Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1046 E. 2021/1124 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1046
KARAR NO : 2021/1124
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/01/2017
NUMARASI: 2015/1155 Esas 2017/26 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/07/2021
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; dava dışı kredi borçlusu …’ın, kullandığı krediler nedeniyle müvekkiline borcu bulunduğunu, bu firma tarafından borca karşılık olarak davalının keşidecisi olduğu 150.000-TL bedelli çekin tahsil için ciro edildiğini, kredi borcunun zamanında ödenmemesi nedeniyle çeke ilişkin olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine itirazı üzerine İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/354 esas 2014/717 karar sayılı ilamı ile takibin iptaline karar verildiğini, bu nedenle alacaklarını tahsil edemedikleri ve davalının çek bedeli kadar sebepsiz zenginleştiğini belirterek, çek bedeli olan 150.000-TL’nin keşide tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dava konusu çekin bir borcun tasfiyesi için verilmediğini, aksine dava dışı kredi borçlusu lehdarın kendilerine borçlu olduğunu, çekin müvekkiline iadesinin keşideci tarafından taahhüt edildiğini, davacının çekin tahsili için ibraz etmediğini kendilerine karşı müracaat hakkını yitirdiğini, keşideci ile çekin verilmesine neden olan temel ilişkiden dolayı da herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin lehtardan alacaklı olduğunu, çekin ödenmemesi üzerine iade edildiğini ve taraflar arasında 11/02/2014 tarihli sözleşme yapılarak, çeke binaen dava dışı şirketin inşaat malzemesi satma yükümlülüğü altına girdiğini, ancak herhangi bir inşaat malzemesi teslim etmediğini ve sözleşmenin feshedildiğini, bu hali ile çeke karşılık inşaat malzemesi alınması ihtimalinin de kalmadığını, dava dışı şirket tarafından 01/04/2014 tarihli sözleşme ile çekin iade edileceğinin taahhüt edildiğini, çekin avans çeki olduğunu, bu durumdan davacının da haberi olması üzerine çekin bankaya ibraz edilmediğini, çek nedeniyle herhangi bir borcu bulunmamasından dolayı çekten dolayı sebepsiz zenginleşmesinin de mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; 6102 sayılı TTK’nın 732/1. maddesinde “Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar” düzenlemesine, aynı maddenin son fıkrasında da ” (4)..; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.” düzenlemesine yer verildiği, yasal düzenlemeler dikkate alındığında; dava konusu çekin süresi içerisinde bankaya ibraz edilmediği, bu nedenle hamil olan davacı tarafından keşideci olan davalıya karşı sebepsiz zenginleşme nedeniyle dava açılabileceği, sebepsiz zenginleşmediğini ispat yükünün davalıda olduğu, bununla birlikte davalı tarafından sunulan belgeler ve alınan bilirkişi raporları dikkate alındığında, dava konusu çekin avans çeki olarak verildiği, dava dışı şirketin çekin muamelesiz iadesini istediği ve söz konusu çeke karşılık başka bir çeki davacıya verdiği gibi bir kısım nakit ödeme de yapıldığı, ancak çekin dava dışı şirkete iade edilmediği, keşideci ile lehdar bakımından yapılan inceleme neticesinde davalının çek nedeniyle borçlu değil aksine alacaklı olduğu,davalının sebepsiz zenginleşmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili; dava dışı kredi borçlusunun müvekkiline 165.450-TL borcunun bulunduğunu, çekin de kredi borçlusu tarafından müvekkiline ciro edildiğini, müvekkilinin kayıtlarında çekin iadesine yönelik bir bildirim bulunmadığını, müşteriye iade edilmeyen çeklerin kredinin teminatını teşkil etmeye devam ettiğini, asıl kredi borçlusundan yapılan kısmi tahsilatların kredi borcuna istinaden yapıldığını, iyi niyetli müvekkilinin davalı ile dava dışı şirket arasındaki ticari ilişkiyi bilmesinin beklenemeyeceğini, bu ilişkinin müvekkilini bağlamadığını, ayrıca mahkemece yetkisizlik kararı nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmesinin sule aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, süresinde ibraz edilmeyen çeke dayalı alacağın sebepsiz zenginleşme kurallarına göre tahsili istemine ilişkindir.Kural olarak çekin yasal süresinde ibraz edilmemesi halinde TTK’nın 808. maddesi gereğince hamil, kambiyo hukukuna dayalı müracaat hakkını kaybeder. Bu durumda müracaat hakkını yitiren hamilin alacağına kavuşabilmesi için; aralarında temel ilişki bulunan keşideciye ya da cirantaya karşı çeke delil başlangıcı olarak dayanmak suretiyle dava açması ya da TTK’nın 