Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/999 E. 2020/272 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/999
KARAR NO : 2020/272
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/01/2018
NUMARASI : 2016/799 Esas- 2018/69 Karar
DAVA: Menfi Tespit-İstirdat(Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/03/2020
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, davalı bankanın müvekkili ile dava dışı …’ye 19.06.2015 tarihli bir ihtarname gönderdiğini, ihtarnamede imza olunan Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden … adına kredi kullandırıldığının ve müvekkilinin de sözleşmeleri kefil sıfatıyla imzaladığının bildirildiğini, müvekkilinin nakdi ve gayrinakdi borcun tamamından sorumlu tutulduğunu, bu ihtarnameye karşılık müvekkilinin davalı bankaya gönderdiği 01.07.2015 tarihli ihtarname ile müvekkilinin kefilliğinin sona erdirilmesini talep ettiğini ve … adına müvekkilini bağlayan herhangi bir borçlandırıcı işlemden sorumlu olmayacağını ihtar ettiğini, müvekkilinin imzası olmayan genel kredi sözleşmelerinden sorumlu tutulmasının da mümkün olmadığını, yine müvekkilinin gayrinakdi risklerden de sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek müvekkilinin davalı bankaya karşı kefillik kapsamında ihtarnamenin tebliği tarihi itibariyle başka bir genel kredi sözleşmesinden borçlanmasına neden olacak şekilde herhangi bir işlemden sorumlu olmayacağının tespitine, ihtarnamede belirtilen miktarlar açısından davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, müvekkili ile dava dışı … arasında akdedilen 15/08/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ve eki niteliğindeki Cari Hesap Kredi Sözleşmesinin davalı tarafından kefil sıfatıyla imzalandığını, sözleşme kapsamında asıl borçlu adına kredi, kredili mevduat hesabı ve çek hesapları açıldığını, asıl borçlunun ödemelerini yapmaması üzerine hesap kat edilerek borçlulara ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine ise icra takibi başlatıldığını, ihtarnameye konu taleplerin davacı tarafından imzalanan Kefaletname kapsamında kalan hususlar olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının davalı banka ile … arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında… kullandığı ve kullanacağı nakdi veya gayrinakdi kredilerden kaynaklanan doğmuş ve doğacak tüm borçlara kefalet tutarı ile sınırlı olmak üzere kefil olduğu, dava dışı kredi borçlusu ile imzalanan tek bir sözleşme bulunduğu, her ne kadar davacı tarafından kefaletin sona erdiğine ilişkin davalı bankaya ihtarname gönderdikleri bildirilmiş ise de tek taraflı olarak kefalet ilişkisinin sonlandırılamayacağı, gayrinakdi krediler yönünden dava tarihi itibari ile davalı bankanın çek garanti bedeli ödemelerinden kaynaklanan ve sözleşme hükümlerine göre davacı kefilden talep edebileceği alacağının bulunduğu, hesap kat ihtarından sonra ibraz edilen ancak karşılıksız olduğu halde çek garanti bedeli talep edilmeyen çekler yönünden de davalı bankanın sorumluluğunun devam ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Kararın hak ve adalete uygun olmadığını, davalı bankaya gönderilen ihtarname ile müvekkilinin müteselsil kefilliğinin ihtarın tebliği ile sona ereceğinin ve başka bir sözleşmeden sorumlu olamayacağının bildirildiğini, mahkemece ortada yalnızca tek bir sözleşme olduğu tespit edilmiş olsa da bu tespit yerinde olmadığını, 2-Kefilin sadece kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ve kefalet limiti ile sorumlu olduğunu, 3-Kefalet sözleşmesinin 1 yıl süreyle geçerli olduğunu ve 1 yıl sonra müvekkili aleyhine durum yaratacağını, tüm hususların karşılıklı müzakere edilerek yenilenme suretiyle devam edebileceğini ve dolayısıyla menfi tespit talepler, yerinde olduğu gözetilmeden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan nakdi alacağın tahsili ve gayrinakdi alacağın depo edilmesi talebiyle gönderilen ihtarname nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Yargılama sırasında ihtarnameye konu borcun bir kısmının davacı tarafından icra dosyasına ödenmiş olması nedeniyle, bu kısım yönünden dava istirdat davasına dönüşmüştür.Dosya kapsamında mevcut delillerden, davacı banka ile dava dışı … arasında akdedilen 15/08/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin ve eki niteliğindeki Cari Hesap Kredi Sözleşmesinin davacı tarafından kefil sıfatıyla imzalandığı,sözleşme hükümlerinin ihlal edildiğinden bahisle 18/06/2015 tarihi itibariyle hesap kat edilerek borçlulara toplam 6.192,46-TL nakdi alacağın ödenmesi ve 20.400-TL gayrinakdi alacağıın depo edilmesi talebiyle ihtarname gönderildiği, 13/07/2015 tarihinde ise bir kısım nakdi alacağa yönelik olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı tespit edilmiştir.Öte yandan Kefalet Geçerlilik Koşullarının re’sen incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekir. 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nun 584/1 m. “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.” şeklinde düzenlenmiştir.Somut olayda, davacının evli olduğu ve taraflar arasında düzenlenen 15/08/2012 tarihli Kredi Sözleşmesine bağlı Kefaletname aslında davacının eş rızasının bulunmadığı görülmüş olup, bu durumda davacının kefaletinin geçerli olmadığının kabulü gerekmiştir.O halde ilk derece mahkemesince davacının geçerli bir kefaletinin bulunmadığı dikkate alınarak davanın kabulü gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/01/2018 tarihli 2016/799 Esas 2018/69 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KABULÜ ile, davacının T.C. Beyoğlu ….Noterliği’nin 19/06/2015 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesine konu alacak tutarı bakımından davalı bankaya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,Davacı tarafça icra tehdidi altında icra dosyasına ödenen 4.309,98-TL’nin davalıdan İSTİRDATI ile davacıya ödenmesine,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 423- TL nispi harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından ödenen 1.800- TL bilirkişi ücreti ile 427,50- TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 2.227,50-yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Davacı vekili için hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 3.400- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına,Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan toplam 64,85-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 05/03/2020