Karar
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 04/02/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı … vekili; müvekkilinin … AŞ’nin ortağı, davalıların ise şirketin yönetim kurulu başkanı ve başkan vekili olduklarını, davalıların aynı zamanda dava dışı … sahipleri olduğunu, 09.12.2012 tarihinde şirket yönetimince KAP’a yapılan açıklamada … ile birleştirileceğinin duyurulduğunu, ancak SPK’nın birleşme başvurusunu uygun görmediğini, bunun üzerine … unvanı … olarak değiştirilerek davalının sahibi olduğu Volt Enerji’ye aktarılarak onunla birlikte ana şirket … ile birleştirileceğinin 05.03.2013 ve 07.03.2013 tarihlerinde KAP’a yapılan açıklama ile duyurulduğunu, birleşme için şirketin 08.10.2013 tarihli olağanüstü genel kurulunda karar alındığını, bu karara karşı açılan davaların halen sürdüğünü, genel kurul sonrasında ise … satın alındığının 11.10.2013 tarihindeki duyuru ile duyurulduğunu, davalı …’ın sahibi olduğu … ait olan ve gerçeğe aykırı olarak değeri yüksek gösterilen taşınmazların gerçekte çok daha düşük değerde olduğunun icra takibinde yaptırılan kıymet takdiri sonucunda ortaya çıktığını, dolayısıyla davalının bu taşınmazı çok fahiş değerlerde tescil ettirerek … satma çabasında olduğunu, yine davalı …’a ait … afaki değerleme raporu ile değerlemesinin yaptırıldığını, bu değerleme raporu esas alınarak şirketin iştirak edinimlerinin gerçekleştirildiğini, … ait Adana’da kurulu bulunan santralin fahiş fiyatla şirkete satılmaya çalışıldığını, sonuç olarak davalıların kendilerine ait şirketler kurarak bu şirketlere fahiş değerleme raporları düzenlettiklerini, bu durumu da eksik ve gerçeği yansıtmayan KAP haberleri ile yayınlayarak müvekkilinin yanlış kararlar almasına ve büyük zararlara uğramasına neden olduklarını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 500-TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; dava 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup şirketin taşınmaz edinmesine ilişkin genel kurul tarihi olan 08.10.2013 tarihinden itibaren zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, TTK’nın 555. maddesi uyarınca davacının tazminatın kendisine ödenmesini talep etmesinin mümkün olmadığını, dava konusu taşınmaz edinimlerinin tarafsız değerleme raporlarına göre ve müvekkillerinin katılımı olmaksızın şirket genel kurulunda onaylandığını, … ait taşınmaz ile … değerlemesinin bağımsız değerleme şirketlerince yapıldığını, söz konusu işlemlerin de şirketin müvekkillerinin katılmadığı genel kurulunda kabul edildiğini, davacıların işlem tarihi itibariyle pay sahibi olup olmadıkları ve pay iktisap tarihlerinin araştırılması gerektiğini, Borsa İstanbul’un 31.12.2013 tarihli duyurusuyla Mensa’nın mali durumunun üretime elverişli olmadığı, gayrifaal olduğu gerekçesiyle hisselerinin gözaltı pazarına alınmasına karar verildiğini, dolayısıyla 08.10.2013 tarihinden sonra hissedar olan davacıların davasının reddinin gerektiğini, davacının zarar iddiasının kanıtlanamadığını ve haksız fiilin unsurlarının oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/792 ESAS 2018/763 KARAR SAYILI DAVA: Davacı … vekili; müvekkilinin … AŞ’nin ortağı, davalıların ise şirketin yönetim kurulu başkanı ve başkan vekili olduklarını, davalıların aynı zamanda dava dışı şirketlerin de ortakları olduğunu, 09.12.2012 tarihinde şirket yönetimince KAP’a yapılan açıklamada … ile birleştirileceğinin duyurulduğunu, ancak SPK’nın birleşme başvurusunu uygun görmediğini, bunun üzerine … unvanı … olarak değiştirilerek