Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1318 E. 2021/1482 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1318
KARAR NO: 2021/1482
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2017
NUMARASI: 2015/1020 Esas 2017/871 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili ; davacının …’in maliki ve işletmecisi olduğunu, 19/02/2012 tarihinde resepsiyon yakınında yangın çıktığını ilk müdahalenin de odada bulunan 6 kg’lık yangın tüpü ile içerideki müşterilerin yaptığını, resepsiyon görevlilerine haber verilmesi üzerine 50 kg’lık büyük yangın tüpü ile müdahale edilmesine rağmen tüplerin bir etkisinin olmadığını ve adeta körükleyici bir etki yarattığını, ayrıca tüplerin iki tanesinin gövdesindeki seri numaralarının aynı olduğunu ve TSE dışında izinsiz olarak üretildiğini, Şile Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/6 D.iş sayılı tespit dosyasından verilen bilirkişi raporu ile de yangın sonucu oluşan maddi zararın 82.911-TL olduğunu, rezervasyon iptalleri nedeniyle 30.000- TL menfi zararın, 20.000- TL manevi zarar ve 3.215-TL tespit giderleri olmak üzere toplam 136.126-TL ‘nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının Şile Sulh Hukuk mahkemesinden alınan tespit dosyasına itiraz ettiklerini, binanın yapısının yüksek bina sınıfa girdiğini, mevcut söndürücüler ile yangının söndürülmesinin olanaksız olduğunu, davalı tarafından davacıya satışı yapılan yangın söndürücülerin yangının başlamasında herhangi bir illiyet bağı bulunmadığını, baca yangınına müdahalenin yanlış yapılmasından yangının gelişerek büyüdüğünü, yangının oteli işletenlerin dikkatsizlik ve tedbirsizliği sonucu meydana geldiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Yangının bacadan kaynaklandığının net olması, tüplerin mevcut başlamış bir yangını söndürmek için kullanıldığı, yangını beklenen ölçüde söndürmediği gibi zararın artmasına sebebiyet verdiği, baca izalasyonu iyi olsaydı hiç yangın çıkmayacağına göre davacının tali de olsa kusurlu olduğu, yangının meydana gelmesinde davalının %45 oranında tali kusurlu, davacının ise %55 oranında asli kusurlu olduğu, davacının maddi zarar olarak davalıdan 38.756,70-TL talep edebileceği, davacının yaptığı harcamaların sunulan belgelerle yapılan harcamanın (36.930,00TL demirbaş masrafı, 45.981 -TL yapı hasarı) kadri maruf olduğu,koşulları olmadığından manevi tazminat taleplerinin reddinin gerektiği, 30.000-TL menfi zarar talebi yönünden davanın işlemden kaldırıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, taraf kusur oranlarına göre 38.756,70 TL maddi zararın ve tespit giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile tazminine, menfi zarar talebi yönünden davanın açılmamış sayılmasına,manevi tazminat talebinin koşulları olmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1- Davacı vekili; davalının yangın tüplerini, körükleyici etkisi olan hava ile doldurmak suretiyle ürettiğini, ayıplı ürün satarak kusuru ile müvekkilini zarara uğrattığını, raporda belirtilen %55 asli %45 tali kusur oranının yanlış ve hatalı olduğunu, bilirkişi raporlarında da açıkça görüldüğü üzere yangın sırasında kullanılan tüplerin itici gaz ve kimyasal olması gerekirken, bunun yerine hava konulduğunu ve bu havanında müdahale sırasında sadece yangının söndürülmesini geciktirmekle kalmayıp yangını daha çok büyüttüğünün tespit edildiğini, müvekkilinin her türlü dikkat ve özeni göstererek uzun yıllar çalıştırdığı yerde hiçbir zaman böyle bir olay yaşanmadığını, müşterilerine karşı ticari itibarının zedelendiğini, müşterilerinin de can güvenliğinin tehlikeye girdiğini, kararın kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2- Davalı vekili; bilirkişi raporlarına karşı itiraz ve beyanlarını aynen tekrar ettiklerini, yangından çok sonra tüpler üzerinde inceleme yapılmasına ve bu şekilde yapılan tespitlere itiraz ettiklerini, azot gazının sarfından sonra uzun bir süre tespit yapılmayan tüplerin içerisine basınç dolayısıyla havanın dolması beklenen ve doğal bir sonuç olduğunu, müvekkilinin azot gazı alımına ilişkin faturalar, TSE belgeleri ve benzer somut delillerin dosyaya sunulduğunu, yangın raporuna göre yangının çıkış sebebi ve büyümesinin tamamen yapının kusurlarından kaynaklandığını davacı yanın menfi zarar talebini takip etmediğini söylediğini, talebin geri alınması söz konusu ise muvafakatinin olup olmadığının sorulması gerekirken söz hakkı tanınmadığını,feragat olarak değerlendirilecekse de lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, 24.05.2011 tarihli davalı tarafından yapılan yangın söndürme tüpleri satışı sonrasında davacının işlettiği otelde 19.02.2012 tarihinde meydana gelen yangın sonucu tüplerin yangını