Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1057 E. 2021/1496 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1057
KARAR NO: 2021/1496
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2019
NUMARASI: 2015/858 Esas 2019/122 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Davanın kısmen kabul-kısmen reddine ilişkin kararın davacı ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili bankanın Silivri Şubesi tarafından kredi müşterisi …firmasına 16/02/2011 tarihli genel kredi ve teminat sözleşmesine istinaden ticari araç kredileri kullandırıldığını, davalı … ve …’un da söz konusu sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığını, kredi borçları süresinde ödenmediğinden, borçlulara Kadıköy … Noterliği’nin 30/11/2014 tarihli hesap kat ihtarı keşide edildiğini, yine ödeme olmaması üzerine, İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip yoluyla takibe geçildiğini, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu, icra dosyasında yapılan tahsilatlar düşülerek dosya kapak hesabı yapılmasının talep edildiğini, yapılan hesapta takip tarihi itibarıyla 41.895,49-TL olan alacaklarının 36.196,12-TL’ye düştüğünün tespit edildiğini, bu nedenle itirazın iptali talep edilen tutarın 36.196,12-TL olduğunu belirterek, davalıların itirazının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; genel kredi sözleşmesi kapsamında müvekkili şirket tarafından alınan iki araç üzerine rehin konulduğundan alacaklının öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla alacağını tahsil etmesi gerektiğini, davacı bankanın aynı gün hem rehnin paraya çevrilmesi ve hem de ilamsız takip yoluyla takibe giriştiğini, rehinli araçlardan birisi satılarak bu bedelin banka tarafından 21.05.2015 tarihinde tahsil edildiğini, diğer araç ise trafik kazası sonucu tam hasarlı hale geldiğinden kasko ödemesinin davacı bankaya yapılması gerektiğini, rehinli takipte yapılan tahsilatlar düşülmediğinden aynı alacak için mükerrer talepte bulunulduğunu, banka tarafından uygulanması istenen faiz oranının fahiş olduğunu, kefil olan müvekkillerinin el yazısı ile müteselsil kefil ibaresi yazdırılmadığından kefaletlerinin geçersiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının, asıl borçlu ile müteselsil kefil olan borçlu davalılardan hükümde belirlenen miktar kadar alacaklı olduğu, aksine dair veya borcun ödendiğine dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı, davalıların genel kredi sözleşmesi gereğince asıl borçlunun borcunun tamamından, kefilin limit ile sınırlı müteselsil sorumlu olduğuna, kefalet sözleşmesi gereğince davacı tarafa borçlu olduğuna, aksine ilişkin bilge ve belge bulunmadığından davanın -TL üzerinden iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:1-Davacı vekili; uygulanan temerrüt faiz oranının hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda araç satış bedeli ana paradan düşülerek hesaplama yapıldığını, tahsilat bakımından icra harç ve masrafları ile vekalet ücretinin de hesaba katılması gerektiğini, bilirkişi raporunda çelişkiler bulunduğunu belirterek, kararın kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir. 2-Davalı …ltd.şti vekili; davacı tarafından aynı tarihte rehnin paraya çevrilmesi ile ilamsız takip başlatıldığını, davacının öncelikle rehinli mallar üzerinden tahsil yoluna gitmemesinin hukuka aykırı olduğunu, rehnin paraya çevrilmesi dosyasında araç satışından tahsilat yapılmasına rağmen bu hususun gözardı edildiğini, yine kaza sonucu hasarlı hale gelen araç nedeniyle sigorta şirketi tarafından davacı bankaya yapılan ödeme konusunda inceleme yapılmadığını, ayrıca faiz hesabında yılın 365 gün yerine 360 gün olarak alınması sonucunda hatalı hesaplama yapıldığını belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı banka ile davalı asıl borçlu … ltd.şti arasında 16.02.2011 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, diğer davalıların da sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladıkları, sözleşme kapsamında davacı banka tarafından davalı borçluya taksitli araç kredisi kullandırıldığı, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın 30.11.2014 tarihinde kat edilerek borcun ödenmesi davalılara ihtar edildiği, tüm davalıların 06.12.2014 tarihi itibariyle temerrüde düştükleri, davacı banka tarafından 14.01.2015 tarihinde İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip ve … esas sayılı dosyası ile de rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, rehinli araçlardan birisinin satışı sonucunda elde edilen 31.037,36-TL tutarın takip borcundan mahsubu ile kalan alacak üzerinden işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. İİK’nın 45/1 maddesi “Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoliyle takip edebilir.” hükmünü içermektedir. Ancak alacağın rehin tutarı ile karşılanamayacağının anlaşılması ve bunun belirgin olması durumunda, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile alacaklının asıl kredi borçlusu hakkında haciz yolu ile takip yapmasına bir engel bulunmamaktadır. Somut olayda hesabın kat edilmesi nedeniyle muaccel hale gelen alacaktan, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla elde edilen araç satış bedeli tutarının alacak toplamından düşülerek talepte bulunulduğu anlaşılmakta olup, bu nedenle davacı tarafından davalı asıl borçlu hakkında aynı tarihte ilamsız takip yapılmasında hukuka aykırılık yoktur. TBK’nın 100. maddesi gereğince takip tarihinden sonra ve itirazın iptali davasının açıldığı tarihten önce yapılan ödemenin öncelikle işlemiş faiz ve takip dosyasının ferilerine mahsup edilmesi gerekmektedir. Hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda ise İcra dairesince yapılan kapak hesabı esas alınarak hesaplama yapılmıştır. Rehinli araçlardan birisinin karıştığı kaza sonucunda tam hasarlı hale geldiği ve söz konusu aracın … Sigorta tarafından kasko sigorta poliçesiyle sigortalı olduğu anlaşılmakta ise de, ilgili sigorta şirketinden alınan yazı cevabında bir ödeme yapılmadığı bildirilmiştir. Dolayısıyla bu araçla ilgili olarak rehin hakkı sahibi sıfatıyla davacıya yapılmış bir ödeme olmadığı belirlenmiştir.Davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Diğer yandan genel kredi sözleşmesinin 44. maddesinde, borçlunun temerrüdü halinde bankanın tespit ettiği faiz oranlarından temerrüt tarihi itibariyle yürürlükte bulunan en yüksek kredi faiz oranına bu oranın %50 ilavesiyle bulunacak tutarda temerrüt faizi uygulanacağı hüküm altına alınmış olup, bu hüküm tacir olan taraflar bakımından bağlayıcı niteliktedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise kredi kartlarına uygulanan %24,24 oran esas alınarak % 36,36 oranında temerrüt faizi işletilerek hesaplama yapılmış olup,bu oran sözleşmenin temerrüt faizi hükmüne aykırıdır. Bu kapsamda mahkemece davacı bankanın temerrüt tarihi itibariyle TCMB’ye bildirdiği yıllık kredi azami faiz oranları temin edilmek suretiyle, sözleşme hükmüne göre uygulanması gereken temerrüt faiz oranı tespit edilerek yukarıdaki ilkeler doğrultusunda rehinli takip dosyasından elde edilen kısmi ödemenin TBK’nın 100. maddesi de dikkate alınarak öncelikle ferilerden mahsubu suretiyle kalan alacak belirlenmek ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı … Ltd. Şti. vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/02/2019 Tarih 2015/858 Esas 2019/122 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının (Davacı 44,40-TL, davalı … Ltd. Şti. 582,30-TL) istek halinde kendilerine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/10/2021