davalının sahibi olduğu … aktarılarak onunla birlikte ana şirket … ile birleştirileceğinin 05.03.2013 ve 07.03.2013 tarihlerinde KAP’a yapılan açıklama ile duyurulduğunu, birleşme için şirketin 08.10.2013 tarihli olağanüstü genel kurulunda karar alındığını, bu karara karşı açılan davaların halen sürdüğünü, genel kurul sonrasında ise … satın alındığının 11.10.2013 tarihindeki duyuru ile duyurulduğunu, davalı …’ın sahibi olduğu … ait olan ve gerçeğe aykırı olarak değeri yüksek gösterilen taşınmazların gerçekte çok daha düşük değerde olduğunun icra takibinde yaptırılan kıymet takdiri sonucunda ortaya çıktığını, dolayısıyla davalının bu taşınmazı çok fahiş değerlerde tescil ettirerek … satma çabasında olduğunu, yine davalı …’a ait … afaki değerleme raporu ile değerlemesinin yaptırıldığını, bu değerleme raporu esas alınarak şirketin iştirak edinimlerinin gerçekleştirildiğini, … ait Adana’da kurulu bulunan santralin fahiş fiyatla şirkete satılmaya çalışıldığını, sonuç olarak davalıların kendilerine ait şirketler kurarak bu şirketlere fahiş değerleme raporları düzenlettiklerini, bu durumu da eksik ve gerçeği yansıtmayan KAP haberleri ile yayınlayarak müvekkilinin yanlış kararlar almasına ve zarara uğramasına neden olduklarını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 500-TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/794 ESAS 2018/871 KARAR SAYILI DAVA: Davacı … vekili; müvekkilinin …AŞ’nin ortağı, davalıların ise şirketin yönetim kurulu başkanı ve başkan vekili olduklarını, davalıların aynı zamanda dava dışı şirketlerin de ortakları olduğunu, 09.12.2012 tarihinde şirket yönetimince KAP’a yapılan açıklamada … ile birleştirileceğinin duyurulduğunu, ancak SPK’nın birleşme başvurusunu uygun görmediğini, bunun üzerine … unvanı … olarak değiştirilerek davalının sahibi olduğu Volt Enerji’ye aktarılarak onunla birlikte ana şirket … ile birleştirileceğinin 05.03.2013 ve 07.03.2013 tarihlerinde KAP’a yapılan açıklama ile duyurulduğunu, birleşme için şirketin 08.10.2013 tarihli olağanüstü genel kurulunda karar alındığını, bu karara karşı açılan davaların halen sürdüğünü, genel kurul sonrasında ise … satın alındığının 11.10.2013 tarihindeki duyuru ile duyurulduğunu, davalı …’ın sahibi olduğu … ait olan ve gerçeğe aykırı olarak değeri yüksek gösterilen taşınmazların gerçekte çok daha düşük değerde olduğunun icra takibinde yaptırılan kıymet takdiri sonucunda ortaya çıktığını, dolayısıyla davalının bu taşınmazı çok fahiş değerlerde tescil ettirerek … satma çabasında olduğunu, yine davalı …’a ait … afaki değerleme raporu ile değerlemesinin yaptırıldığını, bu değerleme raporu esas alınarak şirketin iştirak edinimlerinin gerçekleştirildiğini, … ait Adana’da kurulu bulunan santralin fahiş fiyatla şirkete satılmaya çalışıldığını, sonuç olarak davalıların kendilerine ait şirketler kurarak bu şirketlere fahiş değerleme raporları düzenlettiklerini, bu durumu da eksik ve gerçeği yansıtmayan KAP haberleri ile yayınlayarak müvekkilinin yanlış kararlar almasına ve zarara uğramasına neden olduklarını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 500-TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/793 ESAS 2018/870 KARAR SAYILI DAVA: Davacı … vekili; müvekkilinin … AŞ’nin ortağı, davalıların ise yönetim kurulu başkanı ve başkan vekili olduklarını, davalıların aynı zamanda dava dışı şirketlerin de ortakları olduğunu, 09.12.2012 tarihinde şirket yönetimince KAP’a yapılan açıklamada … ile birleştirileceğinin duyurulduğunu, ancak