Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1257 E. 2022/520 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1257
KARAR NO: 2022/520
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2014/2493 2018/436
DAVACI/KARŞI DAVALI: EMEL ERDEM
DAVA: Sözleşmenin Feshi Nedeniyle İade, Maddi- Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Asıl davanın reddine ilişkin kararın davacı/karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA: Davacı vekili;müvekkilinin paketleme hizmeti vermek üzere franchise almak için davalı şirket yetkilileri ile görüştüğünü,müzakereler sırasında davalı franchise veren tarafından,sözleşme yapmayı cazip hale getirecek mahiyette taahhütler verildiğini ve çeşitli kazanç projeksiyonları çizildiğini,müvekkiline verilen kitapçıkta bu hususların yer aldığını, yılda % 20 büyüyen ve 4 milyar USD değerinde Türkiye pazarı için özenle uyarlanmış ve başarısı kanıtlanmış uluslararası bir iş modelinin, ortalama 4. ay sonunda kâr sağlayacağının, yüksek kârlılık (aylık ortalama 10.000- 12.000-TL) içerdiğinin, şube bölge tanımının ve bölge korumasının bulunduğunun, ilk 12 ay sonunda 40.000-TL aylık ciro ve 16.300-TL aylık net kâr vaat edildiğini,taraflar arasında 25.06.2013 tarihinde franchise sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin 10 yıllık franchise bedeli olarak yaptığı ödeme de dahil olmak üzere, bu iş için yaklaşık 200.000-TL tutarında yatırım yapmasına karşın, aradan geçen 17 aylık süre içerisinde davalıdan kaynaklanan sebeplerle işin gelişiminde olumlu bir aşama kaydedilmeyip, vaat edilen ciro tutarına, kârlılık oranına ulaşılmasının mümkün olmadığını, franchise verenin, sözleşmenin esas unsurlarından olan franchise alanı destekleme borcunu gereği gibi ifa etmeyerek, akde esaslı aykırılık oluşturduğunu, sözleşme gereğince düzenli olarak … geliri ödemesine karşın, bu gelirlerin sistemin geliştirilmesi için kullanılmadığını, davalının işin geliştirilmesi için gerekli tedarikçi anlaşmalarını yapmayıp, sınırlı sayıda yapılan tedarikçi anlaşmalarının ise davalıdan kaynaklanan nedenlerle iptal edildiğini, müvekkilinin ihtiyacı olan en temel malzemelerden petek panel tedariki sürecinde önemli sorunlar yaşanıp, söz konusu malzeme çok geç tedarik edildiği gibi piyasanın çok üzerinde bir fiyatla önerildiğini, bu nedenle müvekkilin piyasada rekabet gücünü yitirdiğini, firma logosu, cephe ve araç giydirmelerinde kullanılan işaret ve logoların çok sık değiştirildiğini, davalının taahhüt ettiği kazanç tutarını hiçe sayarak davalının 26.09.2014 tarihinde müvekkiline gönderdiği e – mail ile istenilen ciro miktarına ulaşılmaması nedeniyle müvekkilini ihtar ettiğini, sonuç olarak müvekkili tarafından franchise sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiğini ( Beyoğlu … Noterliği, 25.11.2014 tarihli ve … yevmiye numaralı), davalı şirketin kusurlu davranışları nedeniyle akdedilen franchise sözleşmesinde işlem temelinin çöktüğünü, davalı şirketin dürüstlük kuralına aykırı olarak sistemin ekonomik verimine dair yanlış bilgi verdiğini,haklı nedenle derhal fesih bildiriminin haklı olduğunu, ödenen 100.300-TL tutarın fesih tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte BK. 36. madde vd. aldatma hükümleri kapsamında davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, talebin kabul görmemesi halinde, müvekkilin haklı nedenlerle derhal fesih bildiriminin haklı olduğunun kabulü ile peşin ödenen franchise bedelinin fesih tarihinden sonraki süreye isabet edecek kısmı olan 75.962-TL tutarın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkile ödenmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000-TL menfi zararın sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini, davalının hileli davranışları nedeniyle zarara uğrayan müvekkilinin katlandığı manevî eziyetin tatmini için 5.000-TL manevi tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ; müvekkili şirketin sözleşme öncesi davacıya