Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1135 E. 2022/1282 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1135
KARAR NO: 2022/1282
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2019
NUMARASI: 2018/671 Esas – 2019/348 Karar
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararının davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davacının davalı şirketin %27 oranda ortağı olduğunu, şirketin kalan % 73 hissesine sahip …’ın aynı zamanda şirkette payı bulunmayan babası … ile birlikte şirketin müdürü olduğunu, şirket müdürleri … ve …’ın kötü niyetli olarak uzun süredir müvekkili şirketle olan ilişkisini ve bilgi almasını engelleyerek şirketi tek başlarına ve istedikleri gibi, şirketin hak ve menfaatlerine aykırı olarak yönettiklerini, şirketin, davalı şirket yetkililerince bilinçli bir şekilde zarar ediyormuş gibi gösterilerek, müvekkili davacının haklarının ihlal edildiğini, şirketin her yıl yapılması gereken olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığını, bu nedenle, 23/02/2018 tarihli ihtarname çekilerek, şirketin 2013, 2014, 2015, 2016 yıllarına ilişkin olağanüstü ve 2017 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının yapılmasının talep edildiğini, davalılar tarafından gönderilen 02/03/2018 tarihli ve 04286 yevmiye numaralı cevapla, şirketin 2014 ve 2015 yılları genel kurul toplantılarının yapıldığını, 2016 yılı genel kurulu toplantısının yapılması için bugüne kadar bir talep olmadığını ve söz konusu yıllara ilişkin toplantı talebinin kabul edildiğinin belirtildiğini, 13/04/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında itirazlarının dikkate alınmadığını, …’ın tek başına istediği kararları aldığını, …’ın yönetimde bulunması nedeniyle, müdürlerin ibrası hususunda oy kullanmaması gerekirken, müvekkilinin karşı oyuna ve itirazına rağmen tek başına kendi oyuyla kendisini ve diğer şirket müdürü babasını ibra ettiğini, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 yılları finansal tablolarının gerçek rakamları ihtiva etmediğini, yıllık faaliyet raporlarının önemli gelişmeleri, finansal durumunu, riskleri ve yönetimin değerlendirmesini, kar dağıtım politikasını ihtiva etmediğini ve gerçeğe aykırı düzenlendiğini, bu yıllarda belirtilen karın gerçeği yansıtmadığını, 2016, 2017 yıllarının zararla sonuçlandığına ilişkin tabloların gerçek dışı olduğunu, şirket müdürleri … ve …’ın azline, şirkete kayyum atanmasına, özel denetçi atanmasına karar verilmesini 13/04/2018 tarihli genel kurulda alınan; 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 yılları finansal tabloların ve yıllık faaliyet raporlarının tasdiki ,kardan kanunen ayrılması gereken tutar düşüldükten sonra geriye kalan karın dağıtılmayarak olağanüstü yedek akçe olarak şirkette bırakılmasına ve 2016, 2017 yılları zararla sonuçlandığından kar dağıtımı yapılmamasına, özel denetçi seçilmesine gerek olmadığına,müdürlerin ibrasına ilişkin kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, davacının iddialarının genel kurulun iptali istemine dayanak teşkil edecek mahiyette olmadığını,davacının genel kurula katıldığını, toplantıda müzakereler sırasında görüş bildirdiğini, ancak yapılan oylamada muhalefet şerhini tutanağa geçirmediğini ve dava açma hakkını yitirdiğini, genel kurul kararlarının iptali davasında husumetin tüzel kişiliğe yöneltilmesi gerektiğini, davacının bugüne dek şirket yönetimi ile kendisine gönderilen bilançolar ile ilgilenmediğini, şirketten isteyip de alamadığı bilgi ve belge olmadığını, limited şirketler için ibra oylamasında şirket ortağı olan müdürlerin oy yasaklısı oldukları ve yine müdürlerin alt yada üst soylarının oy yasağı olduğuna dair bir düzenleme mevcut olmadığını, davacının açtığı davanın muhtemel zararlarına karşılık olarak teminat göstermesini talep ettiklerini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı şirketin 13/04/2018 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan 2,4,5,6,7 numaralı maddelere ilişkin kararların iptali istemi ile açılan davada; gündemin 2. maddesiyle alınan karar finansal tabloların 4 nolu faaliyet