Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1144 E. 2019/890 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO 2019/1144
KARAR NO : 2019/890
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2017
NUMARASI 2015/882 E.- 2017/841 K.
DAVA : Tazminat (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:27/06/2019
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, davalının taraflar arasında akdedilen Kargo Taşıma Sözleşmesine uymadığını, sözleşme ve ekinde uzaklıklara göre teslim süreleri belirlenmesine karşın gönderilerin süresinde teslim edilmemesi nedeniyle zayi olduğunu,12.10.2012 tarihli gönderinin süresinde taraflarına iletilmemesi nedeniyle gönderi konusu 250 adet aşının bozulduğunu ve müvekkilinin 2.002,32-TL zarara uğradığını, davalının sisteminde bu gönderiyi 15.10.2012 tarihinde teslim etmiş gibi gösterse de 16.10.2012 tarihinde teslim edildiğini,bununla ilgili olarak zararın karşılanacağını belirterek bu zamana kadar bekletip 24.04.2015 tarihli yazı ile talebin karşılanmayacağını bildirdiğini, aynı şekilde 06.08.2014 tarihli gönderinin taraflarına iletilmemesi nedeniyle gönderi konusu 200 adet aşının bozulduğunu ve müvekkilinin 6.372-TL zarara uğradığını, davalı firma tarafından bozulan aşıların 29.08.2014 tarihli tutanakla imha edildiğinin müvekkiline bildirildiğini, ancak ürünü imha etmesine rağmen teslim edilmiş gibi gösterdiğini, uzun süre geçmesine rağmen zararın giderilmediğini, yasal sorumlulukların yerine getirilmesi için davalıya ihtarname gönderildiğini, ancak cevap verilmediğini ileri sürerek 8.374,32-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, TTK 875.maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, 12.10.2012 tarihli alıcısı davacı olan kargonun 13.10.2012 tarihinde varış şubesine ulaştığını,ancak belirtilen günde alıcı firmanın kapalı olması nedeniyle teslimatın sağlanamadığını, kargonun araya giren Pazar gününden sonra 15.10.2012 tarihinde alıcı firmaya teslim edildiğini, dolayısıyla müvekkilinden kaynaklanan bir gecikmenin söz konusu olmadığını, 06.08.2014 tarihli alıcısı davacı olan kargonun ise 08.08.2014 tarihinde alıcıya teslim edildiğini, ancak davacının ilaçların bozulduğundan bahisle kargoyu kendilerine iade ettiğini ve davacının ilaçların kullanılmayacak durumda olduğu yönündeki beyanına istinaden kargonun imha edildiğini, kaldı ki davacının ilaçların bozulduğunu da ispat etmesi gerektiğini, ayrıca taraflar arasında özel şartlarda taşıma taahhüdünü içeren bir sözleşmenin bulunmadığını, oysa ilaçlar soğuk zincir olup belirli ısı ve nem koşullarında muhafaza edilmesi gerektiğini, kargo üzerinde bu yönde bir uyarı da olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin hasardan mesul olmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun sınırlı olduğunu ve zarar tutarının tespitinin gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalının süresinde verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunduğu, TTK’nun zamanaşımını düzenleyen 855.maddesi, “gönderilen veya göndericinin taşıma sözleşmesinden kaynaklanan haklarını eşyanın teslimi tarihinden itibaren 1 yıl içinde kullanabilir” hükmünü taşımakta olup dava konusu uyuşmazlıkta eşyaların ilk taşımada 15.10.2012 tarihinde, ikinci taşımada ise 08.08.2012 tarihinde alıcı davacıya teslim edildiği, davanın ise 08.09.2015 tarihinde açıldığı, bu hali ile davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 12.10.2012 tarihli kargonun geç teslim edildiğini, 06.08.2014 tarihli kargonun ise hiç teslim edilmediğini, davalının kastı olduğundan bahsetmek mümkün olmayabilirse de, içinde soğuk kalması gereken tıbbı ürün olduğu bilinen paketin geç teslim edilmesi halinde hem ihmal hem de zararın meydana gelme ihtimalinin farkında olunarak pervasızca davranılması durumlarının her ikisinin de gerçekleştiğinin açık olduğunu, buna göre davanın 3 yıllık zamanaşımı süresinde açıldığını, ayrıca bu nedenle davalının zararın tamamından sorumlu olması gerektiğini, gerekçeli kararda ikinci taşıma tarihi 2014 olmasına rağmen 2012 olarak yazıldığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, yurtiçi taşıma sözleşmesi kapsamında oluşan hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.Davalı yasal sürede zamanaşımı definde bulunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. TTK’nun Taşıma Sözleşmelerinde Zamanaşımı düzenleyen 855.maddesi “ (1) Bu Kitap hükümlerine tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem hakları on yılda; diğer zararlarda ise bir yılda zamanaşımına uğrar. (2) Bu süre, eşya taşımasında, eşyanın gönderilene teslimi; yolcu taşımasında, yolcunun varma yerine ulaşma tarihinden başlar. Eşya tamamen zayi olmuş veya yolcu gideceği yere ulaşamamış ise, zamanaşımı süresi, eşyanın teslimi ve yolcunun ulaşması gereken tarihten itibaren işlemeye başlar.(5) Taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinden veya ihmalinden dolayı;a) Eşya zıyaa, hasara uğramış veya geç teslim edilmişse, b) Yolcu geç ulaşmışsa, taşıyıcının sorumluluğu üç yılda zamanaşımına uğrar.” şeklinde düzenlenmiştir.Somut olayda taraflar arasında akdedilen sözleşme incelendiğinde, taşımaya konu ürünlerin ne tür ürün olacağı ve hangi şartlarda taşınacağına ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığı, 2.3 maddesine göre kargoların ambalajının hizmetin gerektirdiği ölçü, standart ve sağlamlıkta olmasını sağlama yükümlülüğünün davacıya ait olduğunun kararlaştırıldığı görülmüştür. Taşımaya konu ürünlerin soğuk zincir ürünü olan aşı olduğu, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere soğuk zincirin kırılmaması için özel ambalajda taşınması gerektiği, davalının sadece sözleşmede öngörülen sürede teslim yükümlülüğünün bulunduğu anlaşılmakla, ne şekilde bir ambalaj içinde taşındığı dahi belli olmayan bir ürünün geç teslim edildiği kabul edilse bile davalının kastından veya pervasızca hareketinden söz edilemeyeceğinden 1 yıllık zamanaşımı süresi geçerli olacaktır. Hal böyle olunca 12.10.2012 tarihli olup 16.10.2012 tarihinde geç de olsa teslim edildiği ileri sürülen gönderiye ilişkin alacak talebi dava tarihinden çok önce zamanaşımına uğramış olup, ilk derece mahkemesince bu gönderiye ilişkin alacak talebi yönünden verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Öte yandan, davalı tarafça 06.08.2014 tarihli gönderinin teslimine ilişkin olarak davacıya atfen imza içeren belge sunulmamış, davalı sistem görüntüsü sunulmakla yetinilmiş olup, bu durumda bu gönderinin davacıya tesliminin ispat edilemediğinin kabulü gerekmiştir. Bu haliyle davalının pervasızca hareketi söz konusu olduğundan, bu gönderiye ilişkin alacak talebinde 3 yıllık zamanaşımı süresi geçerli olup, buna göre dava süresinde açılmıştır. Ayrıca bu durumda TTK 886.m. uyarınca davalı sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağından, bu gönderiye ilişkin zarar tutarı olarak tespit edilen 6.372-TL’den sorumludur. İlk derece mahkemesinin bu talebe ilişkin yanılgılı değerlendirmesi sonucu vermiş olduğu karar doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, açıklanan bu gerekçelerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)b-2 gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2017 Tarihli 2015/882 Esas 2017/841 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;”Davanın KISMEN KABULÜ ile; 6.372-TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 435,27-TL nispi harçtan 143,02- TL peşin nisbi harcın mahsubu ile bakiye 292,25- TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen 143,02- TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından ödenen 31,80-TL ilk masraf, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti ile 135- TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.366,80- yargılama giderinin kabul-red oranına göre 1.039,99- TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.002,32- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 121,30-TL’nin hazineye irad kaydına,Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 29,95- TL istinaf yargılama giderinin kabul-red oranına göre 22,78- TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 27/06/2019