Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/130 E. 2021/179 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/130
KARAR NO : 2021/179
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2018
NUMARASI : 2017/957 Esas-2018/972 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Davanın kabulüne yönelik hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; dava dışı … ile müvekkili arasında imzalanan 30.06.2014 tarihli genel kredi sözleşmesinde davalının müteselsil kefil olup, kefalet limitinin 145.000-TL olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek Büyükçekmece…İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takipte sehven davalının kefalet limitinin belirtilmediğini, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin 145.000-TL asıl alacak, asıl alacağa isabet eden faiz ve bsmv üzerinden devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin sorumluluğu 145.000-TL olmasına rağmen 261.310,65 TL üzerinden başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili ile üçüncü kişiler tarafından yapılan 103.060-TL ödemenin banka tarafından borçtan mahsup edilmediğini, davacı tarafından müvekkili hakkında Çatalca İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, bu nedenle davacının itirazın iptalini istemesinin usule aykırı olduğunu, davacının tazminat talebinin yerinde olmadığını, müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki bulunmaması nedeniyle %32 temerrüt faizi istenmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; dava dışı asıl borçlu ile davacı banka arasında imzalanan 30.06.2014 tarih 400.000-TL limitli genel kredi sözleşmesini davalı … müteselsil kefil olarak imzaladığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 9. maddesi altında davalı/borçlunun dava dışı asıl borçlu lehine kullandırılacak kredilerden dolayı 145.000-TL limitle sınırlı olmak üzere sorumlu olduğu, dava dışı borçlu tarafından kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından 27.12.2016 tarihli ihtarname ile hesabın kat edildiği, ihtarname ile verilen 3 günlük mehil sonu 02.01.2017 tarih itibariyle davalının temerrüde düşdüğü, dosyada bulunan her iki bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere davacı banka alacağının kefalet limitinin üzerinde olduğu,borca karşılık hesap kat tarihi öncesi 103.060-TL tutarında ödeme yapıldığı, mevduat hesabına yatırılan bedellerin, asıl borçlu şirketin muhtelif tarihlerde kullanılan kredi borçlarına mahsup edildiği, söz konusu ödemelerin, davalının yanı sıra dava dışı asıl borçlu şirketin müteselsil kefili olan …, dava dışı … ve bizzat asıl borçlu şirket tarafından da yapıldığı, yapılan ödemelerin kefil sıfatıyla ve kredi borçlarının kapatılmasına dair olduğuna ilişkin her hangi bir beyan ve açıklamaya yer verilmediği, dolayısıyla yapılan ödemelerin asıl borca ilişkin yapıldığı, davalı kefilin 145.000-TL’lik limit dahilinde sorumluluğunun devam ettiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının itirazının kısmen iptaline, takibin 145.000-TL asıl alacak, 5.542,22 TL işlemiş faiz ve 277,11- TL BSMV olmak üzere toplam 150.819,33 TL tutar yönünden devamına, davacının icra inkar tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; müvekkili ve müvekkili adına borca mahsuben yapılan 103.060-TL ödemenin kat tarihinden sonra yapılması gerektiği yönündeki tespitin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, ayrıca ödeme dekontları incelenmeden ve yapılan tüm ödemeler tam olarak tespit edilmeden karar verildiğini,yasal faiz istenebilecekken %32 temerrüt faizine hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın kötü niyetli olarak kefalet limitinin üzerinde takip başlatması nedeniyle kötü niyet tazminatı taleplerinin değerlendirilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı alacağa dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilşkindir. Somut olayda; davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … arasında 30.06.2014 tarihli ve 400.000-TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının da genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, kefalet sözleşmesinde davalının kefalet limitinin 145.000-TL olarak gösterildiği, kullandırılan krediler ve çek hesabı nedeniyle oluşan kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın 26.12.2016 tarihi itibariyle kat edildiği, kat ihtarının tebliğ tarihi ve verilen ödeme süresine göre davalının 02.01.2017 tarihinde temerrüde düştüğü, davacı tarafından 14.02.2017 tarihinde Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla ilamsız takip başlatıldığı, ayrıca aynı alacağa ilişkin olarak davalı hakkında Çatalca İcra Müdürlüğü’nün … dosyasında da ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı anlaşılmaktadır.Sözleşme tarihi itibariyle uygulanması gereken TBK’nın 583. maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olması için; yazılı şekilde yapılması, kefilin sorumlu olduğu azami miktar ile kefalet tarihinin belirtilmesi, müteselsil kefalet halinde bu ibarenin kefilin el yazısı ile yazılması, ayrıca aynı yasanın 584. maddesi gereğince kefilin evli olması halinde yazılı eş rızasının da