SPK’nın birleşme başvurusunu uygun görmediğini, bunun üzerine … olarak değiştirilerek davalının sahibi olduğu … aktarılarak onunla birlikte ana şirket … ile birleştirileceğinin 05.03.2013 ve 07.03.2013 tarihlerinde KAP’a yapılan açıklama ile duyurulduğunu, birleşme için şirketin 08.10.2013 tarihli olağanüstü genel kurulunda karar alındığını, bu karara karşı açılan davaların halen sürdüğünü, genel kurul sonrasında ise … satın alındığının 11.10.2013 tarihindeki duyuru ile duyurulduğunu, davalı …’ın sahibi olduğu … ait olan ve gerçeğe aykırı olarak değeri yüksek gösterilen taşınmazların gerçekte çok daha düşük değerde olduğunun icra takibinde yaptırılan kıymet takdiri sonucunda ortaya çıktığını, dolayısıyla davalının bu taşınmazı çok fahiş değerlerde tescil ettirerek Mensa’ya satma çabasında olduğunu, yine davalı …’a ait … afaki değerleme raporu ile değerlemesinin yaptırıldığını, bu değerleme raporu esas alınarak şirketin iştirak edinimlerinin gerçekleştirildiğini, … ait Adana’da kurulu bulunan santralin fahiş fiyatla şirkete satılmaya çalışıldığını, sonuç olarak davalıların kendilerine ait şirketler kurarak bu şirketlere fahiş değerleme raporları düzenlettiklerini, bu durumu da eksik ve gerçeği yansıtmayan KAP haberleri ile yayınlayarak müvekkilinin yanlış kararlar almasına ve zarara uğramasına neden olduklarını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 500-TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/795 ESAS 2018/886 KARAR SAYILI DAVA: Davacı … vekili; müvekkilinin … AŞ’nin ortağı olduğunu, davalıların da söz konusu şirketin yönetim kurulu başkanı ve başkan vekili olduklarını, davalıların aynı zamanda dava dışı şirketlerin de ortakları olduğunu, 09.12.2012 tarihinde şirket yönetimince KAP’a yapılan açıklamada … ile birleştirileceğinin duyurulduğunu, ancak SPK’nın birleşme başvurusunu uygun görmediğini, bunun üzerine … unvanı … olarak değiştirilerek davalının sahibi olduğu … aktarılarak onunla birlikte ana şirket … ile birleştirileceğinin 05.03.2013 ve 07.03.2013 tarihlerinde KAP’a yapılan açıklama ile duyurulduğunu, birleşme için şirketin 08.10.2013 tarihli olağanüstü genel kurulunda karar alındığını, bu karara karşı açılan davaların halen sürdüğünü, genel kurul sonrasında ise … satın alındığının 11.10.2013 tarihindeki duyuru ile duyurulduğunu, davalı …’ın sahibi olduğu … ait olan ve gerçeğe aykırı olarak değeri yüksek gösterilen taşınmazların gerçekte çok daha düşük değerde olduğunun icra takibinde yaptırılan kıymet takdiri sonucunda ortaya çıktığını, dolayısıyla davalının bu taşınmazı çok fahiş değerlerde tescil ettirerek … satma çabasında olduğunu, yine davalı …’a ait … afaki değerleme raporu ile değerlemesinin yaptırıldığını, bu değerleme raporu esas alınarak şirketin iştirak edinimlerinin gerçekleştirildiğini, Volt Enerji’ye ait Adana’da kurulu bulunan santralin fahiş fiyatla şirkete satılmaya çalışıldığını, sonuç olarak davalıların kendilerine ait şirketler kurarak bu şirketlere fahiş değerleme raporları düzenlettiklerini, bu durumu da eksik ve gerçeği yansıtmayan KAP haberleri ile yayınlayarak müvekkilinin yanlış kararlar almasına ve zarara uğramasına neden olduklarını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 500-TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacılar tarafından dava dışı şirket yöneticileri olan davalılar aleyhine yöneticilik sıfatından kaynaklı eylem ve işlemlerinden dolayı şirketi zarara uğrattıklarından bahisle alacak davası açıldığı, davacı tarafın dava