Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1206 E. 2021/1494 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1206
KARAR NO: 2021/1494
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2019
NUMARASI: 2014/395 Esas 2019/202 Karar
DAVA: Alacak -Tazminat
BİRLEŞEN İSTANBUL 31. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2013/232 E-2013/251 K. SAYILI DOSYASI
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Asıl davanın reddine; birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın asıl davada davacı, birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 25.12.2009 tarihinde imzalanan acentelik sözleşmesinin belirli süreli olarak kurulup sözleşme süresinin 31.12.2010 tarihinde dolmasına rağmen, belirsiz süreli hale geldiğini, müvekkili şirketin acentelik faaliyeti kapsamında 2006 yılından itibaren …’e sigorta hizmeti vermek amacıyla … Sigorta, … Sigorta ve son olarak … Sigorta adına hareketle sigorta işlerini yürütmek, tüm bilgileri onaylamak ve imzalamak üzere yetkili kılındığını, 28.06.2012 tarihinde, davacı şirket tarafından …’in yeni dönem sigorta poliçelerinin tanzimi bakımından 26.06.2012 tarihinden itibaren gerekçe göstermeksizin yetkisiz bırakıldığını ve broker olarak hizmet veren bir başka kurumun tek yetkili olarak atandığının yazılı olarak bildirildiğini, müvekkilinin yetkinin kaldırıldığı dönem öncesinde düzenlediği yıllık yaklaşık 3200-adet aracın poliçelerinin yenilenmesi ve yeni alınacak araçların poliçelerinden doğacak komisyon tutarında zarara uğradığını,müşteri firma ile önceki dönemlerde gerçekleştirdiği sigorta sözleşmeleri nedeniyle hak kazandığı ücreti TTK’nın 113 ve 114. maddeleri kapsamında davalıdan talep hakkı olduğunu, şimdilik 634.000- TL ücret alacağını talep ettiklerini, ayrıca acentelik ilişkisine haksız olarak son verilmesi nedeniyle müvekkilinin denkleştirme tazminatı talebinde bulunma hakkının da bulunduğunu belirtereki 634.000-TL ücret alacağı ile 10.000-TL denkleştirme tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının 18.12.2009 tarihli acentelik sözleşmesine istinaden halen müvekkili şirketin acentesi olduğunu, müvekkili şirketin tamamen olayın dışında olduğunu, davacının müşterisinin davaya konu olayda kendisi ile çalışmak yerine bir broker ile çalışmayı tercih ettiğini, davacı acente ile … arasında yapılan sözleşmelerde bir başka aracı ile çalışmayacağına ilişkin bir sözleşme hükmü varsa, bunun ancak acente ile müşteri arasında geçerli olacağını, müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin dava dışı müşterinin çalışacağı aracıyı empoze etme imkanı bulunmadığını, davaya konu olayda dava dışı müşterinin davacı acenteden hizmet almayı bıraktığını, müşteri sigortalının istediği sigorta aracısı ile çalışma hakkı olduğunu, …’in dava dışı broker …’ye yetki verdiğini, yetki belgesini alan brokerin teklifleri alıp müşterisine sunduğunu, müvekkilinin teklifini sunarak sözleşmenin kurulduğunu, müvekkilinin tazminat gerektiren bir davranışının bulunmadığını, öte yandan davacıya münhasır acentelik verilmediğini, bu nedenle davacının ücret ve denkleştirme tazminatı da talep edemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı … vekili; müvekkili ile davalı … Ltd. Şti. arasındaki 18.12.2009 tarihli acentelik sözleşmesi ile acentelik ilişkisi kurulduğunu, prim tahsil etmeye yetkili olan davalının, tahsil ettiği primleri sözleşme koşulları ve Sigortacılık Kanunu hükümleri uyarınca belirlenen sürelerde yasal kesintiler düşüldükten sonra müvekkili sigorta şirketine ödemek zorunda olduğunu, davalı acentenin, akdi ve kanuni yükümlülüklerine uymayarak prim borçlarını ödememesi üzerine, kendisine Beyoğlu … Noterliğinin 17.01.2013 tarihli ihtarnamesinin gönderildiğini, davalının karşı ihtar ile ödeme talebini reddettiğini, müvekkili şirket defter ve kayıtlarına göre 2013 yılı Nisan ayı itibariyle davalının borcunun 928.782,16-TL olduğunu belirterek, bu tutarın 03.02.2013 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP: Davalı … vekili; müvekkili şirketin borcu olmayıp davacıdan 634.000-TL ücret alacağı bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; acentelik sözleşmesinin sona ermediği, devam ettiği, bu nedenle TTK’nın 122. maddesi kapsamında portföy tazminatı (denkleştirme talebi) isteminin yerinde olmadığı,davacı şirketin portföy tazminatı (denkleştirme talebi) davasının reddi gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 37. maddesi göz önüne