Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1233 E. 2021/1742 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1233
KARAR NO: 2021/1742
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/04/2019
NUMARASI: 2018/644 Esas – 2019/404 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin, davalı ile … iş ortaklığına Tuzla atık su havzası tünel, kollektör ve şebeke inşaatı projesinde inşaat işleri, tesis, ekipman, 3. şahıs mali mesuliyet vb. riskleri teminat altına almak maksadıyla sigorta poliçesi düzenlediğini, düzenlenen inşaat tüm riskleri sigorta poliçesinin 04.11.2016 tarihinde 67.018,81-TL bedelle imzalandığını, daha sonra prim borcundan 3.000-TL düşülerek zeyilname düzenlendiğini, henüz poliçe teminatı süresi dolmadan 08.08.2017 tarihinde kısmi iptal belgesi imzalandığını, iptal belgesine göre 19.463,73-TL iadesi gereken prim bedelinin borçlunun hesabından düşüldüğünü, borca istinaden diğer adi ortak … aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak şirketin iflas erteleme başvurusu nedeniyle tahsilat olasılığı düştüğünden tahsilde tekerrür olmamak üzere diğer ortak olan … İnşaat hakkındaki işbu davaya konu Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı takibin başlatıldığını, davalının adi ortaklığın borçlarından müteselsilen sorumlu olduğunu, davalının takibe vaki itirazının haksız olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, sigorta poliçesinin adi ortaklık adına tek imza ile imzalanmış olup müvekkilinin yetkilisi tarafından imzalanmadığını, adi ortaklık sözleşmesinin 7 ve 8. maddeleri gereğince ortaklığın her iki adi ortak yetkilisinin müştereken imzası ile temsil edileceğini, bu nedenle poliçeden kaynaklanan borçtan müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, ayrıca adi ortaklık sözleşmesinde sorumluluğun …’a ait olacağının düzenlendiğini, borç miktarının nasıl hesaplandığının belli olmadığını, sigorta poliçesinden cayılması halinde sigortacının o ana kadar rizikoyu taşıdığı süreyle sınırlı bir şekilde prime hak kazanmasının mümkün olduğunu, bu nedenle icra inkar tazminatı talep edilmesi mümkün olmadığı gibi davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddi ile davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalının ortağı olduğu adi ortaklık tarafından yapım işi üstlenilen Tuzla atık su havzası (Ömerli Barajı) tünel, kollektör, ve şebeke inşaatı işlerini inşaat rizikolarına karşı davacı tarafından düzenlenen sigorta poliçesi ile 06.07.2017 başlangıç tarihli bir yıl süreli sigorta poliçesi ile sigorta örtüsü altına alındığı, sigorta priminin 67.018,81-TL olarak gösterildiği, 04.11.2016 tarihli zeyilname ile bedelden 3.000-TL indirim yapıldığı, 08.08.2017 tarihli kısmi iptal sonucu iadesi gereken primin 19.463,73-TL olarak belirlendiği, davalı ile dava dışı … arasında belirtilen inşaat işlerinin yapımı konusunda adi ortaklık kurulduğu, davacının kendi defterlerine göre, kısmi ödemeler mahsup edildikten sonra bakiye 31.753,07-TL alacaklı bulunduğu, TBK’nın 607/5 maddesinde ortaklığın yönetimi düzenlenmiş olup, adi ortaklığı oluşturan ortaklardan her biri ortaklık borçlarından dolayı üçüncü kişilere karşı müteselsilen sorumlu olduklarından sigorta sözleşmesinin geçerli kabul edildiği, diğer yandan incelenen davacı defterlerine göre poliçe bedeline mahsuben kısmi ödeme yapılmış olup, düzenlenen poliçe tarafların mutabakatı ile kısmi iptal edilip iade sağlandığından, poliçenin geçerli olmadığının ileri sürülmesinin MK’nın 2. maddesine aykırı olduğu, bu durumda davalı ortağın diğer adi ortakla birlikte poliçe borcundan sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; adi ortaklık sözleşmesi gereğince ortaklığın iki yönetim kurulunun müşterek imzasıyla temsil edileceğini, ayrıca ortaklığın tüm sigorta işlerinden diğer ortağın sorumlu olacağının belirtildiğini, bu nedenle tek imza ile kurulmuş olan sigorta poliçesinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, diğer ortağın adi ortaklığı tek başına temsil ve borç altına sokma yetkisi bulunmadığını, bu nedenle de müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, poliçe ile ilgili düzenlemelerin hiç birisinde müvekkilinin yer almadığını, müvekkilinin poliçeyi örtülü olarak kabul ettiğine dair bir tasarrufta bulunmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, iptal edilen sigorta poliçesine dayalı prim alacağının tahsiline yönelik takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; davalı ile dava dışı …’tan oluşan iş ortaklığına ait Tuzla atık su havzası tünel, kollektör ve şebeke inşaatı projesindeki inşaat işleri, tesis, ekipman, 3. şahıs mali mesuliyeti vb. riskleri teminat altına almak maksadıyla davacı tarafından tüm inşaat tüm riskler sigorta poliçesi düzenlendiği, poliçe 04.11.2016 tarihli olup prim bedelinin 67.018,81-TL olduğu, prim bedelinin ödeme planına göre taksitler halinde ödenmesinin kararlaştırıldığı, aynı tarihli zeyilname ile prim bedelinden 3.000-TL düşüldüğü, henüz poliçe teminatı süresi dolmadan 08.08.2017 tarihinde ise poliçenin iptal edilerek iadesi gereken prim bedelinin 19.463,73-TL olarak belirlendiği, bakiye prim borcunun ödenmemesi üzerine diğer adi ortak … aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, sonrasında ise bu kez tahsilde tekerrür olmamak üzere davalı … İnşaat aleyhine işbu davaya dayanak Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı takibinin başlatıldığı, davalının takibe vaki itirazı üzerine de işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Taraf ehliyeti, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahip kabul edilmelidir. 6098 sayılı TBK’nın 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Adi ortaklığa karşı açılacak davaların da davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılması (mecburi dava arkadaşlığı) gerekir. Buna bağlı olarak adi ortaklık borçlarına dayalı icra takibinde de adi ortaklığı oluşturan tüm ortakların borçlu olarak gösterilmesi gerekmektedir. Aksi halde geçerli bir takipten söz edilmesi mümkün değildir. Eldeki davada dava ve takip konusu prim borcu adi ortaklığa ait olmasına rağmen, adi ortaklardan sadece davalı … İnşaat hakkında takip başlatılmıştır. Bu nedenle davaya dayanak Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı takibi geçersizdir. Dolayısıyla ortada usulüne uygun olarak başlatılmış bir takip bulunmadığından, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Diğer yandan davacının takipte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığı gibi davanın da usule ilişkin bir nedenle reddi nedeniyle koşulları oluşmadığından, davalının kötü niyet tazminatı istemi reddedilmelidir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen husular yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak “davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/644 Esas-2019/404 Karar sayılı 02/04/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın REDDİNE, Koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin REDDİNE,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL ilam harcının davacı tarafından yatırılan 380,24-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 320,94-TL’nin davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 5.100-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” “İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 586,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 35-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/11/2021