raporlarının onaylanmasına ilişkin kararların, davalı şirketin ortaklar cari hesabındaki yüklü miktarlardaki para giriş çıkışlarının dayanaklarının ibrazı ve ortaklara ilişkin gerçek bir borç/ alacak işlemi olup olmadığı sorgulandığında, bu işlemlere ilişkin herhangi bir dayanak belgenin ibraz edilemediği, davalı şirketten kâr payı alamadığını fiilen bulunmadığını iddia eden davacının, şirketle bu şekilde bir para alışverişi olmasının mümkün olmadığı değerlendirilerek, 331 Ortaklara Borçlar hesabındaki işlemlerin dayanağı sunulmadığından, gerçek olmayan fiktif işlemler olduğu tespiti ile mali tabloların gerçeği yansıtmadığı dolayısıyla da mali tabloların ve faaliyet raporunun onaylanmasına ilişkin alınan 2 ve 4 nolu kararların iptali şartlarının oluştuğu, 5 nolu kararın ise kâr dağıtılmamasına ilişkin olduğu, kârın dağıtılmamasına ilişkin alınan kararın objektif iyiniyet kuralına aykırı olmaması gerektiği,şirket %96 yabancı kaynaklarla finanse edildiğinden,şirketin kârlılığını yabancı kaynakların ödenmesinde kullanması gerektiği, keza şirketin kamuya olan borçlarını ödemede temerrrüde düşmesinin, finansal açıdan şirketin nakit sıkıntısı içerisinde olduğunu gösterdiği gerekçesi ile kârın dağıtılmamasına ilişkin alınan genel kurul kararının yerinde olduğundan iptal isteminin reddine, Gündemin 6. maddesiyle alınan kararda; davacı özel denetçi atanmasını talep etmiş genel kurulun bu talebin reddine karar verdiği,özel denetçi atanması genel kurul tarafından kabul edilmemesi halinde ayrı bir dava yoluyla talep edilmesi gerekli olup,eldeki davada davacı davalı şirkete ayrıca özel denetçi atanması talep edildiği,genel kurulun özel denetçi talebinin reddi ile ilgili kararına karşı iptal davası açılamayacağı gerekçesiyle 6 nolu kararın iptali talebinin reddine, Şirket müdürlerinin ibrasına ilişkin 7.nolu karar; davalı şirketin ibrayı ayrı bir gündem maddesi olarak oylayıp karara bağladığı dolayısıyla açık ibra yapıldığı, şirket ortağı ve müdürü …’ın hem kendisinin hem diğer müdür …’ın ibrasında oy kullandığı, ibra bakımından sadece yönetim kurulu üyesinin değil yönetime dahil diğer üyelerin de oy kullanma yasağı bulunduğu, onların da ibra oylamasında oy kullanmamaları gerektiği, geçerli bir ibradan bahsedebilmek için TTK md. 436 (2)’de yer alan koşullara uygun yapılması gerektiği, yönetimde görevli kimselerin oyları düşüldükten sonra geriye kalınan oylar ibra için yeterliyse aykırılığın iptale yol açmayacağı ancak iptali talep edilen 7. gündem maddesi bakımından müdür …’ın kendisinin ve dışarıdan müdür olarak atanan …’ın ibrasında oy kullanamayacağı da dikkate alındığında geriye kalan oyların tamamının davacıya ait olup davacının da ret oyu kullandığı dikkate alındığında söz konusu ibra kararının iptaline karar verilmiştir. Davalı müdürler kurulunun azli istemi ile açılan davada; şirketin ortaklar cari hesabındaki yüklü miktarlardaki para giriş çıkışlarının dayanaklarının ibrazı ve ortaklara ilişkin gerçek bir borç/ alacak işlemi olup olmadığı sorgulandığında bu işlemlere ilişkin herhangi bir dayanak belge ibraz edilemediği, davalı şirketten kâr payı alamadığını ve davalı şirkette fiilen bulunmadığını iddia eden davacının, şirketle bu şekilde bir para alışverişi olmasının mümkün olmadığı, 331 Ortaklar hesabındaki işlemlerin dayanağının sunulmadığı, gerçek olmayan fıktif işlemler olduğu, dolayısıyla bu işlemlerin davalı şirketi zarara uğratıp uğratmadığının tespiti için ayrıntılı bir Özel Denetim yapılması gerektiği, davalı şirketin , 2013, 2014 ve 2015 yıllarında satışlarını %100 artırarak bu yıllarda kâr raporlandığı, 2016 ve 2017 yıllarında ise satışların %100 bir azalma göstererek Zarar raporlandığı,esasen 2016 ve 2017 yıllarında ödenecek kurumlar vergisi çıkması, şirketin kanunen kabul edilmeyen giderlerden dolayı zarar raporladığı, kanunen kabul edilmeyen giderlerin ödenen cezaları ihtiva ettiği, şirketin bilançolarında pasifte kamuya olan borçlarını vadesinde ödemeyemediği, vadesi geçmiş ve ertelenmiş yükümlülükler hesabından tespit edildiği, vadesinde ödenmeyen kamu borçları nedeniyle şirket faiz ve