Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1225 E. 2021/1594 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1225
KARAR NO: 2021/1594
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2019
NUMARASI: 2015/1039 Esas 2019/222 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili;taraflar arasında 27.04.2014 tarihinden beri devam eden bayilik sözleşmesinin 18.09.2010 tarihinde sona erdiği,19.09.2010 tarihinde 5 yıllık yeni bir sözleşme imzalandığını,satışların DBS ve vade usulü ile satış yapıldığını, bu çerçevede varılan mutabakat sonunda … AŞ’de müvekkili şirkete 850.000-TL limitli DBS hesabı açıldığını ve faturaların bu hesaptan otomatik olarak ödendiğini, ancak 2015 yılında oluşan bu teamüle aykırı olarak müvekkili şirketten 600.000-TL değerinde teminat mektubu istendiğini, teminat mektubunun davalıya verildiğini, bu teminat mektubunun şartları oluşmadan 02.07.2015 tarihinde nakte çevrilmek istendiğini, bunun üzerine müvekkilinin ticari itibarını düşünerek teminat mektubu bedeli kadar 600.000-TL’yi DBS hesabına nakten yatırıldığını, aynı gün “vadesi gelmemiş alacak” açıklaması ile davalı tarafından bu paranın hesaptan çekildiğini, muhtemel mal siparişleri için nakte çevrilmek istendiği söylenen 600.000-TL ve fatura ibrazında otomatik olarak tahsil edilebilecek 850.000-TL limitinde DBS imkanı varken, 6, 7 ve 8 Temmuz 2015 tarihlerinde akaryakıt nakli için giden davacı şirket araçlarına akaryakıt ve LPG verilmediğini, peşin ödeme istendiğini, gece yarısı oluşan bu durumun çözümü için hemen ertesi gün davalının hesaplarına nakit peşin para aktarılarak mal alımının sağlanabildiğini, oysa satış ve ödeme sisteminde tek taraflı yapılacak değişikliklerin en az 7 gün öncesinde müvekkili şirkete bildirilmesinin sözleşme gereği olduğunu, bunun üzerine Diyarbakır … Noterliğinin 09.07.2015 tarihli ihtarı ile satış ve ödeme tahsilat sistemine riayet edilmesi ve haksız yere el konulan 600.000-TL’nin derhal iadesini istediklerini, sonuç alamayınca da İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının itirazıyla takibin durduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı ile daha önce imzalanan anlaşmaların 18.09.2010 tarihindeki protokol ile feshedildiğini, fesih protokolünde davacı tarafın işlememiş kira süresine tekabül eden 270.000-USD+KDV bedelin 30 iş günü içinde müvekkili şirkete ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, fesih protokolünden doğan müvekkilinin alacağı için 25.01.2011 tarihli 493.097,22-TL bedelli fatura düzenlendiğini, davacının maliki olduğu taşınmazın birinci dönem 5 yıl, ikinci dönem 4 yıl süre ile müvekkili şirkete kiralanmasına ilişkin 26.01.2011 tarihli kira sözleşmesi düzenlenerek tapuya şerh edildiğini,taşınmaz üzerinde kurulu akaryakıt istasyonunun davacı tarafından işletilmesi için 19.09.2010 tarihli bayilik anlaşması, satış yeri çerçeve protokolü akdedildiğini,davacı tarafından, müvekkili şirket nezdinde doğmuş ve doğacak her türlü borcun teminatını teşkil etmek üzere 02.06.2015 tarihine kadar geçerli olan 600.000-TL bedelli teminat mektubu verildiğini,kira sözleşmesinin 4. maddesinde kararlaştırılan 2.264.594,64-TL kira bedelinin 493.097,22-TL’si, kiralayanın 25.02.2011 tarihli 493.097,22-TL bedelli fatura borcundan mahsup edilerek, kalanın ise 07.07.2011 tarihinde davacıya nakden ödendiğini,satış yeri çerçeve protokolü gereği teminat mektubu süresinin sona erme tarihinden en az 15 gün önce uzatma ve yenileme işlemini yerine getirmediği taktirde, …’nin mevcut teminat mektubunu nakte çevirme ve nakit teminat olarak uhdesinde