alındığında, sigorta şirketinin acenteye belirli bir yer ya da bölge için münhasır (tekel) acentelik verilmediği, bu nedenle davacının ücret talebinde bulunamayacağı, kaldı ki davacı ile dava dışı … arasında yapılan sözleşmenin yenilenmemesine ilişkin sorunun davalı sigorta şirketini ilgilendirmediği, davacının müşterisinin brokere yetki vermesinin davacıdan tazminat isteminin sebebi olamayacağı hususları göz önüne alındığında davacının ücret talebi davasının reddine karar verilmesi gerektiği; birleşen davada; sigorta şirketinin ödenmeyen primlerden alacak talebinde bulunduğu, davacı sigorta şirketinin davalı acenteden 2016 yılı Mart ayında 928.782,16-TL alacaklı olduğu, dava tarihinden sonra 2015 yılı içerisinde acentenin sigorta şirketine verdiği 50.000-TL’lik banka teminat mektubunun nakde çevrildiği ve 126-TL’nin acente hesabına borç kaydı yapıldığı, bunların mahsubundan sonra kalan 878.908,16-TL’nin davalı acenteden tahsilini talep edebileceği gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne,teminat mektubunun paraya çevrilmesi ve 126-TL’nin acente hesabına borç kaydı yapılması nedeniyle bu kısımlar hakkındaki dava konusuz kaldığından bu bölüm ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı/birleşen dosya davalısı … Sigorta vekili; taraflar arasındaki sözleşme hukuken varlığını sürdürse de müvekkilinin yetkisinin kaldırıldığı andan itibaren acentelik ilişkisinin fiilen sona erdiğini, müvekkilinin yetkisiz kılınmasından sonra davalı sigorta şirketinin müvekkilinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde etmeyi sürdürdüğünü, ayrıca müvekkilinin 3200 adet aracın poliçelerinden doğan komisyon ile yeni alınan araçlara ilişkin düzenlenecek poliçelerden doğacak komisyon tutarında zarara uğratıldığını, davalının fiilen sözleşmeyi feshetmiş sayıldığını, ücret alacakları yönünden yeterli inceleme yapılmadığını, TTK’nın 113. maddesi kapsamında müvekkilinin çabasıyla oluşturulan müşteri portföyünün müvekkilinin yetkisi kaldırılarak brokere devrinin, müvekkilinin ücret alacağına hak kazanacağını ortaya koyduğunu, 28.03.2016 tarihli ek bilirkişi raporunda ücret alacağı konusunda haklılıklarının ortaya konulduğunu; birleşen davada ise fazla istemin reddi gerekirken konusuz kaldığı gerekçesinin yerinde olmadığını, İİK’nın 45. maddesi gereğince 50.000-TL tutarındaki teminat mektubu bedelinin dava kapsamına dahil edilmek suretiyle hüküm tesisinin de yerinde olmadığını belirterek, asıl ve birleşen davaya yönelik kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, acentelik sözleşmesinin haksız feshi nedenine dayalı ücret alacağı ile denkleştirme (portföy) tazminatı; birleşen dava ise acentelik sözleşmesinden kaynaklanan prim bedeli alacağı istemine ilişkindir. Genel olarak portföy tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden müvekkilinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. Uyuşmazlıkta sözleşmenin fesih tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK.nın 122. maddesine göre ise; acentelik sözleşmesinin sona ermesinde acentenin kusurunun bulunmaması koşuluyla; müvekkilin, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde etmesi, acentenin, sözleşmenin sona ermesine bağlı olarak işletmeye bağlı müşterilerle yapılmış veya yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme devam etmiş olsaydı elde edeceği ücreti talep etme hakkını kaybediyor olması ve somut olayın özelliklerine göre denkleştirme isteminin karşılanmasının hakkaniyete uygun düşmesi hallerinde denkleştirme tazminatı istenebilir. Somut olayda; taraflar arasında 19.12.2009 tarihli acentelik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin süresiz hale geldiği, sözleşmenin 37. maddesinde, sigorta şirketinin, acentenin faaliyet bölgesinde başka acentelikler ve diğer sigorta aracıları ile teşkilat kurup çalışmakta serbest olduğu, acentenin bu gibi hallerde komisyon isteme veya herhangi bir talepte bulunma hakkının bulunmadığı hususlarının düzenlenmiştir.Davacının … unvanlı tek müşteri ile çalıştığı, ancak …’in davacı acente ile çalışmayı bırakarak sigorta işlerini yürütmek üzere … firması ile broker olarak anlaşarak bu firmayı yetkilendirdiği, … firmasının davalı … Sigorta ile birlikte üç sigorta şirketinden teklif alarak müşterisine sunduğu, müşteri tarafından … Sigorta’nın teklifi uygun bulunarak bu doğrultuda işlem yapıldığı, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin ise halen yürürlükte olduğu anlaşılmaktadır. TTK’nın 