Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/10 E. 2019/298 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/10
KARAR NO : 2019/298
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2018
NUMARASI : 2018/616 Esas
TALEP : İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/03/2019
İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP : Davacı vekili;davacılar ile … , …, … ve … ‘in davalı şirketin ortakları olduğu,… Ailesi’nin %60 pay,… ailesi’nin %40 pay sahibi olduğunu, … Ailesi’nin 2012 yılından itibaren çoğunluk pay sahibi olmanın sağladığı avantajı kötüye kullanarak … Ailesi’ni şirketten fiilen uzaklaştırdığını, 30.03.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında 6,7,9 nolu kararlara ve 25.05.2018 tarihli ertelenen olağan genel kurul toplantısında 2,3,4,5,6 nolu kararlara muhalif kalarak muhalefet şerhlerini tutanağa geçirdiklerini,30.03.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında; 6 nolu gündem maddesine ilişkin olarak alınan “YK üyelerine 2018 yılında aylık 30.500 TL olmak üzere 16 maaş ödenmesi”, 7 nolu alınan “YK üyelerine TTK 395 ve 396 mad yazılı hususlar hakkında yetki verilmesi”, 9 nolu alınan “şirkete 2018 yılı için bağımsız denetçi olarak …A.Ş.’nin atanmasına” ilişkin kararı ile 25/05/2018 tarihli ertelenen Olağan Genel Kurul toplantısında; 2 nolu “2017 yılı yönetim kurulu faaliyet raporu ile bağımsız denetim raporunun onaylanması”, 3 nolu”2017 yılı finansal tablolarının, bilanço ve kar zarar hesaplarının tasdiki”, 4 nolu “2017 yılı faaliyetleri itibarıyla YK üyelerinin ibrası”, 5 nolu alınan “şirket ana sözleşmesinin 7.maddesinin değiştirilerek şirket YK üye sayısının 5’e çıkarılması ve … ile …’nın YK üyeliğine seçilmesi talebinin reddi ile iş bu toplantı tarihinden itibaren 3 yıl süre ile görev yapmak üzere …, … ve … YK üyeliklerine seçilmesi”,6 numaralı gündem maddesine ilişkin olarak alınan “2017 yılı itibariyle oluşan şirket karından 1.350.000TL’nin dağıtılması ile 2017 yılı öncesinde şirkette biriken karın dağıtılması talebinin reddi” kararlarının öncelikle icralarının geri bırakılmasına ve iptallerine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, TTK 448/3 maddesi gereğince müvekkili şirketin doğması muhtemel zararlarına karşı davacılar tarafından teminat gösterilmesini, genel kurul kararlarının icrasının geri bırakılmasının, bünyesinde çok sayıda işçi çalışan 2017 yılı itibariyle 360 milyon lirayı aşan tutarda ciro yaratan büyük bir ekonomik hareketliliği olan şirketin çalışamaz hale gelmesi sonucunu doğuracağından ve bu sebeple telafisi imkansız, ağır mağduriyetleri meydana gelmesinin kaçınılmaz bir hal alacağı ve genel kurul kararlarının iptalini gerektirir, azınlık pay sahiplerinin haklarını ihlal eder, hukuka aykırı hiç bir durum söz konusu olmadığından genel kurul kararlarının icrasının geriye bırakılması talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece 11/10/2018 tarihli duruşma zaptının 1 nolu ara kararı ile; davacı vekilinin kararların icrasının geri bırakılmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, davanın vasıf ve mahiyeti, talebin yargılmayı gerektirmesi, ayrıca HMK 389 ve müteakip maddeleri gereğince icranın geri bırakılmaması halinde telafisi imkansız zararların oluşacağının yaklaşık ispat ölçülerinde kanıtlanamamış olması ve tedbirin şartlarının oluşmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili ;1-30.03.2018 tarihli olağan genel kurulda YK üyelerine ödenecek ücrete ilişkin 6 nolu kararın şirket YK nda bulunan ortaklara fahiş derecede menfaat sağlandığını, Şirketin 3 yönetim kurulu üyesine 2018 yılında ödenecek 1.032.000- TL ücretin davacılara ödenecek kar payının neredeyse 2 katı olduğunu, 2- TTK 395 ve 396.gereği verilen izne ilişkin 7 nolu kararın bilanço görüşmelerinin ardından alınması gerektiğini, konu, amaç ve zaman sınırlaması olmadan genel geçer bir şekilde YK üyelerinin tamamına şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma ve rekabet etme hakkı tanındığını, bu hususun TTK 393 ve özellikle oydan yoksunluk başlıklı 436. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, TTK 374/1 fıkrasında sayılan hısımların bu oylamaya katılmaması gerekirken,kararı alan sahipleri aynı zamanda YK üyesi olan …. (baba), ….(Oğul) ,…. (oğul) ‘den oluşan %60 pay sahibi …. ailesi olduğunu ,bu hususun 2016 yılına ilişkin açılan dava sırasında İstanbul BAM 14. HDnin 14.12.2017 tarihli ve 2017/861-878 esas-karar sayılı ilamında kararın icrasının durdurulması sebebi sayıldığını, 3-Bağımsız denetçi atanmasına ilişkin 9 nolu karar ile çoğunluk pay sahibi …ailesinin oylarıyla ….A.