tutma hakkı bulunduğunu, süre bitim tarihinde yenilenmemesi ve uzatılmaması nedeniyle, teminat mektubunu nakte çevrilmesi için bankaya başvurulduğunu, bunun üzerine davacının banka teminat mektubu bedelini nakit olarak ödediğini, davacının Diyarbakır 1. Noterliğinin 28.08.2015 tarihli ihtarı ile kira sözleşmesini 19.09.2015 tarihi itibariyle sona erdiğini bildirdiğini, kira sözleşmesinin birinci dönemi 5, ikinci dönemi 4 olmak üzere toplam 9 yıl süreli olarak düzenlendiğini, kira sözleşmesinin 7. maddesi gereğince davacının, kira dönemi sonuna kadar işlememiş süre olarak kabul edilecek dönem tekabül eden 866.712-TL kira bedelini faiziyle birlikte ve …’nin gerçekleştirdiği yatırımın rayiç bedelini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bu kapsamda davacıya sözleşmeye uygun olarak 18.09.2015 tarihli 1.046.320,16-TL bedelli, 18.09.2015 tarihli 261.988,76-TL bedelli, 30.11.2015 tarihli 58.778,19 TL bedelli e-faturaların düzenlendiğini, davacı tarafından yatırılan nakit teminat bedelinin davacıdan olan alacaklardan mahsubu neticesinde hali hazırda müvekkilinin davacıdan 708.927,42-TL alacaklı olduğunu, taraflar arasında ticari hesap ilişkisi tasfiye edilmeden nakte çevrilip bekletilen teminatın iadesinin talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddi ile müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; sözleşmenin 6. maddesi uyarınca bayinin teminat mektubu vermesinin zorunlu olduğu, davacının verdiği teminat mektubunun 02.07.2015 tarihine kadar uzatıldığı, davalının 02.07.2015 günü teminat mektubunun tahsili için bankaya başvurduğu, çerçeve protokolün 6. maddesi hükmü uyarınca süreli teminat mektubu verilmesi halinde, sona erme tarihinden en az 15 gün önce miktarı ve içeriği değiştirmeksizin, uzatma veya yenileme işlemlerini yerine getirmeyi, aksi taktirde …’nin mevcut teminat mektubunu nakte dönüştürerek uhtesinde nakit olarak tutabileceği düzenlemesinin bulunduğu, davacının da …’ye yeni bir teminat mektubu vermeyi istediğine dair iddia ve delili bulunmadığından, teminat mektubunun nakte dönüştürülmesinin ya da davacının DBS hesabına yatırdığı mektup bedelini nakit teminat olarak tutmasının sözleşme hükümlerine göre mümkün bulunduğu, her ne kadar kira sözleşmesi 26.01.2011 tarihli ise de, sözleşmede fiili akaryakıt satışının başlama tarihinin kira başlangıcına gönderme yaptığı, önceki sözleşmeden sonra yeni sözleşme düzenlenerek bir boşluk verilmeksizin fiili akaryakıt satışına devam edilmesi nedeniyle, 5 yıllık sürenin de 19.09.2015 tarihinde sona ereceği, davacının kira sözleşmesini ikinci dönem olan 4 yıllık devir yönünden yazılı olarak yenileme iradesini bildirmediği, hal böyle olunca kira sözleşmesinin 2. dönemi için ödenen KDV hariç 866.712-TL’nin davacı şirket uhdesinde kaldığı, davacının ilk dönem kira bedeli kapsamında 26.11.2011 günü KDV hariç 5 yıllık kira bedeli olan 1.052.436-TL, ikinci dönem kapsamında da yine aynı gün KDV hariç 866.712-TL’lik faturalar düzenlendiği, her ne kadar davacı bu tutarların eksik ödendiğini ileriye sürmüşse de, dosyada mevcut olan 07.02.2011 tarihli davalı şirketin … hesabından davacıya gönderilen 2 tutarın toplamının 1.953.542,42-TL olduğu, davacının ticari kayıtlarında da görüldüğü, kira dönemlerine ilişkin her iki faturanın KDV dahil toplamlarının 2.264.594,64-TL olduğu, ödenen bu miktar çıktığında eksik kira ödemesinin 311.052,22-TL olduğu, ancak 18.09.2010 tarihli protokolde, önceki kira sözleşmesi kapsamında işlemeyen süre yönünden 270.000-USD+KDV davacının iade borcunun bulunduğu, davalının bu kapsamda 25.01.2011 