sunumlar yapıp, faaliyet öncesi eğitimler verdiğini, ne sözlü ne de yazılı olarak müvekkilin ciro – satış – gider gibi maddi hususlara ilişkin bir kesin satış ve garanti vermediğini, davacının sözleşmeyi feshettiği ihtarında da her hangi bir şekilde aldatma iddiasından bahsetmediğini, davacının tek taraflı feshinin hukuka aykırı olduğunu, franchise veren merkezin satış garantisi verme gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının satışın garanti edildiğini iddia ettiği tablonun üzerinde tahmini maliyet tablosu olduğunun açıkça belirtildiğini, doktrinde destekleme yükümlülüğünün üç temel unsurunun olduğunun kabul edildiğini, franchise verenin alanın işletmesinin kurulmasında ve donanımında yardımcı olmak, franchise alana eğitim ve bilgi vermek, reklam yapmak olduğunu, asıl dava açısından, davacı – karşı davalının aldatma iddiasına dayalı olarak bir talebi bulunmadığından, bu iddiasına yönelik mahkemece her hangi bir inceleme ve araştırma yapılmamasına, eğer mahkeme aldatma iddiasına ilişkin bir inceleme yapar ise aldatma fiiline dayalı olarak zaman aşımı 1 yıl ile sınırlı olduğundan, bu talebin zaman aşımı nedeniyle reddine, davacı – karşı davalının feshin ileriye yönelik etkiler doğurması ile franchise bedeline ilişkin iade talebinin reddine, taraflar arasında devam eden ve her iki tarafa borç yükleyen sözleşme ilişkisinin feshinin ardından menfi zararların tazmininin hukuken mümkün olmaması nedeniyle menfi zarar talebinin reddine, taraflar arasındaki ticari ilişki manevi tazminata neden olmayacağından, bu talebin de reddine karar verilmesi savunulmuştur.
KARŞI DAVA: 6100 Sayılı HMK m. 132- 135 kapsamında; davacı – karşı davalının haklı nedenle feshe ilişkin irade açıklamasında dayandığı sebeplerin haklı sebeple fesih için yeterli olmaması ve gerçeğe aykırı iddialardan oluşması sebebiyle sözleşmenin tek taraflı sona erdirilmesine bağlı olarak ticari faizi ve diğer zarar talep hakları saklı kalmak kaydıyla 40.000- TL cezai şartın ihtar tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi île birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Davacı- karşı davalı karşı davadaki cevap dilekçesinde savunulan vakıaları inkar ile karşı davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, asıl dava açısından, taraflar arasındaki franchise sözleşmesinin 05/06/2013 tarihinde imzalandığı, 25/11/2014 tarihinde feshedildiği, davalının bu süre içerisinde ticari faaliyetlerinin, karlılık durumunun mali müşavir bilirkişi tarafından rapor edildiği, franchise sözleşmesi ile birlikte fesih bildiriminin haklı olup olmadığı konusunda davacı talebi değerlendirildiğinde, TBK 36.maddesinde düzenlenen aldatma (hile) nedeniyle sözleşmenin iptali koşullarının gerçekleşmediği, her ne kadar davacının faaliyet sırasında zarar ettiği değerlendirilse de bu hususun davacıya haklı nedenle ve süre vermeksizin derhal fesih hakkı vermediği,fesih bildirimi haklı kabul edilmediğinden fesih tarihinden sonraki süreye tekabül eden miktarın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade talebinin reddine; Karşı davada, her ne kadar davacının franchise sözleşmesini haksız feshi söz konusu ise de davacının faaliyette bulunduğu süre içerisinde zarar ettiği, sözleşmenin tümünün genel işlem koşullarından sayıldığı ve TBK nun 25. maddesi dahilinde sözleşmenin genel işlem koşullarına göre dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine ve onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamayacağı hükmü gereğince davalı-karşı davacının cezai şart talebinin dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğu gerekçesi ile karşı davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/ karşı davalı vekili; davalının sözleşmenin franchise veren tarafı olarak yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal ettiğini, davalının açıklama ve aydınlatma borcunu müvekkiline yanlış bilgiler verilmek suretiyle ihlal ettiğini, yanlış ve