dilekçesinde belirtilen hususlar ile duruşma sırasındaki beyanlarına göre talep edilen zararın şirket yönünden doğrudan, davacı ortaklar yönünden dolaylı zarar olduğu, bu nitelikteki davanın tespit edilecek zararın TTK 555/1 maddesi gereğince şirkete ödenmesi şeklinde talep edilebileceği, olayda ise davacıların söz konusu zararın kendilerine ödenmesini talep ettiği, bu yöndeki istemin yasal dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacılar vekili; mahkemece zararın dolaylı zarar olduğu kanısına varılmışsa da, zararın doğrudan zarar olduğunu, müvekkillerinin davalıların aldatıcı beyanları sebebiyle şirket hisselerinin artacağı düşüncesiyle şirketin hisselerini satın aldıklarını, davalıların muvazaalı işlemleriyle şirket hisselerinin değerinin düştüğünü, bu nedenle müvekkillerinin doğrudan zarara uğradığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, anonim şirket yöneticisinin sorumluluğu kapsamında oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.TTK’nın 553(1). maddesi uyarınca, şirket yöneticileri yasadan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. TTK’nın 553-555 maddeleri gereğince, şirket alacaklıları ve pay sahiplerinin şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açmaları imkanı mevcuttur. Yöneticinin, ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların da dolaylı zarar görmesine yol açar. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların ve alacaklıların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Söz konusu davanın açılıp görülebilmesi için, oluştuğu iddia olunan zararın doğrudan ya da dolaylı zarar niteliğinde olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Şirket ortağı veya alacaklısı konumunda olan kişilerin sorumluluk davası yolu ile kendileri adına istemde bulunabilmelerinin koşulu, oluştuğu ileri sürülen zararın, doğrudan zarar niteliğinde olmasıdır. Şirket yöneticilerinin, şirketin almış olduğu borcu ya da başkaca edim yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla şirketi atıl kılarak acz içine düşürmeleri hali, üçüncü kişiler yönünden doğrudan zarar niteliğinde olup, bunun dışında kalan ve dolaylı zarar olarak nitelendirilebilecek hususlarda ortakların veya alacaklıların, ancak yöneticilerin ödeyeceği tazminatın şirkete verilmesi yönünde istemde bulunmaları mümkündür.Uyuşmazlık konusu olayda; şirket ortağı olan davacıların ileri ileri sürdükleri maddi olgular, tamamen davalı yöneticilerin dava dışı anonim şirketin zararına neden olan eylemleridir. Başka bir anlatımla, açıklanan zararlar dava dışı anonim şirketin doğrudan, davacı ortakların ise dolaylı zararı kapsamındadır.Bu durum karşısında, davacıların açtıkları davaların TTK’nın 553 ve 555. maddeleri kapsamında açılan bir dava olduğu, böyle bir davanın, hükmedilecek tazminatın ancak dava dışı şirket lehine hüküm altına alınması istemli olarak açılabileceği, davacıların ise kendi adlarına tazminatın hüküm altına alınmasını istedikleri, bu şekilde dava açılamayacağı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; asıl ve birleşen davalar davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Asıl ve birleşen davalarda alınması gereken toplam 296,50-TL (59,30×5) istinaf karar harcının, davacılar tarafından peşin yatırılan 179,50- TL’den mahsubu ile bakiye 117-TL harcın, her bir davacının sorumluluğu 23,40 TL olmak üzere davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran asıl ve birleşen davada davacılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.04/02/2021