Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1213 E. 2021/1691 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1213
KARAR NO: 2021/1691
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2019
NUMARASI: 2016/1389 Esas-2019/126 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklık Pay Tespiti- Tescili)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Asıl davanın kabulüne ilişkin kararın davacı vekili ve asli müdahil vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili; müvekkili ile davalı …’in öz kardeş olduklarını, davalı … ünvanlı şirkette ortak olduklarını, şirkette müvekkilinin %15, davalının ise %55 oranında ortaklıkları bulunduğunu, şirketin güncel sermayesinin 1.088 -TL itibari değerde 3.000 paya bölünmüş olup toplam 3.264.000-TL kıymetinde olduğunu, şirketin büyük ortağı olan davalıya ait olarak görülen ortaklık payının içinde olmak üzere müvekkiline ait ek %10 oranındaki ortaklık payını da uhdesinde muhafaza ettiğini, müvekkilinin bu zamana kadar olan muhtelif taleplerine rağmen kendisine iade etmediğini, tarafların ortağı olduğu şirketin kar dağıtım hesaplarının incelendiğinde kar dağıtımının önce %55 oranında hissedar olan davalı …’e yapıldığını, daha sonra müvekkiline ait olan ek %10 oranındaki hisse karşılığı kar payı, yine davalı tarafından kısmen elden kısmen ise banka aracılığı ile nakden müvekkiline ödendiğini, müvekkiline ait banka kayıtlarının incelendiğinde bu durumun açıkça ortaya çıkacağını, ancak şirketin gidişatı dikkate alınarak davalı uhdesinde bulunan hisselerin artık kendisine iade edilmesi gerektiğini belirtmiş ise de, davalının müvekkilinin beyanlarını kabullenmesine ve müvekkiline ait ek %10 oranındaki hisseyi uhdesinde bulundurduğunu, beyan etmesine rağmen “zamanının olmadığı” şeklindeki suni gerekçesiyle müvekkilinin taleplerini red ettiğini beyan ettiğini, elektronik posta yazışmalarında görüldüğü üzere davalının bu davadaki uyuşmazlığa ilişkin açık ikrarının bulunduğunu beyan ederek, … A.Ş.’de davalı …’e ait olan %55 oranındaki şirket hisselerinin %10 tutarlık kısmının müvekkiline aidiyetinin tespiti ile %10 oranındaki kısmın müvekkili adına cebren tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde ; açılan davayı kabul ettiğini beyan etmiştir. Davalı … A.Ş. davaya cevap vermemiştir. 6100 Sayılı HMK m. 128 gereğince iddia olunan vakıaları kanunen reddetmiş sayılmıştır.
ASLİ MÜDAHALE TALEBİ: Asli Müdahil davalı …’ in boşanma aşamasında bulunan eşi … vekili müdahale dilekçesi ile; müvekkilinin dava konusu … A.Ş.’nin %15 hissesine sahip ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, diğer tüm yönetim kurulu üyeleri gibi 1. derecede imza yetkisi bulunduğunu, ayrıca müvekkilinin davalı … ile 1982 yılından beri evli olduğunu, davalı …’ in 09.11.2016 tarihinde şiddetli geçimsizlik nedeni ile İstanbul Anadolu 15. Aile Mahkemesinde 2016/1036 Esas sayılı dosya ile zina nedeniyle boşanma davasını açtığını, kendisinin de 10.01.2017 tarihinde İstanbul Anadolu 1. Aile Mahkemesinde 2017/19 esas sayılı dosya ile aralarında “Zina nedeni ile boşanma ve mal rejimi tasfiyesi” davası açtığını, dosyanın halen derdest olduğunu,boşanma davasında davalıya ait … A.