hatalı bilgiler vermek suretiyle müvekkilinin zarar edeceği bir işe girişmesine sebep olduğunu, franchise verenin destekleme yükümlülüğünün ihlali, gerek belge, bilgi ve ekipmanların temin edilmemesi, eğitim ve reklam faaliyetlerinin kısıtlanması da franchise sözleşmesinin feshi için haklı sebep oluşturacağını, haklı sebeple fesih için belli bir sürenin geçmesinin beklenmesine gerek olmadığını, daha öncesinde aynı davalıya karşı aynı konuda başka bayiler tarafından açılan davaların kabule yönelik kararlarının dikkate alınmamasının hukuka aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kararın asıl davanın reddine ilişkin kısmının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, taraflar arasında imzalanan 27.06.2013 tarihli 10 yıl süreli franchise sözleşmesinin m. IX, XI hükümleri gereğince; aldatma nedeniyle sözleşmenin davacı bakımından hükümsüz olduğunun tesbitine ,olmadığı takdirde franchise sözleşmesinin haklı nedenle feshine dayalı olarak peşin ödenen bedelin iadesi ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan franchise sözleşmesinin II-10 numaralı bendinde franchise ücreti olarak franchise veren tarafından alandan bir defaya mahsus olmak üzere 10 yıl süreli sözleşme dönemi için 100.300-TL franchise ücretinin davacı tarafından davalıya ödendiği ,iki yıllık sürenin zarar ile kapanması neticesinde sözleşmenin davacı tarafından keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin 25.11.2014 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile fesih edilerek peşin ödenen bedelini iadesi ile maddi ve manevi zararın tazmini talep edilmiştir. TBK nun 36.maddesi uyarınca “taraflardan biri ,diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa yanılması esaslı olmasa bile sözleşmeyle bağlı olmayacağı” düzenlenmiştir. Davacı aldatma nedeniyle sözleşmenin hükümsüz olduğunun tesbiti ile ödenen tüm franchise bedelinin ve menfi ve manevi zararının tahsilini talep etmiş ise de ; TBK nun 36.madde koşullarının somut olayda gerçekleşmediği toplanan delillerle belirlenmektedir.Davalı tarafça sözleşme görüşmeleri sırasında tahmini kazanç tabloları sunmuş ise de;bu miktar garanti edilmediği gibi ,yapılan iş anlatılırken belli bir miktar ciro elde edileceğinin beyan edilmesi bu miktarın her zaman tahminden ibaret olacağının bilinmesi gerekir.Planlanan ,tahmin edilen ciroya ulaşılamaması nedeniyle davalının davacıyı aldattığından bahisle sözleşmenin davacı bakımından hükümsüzlüğüne karar verilemez. Ancak; tahmini cironun abartıldığı, aldatma düzeyinde olduğu kabul edilemese de ;davacının tahmini cirolara yaklaşamadığı işletmenin devamlı zarar ettiği yapılan incelemeden anlaşılmıştır. Ekonomik hayatta kar ve zarar her zaman mümkün olmakla birlikte davacının zarar olgusunun franchise sözleşmesinin bağımlı bir sözleşme olması nedeniyle davacıdan kaynaklanan sebeblerle olduğunu kabul mümkün görülmemiştir.Davacı tarafından ibraz edilen 2013 ve 2014 yıllarına ait gelir vergisi beyannamelerine göre, davacının 2013 yılında 39.738,03-TL zarar ettiği ve 2014 yılında 90.171,48-TL zarar ettiği tespit edilmiştir. Menfi zarar; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar, alacaklının sözleşmenin geçerliliğine güvenerek yaptığı masraflar olup, bu kapsama sözleşmenin tesisine ilişkin vergi ve harç ödemeler, noter masrafı, yol giderleri gibi giderler dahildir. Faaliyetin yürütülmesi için yapılmış olan masraflar ise menfi zarar olarak nitelendirilemez. Davacı işletmesinin iki yıl süre ile zarar etmesi ,kar elde edilebileceğine ilişkin bir emare de bulunmaması nedeniyle davacının zarara katlanarak sözleşmeyi sürdürmesi gerektiğinin kabulü de somut olaya uygun düşmemektedir. Bu nedenle davacının feshinin haklı sebebe dayandığının kabulü gerekir. Öte yandan davalı hakkında sözleşmenin imzasından evvel 2011 yılında haksız rekabet nedeniyle açılan bir davanın da derdest olduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/13143 Esas 