Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/99 E. 2019/966 K. 08.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/99
KARAR NO : 2019/966
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2016
NUMARASI : 2014/922 Esas 2016/961 Karar
BİRLEŞEN İSTANBUL 42. ATM 2011/285 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/07/2019
Asıl ve birleşen davanın reddine ilişkin hükmün asıl ve birleşen davada davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA : Davacı vekili, davacı ile davalı …. arasında 01.09.2010 tarihli bir süresiz sözleşme imzalandığını, ….belirlediği yazılımların, sistemlerin … belirleyeceği müşterilerindeki yazılımlar, donanımlar, yazılım ağı ile ilgili yardım masası, çağrı merkezi, uzaktan ve yerinde destek hizmetleri için … talep ettiği kadar uzman personelin görevlendirilmesi ve bu bağlamda program uygulama hizmetlerinin tatbikini davacının üstlendiğini, (üç) ay hizmet verildiğini,aynı zamanda bayilerin algı makinelerinin bakım ve onarım hizmetleri de yapıldığını, davacının 1965’te kurulup söz konusu işlerde uzman olduğunu, aynı hizmeti 12 (oniki) seneden beri ….AŞ nin otomotiv bölümüne verdiğini, 2010 yılında davalı …’nun yeni bir program düzenlediğini beyan ile … müracaat ederek işi aldığını ,programın uygulanması için; bayilerde meydana gelecek teknik hataların bakım ve onarım işlerinin icrasının, bu hizmetleri verebilecek kapasitede bir şirket tarafından üstlenilmesi ,iki hizmetin birlikte sürdürülmesi gerektiğini, …’nun…ten işi aldığında personel tedariki için müvekkili şirket ile anlaştığını, bakım-onarım hizmetleri için anlaşma yapılacağı vaadi ile uygulama sözleşmesinin imzalandığını, 3 (üç) ay tamamlanırken, davalı …’ya ihtar keşide edilerek bakım onarım sözleşmesi yapılmadığı takdirde bakım -onarım hizmetinin kesileceğini ihtar ettiklerini,davalının program uygulama anlaşmasını 31.12.2010 tarihinde fesih ettiğini,aynı zamanda tahsis edilen 20 işçinin akitlerini fesih ettirerek 2. davalı …. Ltd. Şti. ile bir anlaşma yaparak hizmeti 2.davalıdan almaya başladığını ,davacının işe tahsis edilen çalışanlarının tamamının … ye tranfer edildiğini ,haksız rekabet kaidelerini işçi devşirmek suretiyle ihlal ettiklerini,TTK’nun 56. Maddesi gereğince yapılan işin gayri ahlaki olduğunu, hiçbir ticari münasebette yerinin mevcut olmadığını,aynı kanunu’nun 57/6-7 maddeleri gereğince haksız rekabet yaptıklarını , davalı …’nun müvekkilinden transfer ettiği elemanlar ile üstün başarılı hizmet vereceğini vaad ile piyasadaki dengeyi bozmaya devam ettiğini belirterek; haksız rekabetin tespitine, uğranılan zararın tespitine,şimdilik 10.000- TL’nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA:Davacı vekili; davalının taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi hiçbir gerekçe göstermeden feshettiğini, bu feshin sözleşmeye aykırı olduğunu, bu nedenle müvekkilinin 5 yıllık zararının-aylık 70.000- TL olarak belirlendiğini, buna göre zarar hesabı yapılmasını, sözleşmenin feshinin geçerli olmadığını ve haksız olduğunun tespitini, 5 yıllık zararın tespitini ve şimdilik 8.000 -TL ‘lik zararın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
ASIL DAVAYA CEVAP:1- Davalı … vekili “Bilgi Sistemleri Personel Tedarik Sözleşmesi”nin 1. maddesinde “… belirlediği yazılımların ,müşterilerindeki yazılımlar, donanımlar, yazılım ağı ile ilgili yardım masası, çağrı merkezi, uzaktan ve yerinde destek hizmetleri İçin … talep ettiği kadar uzman personelin görevlendirilmesi” denildiğini, davacı tarafından Beşiktaş …. Noterliğinin 08.12.2010 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı çekilerek ” bakım ve onarım ile ilgili sözleşme düzenlenmesi ve ayrıca birikmiş bakım ücretlerinin ödenmesi” talebi ile müvekkili şirketten istemde bulunulduğunu, söz konusu ihtarda sözleşmenin “gizlilik” başlığını taşıyan 6. maddesinin ihlal edildiğini, ihtarda muhatap olarak … gösterildiğini ve ancak “bilgi için”denilerek sözleşmede taraf olmayan … A.