cezalara maruz kaldığı, şirketin %96 yabancı kaynaklarla finanse edildiği, böyle bir tablo karşısında şirketin kârlılığını yabancı kaynakların ödenmesinde kullanması gerektiği, şirketin kamuya olan borçlarını ödemede temerrrüde düştüğü, finansal açıdan şirketin nakit sıkıntısı içerisinde olduğunu gösterdiği, davalı müdürlerin şirketi iyi yönetmedikleri, hesapları ve ticari defterleri usulüne uygun tutmadıkları, şirketin uzun süreden beri kâr dağıtacak kadar kazanç elde emediği, haklı nedenle davalıların şirket müdürlüğünden azledilmesi şartlarının oluştuğu gerekçesi ile davalı müdürlerin azline, Davacının genel kurulda veya öncesinde bilgi edinme ve inceleme hakkını kullanmadığı, buna göre ikincil nitelikteki özel denetçi atanmasına ilişkin davayı açamayacağı gerekçesi ile özel denetçi atanması talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili, davacının genel kurul toplantısında gündem maddelerinin müzakere edilmesi sırasında görüş bildirdiğini ancak yapılan oylamada muhalefet şerhini tutanağa geçirmediğini dava açma hakkını yitirdiğini; müvekkilleri … ve …’ın pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını, eksik incelemeye dayalı olan Dr. … ve SMMM … tarafından hazırlanan 07/02/2019 tarihli bilirkişi raporu ile hüküm tesisinin isabetsiz olup kararın kaldırılması gerektiğini, müvekkili şirketin hissedarlık yapısı, yönetimi, satışa sunduğu ürün ve yaptığı işlerin 2015 yılı Haziran ayında tamamen değiştiğini, şirketin satışa sunduğu ürünün, yaptığı işler ve yapısındaki değişim şirketin işleyişindeki değişikliği etkileyeceğini, yani şirketin alım sürecinde zarar etmesinin muhtemel olup, şirketin iyi yönetilmediğine dair kıyaslamanın 2013-2014-2015 yılları dikkate alınarak yapılmaması gerektiğini, tüm itirazları doğrultusunda yeniden bilirkişi raporu alınarak değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme yapılarak ve itirazları dikkate alınmaksızın hüküm verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin mali tablolarının gerçeği yansıtmadığını soyut şekilde raporda kaleme alan bilirkişilerin müvekkili şirketin hangi muhasebe standardına uymadığını raporda göstermemelerinin bu raporun ne denli eksik ve yetersiz inceleme ile hazırlandığının açık bir göstergesi olduğunu, eksik incelemeye dayalı olarak davalı müdürlerin azledilmesi hakkında hüküm tesisinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 13/04/2018 tarihinde yapılan 2013, 2014, 2015 ve 2016, 2017 yıllarına ait genel kurulunda, gündemin 2, 4, 5, 6 ve 7 nolu maddeleri ile alınan kararların iptali, şirket müdürlerinin azli ile özel denetçi atanması istemine ilişkindir. Hüküm davalılar tarafından kabul edilen kısımlar bakımından istinaf edilmiştir. TTK nun 622 atfıyla anonim şirketlerin genel kurul kararlarının iptali ve yokluğuna ilişkin hükümler limited şirketlere de uygulanacaktır. Genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirtmesi gerekir. Oylama öncesi yapılan görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımaz. (Yargıtay 11. HD, 08.12.2015 tarih, 2014/18887; 2015/13122 E.K sayılı emsal ilamı) Davalı şirkette ortaklık pay durumu %73 pay davalı şirket müdürü …’a, %27 pay ise davacıya ait olup davaya konu ortaklar kurulunun 2 nolu kararı bilançoların onanması, 4 nolu karar ise faaliyet raporlarının onaylanması, 5 ve 6 nolu kararların iptali istemi red edilmiş, davacı tarafça istinaf edilmemiş, 7 nolu karar ise şirket müdürünün ibrasına ilişkindir. Toplantı tutanağının incelenmesinde davacıyı temsilen vekilinin müzakere sırasında görüş ve eleştirilerini bildirdiği, ret oyu kullanmış ise de kararların alınmasından sonra usulüne uygun muhalefet şerhi yazdırmamıştır. Davalılar vekilinin muhalefet şerhi yazdırılmadığına yönelik istinaf nedeni yerindedir. Davacı vekili alınan tüm kararlara muhalefetini ayrıntılı olarak bildirdiğini ileri sürmekte ise de yapılan müzakereler sırasında öneriye karşı olduğunun belirtilmesi muhalefet şerhi yazdırılması anlamına gelmemektedir. Yapılan oylamadan sonra muhalefet şerhi veya muhalefet şerhi anlamına gelebilecek bir beyanda bulunulmamış, yazılı