Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1223 E. 2021/1587 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1223
KARAR NO: 2021/1587
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/01/2018
NUMARASI: 2016/696 Esas-2018/100 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Davanın reddine dair kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin 31.03.2016 tarihli genel kurul toplantısına katılmak için belirtilen gün ve saatte şirkette hazır bulunduğunu, yönetim kuruluna usulsüz seçilen … isimli kişinin hissedarlar cetvelinde ismini gördüğünden itiraz etmek ve yasal haklarını kullanmak için hissedarlar cetveline şerh düşmek istediğini, bunun üzerine şirketin yönetim kurulu başkanı ve üyelerinin müvekkiline hissedarlar cetveline şerh düşemeyeceğini, toplantı tutanağına da itiraz edemeyeceğini belirterek, “tutanağı imzalamayacaksan derhal fabrikayı terk et, aksi halde biz seni çıkarmayı biliriz” diyerek bağırdıklarını, davacının polisi aradığını, polisin gelmesiyle de onlarla birlikte karakola giderek toplantıyı terk etmek zorunda kaldığını, genel kurul toplantısında müvekkilinin yokluğunda kararlar alındığını, davacının toplantıya katılıp oy kullanması engellenerek usulsüz bir şekilde kendi kendilerini ibra ederek bilanço ve gelir tablolarını onaylayarak yönetim kurulu üyelerinin seçiminin yapıldığını belirterek, davalı şirketin 31.03.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline veya butlanına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının …’in hissedar olduğunu Aralık 2015 tarihinde öğrendiğini, bu nedenle hazirun cetveline şerh düşmeye veya bu hissadarın hissedarlığına itiraz etmeye hakkı olmadığını, davacının toplantı salonundan kendi isteğiyle ayrıldığını, davacının belirttiği soruşturmada takipsizlik kararı verildiğini, davacının genel kurula katılmasının engellendiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, ayrıca hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davaya konu genel kurul hazirun cetvelinin incelenmesinde; …’ın 5.266.800 hisse ve sermaye oranı, …’ın 3.828.000 hisse ve sermaye oranı, …’ın 2.640.000 hisse ve sermaye oranı, …’ın 1.320.000 hisse ve sermaye oranı, …’in ise 145.200.000/13.200.000 hisse ve sermaye oranı olmak üzere toplam 10.560.000/13.200.000 hisse ve sermaye oranında genel kurulun toplandığı, davacının zorla genel kuruldan atıldığı iddiasının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı gereği ispatlanamadığı gibi, alınan kararların nitelikli çoğunluğu gerektirecek kararlar olmadığı, davacı genel kurula katılmış olsa dahi davacıya ait hisse ve sermaye oranının TTK’nın 418. maddesinde tespit edilen karar nisabında bir etkisinin olmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; müvekkilinin … isimli kişinin hissedarlar cetvelinde ismini gördüğünden itiraz etmek ve yasal haklarını kullanmak için hissedarlar cetveline şerh düşmek istediğini, bunun üzerine şirketin YK başkanı ve üyelerinin müvekkiline hissedarlar cetveline şerh düşemeyeceğini, toplantı tutanağına da itiraz edemeyeceğini belirterek, “tutanağı imzalamayacaksan derhal fabrikayı terk et, aksi halde biz seni çıkarmayı biliriz” dediklerini, davacının polisi aradığını, polisin gelmesiyle de onlarla birlikte karakola giderek toplantıyı terk etmek zorunda kaldığını, davacının toplantıya katılıp oy kullanması engellenerek usulsüz bir şekilde yönetim kurulu üyeleri ibra edilerek bilanço ve gelir tablolarının onaylandığını ve yönetim kurulu üye seçimi yapıldığını, müvekkilinin toplantıya katılmasının engellendiğini, bu durumun alınan kararların iptalini gerektirdiğini, yönetim kurulu üyeleri dışındaki çoğunluk hissesinin davacıya ait olması karşısında davacının toplantıya katılması halinde yönetim kurulu üyelerinin ibra edilemeyeceğini, ayrıca ibra oylamasında pay oranlarına göre bir değerlendirme yapılmadan davanın reddine karar verilmesinin usulsüz olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 31.03.2016 tarihli genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 445. ve 446. maddelerinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin, yönetim kurulu ile kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa, yönetim kurulu üyelerinden her birinin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 447. maddesine göre