Ş. ile …. (…. Yetkili Satıcılar Derneği) gönderildiğini ve bu hareketle … bu firma ve dernek nezdinde zor durumda bırakmaya çalıştığını,müvekkilinin itibarını yok etmeyi, almış olduğu ihaleleri zora düşürmeyi, …. ile geçmişte olan iş ilişkisini yeniden tesis etmeyi amaçladığını, ihtar henüz müvekkiline ulaşmadan şirket ve dernek tarafından ulaştırıldığını, böylece Beşiktaş … Noterliğinin 24.12.2010 tarihli ihtarı ile muhatabın sözleşmeye aykırı davranışı belirtilerek, bakım hizmeti alınmadığı, ayrıca belirlediği aksaklıkları da açıklayarak 31.12.2010 tarihi itibariyle feshettiğini ihtar ettiğini,bilinçli olarak müvekkilinin işlerinin sekteye uğratıldığını, müvekkili şirketin işlerinin en yoğun olduğu dönemde, davacı tarafından bir kısım elemanların merkeze çekildiğini,sözleşmenin 7. maddesinde “İsomak personel sirkülasyonunu verilen hizmetin kalitesini etkilemeyecek şekilde yöneteceğini taahhüt eder ” denildiğini, sözleşmenin 31.12,2010 tarihinde sona erdirdiğini karşı tarafa bildirmesi nedeniyle zarar vermek amacıyla gerçekleştirdiğini, derhal yeni arayışlara giriştiğini ve diğer davalı …. Ltd. Şti. ile personel tedarik sözleşmesi imzaladığını, müvekkili firmanın, diğer davalı firma ile 1.1.2011 başlangıç tarihli sözleşme ile hizmet almaya başladığını, çalışanların diğer davalı ile olan ilişkilerinde de … taraf ve muhatap olmadığını, haksız rekabet fiillerini bizzat davacının kendi eylemleri ile gerçekleştirdiğini belirterek; davanın reddini talep etmiştir.Birleşen dava da ;sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini ,zarar tazmini istenemeyeecğinden davanın reddi talep edilmiştir.2-Davalı Davalı …. vekili; işten ayrıldıkları ileri sürülen personelin, işçilik alacağı ve eksik yatırılan SGK primleri için davacı tarafa açtığı mevcut davaları bulunduğunu, işten ayrılan personelin yukarıda belirtilen hususların düzeltilmesini aksi takdirde iş akdini haklı sebeple feshedeceklerini İsomak’a bildirdiklerini, işçiler tarafından yapılan haklı fesih ve açılan davalar nedeniyle davalıda çalışmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, aynca işten ayrılan işçilerle ilgili iddialarında müvekkili şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini, davalının işe aldığı personelini iyiniyetli olarak istihdam ettiğini, davacı şirketin, mevcut işten aynlan personelinin usulüne uygun olmayan şekilde işten ayrıldığını müvekkili firmaya bildirmediğini, iş hacminin artması üzerine mevcut personeline ek olarak yeni personeli işe aldığını, alınan her yeni personele gerekli eğitimin müvekkili tarafından verildiğini, müvekkili firma tarafında kullanılan bilgisayar programının, yeni bir program olup, bu sebeplerle her yeni elemanın yeniden eğitildiğini, aynca müvekkili firma tarafından işe alınan bu personellerin piyasada temini mümkün olmayan elemanlar olmadıklarını, davacının işten aynlan 17 personelin yerine,derhal üstün vasıflı 20 eleman tahsis ettiğini beyan ettiğini , bu durumda davacının işten ayrılan elemanların yerine derhal eleman temin edebildiğini gösterdiğini,haksız rekabet davasının iş sözleşmesinin haksız olarak işçi tarafından sona erdirilmesi halinde işçilere karşı açılabileceğini,işçilerin iş sözleşmesinin feshinden çok sonra işe alındıklarını,davalının 2005 yılından beri bilişim alanında faaliyet gösterdiğini, hizmet konusunda ve bedelinde anlaşarak Zugo’ya hizmet vermeye başladığını, … sözleşmeyi sözleşmeye aykırılık sebebiyle feshettiğini belirterek; davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, Davacı şirket ile davalı … A.