olarak da bildirilmemiştir. Alınan tüm kararlara karşı usulüne uygun bir muhalefet şerhi bulunmadığından bilançonun ve faaliyet raporunun onaylanmasına ilişkin 2 ve 4 nolu kararların davacının %23 oranında ki red oyu ile diğer ortağın %73 kabul oyu ile alınmıştır. Şirket müdürlerinin ibrası 7. maddede ayrı bir gündem madde ile görüşüldüğünden olumlu oy kullanan şirket müdürünün oydan yoksunluk hali bulunmadığından %73 oy ile ve yeterli nisapla karar aldığı anlaşılmaktadır. Davacının usulüne uygun muhalefet şerhi bulunmadığından anılan 2 ve 4 nolu kararlara yönelik olarak davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. 7 nolu karar ise müdürlerin ibrasına ilişkin olup; Şirket müdürlerinin ibrasına ilişkin TTK 436/2 nci madde hükmüne göre şirket müdürleri gerek kendilerinin ve gerekse birbirlerinin ibralarına ilişkin kararlarda oy hakkını haiz değillerdir. TTK 436’ncı madde hükmü buyurucu niteliktedir. Bu şekilde alınan genel kurul kararına karşı ortaklar, muhalefet şerhlerini tutanağa yazdırmamış olsalar bile ibraya ilişkin genel kurul kararının iptalini isteyebilirler. Davalı şirketin müdürü … şirket dışından atanmıştır. Şirket müdürü … ise şirkette %73 oranında pay sahibidir. Şirket müdürünün her birinin, şirket ortağı ve müdürü …’ın oylarıyla ibra edildiği anlaşılmaktadır. Şirket müdürü dışındaki oyun davacıya ait olduğu ve red oyu kullandığı dikkate alındığında ,ibra kararı hükümsüz olduğundan iptaline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı şirketin gelir tabloları incelendiğinde; yıllar itibariyle zarar ettiği ve kötü yönetildiği, genel kurul toplantılarını yapmadıkları, şirket kayıtlarının fiktif olduğu gerekçe gösterilerek azline karar verilmiştir. Ancak; şirketin 2016 ve 2017 yıllarında zarar etmesinin doğrudan davalıların kötü yönetimi ile ilgisi belirlenememiştir. Ticari hayat koşullarında kar veya zarar etmek mümkündür. Zarar her zaman kötü yönetimden doğmayabilir. Şirketin zarar etmesine bağlı olarak azil kararı verilmesi yerinde olmadığından bu kısım gerekçeden çıkartılmıştır. Ancak, bilançolarda yer alan ortakların şirketten alacaklı olduğu 331 hesap kalemleri için ayrıntılı inceleme yapılmış, şirketin ortaklar cari hesabındaki yüklü miktarlardaki para giriş çıkışlarının dayanaklarının ibrazı ve ortaklara ilişkin gerçek bir borç/ alacak işlemi olup olmadığı istenilmiş ise de davalılar tarafından bu işlemlere ilişkin herhangi bir dayanak belge ibraz edilmediğinden davacıyı da borçlandıran bu işlemlerin dayanağı açıklanmamıştır. Bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ise davacıyı yüklü miktarda borçlandıran işlemlere ait tüm belgelerin sunulduğu belirtilmiş olmasına rağmen kayıtların dayanağı belgeler yargılama aşamasında sunulmamıştır. Bu sebeble ortaklar hesabının fiktif kayıtlar içerdiğinin kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bilirkişi raporuna itiraz edilmekle birlikte itirazlar belgelendirilmediğinden davalılar vekilinin bu yoldaki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. TTK nun 617(1).maddesi “Genel Kurul müdürler tarafından toplantıya çağırılır. Olağan genel kurul toplantısı, her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren üç ay içinde yapılır.” hükmünü haizdir. Davalı şirket vekili, 2014 ve 2015 yılı genel kurullarının yapıldığını, ticaret siciline kayıt edildiğini savunmuş ise de; anılan genel kurul toplantı tutanaklarının incelenmesinde pay devirlerine ilişkin karar alınması, bir kezde şirket müdürü seçimi gündemi ile olağanüstü toplantılar yapıldığı anlaşılmaktadır. Kanunda yazılı olduğu üzere, finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllıkk raporuna, karın kullanım şekline, dağıtılacak kar ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesine yöneticilerin ibrasının ve faaliyet dönemine ilişkin müzakere yapılıp karar alınmadığı anlaşıldığından 2013, 2014, 2015 yılları genel kurullarının yapıldığına yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Eldeki davada genel kurul kararının iptali davası yanında şirket müdürlerinin azli de istenildiğinden şirket müdürlerinin davada