122. maddesinin açık hükmü gereğince denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için, acentelik sözleşmesinin sona ermiş olması ön koşul niteliğindedir. Ancak yukarıda açılandığı üzere taraflar arasındaki sözleşme sona ermemiştir. Davacı acentenin tek müşterisini kaybetmiş olması davalının eylemi sonucunda gerçekleşmemiş olup, müşterinin davacı acente ile çalışmayı bırakmasından dolayı davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulması mümkün değildir. Diğer yandan davacı acentenin başka müşteri bulduğu, sözleşme yapmaya aracılık ettiği ve buna rağmen davalı sigorta şirketinin teklifleri geçerli bir sebep olmaksızın reddettiği de iddia ve ispat edilmediğine göre, sözleşmenin davalı sigorta şirketi tarafından fiilen sona erdirildiği iddiası da yerinde değildir. Bu nedenle davacının denkleştirme tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. TTK’nın 113/1 maddesinde acentenin, acentelik ilişkisinin devamı süresince kendi çabasıyla veya aynı nitelikteki işlemler için kazandırdığı üçüncü kişilerle kurulan işlemler için ücret isteyebileceği; maddenin 2. fıkrasında ise acenteye belli bir bölge veya müşteri çevresinin bırakılmış olması halinde, acentenin acentelik ilişkisinin devamı süresince bu bölgedeki veya çevredeki müşterilerle kendi katkısı olmadan kurulan işlemler için de ücret isteyebileceği hüküm altına alınmıştır. Maddenin 1. fıkrası gereğince acentenin ücret talep edebilmesi için; kendi çabası sonucunda müvekkili ile işlem yapılmış olması veya acente aracılık yapıp sözleşmeyi kurmamış olsa da işlemin yapıldığı 3. kişinin müvekkilince müşteri olarak kazanılmasının acentenin çabası sonucunda gerçekleşmesi gerekmektedir. Maddenin 2. fıkrası gereğince ücrete hak kazanılabilmesi için ise, acenteye o bölgeye yönelik inhisar (tekel) hakkı tanınmış olması zorunludur.Somut olayda, dava dışı müşterinin yetkilendirdiği broker firmasının davalının da aralarında bulunduğu sigorta şirketlerinden teklif alarak uygun bulduğu davalı sigorta şirketinin teklifini kabul etmek suretiyle işlem yaptığı, bu işlemin ise davacı acentenin çabası ile değil brokerin çalışmasıyla gerçekleştiği gerçeği karşısında, davacının TTK’nın 113/1. maddesi kapsamında ücret talep hakkı yoktur. Taraflar arasındaki sözleşmenin 37. maddesi hükmü doğrultusunda davacı acenteye münhasır yetki verilmemiştir. Bu durumda ise davacı acentenin katkısı olmadan broker tarafından işlem yapılması sonucunda davacının TTK’nın 113/2. maddesine dayalı talep hakkı da bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının denkleştirme tazminatı ve ücret taleplerine dayalı asıl davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Birleşen davada ise davacı sigorta şirketinin prim alacağı 928.782,16-TL olarak hesaplanmış, davacı sigorta şirketince dava tarihinden sonraki acente hesabına yapılan 126-TL borç kaydı ile acentenin 50.000-TL tutarlı teminat mektubunun nakte çevrilmesi sonucunda bakiye alacağın 878.908,16-TL kaldığı tespit edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda da bakiye alacağa hükmedilerek 50.126-TL yönünden ise konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Birleşen davalı vekilince ileri sürülen İİK’nın 45. maddesinin teminat mektubunun nakte çevrilmesinde uygulama yeri bulunmamaktadır. Alacak tutarının eksilmesinin de dava tarihi sonrasındaki işlemlerden kaynaklanmasına göre, fazlaya ilişkin bu istem yönünden davanın reddine karar verilmesi mümkün olmayıp, istemin konusuz kaldığı anlaşılmasına göre, birleşen davalı vekilinin 50.126-TL lik kısım için kısmi olarak ileri sürdüğü istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı/birleşen davalı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl davada davacı, birleşen davada davalı … Sigorta Ltd. Şti. vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Asıl dava yönünden alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın ve eksik yatırılan 121,30-TL başvuru harcının asıl davada davacı, birleşen davada davalı … Sigorta Ltd. Şti.’den alınarak hazineye gelir kaydına, Birleşen dava yönünden alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcının 854-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 794,70-TL’nin talep halinde asıl davada davacı, birleşen davada davalı … Sigorta Ltd. Şti’ne iadesine, İstinaf yoluna başvuran asıl davada davacı, birleşen davada davalı … Sigorta Ltd. Şti. tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 14/10/2021