günü kira iade bedeli açıklamasıyla 270.000-USD karşılığı KDV dahil 493.097,22-TL’yi davalıya fatura ettiği, her ne kadar davacı 18.09.2010 tarihli protokolün hile ile düzenlendiğini de bildirmişse de, irade fesadı yönünden herhangi bir delil bulunmadığı, bu durumda fesih protokolünden kaynaklı 493.097,22-TL borcunun bulunmasına göre, yukarıdaki kira bedelinden 311.052,22-TL kesinti yapılmasına nazaran eksik ödeme bulunmadığı, bilakis 18.09.2010 tarihli protokolden dolayı bakiye 182.045-TL borcunun kaldığı, böylece kira ödemelerinin ilk beş ve devamı halinde sonraki 4 yıl yönünden sözleşmenin tapuya şerhini müteakip davacıya havale edilmesine göre, ikinci dört yıl yönünden KDV hariç 816.712-TL davacının iade borcunun bulunduğu,sözleşmenin 7. maddesinde de kiralayanın ikinci kira dönemine ilişkin kabul iradesini yazılı olarak göstermeyerek, iş bu sözleşmenin ilk 5 yıllık kira sözleşmesi hitamında tek taraflı olarak fesih etmesi halinde kira sözleşmesinin sona erdiği tarihte, kira dönemi sonuna kadar işlememiş süre olarak kabul edilerek, döneme tekabül eden toplam 866.712-TL tutarındaki kira bedelinin iş bu kira sözleşmesinin imza tarihinde geçerli hesaplanacak faizi ile birlikte ödenmesi gerekeceği, her halükarda davalının elinde tuttuğu 600.000-TL tutarlı teminatın hesaplama yapılmaksızın dahi davacının riskini karşılamaya yetmediği, bu nedenle davalının teminat mektubu bedelini tutmakta haklı olduğu, takip tarihi itibariyle davacının haklı olmadığı kötü niyet tazminatı şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili; teminat mektubu bayilik sözleşmesi kapsamında mal alım satımına ilişkin olarak verilmiş olup, işlememiş döneme ait kira bedelinin teminatı olmadığını, teminat mektubunun nakde çevrildiği tarih itibariyle davacının davalıya borcunun bulunmadığını, ancak mahkemece alınan bilirkişi raporunda bu hususun göz ardı edildiğini, satış yeri çerçeve protokolünün 6. maddesi gereğince teminat mektubunun bayilik işletim sözleşmesi kapsamında verildiğinin anlaşıldığını, maddenin devamındaki ibarelerin garanti sözleşmesi koşullarına aykırı olması ve davalının konumu nedeniyle geçersiz olduğunu, bu nedenle tarafların bayilik sözleşmesi kapsamında alacak-borç durumunun tespitinin gerektiğini, ancak bilirkişinin kira bedelini borca dahil ettiğini, önceki kira sözleşmesinin süresi 15 yıl ve kira bedeli 125.000-USD olarak belirlenmiş iken 18.09.2010 tarihli fesih protokolünde bakiye süre için 270.000-USD kabul edilmesinin, müvekkiline protokolün hile veya hata ile imzalatılması ile mümkün olduğunu, ayrıca bu durumun Rekabet Kurulu kararına uygunluğunun incelenmesi gerektiğini, taraflar arasındaki ilişkinin tasfiye edilmediğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava,sözleşme gereği davalıya verilen teminat mektubunun tazmini istemi üzerine davacı tarafından davalıya verilen nakit teminatın iadesi istemine ilişkindir. Somut olayda; taraflar arasında önceki döneme ait bayilik ve kira sözleşmeleri ile tüm protokollerin 18.09.2010 tarihli fesih protokolü ile feshedildiği, protokolün 2.1 maddesinde davacının davalıya işlememiş döneme tekabül eden 270.000-USD+KDV bedeli iade etmeyi taahhüt ettiği, 19.09.2010 tarihi itibariyle taraflar arasında beş yıl süreli bayilik sözleşmesi ile 26.01.2011 tarihinde kira sözleşmesi akdedildiği, satış yeri çerçeve protokolünün 6. maddesinde; bayinin işbu protokol, bayilik sözleşmesi ve sair taahhütlerinden doğan her türlü borç ve taahhüdünün garantisini teşkil etmek üzere teminat mektubu vereceğinin, süreli teminat mektubunun bayi tarafından