Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1014 E. 2021/1871 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1014
KARAR NO: 2021/1871
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2018
NUMARASI: 2014/330 Esas – 2018/1247 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili; taraflar arasında 16/10/2012 tarihli sözleşme ile akaryakıt bayilik ilişkisi kurulduğunu,müvekkilinin davalıdan alacağı akaryakıt ürünü bedeline teminat olmak üzere müvekkilinin davalıya 23/10/2012 tarili 75.000-TL bedelli teminat mektubunu verdiğini, davacı müvekkil ile davalı arasındaki bu bayilik ilişkisinin davalının gerekli yatırımları yapmamış olması, piyasa koşullarına uygun rekabeti sağlayıcı kar oran ve ürün ve hizmet teminini gerçekleştirmemesi gibi nedenlerle karşılıklı rıza ile sözleşmeye son verildiğini, fakat davacının teminat mektubunu haksız olarak nakde çevirdiğini, bundan dolayı müvekkilinin ticari olarak zarar gördüğünü, teminat mektubu paraya çevrildiğinden bankanın müvekkiline kredi vermediğini ve bu sebeple ticari işlerinin geri kaldığını ve kaporasının da yandığını ileri sürerek haksız olarak nakde çevrilen teminat mektubu bedeli 75.000-TL’nin, teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrilmesi nedeniyle oluşan maddi zararının giderilmesi için 40.000-TL’nin, manevi zararının giderilmesi için 35.000TL’nin 01/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili şirket ile davacı arasında 16/10/2012 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi ve protokol imzalandığını, ancak davacı bayinin, bayilik sözleşmesini süresinden önce haksız olarak feshettiğinden fesih tarihinden sözleşmenin süresinin sonuna kadar yerine getirmesi gereken satış taahhüdünden dolayı müvekkil şirketin uğradığı kar mahrumiyeti zararını gidermesi gerektiğini, 16/10/2012 tarihli Protokol’ün 5. maddesi ve bayilik sözleşmesi’nin “cezai şart “başlıklı 19. maddesinin açık hükümleri karşısında taraflar arasında akdedilmiş sözleşme hükümlerine ve taahhütlerine uymayan davacının ödemesi gereken maktu cezai şart tutarının 150.000-USD olduğunu belirterek yasal dayanaktan yoksun olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen ve inkar edilmeyen 16/10/2012 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesinin dosyaya sunulan iki ayrı raporda ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği üzere davacı tarafın kendi edimlerini yerine getirmemiş olması nedeniyle feshedildiği, sözleşme ve bağlı protokol kapsamında davalı tarafın taahhüt edilen ancak alınmayan akaryakıt bedeli olarak oluşan alacağına karşılık sözleşme öncesinde davacıdan alınan teminat mektubunun paraya çevrilmesinde mevzuata ve sözleşmeye aykırı bir durum bulunmadığı, sözleşme öncesinde alınan teminat mektubunun amacının davalı tarafın sözleşme kapsamında oluşacak muhtemel zararın tazminine yönelik olduğu, bu bağlamda davalının oluşan ve belirlenen zarardan daha düşük miktarda olan teminat mektubu tutarının paraya çevrilmesine yasal bir engel bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili ; Hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, bilirkişi raporuna itirazların karşılanmadığını; bilirkişi raporunda teminat mektubunun kapsamı ve hangi borçları teminat altına aldığı, asgari alım taahhüdüne dayalı talepte bulunulmasının mümkün olup olmadığı,çekişmeli bir alacağın tahsili için mahkeme kararı olmadan teminat mektubunun nakde çevrilip çevrilemeyeceği hususlarının tartışılmadığını;taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin sona ermesinde davalı tarafın haksız ve kusurlu olduğunun 12/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda açıkça belirtildiğini, bir an için davalının asgari alım taahhüdüne dayalı olarak alacak talebinde bulunabileceği kabul edilse bile talep edilebilecek miktarın taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin devam ettiği süreç ile sınırlı olarak