Ş. arasında bulunan 01.09.2010 tarihli personel tedarik sözleşmesinin gizlilik hükümlerine aykırılık nedeniyle davalı nedeniyle haklı sebeple feshedildiği; Davası … AŞ ve …. ŞTl.’nin haksız rekabette bulunduğu ancak davacının somut zararını ispat edemediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Asıl ve birleşen davada davacı vekili; asıl dava yönünden; bilirkişi kök ve ek raporunda davalıların haksız rekabet yaptıklarının tespit edildiğini, davalı …’nun, davacı tarafından … firmasına verilen aynı hizmeti, aynı işçilerle ve aynı mahiyette vermeye devam ettiğini, davalı …. firmasının bir anda 11 yıldır aynı hizmeti veren, konusunda uzman 17 işçiyi işe aldığını, dava konusu sözleşmenin 9.maddesinin son bendinde davalı … firmasının işbu işçileri kendi bünyesinde çalıştırması halinde işçi başına 20.000-USD tazminat ödeyeceğinin düzenlendiğini, bu düzenlemeye rağmen davalı …’nun davalı … ile müvekkili firma çalışanlarını ayartarak, davalı …’nun sözleşmeyi feshettiği aynı günde müvekkili firmaya ihtarnameler düzenlediğini ve hizmetin aynı işçilerle verilmeye devam edildiğini, her iki davalının da haksız rekabet eylemi içinde olduğunun Ümraniye 3.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/11 D.İş sayılı dosyası ile ispat edildiğini, bilirkişilerce haksız rekabet tespitinin yapılmasına istinaden, bu haksız rekabet nedeni ile müvekkili davacının uğramış olduğu kazanç kaybının, haksız rekabet faili davalının ise elde etmiş olduğu kazanç miktarının yine ticari defterlerden incelenmesi gerektiğini, birleşen dava yönünden ise; hiçbir inceleme yapılmadığını, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunun gerekçe yapıldığını, gizliliğin ihlal edildiği iddia edilen tarafların rakip firmalar değil,asıl hizmetin verildiği muhataplar olduğunu, nedenlerle asıl dava yönünden eksik inceleme sebebi ile, birleşen dava yönünden hukuka aykırı bilirkişi raporunun gerekçe gösterilerek reddi nedeniyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Uyuşmazlık, Asıl davada, davacı şirkette çalışan işçilerin ayartılarak istifa ettirilmesi,ve akabinde davalı şirketlerde çalıştırılarak aynı işin yaptırılması suretiyle haksız rekabetin tespiti ve zararın tazmini istemine ilişkin olup; birleşen İstanbul 42. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/285 E sayılı dosyasında taraflar arasında imzalanan 01.09.2010 tarihli Bilgi Sistemleri Personel Tedarik sözleşmesinin hiçbir gerekçe göstermeden feshedildiği ,haksız fesih nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.Davacı ile Davalı … arasında akdedilen 01.09.2010 tarihli Personel Tedarik Sözleşmesinin davacı tarafından sözleşme devam ederken davalıya gönderilen Beşiktaş …. Noterliğinin 08.12.2010 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile ” bakım ve onarım İle ilgili sözleşme düzenlenmesi ve ayrıca birikmiş bakım ücretlerinin ödenmesi” talebi ile davalı …’da istemde bulunduğu,bu ihtarın bilgi mahiyetinde olduğu belirtilerek 3. kişi konumunda olan sözleşmede taraf olmayan … A.Ş. ile … (… Yetkili Satıcılar Derneği) da gönderildiği anlaşılmaktadır.Davacı taraf ihtarın bilgilendirme amaçlı yapıldığını ileri sürse de ihtar içeriğinde iş sahibi olan … işinin kurallara uygun yapılmadığı bakım onarım hizmetinin ücretsiz verildiği iddia edilmesine göre davalı …’nun verdiği hizmetin tartışmaya açılması, işin ne miktar ile yapıldığı açıklanarak ilave ücret talebi ,daha önemlisi bu hizmetin daha evvel hizmet verdiği beyan edilen davacı tarafından yapılması hususu bir arada değerlendirildiğinde ihtar içeriğinin davalı …’ya zarar verme ihtimali çok açıktır. Davacı şirket yetkilisi hakkında ticari sırrın ifşası suçlaması ile İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldığı, Mahkemece 2012/148 E ve 2013/141 K sayılı ilam ile şüphelinin davalı şirketin ticari sırrını açıklamaktan cezalandırılmasına-hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği kararın 18.04.