Ş.’nin %55 hissesi üzerine 3.kişilere devrinin engellenmesi için ihtiyati tedbir konulduğunu, açılan davanın asıl amacının boşanma ve mal rejimi tasfiyesine konu olan ve üzerine 3. kişilere devir edilmemesi için tedbir kararı olan hisselerin, mahkeme kararı ile tescilini sağlayarak, davalının mal varlığını azaltmaya yönelik olduğunu, emsal olarak gösterilen İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı dava ile, davalının talep edilen %10 hissesinin, toplamda her iki davada %20 hissesinin herhangi bir şekilde devrine ve tesciline karar verilmesi durumunda aile mahkemelerinde yargılamaya konu olan davalı …’in malvarlığında azalma olacağını, dava konusu hisselerin hukuka aykırı olarak tescilinin engellenmesi için müvekkili …’in bu davaya müdahil olmasında hukuki yarar bulunduğunu beyan ederek müvekkili …’in davaya asli müdahil olarak kabulüne,muvazalı olarak açılan davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak devri istenen hissenin ve şirket öz varlığının tespiti açısından şirketin tesisi, makineleri, demirbaşları, taşıtları, gayrimenkulleri üzerinde teknik bilirkişi tarafından inceleme yaptırılmak suretiyle rayiç bedel raporu alınmış, bu rapora göre şirket öz varlığı tespit edilmiş, tespit edilen öz varlık üzerinden devri talep edilen %10 oranındaki pay karşılığı değerin 8.135.511-TL değerlendirilerek davacı ve asli müdahilden bu miktar üzerinden harç alınmış, davalı …’in davacının iddialarının doğru olduğunu beyan ederek davayı kabul ettiğini beyan etmesi karşısında; davanın davalı … yönünden davanın kabulü nedeniyle kabulüne, diğer davalı şirketin bu davada taraf sıfatı bulunmadığından davanın usulden reddine dair hüküm verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1- Davacı vekili; asli müdahilin mazeret bildirmediği halde duruşmaya katılmadığını, harçlı olarak yenilenmesi için süre verilmesi aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, asli müdahale talebinin düştüğünü, gerekçeli kararda asli müdahaleye ilişkin herhangi bir karar verilmediğini, asli müdahale talebinde korunmaya değer hukuki yarar bulunmadığını, asli müdahilin kendisine dair bir hak iddiasında bulunmadığını, müdahale talebine dayanak teşkil ettiği muvazaa iddiasının ispat edilemediğini, asli müdahil davaya müdahale dilekçesinin 3. sayfasının en son paragrafında iddiaları vasıflı yolla ikrar ederek davalı şirketin hisselerinin dört ortak arasında eşit olarak bölüşüldüğünü kabul ettiğini, asli müdahilin yatırdığı harcın iadesine karar verildiğini, anılan hükümden asli müdahale talebinin reddine karar verildiği kanaatiyle müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, taleplerinin kabulü ile asli müdahale talebinin reddine ve kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2-Asli müdahil vekili; tanıklarının dinlenilmesi gerektiğini, haklarında karar verilmesi gerektiğini, davacının davasında hukuki yararın bulunmadığını, TMK m. 2 ye aykırılık bulunduğunu, muvazaalı devir yapılarak davalı …’ in mal varlığında azaltma amacı ile kendisinin mal tasfiyesinde zarara uğratılmak istenildiğini, davacı ile davalıların vekillerinin aynı kişiler olup bunun da muvazaaya karine olduğunu, ileri sürerek kararın kaldırılması ile davanın reddine kendi lehine hüküm verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davacı …’ in, davalı- kardeşi …’in diğer davalı olan … AŞ nezdinde bulunan senede bağlanmamış % 55 oranındaki çıplak paylarının % 10’luk kısmının kendisine ait olduğu iddiası ile; mezkur % 10 oranındaki davalı … çıplak paylarının kendisine ait olduğunun tespiti, devri, pay defterine kaydı ve ticaret siciline tescili talebine ilişkindir. İlk derece Mahkemesi tarafından; 24.01.2017 tarihinde asli müdahale talebinde bulunan …’ in hisse devri talep edilen hisseler üzerinde mal rejimi davasından kaynaklanan alacak iddiası olduğu değerlendirilerek, müdahale harcı tamamlattırılmak suretiyle 22.03.2017 tarihinde davaya asli müdahil olarak kabulüne dair ara karar tesis edilmiştir. İlk derece Mahkemesinin kararı; davacı tarafından asli müdahale yönünden hüküm verilmemesi ve lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi açısından, asli müdahil tarafından kararın kendileri yönünden hüküm verilmemesi ve davanın kabulü yönünden istinaf edilmiştir. Çıplak payın devri