Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1288 E. 2019/951 K. 04.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1288
KARAR NO : 2019/951
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2019 (Ara Karar)
NUMARASI : 2017/792
DAVA : Rücuen Alacak(Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
TALEP : İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/07/2019
İhtiyati haciz talebinin reddine yönelik olarak verilen ara kararı ihtiyati haciz isteyen/davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:İhtiyati haciz isteyen/davacı vekili, müvekkili nezdinde Kredi Risk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olan dava dışı … A.Ş. tarafından davalıya satılan ve teslim edilen ürünlere ilişkin toplam 191.468,58-TL tutarında 4 adet fatura bedelinin ödenmediğini, müvekkilinin poliçe kapsamında davalıya 09.12.2016 tarihinde 158.923,29-TL ödeme yaptığını ve TTK 1472.m. uyarınca sigortalının haklarına halef olduğunu, ödeme tarihinden itibaren işleyen 11.661,27-TL işlemiş faiz de dikkate alındığında müvekkilinin davalıdan toplam 170.584,56-TL alacaklı olduğunu ileri sürerek 170.584,56-TL alacağın, asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 25.04.2019 tarihli dilekçesinde, davalının ödeme güçlüğü içinde olduğunun, tasfiyeye girme girişiminde bulunduğunun ve başka firmalar adı altında işlerini yürütmeye çalıştığının öğrenildiğini, alacağın varlığının ispatlandığını ileri sürerek ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının taraf sıfatının bulunmadığını, zira sigortalı tarafından 22.12.2016 tarihinde başlatılan icra takibinin derdest olduğunu, ayrıca müvekkili ile sigortalı arasında gerçekleşen ticari işlemlerde tam bir mutabakat bulunmadığını, ticari ilişki bir bütün olup belirli faturalara dayandırılmasının mümkün olmadığını, dava konusu faturalara açıkça itiraz ettiklerini, mal teslimine ilişkin sunulan sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında kayıt olmadığını, ayrıca mal iade faturası düzenlenmiş olup iade edilen ticari malların teslim alınmaktan imtina edildiğini savunarak davanın ve ihtiyati haciz talebinin reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesinin 30.04.2019 tarihli ara kararı ile, ibraz edilen bilgi ve belgeler dikkate alındığında yaklaşık ispat ölçüsüne varan delil değerlendirmesi yapılmasına yeterli bulunmadığı, ayrıca davalının mal kaçırdığı veya kaçırmaya teşebbüs ettiği yönünde delil sunulmadığı, İİK 257/1 m. şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:İhtiyati haciz isteyen/davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; htiyati haciz kararı verilebilmesi için alacak ve ihtiyati haciz sebepleri hakkında tam değil yaklaşık ispat arandığını, ayrıca davalının sabit bir adresinin bulunmadığını, tebliğin yeni yapılabildiğini, dosyada henüz ön inceleme aşamasına dahi geçilmediğini belirterek ara kararın kaldırılmasına ve taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Talep, TTK 1472.maddesi uyarınca Kredi Sigorta Sözleşmesi kapsamında ödenen hasar bedelinin, alıcı olan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir.İİK’nın 258/1. Maddesinin 2. Cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Somut olayda davacının fatura ve sevk irsaliyelerine dayalı alacak iddiası karşısında, davalının derdest icra takibi bulunduğu ve mal teslim edilmediği yönündeki savunması, ayrıca davalı BA formlarının ay değil yıl bazında düzenlenmiş olması,taraflar arasında uzun süreli bir ticari ilişki bulunması, dolayısıyla çok sayıda fatura düzenlenmiş olması ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, dosyanın geldiği aşama itibariyle yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Öte yandan davalının hileli işlemlerde bulunduğu, mal kaçırdığı gibi iddialar İİK 257/2 maddesi uyarınca alacağın muaccel olmaması halinde dikkate alınabilecek hususlar olup, somut olayda alacak muaccel olmakla birlikte yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir.O halde ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati haciz isteyen/davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 04.07.2019