Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1258 E. 2021/1583 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1258
KARAR NO: 2021/1583
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2018
NUMARASI: 2014/1034 Esas 2018/1106 Karar
DAVA: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; dava dışı TCDD işletmesi tarafından 26/12/2012 tarihinde Balast Temini işi konusunda yapılan ihalede 60.000 m³ balastın 2.634.000-TL bedelle müvekkili şirkete ihalesine karar verildiğini, sözleşmenin imzalanması sürecinde müvekkili şirketin kesinleşmiş vergi borcu olduğundan bu hususun ihale şartnamesi 10. maddesinde ihale dışı bırakılma nedeni sayıldığından müvekkili şirket ile idare arasında sözleşme imzalanamadığını, müvekkkili şirkete ihalesine karar verilen ancak,kesinleşmiş vergi borcu nedeni ile sözleşme imzalamayan dava dışı idarenin sözleşmenin imzalanamamasından ötürü müvekkili şirketin ihale hükümlerini yerine getirmek üzere vermek zorunda olduğu 100.000-TL geçici teminat bedelini gelir olarak kaydettiği, kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına karar verildiğini, müvekkili şirket ile dava dışı idare arasında ihale sözleşmesinin imzalanamamasına neden olan kesinleşmiş vergi borcunun davalı bankanın kusurlu ve ihmalli eylemi nedeni ile doğduğunu, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesine göre 3.500.000-TL limitli kredi açıldığını, davaya konu olan 26/12/2012 tarihli müvekkili şirket tarafından verilen talimatın banka personelinin ihmali neticesinde gözden kaçırılarak şirkete ait vergi borcunun ödenmeyerek hali hazırda kazanılan ihaleye ilişkin sözleşmenin iş bu sebepten ötürü imzalanamamasına neden olduğunu, müvekkilinin iş bu ihaleden elde edilecek net karın ihale bedelinin %60 ile %80’i arasında olacağının hesaplandığını, dava dışı idareye ihale hükümlerini yerine getirmek üzere verilen 100.000-TL tutarında geçici teminat bedelinin gelir kaydedilerek müvekkilinin bu suretle de 100.000-TL maddi zarara uğramasına neden olduğunu belirterek ,sözleşmenin imzalanamamasından ötürü mahrum kaldığı şimdilik 10.000-TL kazancın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalı bankadan tahsiline karar verilmesini, 50.000-TL manevi tazminatın davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; iş bu davanın kısmi dava şeklinde açılamayacağını, davacı tarafın iddia ettiği gibi sadece vergi borcunun ödenmemesi değil aynı zamanda kesin teminat mektubunun sunulmamasının da ihaleye ilişkin sözleşmenin imzalanmamasına sebebiyet verdiğini, 26/12/2012 tarihli talimat suretinin incelenmesinde ödenmesi gereken KDV tutarının 92.363,42-TL oloduğunun görüldüğünü, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı internet vergi dairesinin 07/03/2014 tarihli yazısında davacı mükellefin vadesi geçmiş borç tutarının 96.294,57-TL olduğunun ifade edildiğini, iki meblağ bedeli arasında tutarsızlık olduğunu, manevi tazminat şartlarının oluşmadığını belirterek iş bu dava belirsiz dava şeklinde açıldığından davanın usulden reddine, müvekkili banka aleyhine açılan iş bu davanın haksız ve mesnetsiz olması nedeni ile esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Mahkemece; davacının davalı bankaya 26/12/2012 tarihinde saat 11.05 te sisteme düşen bir faks talimatı çekerek aynı gün içerisinde 92.363,42-TL olan 11/2012 ayına ait KDV’nin kredi hesaplarından alınarak vergi dairesine yatırılması talimatı verdiği tespit edilerek, davacının gereği yerine getirilmemesi halinde telafisi mümkün olmayacak zararlara neden olacak olan bir faks talimatının akıbetini basiretli bir tacir olarak araştırmamış olması nedeniyle uğramış olduğunu iddia ettiği zararlarının tamamen kendi kusurundan kaynaklandığı, faks ile çalışma şartlarını ve tarafların sorumluluklarını düzenleyen taraflar arasında akdedilmiş bir bankacılık hizmetleri/ işlemleri sözleşmesinin akdedilmediği böyle bir sözleşme bulunmamakla faks ile çalışmalardan kaynaklanmış