körükleyici etkisi olduğu iddiası ile uğranılan 82.911- TL maddi zararın, 3.215- TL tespit masrafının, 30.000- TL otel rezervasyon iptali nedeniyle uğranılan kar mahrumiyeti zararının ve 20.000- TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline ilişkindir. Davacının işlettiği otelde yangının çıktığı şöminenin kullanımı esnasında baca izolasyonunun zayıf olmasında davacı tarafın gerekli önlemleri almaması, zamanında periyodik bakım ve onarımları yaptırmamasından sorumlu olduğu; çatlak, hatalı inşa edilmiş veya kurum dolmuş bacaların yangının çıkma nedeni sayılması karşısında davacı tarafın gerekli dikkat ve özeni göstermemesi, tedbiri almamasının yangının başlamasına sebebiyet verdiği değerlendirildiğinden davacı yangının çıkışında kusurlu bulunmaktadır. Yangının söndürülmesi amacıyla yapılan müdahalede kullanılan davacı tarafından davalıdan satın alınan yangın söndürme tüplerinin üretimlerinin ve vasıflarının TSE standartlarına uygun olmadığı için söndürme açısından performanslarının yeterli olmadığı gibi (içeriğinde yangın söndürücü özelliği bulunması gereken etken maddelerin bulunmadığı, yangın söndürme cihazlarının gövdesinin, mono metresinin, tetiğinin, lans hortumunun piyasadan temin edilerek, içerisindeki kuru kimyevi maddeler ve itici gaz ile tüplerin dolumunun yapılarak ve mühürlenerek davalı tarafından piyasaya arz edildiği) yangının söndürülmesini geciktirdiği ve yangını körüklediği, zararın miktarını bu sebeple arttırdığı anlaşılmakla tüplerin vasfından ve içinde bulunan kimyasalların özelliklerinden ve iticilendirilen azot gazından ve tüpün çalışır durumda olmasından davalı tarafın sorumlu olduğu, davacıya satılan dolumları davalı tarafından yapıldığı kesinleşen tüplerin yangın söndürme özelliğinin olmadığı ve ayıplı ürün olduğu gözetildiğinde yangının söndürülmesinde güçlük yaşandığı gözetildiğinde ,yangının söndürülmesi sürecinde davalı kusurlu bulunmaktadır. Dava konusu yangının yeterli baca izolasyonu olmayan bacadan kaynaklandığının sabit olması nedeniyle yapı sahibi davacı meydana gelen yangın olayında asli kusurludur., Ayıplı olan yangın tüplerinin mevcut başlamış bir yangını söndürmek için kullanıldığı dikkate alındığında davalının ise tali kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Yangın tüplerinin, yangını beklenen ölçüde söndürmediği gibi zararın artmasına sebebiyet verdiğine kanaat getirilerek davalının %45 oranında tali kusurlu, davacının ise %55 oranında asli kusurlu olarak kabulü somut olayın özelliklerine uygun bulunmuştur.Davacının yangın nedeniyle uğradığı ve yaptığı harcamaların (36.930-TL demirbaş masrafı, 45.981-TL yapı hasarı) kadri maruf olduğu belirlenmiştir. Manevi zarar , malvarlığında bir azalmayı değil ve fakat kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder.TBK nun 58. maddesine göre, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık bir miktar para ödenmesini talep edebilir. TBK nun 114/2. maddesinde “haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler ,kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanır.” yolunda ki atfın kapsamına manevi tazminat da girmektedir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için, borca aykırı davranışın (alacaklının) kişilik haklarını ihlal ederek manevi zarara yol açmış olması gerekir.Somut olayda yangının çıkmasına davalı sebeb olmadığından davacının manevi zarar isteminden davalı sorumlu tutulamayacaktır. Davacının 3.215-TL tespit gideri harcaması yaptığı görülmektedir. Tespit gideri 6100 Sayılı HMK m. 323/1-ç kapsamında yargılama gideri kalemlerinin arasında yer almaktadır. İlk derece Mahkemesince bu gider asıl alacak olarak değerlendirmiştir. Tespit giderinin yargılama gideri olarak değerlendirilmesi gerektiği yönünde taraflar açıkça istinaf isteminde bulunmamıştır. Tespit giderinin ilk derece mahkemesince yargılama gideri olarak değerlendirilmesi gerektiği halde asıl alacak olarak değerlendirilmesi hususu eleştirilmekle yetinilmiştir. 30.000-TL menfi zarar talebi yönünden davacının bu kısım açısından davayı takip etmeyeceğini bildirmesi karşısında davanın 11.07.2017 tarihi itibarı ile işlemden kaldırılması ve yasal süreden sonra açılmamış sayılmasına karar verilmesi de yasaya uygundur. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; ilk derece Mahkemesince verilen hükümde hukuka aykırılık bulunmadığı, taraf vekillerince ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90-TL daha harcın davacıdan alınarak Hazine’ ye gelir kaydına, Davalıdan alınması gereken 2.647,47-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 662-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.985,47-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/10/2021