Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1102 E. 2021/1394 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1102
KARAR NO: 2021/1394
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2018
NUMARASI: 2016/766 Esas 2018/1476 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Davanın kısmen kabulüne-reddine ilişkin kararın davacı ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; müvekkili ile diğer davalı … tarafından inşaat faaliyetlerini yürütmek amaçlı olarak … Ltd. Şti.’nin kurulduğunu, şirketin %50 hissesinin müvekkiline, %50 hissesinin ise davalı …’a ait olduğunu, ancak resmiyette gözükmese müvekkilinin ve davalının ortak arkadaşları olan …’a da kendi aralarında pay verdiklerini, bu kişiyi de şirkete ortak olarak kabul ettiklerini, müvekkili ile davalı … ile aralarında anlaşmazlıklar meydana geldiğinden ortaklığı bitirme kararı aldıklarını, 24/03/2013 tarihinde kendilerince hazırlanan bir sözleşme ile şirketi devir etme konusunda anlaştıklarını, sözleşmeye göre müvekkili ile …’un davalı şirketten 320.000-TL alacaklı olduğunun, alacaklılar toplantısına müteakip şirketin müvekkiline borcu olan 320.000-TL’nin yarısı olan 160.000-TL ödeneceğinin kararlaştırılmasına rağmen bu bedelin müvekkiline ödemediğini, alacağın tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, davalıların takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek davalıların haksız itirazının iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; müvekkili şirketin sözleşmenin tarafı olmadığını, diğer müvekkilinin ise davacıya şahsından kaynaklanan hiçbir borcu bulunmadığını, davacıya ait şirket hisseleri tüm aktif ve pasifiyle beraber müvekkil …’a devredildiğini, noter huzurunda yapılan hisse devir sözleşmesi ile bahsi geçen adi yazılı sözleşmenin hükümsüz hale geldiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasında inanç aktinin bulunduğu ve akit çerçevesinde davacının edimlerini yerine getirdiği, araç satış yetkisi ile aracın satışının gerçekleştiği, hisse oranlarına göre bilirkişi tarafından hesap edilen 117.713,60-TL’den araç devri nedeniyle 23.000-TL’nin mahsubu ile bakiye 94.714-TL alacak olduğunun tespit edildiği, davalı … yönünden bu miktar üzerinden itirazın iptali ve takibini devamı gerektiği gerekçesiyle davalı … yönünden 94.714-TL için itirazın iptaline, icra inkar tazminatı talebinin reddine, davalı şirket yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1- Davacı vekili; mahkemece bilirkişi raporuna istinaden müvekkilinin 117.713,60-TL alacaklı olduğu ancak bu bedelden inanç sözleşmesinde belirtilen müvekkiline devir edilen aracın bedeli 23.000-TL’nin mahsubu gerektiği gerekçesi ile 94.714-TL’ye hükmedilmiş ise de, bahsi geçen sözleşmede her üç ortağın araçlarının ortaklarca devir alınacağının yazılı olduğunu, sözleşmede müvekkilinin alacağının araç bedellerinin mahsubu sonucunda kararlaştırıldığını, mahkemece araç bedelinin tekrardan mahsubu ile hüküm tesis edildiğini, davalı tarafın sözleşmede belirtilen 160.000-TL’yi ödediğini ispat edemediğini, mahkemece davanın tümüyle kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğunu, alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatı koşulları oluştuğu halde icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin yerinde olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalılar vekili; vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin her müvekkili için ayrı ayrı hükmedilmesi gerektiğini, herhangi bir hükmü kalmayan adi yazılı belgeye dayalı olarak alacağa hükmedilmesinin usul veya yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava,tasfiye sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davacı vekili, 24/03/2013 tarihli sözleşme ile davalı şirket ile ilgili olarak müvekkili davacı, davalı … ve dava dışı … arasında yapılan tasfiye anlaşması ile müvekkili ve …’a 320.000- TL’nin öncelikli olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığını, fakat bu bedelden müvekkilinin hissesine düşen 160.000-TL’nin ödenmediğini, oysa 25/03/2013 tarihli hisse devir sözleşmesinin 24/03/2013 tarihli sözleşmedeki şartlara inanılarak yapıldığını ileri sürerek bu alacağını ilamsız icra takibiyle talep etmektedir. Davalı ise, 25/03/2013 tarihli hisse devir sözleşmesinin yapılması ile 24/03/2013 tarihli sözleşmenin hiç bir geçerliliğinin kalmadığını, davalı şirketin sözleşmenin tarafı olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davalı şirket ise sözleşmede taraf değildir. Sözleşmenin şirket