talep edilebileceği,sözleşmenin kurulduğu tarihten sona erdiği tarihe kadar alınması gereken akaryakıt ürünün 522 m3 olduğu, müvekkilinin aldığı akaryakıt ürünün ise 427 m3 olduğu, eksik kalan miktarın 95 m3 olduğu, eksik kalan alım taahhüdünden dolayı da 95 m3 esas alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, çünkü sözleşmenin sona ermesinden sonra akaryakıt alımının hukuken ve fiilen imkansız hale geleceğini, bu nedenle bilirkişi raporunun bir yıllık süreyi dikkate alarak hesaplama yapmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:Taraflar arasında 5 yıl süreli olmak üzere 08/10/2012 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ile 16/10/2012 tarihli protokol imzalanmıştır. Sözleşmenin 10/05/2013 tarihinde sona erdiği, davalı tarafından sözleşmenin ihlali nedeniyle cezai şarta dayalı tazminat bedeli açıklamasıyla 74.872,67-TL bedelli fatura düzenlendiği hususu ihtilaf dışıdır. Uyuşmazlık; bayilik sözleşmesinin haklı nedenle veya tarafların ortak iradeleri ile sona erip ermediği, buna bağlı olarak cezai şart tazminatı talep etme koşullarının oluşup oluşmadığı, oluşması halinde miktarı, teminat mektubunun nakde haksız olarak çevrilip çevrilmediği hususundadır. Davacı, sözleşmenin taraflar arasındaki sözleşmesinin davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı tarafların ortak iradesi ile sona erdiğini ileri sürmüştür.Buna karşılık davacıyı sözleşmenin feshinde haklı kılan somut delil sunulmadığı gibi sözleşmenin tarafların ortak iradesi sonlandırıldığına dair bir delil de bulunmamaktadır. Buna göre süreli sözleşmenin süresinden evvel haklı neden olmaksızın sonlandırılmasında davacının kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir.Teminat mektubu ile ürün alım bedelleri yanında ,taraflar arasındaki sözleşmelerden doğacak borçlarında teminat altına alındığı ,bu sebeble cezai şart hükmü bir hakim kararını gerektirse dahi denetimi açılabilecek bir istirdat davasında tartışılıp inceleneceğinde davalının cezai şart alacağı için teminat mektubunun tazminini talep edebileceği sonucuna varılmaktadır. Protokol’ün 3.1.3. Maddesinde davacı tarafından yıllık 1.000 m3 akaryakıt alımı, alınmayan her m3 akaryakıt için davalıya 100-USD’nin cezai şart olarak ödeneceği düzenlenmiştir. Protokolün imzalandığı 16/10/2012 tarihinden sözleşmenin sona erdiği 10/05/2013 tarihine kadar davacı tarafından 427 m3 alım gerçekleştirilmiş, 573 m3’lük taahhüt yerine getirilmemiştir. Sözleşmedeki alım taahhüdü yıllık olarak kararlaştırılmıştır. Sözleşme ise henüz birinci yılı dolmadan sona ermiştir. Davacı sözleşmeyi fesihte haklı olduğu ispat edememiştir. Bu nedenle davacı tarafından yerine getirilmeyen 573- m3’lük taahhüt tutarı nedeniyle davalı 57.300-usd karşılığı 105.861,75-TL alacağa hak kazanmıştır. Öte yandan taraflar arasındaki Protokolün 5. maddesinde; taraflar arasındaki sözleşme ve protokollerin veya taahhütnamelerin, herhangi bir ya da birden fazla maddesinin, bayi tarafından ihlali durumunda davalı firmaya maktu olarak 150.000-USD’nin cezai şart olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Uyuşmazlık konusu teminat mektubunun cezai şart alacağını da kapsadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin hacmi dikkate alındığında davalı şirket tarafından talep edilen cezai şart tutarının davacının ekonomik bakımdan mahvına neden olacak miktarda olmadığı, sözleşme öncesinde davacıdan alınan teminat mektubunun paraya çevrilmesinde taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılık bulunmadığı,buna bağlı olarak zarar tazmin taleplerinin de dayanağı bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; istinaf sebebleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL daha harcın davacıdan alınarak Hazine’ ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine,dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde oy birliğiyle karar verildi.16/12/2021