ise; genel kurulun, pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır. Somut olayda; dava konusu genel kurul toplantısı öncesinde davacının diğer ortak …’in ortaklık sıfatına itiraz ederek hazirun cetveline şerh düşmek istediği ve bu nedenle hazirun cetvelini imzalamadığı, soruşturma dosyasındaki ifadelerinden de anlaşılacağı üzere davalı şirket yönetim kurulu başkan ve üyelerinin davacıya hazirun cetvelini imzalamaz ise toplantıyı terk etmesini söyledikleri, davacının da polisi arayarak toplantıdan ayrılarak karakola gittiği; davacının ayrılmasından sonra başlayan genel kurul toplantısında ise yönetim kurulu faaliyet raporunun okunarak müzakeresine dair 2 numaralı, 2015 yılına ait bilanço ve gelir tablolarının okunarak müzakeresine dair 3 numaralı, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına dair 4 numaralı, yönetim kurulu üye seçimine dair 5 numaralı ve yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmemesine dair 6 numaralı kararın alındığı anlaşılmaktadır. Davacı hazirun cetvelini imzalamamış, yönetim kurulu başkan ve üyesi olan diğer ortaklarca imzalamaması halinde toplantıya katılamayacağı söylenerek toplantıyı terk etmesi istenmiş olup, davacı polisi arayarak toplantıdan ayrılmıştır. Davacının şikayeti üzerine başlatılan ceza soruşturmasında da davacının tehdit edildiği yönünde delil bulunmadığı belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Bu durumda davacının toplantıya katılımının zorla engellendiği iddiası yerinde değildir. Diğer yandan genel kurul toplantısında alınan ibra kararı dışındaki kararlar, nitelikli çoğunluk gerektiren türden kararlardan değildir. Bu nedenle davacı toplantıya katılıp olumsuz oy kullandığı takdirde dahi alınan kararların sonucunun değişmeyeceği açıktır. Bu nedenle mahkemece ibra kararı dışındaki genel kurul kararları yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. TTK’nın 436/2 maddesi gereğince yönetim kurulu üyeleri, kendilerinin ve birbirlerinin ibrasına ilişkin kararlarda oy hakkını haiz değillerdir. Bu hüküm emredici nitelikte olduğundan, bu madde hükmüne aykırı hareket edilmesi halinde kullanılan oylar geçersiz olduğundan, bu oylar ile alınan genel kurul kararları da geçersizdir. Somut olayda davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri olan …, … ve … kendi ibralarında oy kullanmamış iseler de bir diğer yönetim kurulu üyesinin ibrasında oy kullanmışlardır. İbra oylamasına katılan yönetim kurulu üyelerinin toplam oy oranı %70 olup, %20 hisseyi temsil eden davacı toplantıya katılmamış, %10 hissedar … da çekimser kalmış olmakla, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin söz konusu karar, gerekli oy çoğunluğu bulunmadığından geçersizdir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 4 numaralı karar yönünden davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak “davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin 31.03.2016 tarihli genel kurulunda alınan yönetim kurulu üyelerinin ibrasına dair 4 numaralı kararın iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/696 Esas-2018/100 Karar sayılı ve 25/01/2018 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜNE, 31.03.2016 tarihli genel kurulda alınan 4 no.lu kararın iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, ” İlk derece yargılama giderine ilişkin olarak; Alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcından, 29,20-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 30,10-TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından ödenen 62,70-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı vekili lehine takdir olunan 4.080-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı vekili lehine takdir olunan 4.080-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 78,30-TL yargı giderinden davanın kabulü oranında hesaplanan 40–TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafça yapılan 11-TL yargı giderinden davanın reddi oranında hesaplanan 5,50-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, kalanın üzerinde bırakılmasına, Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL istinaf karar harcının talebi halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan 35,55-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 18-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021