Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1363 E. 2021/1761 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1363
KARAR NO: 2021/1761
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2017/504 Esas- 2018/1084 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
İlk derece mahkemesince verilen davanın kabulüne dair kararın davalı şirket yetkilisi tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı şirketin 08/12/2006 tarihinde müvekkili şirket ile imzaladığı Bayilik Sözleşmesine istinaden müvekkili şirketin Hatay’da bayiliğini yaptığını, müvekkili şirketin iş bu bayilik sözleşmesine bağlı ticari ilişkiden kaynaklanan alacaklarının tahsili için İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının İcra Müdürlüğü’nün yetkisine, takipteki borca ve ferilerine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu, bu nedenle icra takibine yapılan haksız itirazın iptali ile davalının % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı şirket ile davacı şirket arasında acente sözleşmesinden kaynaklanan ticari bir ilişkinin olduğu, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 54.789,14-TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı şirket yetkilisi; takip dosyasında alacağın konusu olduğu iddia edilen herhangi bir fatura veya cari hesap mutabakatı sunulmadığını, takibe esas herhangi bir belge bulunmadığını, alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, yargılama sürecinde mahkemece davalı şirkete usulüne uygun olarak tebligat yapılmadığını, davacının ticari defter ve kayıtları incelenmiş olmasına rağmen alacağı oluşturan kayıtların içeriklerinin irdelenmediğini, davacı tarafından kesilen faturaların ne faturası olduğunun belli olmadığını, bir irsaliyeden söz edilmediğini, davacı bir finans kuruluşu olmadığından faiz farkı gibi soyut alacak kalemleri oluşturmasının mümkün olmadığını, mahkemece defter kayıtları üzerinde çok yüzeysel bir inceleme yaptırıldığını, alacak kalemlerinin denetime elverişli rapor ile irdelenmesi gerektiğini, davacının hangi malları sattığının ve hangi ödemelerin yapılmamış olduğunun incelenmesi gerektiğini, yetkilisi bulunduğu şirkete ticari defterlerinin celbi konusunda bir davetiye tebliğ edilmediğini, bu nedenle ticari defterlerinin ibrazının ve savunma haklarının kısıtlandığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı şirket adresine dava dilekçesi, ön inceleme duruşma davetiyesi ve ticari defter inceleme gününe ait davetiyelerin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalının ticaret sicil kaydında da aynı adreste kayıtlı olduğu, ticari defterlerin ibrazı konusunda uyuşmazlık yılları da belirtilmek suretiyle ibraz etmemenin yasal sonuçlarının usulünce ihtar edildiği anlaşılmakla, davalı şirket yetkilisinin usulsüz tebligat ve ticari defterlerinin incelenmemesi nedeniyle savunma haklarının kısıtlandığı yönündeki istinaf gerekçeleri yerinde görülmemiştir. Kural olarak; fatura konusu mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Dolayısıyla davacı, fatura konusu mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğini kanıtlamak zorundadır. Fatura sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Eldeki davada davalı sözleşmesel ilişkiyi kabul etmekle birlikte, alacak dayanağı mal ve hizmetlerin teslim edilmediğini ve dolayısıyla borcu inkâr etmektedir. Bu durumda ticari defterlerine dayanak faturalarda yazılı mal ve hizmetin davalıya verildiğini ve faturaların da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini ispat yükü davacıya aittir. Davacı bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre yazılı delille kanıtlamalıdır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının ticari defterleri usulüne uygun tutulmuş olmakla sahibi lehine delil olduğu, davacını ticari defter kayıtlarına göre 2015-2017 yıllarını kapsayan uyuşmazlık döneminde davacı tarafından davalıya toplam 14.215.327,59-TL tutarında fatura düzenlendiği, karşılığında ise davalıdan 14.160.538,45-TL tahsilat yapıldığı, davacının ticari defter kayıtlarına göre bakiye alacağının 54.789,14-TL olduğu tespit edilmiştir. Davacı alacağı, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi kapsamında davalıya araç ve yedek parça satışından kaynaklanmakta olup, davacının usulüne uygun olarak tutulduğu tespit edilen ticari defter kayıtları ile kanıtlanmıştır. Davalı şirket ise davaya cevap vermemiş, herhangi bir delil ibraz etmemiştir. Ayrıca usulüne uygun tebligat ve ihtara rağmen davalının ticari defterleri de inceleme için hazır edilmemiştir. Bu nedenle davalı şirket yetkilisinin ileri sürdüğü istinaf gerekçeleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı şirket yetkilisinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı şirket yetkilisinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 3.742,64-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 936-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.806,64‬-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.25/11/2021