veya kaynaklanacak olan zararların banka tarafından üstlenilmediği, bu durumda müterafik kusurdan da söz edilmeyeceği, bu şartlar altında davacının davalı bankadan zarar tazmin talebinde bulunamayacağı, davalı bankanın talimat konusu borcu ödeseydi dahi borcun tamamen ödenmeyeceği için yine ihalenin alınamayacağı, yine kesin teminat mektubu verilmemesinin de ihaleyi alamama sebebi olacağı, davaya dair zararda illiyet bulunmadığı, bankaların güven kurumu olup azami özen ve dikkat göstermek zorunda oldukları ayrıca davalı bankanın adam çalıştıran sıfatı ile de kusursuz sorumlu olduğu bu objektif sorumluluk nedeniyle de sorumlu tutulamayacağı, dolayısı ile faks talimatı çalışmalarına davalı bankanın uymadığı iddiasına dayanılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; müvekkili tarafından vergi ödemesinin yapılması için davalı bankaya faksla verilen talimata rağmen davalı bankaca bu talimat yerine getirilmeyerek yasadan ve sözleşmeden doğan yükümlülüğün ihlal edildiğini, taraflar arasındaki uygulamaya bakıldığında müvekkiline ait tüm vergi ve SGK gibi ödemelerin banka tarafından talimat üzerine yerine getirildiğini, bankaya bu talimatların faks yoluyla verildiğini, davalı banka tarafından hiçbir surette faks talimatı aslının istenmediğinin sabit olduğunu, keşif sonucunda faks talimatının bankanın sistemine aynı gün yani 26/12/2012 tarih saat 11:05’te düştüğünü, talimat içeriğinin son derece okunaklı ve anlaşılır olduğunun tespit edildiğini, davalı bankanın kredi sözleşmesi uyarınca da düzenli olarak vergi ödemesini gerçekleştirmiş olduğundan bu durumda taraflar arasında zımnen de olsa hizmete ilişkin sözleşme kurulduğunun da söylenebileceğini, bankanın en azından müterafık kusurunun bulunduğunu, talep arttırım taleplerinin bulunduğunu dikkate alınmasının gerektiğini, basiretli davranması gerekenin davalı banka olduğunu, gerekçeyi kabul etmediklerini, TBK 505. maddesine aykırılıktan dahi bankanın sorumlu tutulması gerektiğini, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Somut olayda ; 26.12.2012 tarihinde davacının davalıya 92.363,42-TL vergi borcunu ödemesi için faks ile talimat verdiği ancak davalının faks talimatını yerine getirmeyerek borcu ödememesi neticesinde, dava dışı TCDD Genel Müdürlüğünün 26.12.2012 tarihli 60.000m³ balastın KDV hariç toplam 2.634.000-TL bedelle davacıya ihalesine ilişkin şartnamenin 10. maddesi uyarınca davacının kesinleşmiş vergi borcu bulunduğundan davacının ihale dışı kaldığı ve sözleşmenin imzalanamadığı, bu durumdan davalı bankanın sorumlu olduğu iddiası ile; dava; davacının ihale hükümlerini yerine getirmek üzere vermek zorunda olduğu 100.0000-TL geçici teminat bedelinin dava dışı ihale veren idareye gelir olarak kaydedilmesi nedeniyle bu zararın, 10.000- TL belirsiz alacak olarak mahrum kaldığı karın (26.03.2018 tarihli talep arttırım dilekçesi harçlandırılarak 180.000- TL olarak belirlenmiştir) ve 50.000- TL manevi zararın davalıdan ticari faizi ile tazmini istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davalı bankanın davacı şirketin faks talimatı ile işlem yapmaması sonucunda davacının uğradığını iddia ettiği maddi- manevi zarardan davalının sorumlu tutulup tutulamayacağına dairdir. Zararın meydana gelmesinde davacının kusurunun bulunduğunu, kendi kusurunun bulunmadığını ispat yükü davalı bankadadır. Bankalar, kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi). Bu tanımlamaya göre mevduat, ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. TBK’ nun 386 maddesi uyarınca ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. TBK’nun 570.mddesi uyarınca usulsuz tevdi de (misli şeylerin saklanması) paranın nefi ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Davalı banka güven kurumlarından olması nedeniyle özen ve dikkat sorumluluğu açısından azami derecede sorumlu olup adam çalıştıran olarak da kusursuz sorumludur. YHGK 2021/(19)- 11- 316 Esas- 2021/772 Karar- 15.06.2021; YHGK 