Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1229 E. 2020/620 K. 24.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1229
KARAR NO : 2020/620
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/03/2019
NUMARASI : 2016/827 Esas-2019/261 Karar
DAVA: Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/06/2020
İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı … isimli kişiye hizmet karşılığında bu şahsın müvekkiline keşidecisi … Tic. A.Ş. olan 26.09.2014 ve 26.11.2014 tarihli 200.000’er-TL bedelli iki adet çek verdiğini, ancak çeklerin karşılıksız çıktığını, ayrıca çekin keşidecisini temsilen çekin ön yüzüne atılan imzalardan birinin yetkisiz temsilci olan davalıya ait olduğunu, dolayısıyla bu çeklere ilişkin borçtan TTK 818.m. yollamasıyla 678.m. uyarınca şahsen sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000-TL alacağın yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 07.05.2018 tarihli dilekçesi ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taleplerini 200.000-TL olarak ıslah ettiklerini, 200.000-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep ettiklerini bildirmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, dava konusu 26.09.2014 tarihli çekin 27.05.2014 tarihinde düzenlenen ve 28.05.2014 tarihinde davacıya teslim edilen ileri tarihli bir çek olduğunu, bu tarih itibariyle ise müvekkilinin şirketi temsile yetkili olduğunu, bu hususun ticari ve banka kayıtlarından da anlaşılacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dava konusu çek ve diğer iki çekin imzaları ikrar edilmiş çeklerden olduğu, dava dışı …..A.Ş’nin davalının yetkisiz olduğu yönünde herhangi bir itirazının bulunmadığı, ilgili çek ve önceki ve sonraki çeklerin de aynı kişilerce şirketi bağlar şekilde imzalandığı, süresinde ibraz edildiği ve karşılıksız kaşesinin vurulduğu, ibrazı sırasında imza edenlerden birinin yetkisiz hale gelmesinin çekin kıymetli evrak niteliğini ortadan kaldırmadığı, dolayısıyla bu çek nedeniyle keşideci şirketin icra takibine konu edilebileceği, dava dışı keşideci şirket hakkında işlem yapılmadan imzalayan kişiye alacak davası yöneltilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin alacağını tahsil etmek için öncelikle keşideci, lehdar ve davalı hakkında icra takibi başlattığını, ancak borcun keşideci ile lehdardan tahsil edilemediğini, her iki şirketin de ticari faaliyetlerini sürdürmediklerini, icra takibinden bir netice alınamadığından bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, davalının her iki çeke de yetkiliymiş gibi imza attığını ve bu nedenle çeklere ilişkin borçtan şahsen sorumlu olduğunu, çeklerin ileri tarihli olduğunu ise ispat edemediğini, mahkemenin taraflarca getirilme ilkesine aykırı olacak şekilde delil toplamaya çalıştığını, müvekkilince hakkın kötüye kullanılmasının söz konusu olmadığını, zira bu dava açılmadan önce başlatılan bir icra takibinin olduğunu, ancak keşideci ve lehdarın malvarlığına rastlanılmadığından bu davanın açıldığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, yetkisiz temsilci tarafından imzalandığı ileri sürülen çeke dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davalı, çeklerin ileri tarihli olarak düzenlendiğini, çeklerin düzenlendiği tarihte keşideci şirketi temsile yetkili olduğunu, dolayısıyla şahsi sorumluluğunun bulunmadığını savunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. TTK’nun 678.m. uyarınca temsile yetkili olmadığı hâlde bir kişinin temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kişi, o poliçeden dolayı bizzat sorumludur; bu poliçeyi ödediği takdirde, temsil olunduğu kabul edilen kişinin haiz olabileceği haklara sahip olur, aynı Yasanın 818/1-c m. uyarınca bu hüküm çekler hakkında da geçerlidir. Dava konusu 26.09.2014 tarihli çek incelendiğinde, keşidecisi …. San. Ve Tic. A.Ş., lehdarı dava dışı … olan, arkasında sırasıyla lehdarın ve davacının ciroları olan, süresinde ibraz edilmiş ancak karşılıksız kalmış olduğu, ayrıca keşideci kısmında iki ayrı imza bulunduğu görülmüştür. Dava dışı keşideci şirkete ait sicil kaydı incelendiğinde, 30.05.2014 tarihine kadar şirketi davalı da dahil 3 temsilci müşterek imzaları ile temsil ve ilzama yetkili iken, 30.05.2014 tarihi itibariyle davalının temsil yetkisinin sona erdiği görülmüştür. Davalı çeklerin ileri tarihli olduğuna dair çeklerin lehdarı tarafından keşidecisi adına düzenlenen çeklerin bilgilerinin yer aldığı tahsilat makbuzu fotokopisi sunmuş ise de, her zaman düzenlenmesi mümkün olup aslı da sunulmayan bu belge iddianın ispatı için yeterli görülmemiştir.Davacı tarafça;26.9.2014 tarihli çeke dayalı olarak Büyükçekmece …icra dairesinin … esas sayılı dosyasında lehdar, keşideci şirket ve davalı hakkında ilamsız takip başlatıldığı ,davalının itirazı neticesinde takibin durduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafça çeklerin keşideci şirket tarafından benimsendiğine dair bir delil de sunulmamış olup, salt keşideci şirket tarafından icra takibine itiraz edilmemiş olması çeklerin benimsendiğinin kabulü için yeterli görülmemiştir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 12/06/2013 tarihli 2012/3502 E., 2013/12232 K. sayılı emsal kararı; Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 24.05.2017 tarihli 2016/13108 E., 2017/4146 K. sayılı emsal kararı).Bu durumda davacının, yetkisiz temsilci olup borçtan bizzat sorumlu olan davalı aleyhine iş bu davayı açmakta haklı olduğu kabul edilmesi gerektiğinden, davanın ıslah edilen hali ile kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın ıslah edilen hali ile kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/827 Esas-2019/261 Karar sayılı 01/03/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “200.000- TL’nin 26/09/2014 tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, “İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ;”Alınması gerekli 13.662- TL harçtan; davacı tarafından peşin yatırılan 170,78- TL peşin harç ile 3.244,73- TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.415,51 TL harcın mahsubu ile eksik olan 10.246,49- TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan toplam 3.415,51- TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 441- TL talimat masrafı, 183,15- TL tebligat ve müzekkere posta masrafı olmak üzere toplam 624,15 -TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı lehine taktir olunan 22.450-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan 65,70-TL posta masrafının davalı dan alınarak davacıya verilmesine,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 24/06/2020