alınması zorunludur. Bu kapsamda davalının imzaladığı kefalet sözleşmesinin yasanın aradığı tüm şekil şartlarını taşıdığı ve geçerli olduğu sabittir. Dolayısıyla müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan davalı, asıl borçlunun borcundan (asıl borçlunun temerrüdü dahil) kefalet limiti ile ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sorumludur. Taraflarca imzalanan genel kredi sözleşmesinin 4.c maddesi ile temerrüt halinde akdi faiz oranının %100 fazlasının uygulanacağı kararlaştırılmış ve davacı bankanın genelgeler ile belirleyip uyguladığı akdi faiz oranı %16 olmakla, temerrüt faizi olarak %32 oranının esas alınması sözleşme hükümlerine uygundur. Bu kapsamda davacı bankanın takip tarihi itibariyle toplam alacağı davalı kefilin kefalet limitinin üzerinde olsa da, davalının kefalet limiti 145.000-TL olduğundan, davalı bu limit dahilinde ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sorumludur. Bu bakımdan hükme esas alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere, davalının sorumluluğu 145.000-TL asıl alacak, 5.542,22-TL işlemiş faiz ve 277,11-TL BSMV olmak üzere toplam 150.819,33 TL olup, bu tutar üzerinden davanın kabulüne, ve asıl alacağa takip talebindeki %32 temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekili tarafından, takip öncesi müvekkili ve müvekkili adına üçüncü kişiler tarafından yapılan ödemelerin davalının limit dahilindeki borcundan mahsup edilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Gerçekten de kredi borcuna mahsuben davalı ve dava dışı kişiler tarafından toplam 103.060-TL ödeme yapılmış ise de, tüm ödemeler kat ve takip tarihi öncesinde yapılmıştır. Tüm ödemelerin kredi borcundan mahsup edilmiş olduğu da tespit edilmiştir. Ancak davalı müteselsil kefil olup, kefilin sorumluluğu borcun ödenmeyip temerrüde düşülmesi ile başladığından, henüz hesap kat edilmeden yapılmış olan ödemelerin davalı kefilin kefalet limiti dahilindeki sorumluluk tutarından düşülmesi mümkün değildir. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu da yerinde değildir. Ayrıca İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın  iptali davasında, alacaklının takipte haksızlığı yanında ayrıca kötü niyetli olduğunun kanıtlanması, alacağın da likit olması halinde, istem varsa alacaklı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilir. Somut olayda davalı borçlunun kefalet limiti üzerinde bir tutar ile takip başlatılmışsa da, davacı itirazın iptali davasını kefalet limiti tutarı ile sınırlı olarak açmış, yargılama sonucunda da davanın kabulüne karar verilmiştir. Dolayısıyla reddedilen bir kısım alacak olmadığından, davalı tarafın kötü niyet tazminatı istemine hükümde yer verilmemiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından aynı alacağa dayalı olarak davalı hakkında, Çatalca İcra Müdürlüğü’nün…esas sayılı dosyasında da ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı anlaşılmasına göre, bu takip dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak üzere karar verilmesi gerekirken bu husus belirtilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.Öte yandan dava 145.000-TL değer gösterilerek açılmışsa olsa da, dava dilekçesinden 145.000-TL alacağa isabet eden ferilerinin de açıkça dava konusu edildiği anlaşılmakla, eksik harç ikmali yapılmadan yargılamanın sonuçlandırılması doğru değil ise de,eksik miktarın düşüklüğü ,usul ekonomisi gereğince bu kısım üzerinden alınması gereken eksik harcın hüküm ile tamamlatılmasına karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirmediğinden, kesinleşen kısımlar gözetilerek hükmün kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/957 Esas-2018/972 Karar sayılı ve 15/10/2018 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “1-Davanın KABULÜ ile, “(Çatalca İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla) tahsilde tekerrür olmamak üzere; “Büyükçekmece ….İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın 145.000-TL asıl alacak, 5.542,22 -TL işlemiş faiz ve 277,11- TL BSMV olmak üzere toplam 150.819,33 TL üzerinden kısmen iptaline, 145.000-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %32 oranında temerrüt faizi ,%5 gider vergisi işletilerek takibin devamına, 2-Koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE”İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 10.302,46-TL nispi karar ve ilam harcından, mahkeme veznesine yatırılan 1.169,69-TL ile icra veznesine yatırılan 1.306,55-TL olmak üzere toplam 2.476,24‬-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 7.826,22‬-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından peşin yatırılan 1.205,69-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafça yapılan 500-TL bilirkişi ücreti, 157,50-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 657,50-TL yargı giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davacı vekili için takdir olunan 14.350-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,”Davalı tarafından yatırılan 2.476,23-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Davacı tarafından yapılan 56-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.11/02/2021