süre bitiminden en az 15 gün önce uzatılmaması veya yenilenmemesi halinde …’nin teminat mektubunu nakde çevirebileceğinin belirtildiği; 26.01.2011 tarihli kira sözleşmesi beş yıl süreli olup süre bitiminde bayinin yeni sözleşme imzalamaya karar vermesi halinde dört yıl daha devam edeceğinin belirtildiği, kira bedelinin ilk beş yıl için 1.052.436-TL, sonraki dört yıl için 866.712-TL olarak kararlaştırıldığı, sözleşmenin 7. maddesinde, kiralayanın beş yılın sonunda sözleşmeyi yenilememesi halinde, işlememiş döneme tekabül eden 866.712-TL ile …’nin yatırım bedellerini …’nin düzenleyeceği fatura tarihlerini takip eden 10 gün içinde …’ye ödemeyi taahhüt ettiği, teminat mektubunun süre sonunda 02.07.2015 tarihinde davalı tarafından nakde çevrilmek üzere bankaya başvurulması üzerine 600.000-TL mektup bedelinin davacı tarafından ihtirazi kayıt konulmaksızın davalıya nakden ödendiği ve davalı tarafından nakit teminat olarak hesapta tutulduğu, taraflar arasındaki sözleşmelerin beş yıllık süre bitimi olan 19.09.2015 tarihi itibariyle yenilenmeyerek kendiliğinden sona erdiği anlaşılmaktadır. Davacı 5 yıllık ilk dönem kira süresinin bitiminde sözleşmeyi yenilemeyeceğini davalıya bildirmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; 26.01.2011 tarihli kira sözleşmesine istinaden davalı tarafından davacıya toplam 1.953.542,42-TL ödeme yapıldığı, davacının düzenlediği faturalara göre davalının 311.052,22-TL eksik ödeme yaptığı, ancak davacının 18.09.2010 tarihli fesih protokolünde önceki işlememiş döneme ait taahhüt ettiği 270.000-USD iade borcunun bulunduğu, davalının bu tutarı davacıya 493.097,22-TL olarak fatura ettiği, davacının faturaya yasal süresinde itiraz edildiğine dair bir iddia ve delil ileri sürülmediği, bu tutardan davalının 311.052,22-TL eksik ödemesinin mahsubu ile davacının bakiye 182.045-TL borcunun kaldığı, ayrıca davacının son kira sözleşmesinin 4 yıllık dönemine ilişkin olarak da 866.712-TL iade borcunun bulunduğu, bu nedenle davalının elinde tuttuğu 600.000-TL teminat mektubu bedelinin davalının riskini karşılamaya yetmediği tespit edilmiştir. Satış yeri çerçeve protokolünün 6. maddesinde bayinin, işbu protokol, bayilik sözleşmesi ve sair taahhütlerinden doğan her türlü borç ve taahhüdünün garantisini teşkil etmek üzere teminat mektubu vereceği ve süreli teminat mektubunun bayi tarafından süre bitiminden en az 15 gün önce uzatılmaması veya yenilenmemesi halinde …’nin teminat mektubunu nakde çevirebileceği hüküm altına alınmış olup, teminat fonksiyonu sadece bayilik sözleşmesi kapsamında mal alışverişi ile sınırlandırılmamış olmakla, peşin ödenmiş olan bakiye süreye isabet eden kira bedelini de kapsadığı açıktır. Süresi dolan teminat mektubunun yenilenmesi/süresinin uzatılması yönünde davacının da bir girişimi bulunmadığından, davacının teminat mektubunun nakde çevrilmesini istemesinde sözleşmeye aykırılık yoktur. Yine davalının davacıdan sözleşmelerden kaynaklanan bakiye alacağının da bulunduğu tespit edilmesine ve sözleşmelerin yenilenmeyerek sona ermesine göre, davalıya ödenmiş olan mektup bedelinin iadesinin talep edilmesi mümkün değildir. Kaldı ki davalının teminat mektubunu nakde çevirme başvurusu üzerine, davacı tarafından ihtirazi kayıt konulmaksızın mektup tutarı davalının hesabına yatırılmıştır. Diğer yandan davacı vekilince sözleşmenin hata veya hile ile müvekkiline imzalatıldığı ileri sürülmüşse de, bu hususta herhangi bir delil ibraz edilmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 13,50-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.04/11/2021