2017/11-1300 Esas- 2021/922 Karar- 06.02.2021; YHGK 2021/11-532 Esas- 2021/900 Karar- 01.07.2021; Yargıtay 11. HD 2018/2230 Esas- 2018/3952 Karar- 24.05.2018; Dairemizin 2018/1196 Esas- 2019/143 Esas sayılı dosyaları bankanın faks ile sorumluluğu açısından benzer değerlendirmeler içermektedir. Taraflar; vergi, SGK, fatura vb. nakit yönetimi kredileri müşteri, sözleşme ile açılan kredilerin kısmen veya tamamen vergi, SGK, fatura, çek takas, EFT vb. ödemelerin finansmanı amacıyla oluşturulan vergi kredisi, SGK kredisi, fatura kredisi, EFT kredisi, çek takas kredisi vb. olarak kullandırılması halinde, iş bu krediler için sözleşmenin ilgili diğer hükümleri ile birlikte söz konusu kredilerin banka tarafından müşteri talimatı doğrultusunda kullandırılacak ve talimatta belirtilen ilgili ödemede kullanılmak üzere müşteri mevduat hesabına alacak geçileceğini, müşteri mevduat hesabına alacak geçilen tutarların sadece talimatta belirtilen ödemelerin banka aracılığıyla yapılması amacıyla kullanılacağını, başka amaçlarla kullanılmayacağını kararlaştırmıştır. Taraflar arasında açık ve net bir şekilde faks ile ödeme/ talimat açısından düzenleme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davalı bankanın taraflarca kararlaştırılmadığı sürece faks ile ödeme yapması halinde mevzuat gereğince zarara uğrayan müşterisinin zararı açısından hukuken sorumluluğu doğacaktır. Talimat olmaksızın talimat şartlarına aykırı olarak faks ile ödeme yapılması halinde banka sorumluluktan kurtulamaz. Çünkü faksın sahte talimat içermesi ihtimali vardır. Tarafların sabit- belirli faks numarasını belirlemesi, şirket anteti/ logosu bulunan kağıt, şirket kaşesi, şirket mührü, yetkili imzası ile faks şeklini belirlemesi, faksın aslının iletilmesi veya belirlenen telefon ile teyit alınması vb. şekillerde faks ile ödeme talimatı düzenlemesi mümkün iken bankanın sorumluluğu doğacak şekilde sadece faks ile tek başına ödeme talimatı verilmesi halinde bankanın ödemede bulunmaması mevzuatı gereğidir. Taraflar arasında faks ile çalışma şartlarını ve tarafların sorumluluklarını düzenleyen bir bankacılık hizmetleri/ işlemleri sözleşmesinin akdedilmediği, faks ile işlem yapılması halinde zarar oluştuğunda bankanın ağırlaştırılmış sorumluluğunun bulunacağı düşünüldüğünde taraflar arasında teamülün varlığının ileri sürülemeyeceği,davalı tarafa kusur yüklenemeyeceği, faks talimatının akıbetinin davacı tarafından basiretli bir tacir olarak araştırmamış olması nedeniyle davacının uğradığını iddia ettiği zararlarının kendi kusurundan kaynaklandığı, taraflar arasında faks ile çalışma talimatı sözleşmesi bulunmamakla faks ile çalışmalardan kaynaklanmış veya kaynaklanacak olan zararların banka tarafından üstlenilmediği, bu durumda müterafik kusurdan da söz edilmeyeceği, davacının davalı bankadan şartları oluşmadığından zarar tazmin talebinde bulunamayacağı, davalı bankanın talimat konusu 92.363,42- TL vergi borcunu ödeseydi dahi 96.264,57-TL vergi borcu tamamen ödenmeyeceği için yine ihalenin alınamayacağı, davacı tarafından dava dışı idareye kesin teminat mektubu verilmemesinin de ihaleyi alamama sebebi olacağı, davacı zararında davalının talimatı yerine getirmemesi nedeniyle davalıya kusur izafe edilebilecek illiyet bulunmadığı, bankaların güven kurumu olup azami özen ve dikkat göstermek zorunda oldukları ayrıca davalı bankanın adam çalıştıran sıfatı ile de kusursuz sorumlu olduğu, bu objektif sorumluluk nedeniyle de sorumlu tutulamayacağı dolayısı ile davacının faks ile talimat çalışmalarına davalı bankanın uymadığı iddiasına dayanamayacağı, davalı bankaya sorumluluk yüklenemeyeceği sonucuna varıldığından davanın reddine ilişkin hükümde hukuka aykırılık görülmemiştir.Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde olmadığından, davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL daha harcın davacıdan alınarak Hazine’ ye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.04/11/2021