Ş.’nin bağımsız denetim firması olarak seçildiğini, aynı zamanda davalı şirketin yeminli mali müşaviri olduğundan şirkete bağımsız denetçi olarak atanmasının TTK 400.maddesi uyarınca mümkün olmadığını,4-25.05.2018 tarihli ertelenen genel kurulda YK üye sayısının 5’e çıkarılması ve … ile …’nın YK Üyesi olarak atanmasına ilişkin teklife karşı ret kararı ile 3 yıl süre ile … ve … YK üyeliklerine seçilmesine ilişkin 5 nolu gündem maddesi kapsamında alınan ret kararının hukuka aykırı olduğunu,5-Davalı şirketin bilançolarına göre yaklaşık 125 milyon- TL birikmiş kâr payı mevcut olduğunu, 2017 yılında 13.439.229,36-TL elde ettiğini, şirkette biriken kârın dağıtılması talebinin reddine ilişkin 8 nolu kararın … ailesini kâr payından mahrum bırakılmasının amaçlandığını, 6-Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan vergi inceleme raporları ve ceza ihbarnameleri nedeniyle 2016 yılında vergi asıl cezalarıyla birlikte 4.986.955- TL ödeme yapıldığını,YK üyelerinin hukuka uygun olmayan yönetimi sebebiyle şirketi zararına sebebiyet verdiklerini, alınan ibra kararının hukuka aykırı olduğunu,7-YK faaliyet raporu ile bağımsız denetim raporunun tasdikine ilişkin 2 nolu ve finansal tabloların, bilanço ve kâr zarar hesaplarının tasdikine ilişkin 3 nolu kararların icrasının şirket ve müvekkilleri aleyhine ciddi zararlara neden olacağını, müvekkillerinin bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında genel kurulda işleyişi, yönetimi, faaliyeti ve mali durumu ile ilgili soruların haksız gerekçelerle cevaplandırılmadığını, belirterek mahkemenin 11.10.2018 tarihli dava konusu genel kurul kararlarının icrasının geri bırakılması talebinin reddi yönündeki kararın kaldırılarak davalı şirketin 30.03.2018 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 6,7,9 numaralı kararlar ile 25.05.2018 tarihli ertelenen Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 2,3,4,5,6 numaralı kararların icralarının geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, TTK’nın 449. maddesi uyarınca, genel kurul kararlarının iptali davasında, dava konusu genel kurul kararının yürütmesinin geri bırakılması istemine ilişkindir.TTK nun 449.maddesinde ” Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir” hükmünü içermektedir. Dosya kapsamı incelendiğinde davacının davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin listesini sunduğu, mahkemece bu üyelere TTK 449.maddesi uyarınca ihtaratlı davetiye tebliğ edildiği,YK üyeleri vekilinin dosyaya beyan dilekçeleri sunarak talebin reddine karar verilmesini istedikleri görülmüştür. Bu durumdaYK üyelerinin görüşünün alınması yönündeki şartın yerine getirildiği kabul edilmelidir.TTK’nın 449. maddesinde hangi hallerde bu geçici hukuki koruma kararının verileceği özel olarak düzenlenmediğinden, tamamlayıcı yorum kuralı olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılabilir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir.Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.Bunun yanında TTK 449.maddesi hükmü ile mahkemeye taraflar arasındaki hukuki menfaat dengesi gözetilerek tebdir konusunda takdir hakkı tanınmıştır.Somut olayda; davacıların iddiaları,dava konusu genel kurul kararlarının, Türk Ticaret Kanununa, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarının aykırı olduğu yönündedir. Dava konusu edilen genel kurul kararları yönünden yapılan değerlendirmede , beyanları alınan YK üyelerinin olumsuz görüş bildirmiş olmaları, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden bahsedilmesinin dosyanın bulunduğu aşama itibarıyla mümkün olmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı, iddiaların yargılamayı gerektirip yaklaşık ispat ölçüsünde bir kanaat oluşmadığı, tarafların menfaat dengelerinin de gözetilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış olup ilk derece mahkemesince davalı şirketin 30.03.2018 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 6,7,9 numaralı kararlar ile 25.05.2018 tarihli Ertelenen Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 2,3,4,5,6 numaralı kararların uygulanmasının durdurulmasına ilişkin tedbirin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan gerekçelerle, davacılar/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından davacılar tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/03/2019