adına yapıldığına dair bir açıklık da bulunmamaktadır. Bu nedenle bu şirket yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacının davalı şirket yönünden takip başlatılmasında kötüniyetli olduğu ,davalı tarafça ispatlanamamıştır. Hükmün diğer davalı yönünden incelenmesinde ise; bilirkişi tarafından yapılan incelemede, 24/03/2013 tarihli protokolde ödenmesi kararlaştırılan 320.000-TL’den davacının hissesine düşen 160.000-TL’nin davacıya ödenip ödenmediğinin tespit edilmediği, fakat sözleşmenin 9. Maddesinin yerine getirilmesi, alacakların tahsil edilip borçların ödenmiş olması halinde davacının 117.7113,60-TL alacağının bulunduğu belirtilmiştir. Mahkemece ise bilirkişi tarafından hesaplanan bu bedelden yine protokolde kararlaştırılan 23.000-TL araç bedeli mahsup edilerek sonuca gidilmiş, davalı … yönünden itirazın kısmen iptaline, davalı şirket yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir. 24/03/2013 tarihli sözleşmede; davacı, davalı … ve dava dışı … arasında şirketin tasfiyesine yönelik yapılacak işlemler üzerinde anlaşma yapılmış, sözleşmenin 9. Maddesinde ise davacı ve …’un toplam alacağı 320.000-TL’nin öncelikli olmak üzere, kalan bedelin hisse oranında tüm ortaklara dağıtılacağı kararlaştırılmıştır. Davacı vekili tarafından 27/12/2018 tarihli oturumda hisse devir miktarın 23.000-TL araç bedelini düşerek 160.000-TL için takip başlatıldığı belirtilmiştir. Her ne kadar davalı tarafça 25/03/2013 tarihli sözleşmenin yapılması ile 24/03/2013 tarihli sözleşmenin hükümsüz hale geldiği ileri sürülmüş ise de, 25/03/2013 tarihli sözleşmenin hisse devrine ilişkin olduğu, 24/03/2013 tarihli sözleşmenin ise tasfiyeyi amaçladığı, hisse devri sözleşmesinin sonraki aşama ile ilgili olduğu anlaşıldığından davalı tarafın 24/03/2013 tarihli sözleşmenin hükümsüz hale geldiği yönündeki savunma yerinde görülmemiştir. Mahkemece davacının alacağını şirketteki kar payına dayadırdığı kabul edilerek karar verilmiş ise de, davacı alacağını sözleşmenin 9. Maddesinde belirtilen ve öncelikli olarak ödenmesi kararlaştırılan bedelden hissesine düşen kısma dayandırmaktadır. Diğer taraftan bu bedel tasfiye sonucu ortaya çıkacak alacak veya borç durumundan, ortaklara devri kararlaştırılan araçlardan bağımsız olarak kararlaştırılmıştır. Bu nedenle mahkemece alacağın tamamına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Davacının 24/03/2013 tarihli sözleşmeye dayalı alacağı likit ve belirlenebilir olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken alacağın yargılama ile belirlendiği gerekçesiyle icra inkar tazminatının reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Bu itibarla mahkemece, açıklanan bu hususlar dikkate alınarak, davalı … yönünden itirazın iptaline ve alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının tahsiline, davalı şirket yönünden pasif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, yeniden hüküm verilmesine ,davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/766 Esas-2018/1476 Karar sayılı ve 27/12/2018 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; a)Davalı …’ın Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 160.000-TL üzerinden iptali ile takibin devamına, takip tarihinden itibaren bu miktara talep gibi yasal faiz işletilmesine, % 20 oranda hesaplanan icra inkar tazminatının davalı …’tan alınarak davacıya ödenmesine” b) Davalı … Ltd. Şti. yönündeki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 10.929,60-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme ve icra veznesine peşin yatırılan 2.732,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 8.197,20-TL’nin davalı …’tan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından peşin yatırılan 2.765,90-TL harcın davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 600-TL bilirkişi ücreti, 217,60-TL posta ücreti olmak üzere toplam 817,60-TL yargı giderinin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için takdir olunan 19.150-TL vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, Davalı … Ltd. Şti. lehine takdir olunan 4.080-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davalıdan alınması gereken 6.469,91-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 1.672,40-TL nin mahsubu ile bakiye 4.797,51‬-TL harcın davalı …’tan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan 41,50-TL posta masrafının davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf yoluna başvuran davalılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 30/09/2021