adi yazılı şekilde yapılan sözleşme ile alacağın temliki hükmünde olacak şekilde yapılır. Devrin anonim ortaklığa karşı ileri sürelebilmesi için pay defterine kaydı gereklidir. Eldeki davada davacı devrin mahkeme hükmü ile tesisini talep etmiştir. Davalı … 26.01.2017 havale tarihli dilekçesi ile davayı kabul etmiş ,vaki kabul nedeniyle davanın kabulüne ilişkin hükümde isabetsizlik bulunmamaktadır. Asli müdahale talep eden … ile davalı …’ in 14.08.1982 tarihinde evlendikleri, …’ in …’e 20.12.2016 tarihinde İstanbul Anadolu 15. Aile Mahkemesinde 2016/1036 esas sayılı dava ile boşanma davası açtığı (08.07.2020 tarihinde 2020/ 373 Karar numarası ile karar verildiği ve dosyanın istinaf aşamasında olduğu), …’in de …’ e 10.01.2017 tarihinde İstanbul Anadolu 1. Aile Mahkemesi’ nde 2017/19 esas sayılı dosyada boşanma davası açıldığı (2017/85 Karar numarası ile 17.02.2017 tarihinde İstanbul Anadolu 15. Aile Mahkemesi’ nin 2016/1036 Esas sayılı dosyasına birleştirme kararı verildiği), 21.12.2016 tarihinde … tarafından açılan İstanbul Anadolu 7. Aile Mahkemesi’ nin 2016/ 1034 Esas sayılı dava dosyasında mal rejimi ve tasfiyeye dair davanın derdest olduğu görülmektedir. 4721 sayılı TMK m. 202 gereğince eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır, eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler; aynı kanun m. 225 gereğince mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer, mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer, hükümleri mevcuttur. 4722 sayılı TMK’ nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 10 gereğince Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tâbi oldukları mal rejimi devam eder, eşler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar, Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan boşanma veya iptal davaları sonuçlanıncaya kadar eşler arasında tâbi oldukları mal rejimi devam eder, dava boşanma veya iptal kararıyla sonuçlanırsa, bu mal rejiminin sona ermesine ilişkin hükümler uygulanır, davanın redle sonuçlanması hâlinde eşler, kararın kesinleşmesini izleyen bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde,kanunun yürürlük tarihinden (01.01.2002) geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar, şu kadar ki eşler, yukarıdaki fıkralarda öngörülen bir yıllık süre içinde mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejiminin evlenme tarihinden geçerli olacağını kabul edebilirler, bu hükümler uyarınca mal birliği veya mal ortaklığı rejiminin yasal mal rejimine dönüşmesi hâlinde, Türk Kanunu Medenîsinin ilgili mal rejiminin sona ermesine ilişkin hükümleri uygulanır hükmü mevcuttur. Asli müdahale talep eden, taraflar arasında yapılacak hisse devirlerinin usulüne uygun olmayacağını, davacı ile davalı …’ in kardeş olduğunu, kendisinin davalı … ile boşanma aşamasında olduğunu, davacının davasında hukuki yararın bulunmadığını, TMK m. 2′ ye aykırılık bulunduğunu, muvazaalı devir yapılarak davalı …’ in mal varlığını azaltma amacı ile kendisinin mal tasfiyesinde zarara uğratılmak istenildiğini, davacı ile davalıların vekillerinin aynı kişiler olup bunun da muvazaaya karine teşkil ettiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İki kişi arasında belirli bir şey veya hak üzerinde dava devam ederken 3. bir kişi dava konusu olan şey ve hak üzerinde kısmen veya tamamen bir hak sahibi olduğunu iddia ederek, davaya müdahale edebilir, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir, asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır. Asli müdahale için, derdest davanın bulunması, dava konusu hak üzerinde bir hak iddia edilmesi, üçüncü kişi olunması, ayrı bir dava açılması, ilk davanın davacısı ile davalılarının şekli mecburi dava arkadaşı olarak ”davalı” olarak