818. madde atfıyla çeklerde uygulanması gereken 732. madde uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda keşideciden alacağını talep etmesi gerekmektedir. TTK’nın 732. maddesine göre, “Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar … ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.” Bu kapsamda çeki ciro yolu ile devralan hamil ile keşideci arasında temel ilişki bulunmayıp, alacağını ancak TTK’nın 732. maddesi çerçevesinde tahsil edebileceği değerlendirilmelidir. Kıymetli evraktan kaynaklanan sebepsiz zenginleşme davalarında ispat yükü çeki düzenleyen keşidecide olup, davalı keşidecinin sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmesi gerekmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 689. maddesine göre ise rehin cirosundan söz edilmesi için “bedeli teminattır.” “bedeli rehindir” veya bunlara uygun bir ibarenin, tahsil cirosundan söz edilmesi için de “bedeli tahsil içindir” “vekaleten” ibarelerinin senede yazılması gerekir. Senette yukarıda açıklanan ibarelerden birinin yer almaması halinde senedin rehin veya tahsil cirosu ile değil temlik cirosu ile verildiği kabul edilmelidir. Somut olayda dava konusu edilen çek incelendiğinde, lehdar tarafından yapılan ciroda rehin, teminat veya tahsil amacıyla yapıldığı yönünde hiçbir ibare bulunmadığı görülmüştür. Bu nedenle dava konusu çekin davacı bankaya temlik cirosu ile geçtiğinin kabulü gerekmektedir. Çekin yasal süresinde bankaya ibraz edilmediği de anlaşılmasına göre, çek kambiyo senedi vasfını kaybettiğinden davacı banka kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını yitirmiştir. Davacı banka ile davalı keşideci arasında temel ilişki bulunmadığından, davacının keşideciden 6102 sayılı TTK.nın 732. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak alacak talebinde bulunması mümkündür. Ancak ispat yükü üzerinde bulunan davalı, yukarıda da açıklandığı üzere çek nedeniyle sebepsiz zenginleşmediğini ispatlama hakkına sahiptir. Davalı tarafça sunulan delillerden; 11.02.2014 tarihli sözleşme içeriğine göre, davalının verdiği çeklere karşılık olarak aynı bedelde iki adet çekin da dava dışı şirket tarafından davalıya verildiği, ancak davalıya verilen çeklerin ödeme güçlüğü nedeniyle iade alınarak davalıya inşaat malzemesi satmayı taahhüt ettiği ve söz konusu çeklerin inşaat malzemelerinin bedelinin avansı olarak kabul edileceği, 01.04.2014 tarihli sözleşme ile de ruhsat alınamaması ve inşaatın başlamaması ayrıca dava dışı şirketin inşaat malzemesi vermemesi nedeniyle dava konusu çekin muamelesiz olarak iade edileceğinin düzenlendiği, ancak davalının taraf olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesinin de feshedildiği anlaşılmaktadır. Davalı ile dava dışı çek lehtarı şirketin ticari defterlerinin incelenmesinde ise; davalının dava dışı … İnşaat’tan 300.269,15-TL alacaklı olduğu ve alacağın devam ettiği, alacağın dava dışı şirkete ait ticari defterlerde de aynen kayıtlı olduğu, ticari defterlerin bu açıdan birbirini doğruladığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla sunulan deliller ve ticari defter kayıtları ile davalı keşidecinin dava konusu çek nedeniyle zenginleşmediği kanıtlanmıştır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davanın açıldığı İstanbul 16. ATM’nin 2014/233 esas sayılı dosyasında davanın mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine karar verilmiş, yasal süresindeki başvuru üzerine dosyanın gönderildiği İstanbul Anadolu 2. ATM tarafından yargılamaya devam edilerek karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 331/2 maddesine göre; görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği düzenlenmiştir. Ancak yetkisizlik kararından sonra yetkili mahkemede yargılamaya devam edilip nihai kararla birlikte de davalı yararına vekalet ücretine hükmedildiğinden, davalı yararına yetkisizlik kararı nedeniyle ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle; istinaf nedeni kısmen yerinde görülen davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata yeniden yargılama gerektirmediğinden,kararın kaldırılmasına,yeniden hüküm verilerek davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/01/2017 Tarih 2015/1155 Esas 2017/26 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın REDDİNE”İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 14.750-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,” Davacı tarafından yatırılan 31,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 08/07/2021