taraf olması gerektiğinden davalılar vekilinin bu yolda ki istinaf nedeni yerinde değildir. Genel kurul kararının iptali davasında husumetin şirkete yöneltilmesi gerekmektedir. Ancak azil talebi nedeniyle davada taraf olması gereken şirket müdürlerine bu sebeble husumet yöneltildiği kabul edilmelidir.Ortaklar kurulunun aldığı 2 ve 4 nolu kararların nisaba uygun alındığı, ibra hususu açıkça görüşüldüğünden örtülü ibra kapsamında olmayan bu kararlarda davacı temsilcisi tarafından usülüne uygun olarak karar alındıktan sonra muhalefet şerhi yazdırılmadığı anlaşılmakla dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Ortaklar hesabının fiktif kayıtlar içerdiğinin tesbitinin kabulünde isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, hükmün kaldırılmasına yapılan eksiklik hata nedeniyle yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden yeniden hüküm verilmesine; şirketin yıllar içinde zarar etmesi, ortaklar hesabından kaynaklandığına ilişkin somut bir tesbit yapılmadığı dikkate alınarak azil kararının gerekçesi bakımından kaldırılmasına, ancak toplanan deliller ile suistimal içeren bu kayıtlar nedeniyle şirketin kayıtlarının fiktif olduğu ,genel kurulların yapılmaması bir arada değerlendirilerek davalı şirket müdürlerinin azli koşullarının mevcut olduğu gerekçesiyle azil kararında sonucu itibariyle isabetsizlik olmadığı, azil kararı kesinleştikten sonra şirket ortaklarının yönetimi seçebilecek yasal yollara başvurması gerektiği, kayyım atanması bu aşamada gerekmediğinden kayyım atama kararının da kaldırılmasına, 7 nolu ibra kararının iptalinde isabetsizlik olmadığından 7 nolu kararın iptaline, muhalefet şerhi yazdırılmayan 2 ve 4 nolu kararların iptali isteminin reddine, hükmün kesinleşen kısımlarının aynen tekrar edilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/671 Esas – 2019/348 Karar sayılı ve 21/03/2019 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne; davalı şirketin 02/03/2018 tarihinde yapılan ortaklar kurulunda alınan ibraya ilişkin 7 nolu kararın iptaline, diğer kararların iptali isteminin reddine, Özel denetçi atanmasına ilişkin talebin reddine, Davacının şirket müdürleri aleyhine açtığı yönetici azline ilişkin davanın kabulü ile davalılar … ve …’ın … Ltd. Şti. müdürlüğünden azillerine, Dairemizce verilen 23/09/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının HMK 389 md. gereği karar kesinleşinceye kadar devamına,” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; Karar iptali istemi nedeniyle alınması gereken 80,70-TL karar harcından davacı tarafından yatırılan 35,90-TL’nin mahsubuyla bakiye 44,80-TL harcın davalı şirketten, azil isteği nedeniyle alınması gereken 80,70-TL karar harcından 35,90-TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 44,80-TL harcın davalılar … ve …’dan tahsiliyle hazineye ödenmesine, Özel denetçi atanması talebi nedeniyle davacıdan alınması gereken 80,70-TL peşin harçdan davacı tarafından yatırılan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 44,80-TL harcın davacıdan alınarak hazineye ödenmesine, Davacı tarafından yatırılan ve mahsup edilen 71,80-TL peşin harcın davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 193,50-TL posta masrafı ve 3.000-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.193,50-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 690,70-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için takdir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Davalılar vekili için takdir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine, Davalılar tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının talebi halinde karar kesinleştiğinde davalılara iadesine, Davalılar tarafından yapılan 63-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 25-TL’sinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, kalan kısmın davalılar üzerlerinde bırakılmasına, Davacı tarafından yapılan 65,90-TL istinaf yargı giderinin davanın kabul oranında hesaplanan 38-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısımın davacı üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2022