gösterilmesi, ayrı dava dilekçesi ile harç yatırılarak açılması, ayrıca Mahkemece asli müdahale talebine dair talebin kabulüne ihtiyaç duyulmaması, ilk dava ile birlikte incelenip karara bağlanması şartları aranmaktadır. İş bu dava, gerekte davacıya ait olduğu ileri bir kısım çıplak payların aidiyetinin tespiti, devri, pay defterine kaydı ve sicile tescili istemine ilişkindir. Asli müdahale talep eden … ise davalı … ile aralarındaki mal rejimi tasfiyesinin yargılama sonucu verilecek karardan etkileneceğini, davalı …’ in mal varlığının azalacağını,bunun sonucunda kendi alacağı tasfiye payının da azalacağını ileri sürerek eldeki davada asli müdahale talep etmiştir.Talebi mal rejimi davasında veya bağımsız bir dava ile görülmesi gereken davada ileri sürülmesi gerekmektedir.Asli müdahale talep eden,davacınındava konusu hak(hisse)üzerinde bir hak iddia etmemektedir. Asli müdahale talep edenin talepleri bağımsız bir başka davanın konusunu oluşturmaktadır.Eşler arasında mal rejiminin sona ermesi en erken boşanma davası tarihi olan 20.12.2016 olduğu gözetildiğinde, asli müdahale talep eden açısından mal rejimi tasfiyesi açısından bu davada verilen hüküm ile hak kaybının yaşanması da sözkonusu değildir.Asli müdahale talep eden …’in dava konusu hisseler üzerinde ayrı bir hak talebinin sözkonusu olmadığı gözetilerek 6100 sayılı HMK nun 65. maddesinde düzenlenen koşullar bulunmadığı halde ,yargı uygulamasında feri müdahaleden farklı olarak asıl davadan bağımsız bir dava olarak kabul edilen asli müdahalin davası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamıştır. Talebin asli müdahale koşulları bulunmadığından reddi gerekmekte birlikte ; davacı yanında dava konusu üzerinde hak iddia etmesi mümkün görülen asli müdahale talep eden ile asıl davanın davacısı aynı safta yer aldığı, hasım durumunda olmadıkları talebin reddi halinde davacı yararına vekalet ücreti ödenmesine de karar verilemeyeceğinden ,davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davacı ve asli müdahil vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile hükmün kaldırılmasına,yapılan hata/eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığınden yeniden hüküm verilmesine,hükmün kesinleşen kısımlarının aynen tekrarına ,asli müdahele talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve asli müdahale talep eden vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1389 Esas-2019/126 Karar sayılı ve 13/02/2019 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “1-Asli müdahale talep eden …’in asli müdahale talebinin reddine, 2-Davanın … A.Ş. yönünden taraf sıfatı yokluğundan usulden reddine, 3-Davanın, davalı … yönünden kabul nedeniyle kabulüne, davalı … adına … A.Ş.’de kayıtlı %55 oranındaki hissenin %10’luk kısmının davacı … adına devir ve temlikine, 4-İhtiyati tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; “Alınması gereken 555.736,76-TL nispi karar ve ilam harcının 1/3’ü olan 185.245,59-TL nispi karar ve ilam harcından peşin yatırılan 138.934,18-TL’nin mahsubuyla bakiye 46.311,41‬-TL daha harcın davalı …’den alınarak Hazine’ ye gelir kaydına, Davacı tarafça peşin ödenen mahsup edilen 138.934,18‬-TL harcın davalı …’den alınarak davacıya iadesine/ verilmesine, Davacı tarafından yapılan 12.500-TL bilirkişi ücreti, 432,50-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 12.932,50-TL yargı giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için takdir olunan 84.990,05-TL nispi vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Asli müdahale talep eden vekili tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 166,00-TL istinaf yargı giderinin davalı …’den alınarak davacıya iadesine/ verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021