2017/2599 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilen İstanbul Anadolu 6. ATM’nin 2013/249 Esas sayılı dosyasında verilen karar ile davalı … şirketinin, … Limited unvanlı şirketin iş modeli ve iş ekipmanlarını birebir taklit etmek suretiyle haksız rekabete neden olduğu tespit edilerek haksız rekabetinin önlenmesine karar verilmiş olup esasen, davalı … şirketinin faaliyetlerini de sürdürmesi imkansız hale geldiği anlaşılmaktadır. Franchise bedeli 10 yıllık bir süre için ödenmiş olduğundan davalının hizmet vermediği dönem için peşin aldığı hizmet bedelinin davacıya iadesi gerekir.Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sözleşmenin devam edeceğine güven gereğince, davacı tarafından davalıya peşin ödenen franchise bedelinin fesih tarihinden sonraki süreye isabet edecek kısmı olan 75.962-TL tutarın iadesi gerekmektedir. Davacı tarafından keşide edilen ihtarın davalıya tebliğ edildiğine ilişkin tebliğ şerhi davacı tarafça yargılama süresince sunulmamıştır.Bu nedenle temerrüdün başlangıcının dava tarihi olduğunun kabulü gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle ; asıl dava yönünden davacının istinaf nedenleri peşin ödenen franchise bedelinin kullanılmayan süreye ilişkin kısmının iadesi yönünden yerinde olduğu ,menfi zararın istenemeyeceği,kişilik haklarına saldırı teşkil eden davalı eylemi kanıtlanamadığından koşulları bulunmayan manevi tazminat bakımından yerinde olmadığı sonucuna varılmaktadır. Franchise bedelinin iadesi yönünden davanın kısmen kabulü gerekirken davanın tümüyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde olduğundan,yapılan hata/eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün kaldırılmasına yeniden hüküm verilmesine; davanın kısmen kabulüne; 75.962-TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine,hükmün kesinleşen kısımlarının tekrar edilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı/ karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/04/2018 Tarih 2014/2493 Esas 2018/436 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; 1-“Asıl davanın kısmen kabulüne, 75.962-TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine, 2-Karşı davanın reddine” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; Asıl Dava Yönünden; “Alınması gereken 5.188,96-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 1.815,35-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.373,61-TL’nin davalı-karşı davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 1.840,55-TL peşin harçların davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,Davacı-karşı davalı lehine taktir olunan 10.675,06-TL nispi vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.200-TL bilirkişi ücreti ve 208-TL tebliğ masrafı olmak üzere toplam 1.408-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 1.100-TL sinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı -karşı davalıya verilmesine, Asıl davada ilk derece mahkemesince davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmediği ve bu husus bakımından hükmün istinaf edilmediği gözetilerek davanın reddolunan kısmı üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, Karşı Dava Yönünden; “Alınması gereken 35,90-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 684-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 648,10-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davacı/karşı davalı vekili için takdir olunan 4.750-TL nispi vekalet ücretinin karşı davacı/davalıdan alınarak davacı davalıya ödenmesine,” İstinaf yoluna başvuran davacı/karşı davalı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı/karşı davalı tarafından yapılan 80,38-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 60-TL’sinin davalı/karşı davacıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesine, bakiye kısmın üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine,dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 07/04/2022