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.Ayrıca davacı bakım ve onarım sözleşmesi imzalanacağı vaadi ile uygulama sözleşmesini akdettiğini ileri sürmekte ise de ,ayrıca bakım ve onarım sözleşmesi imzalanacağının vaad edildiği hususunda geçerli bir delil gösterilmemiştir.Her ne kadar uygulama sözleşmesinde bakım ve onarım hizmetlerinin kapsam dışı olduğuna dair bir kayıt var ise de davalı … tarafından bu yolda bir talepte bulunduğuna ilişkin belge ,iş emri sunulmadığı dikkate alındığında ,personel tedarikçisi davacının ayrıca bakım hizmet bedeli talep eden ,işin doğru yürütülmediğine ilişkin beyanlar içeren ihtarnamenin hizmet alan şirkete ve bayiler derneğine gönderilmesi davalı … bakımından sözleşmenin haklı olarak fesh edildiği sonucuna varıldığı ,haksız fesih sözkonusu olmadığından, davacının birleşen dava da zarar tazmini talebi yerinde görülmemiştir. Asıl davada ileri sürülen haksız rekabet eylemleri nedeniyle ; öncelikle kronolojik sıraya göre tarafların eylemleri gözden geçirilmelidir. 1.9.2010 tarihinde davacı ile davalı … arasında personel tedarik sözleşmesi imzalanarak 20 kişilik ekibin davalı …’ya tahsis edildiği ,personel başına kararlaştırılan ücret üzerinden aylık ödemeli sözleşme yapıldığı, sözleşmede yapılacak işler sayıldıktan sonra bakım onarım hizmetlerinin hariç olduğu yazılmıştır.Davacı dilekçesinde 12 yıldan bu yana …. aynı hizmetleri verdiğini ileri sürmüş davalı tarafta bu beyana karşı çıkmamıştır. Buna göre davacının verdiği hizmete ilişkin açılan ihaleyi davalı … kazanmış ,ancak taahhüt ettiği hizmetin verileceği personeli de davacıdan tedarik ettiği ,sözleşme kapsamında davalı …’ya tahsis edilen 20 kişilik personelin tamamının yetişen eleman olduğu SGK kayıtlarından anlaşılmaktadır. Sözleşmenin tarafları arasında davacının bakım onarım hizmeti verilmesi gerektiği gerekçesiyle ihtarname keşide edilmiş ,ücret artırımı talebinde bulunulmuş akabinde feshe dayanak gösterilen ihtarname keşide edildiğinde bu kez davalı … 24.12.2010 tarihinde keşide ettiği ihtar ile uygulama sözleşmesinin 31.12.2010 tarihi itibariyle feshettiğini davacıya bildirmiştir. Davalı …’nun fesih bildirimi tarihi olan 24.12.2010 tarihinde davalı …’ya tahsis edilen 17 işçi, işveren davacıya ihtarname keşide ederek SGK da eksik gösterilen ücretleri nedeniyle eksik ödenen SGK primlerinin hemen tamamlanması aksi halde sözleşmeyi feshedeceklerini bildirmişler ,davacıdan 31.12.2010 tarihi itibariyle ayrıldıktan sonra hemen davalı İDS de işe başlamışlar ,bilahare işçilik alacaklarını İş Mahkemesinde açtıkları davalar ile talep ettikleri ve davalarının kabul ile neticelendiği anlaşılmaktadır. Davalı …’nun 31.12.2010 tarihi itibariyle davacı ile sonlandırdığı tedarik sözleşmesini 1.1.2011 tarihi itibariyle bu kez davalı …. ile aynı koşullarla akdetmiştir.Aynı personelle … hizmet vermeye devam etmiştir.Davadışı işçilerin sözleşmelerini haklı sebeble feshettiği anlaşıldığından işçilerin rekabet yasağını ihlal ettikleri kabul edilemez ise de ,davalı …’ ya tahsis edilen personelden 17 kişinin neredeyse ekibin tamamının aynı tarihte ,aynı sebeble işverene ihtar gönderip (24.12.2010 ) Bir hafta sonra tamamının 1.1.2011 tarihinde davalı İDS de işe başlamalarının bir tesadüften ibaret olduğunu kabul,hayatın olağan akışına uygun olmayacaktır.Davacının davalı … ekibinde olmayan diğer işçilerin de benzer talepler de bulunduğuna dair bir delil sunulmamış olduğuna göre davalı şirketlerin birlikte hareket ederek ,bu arada sözleşmenin haklı olarak feshine neden olan davacı zararına işbirliğine gittikleri anlaşılmaktadır.Davalı İDS vekili 2005 yılından bu yana sektörde olduğunu beyan ettiği gözetildiğinde sektörün aktör ve koşullarından haberdar olduğunu kabul gerekmektedir.İşçi ayartma eyleminin haksız rekabet teşkil edip etmeyeceğinin üzerinde durulmalıdır.Konuya ilişkin yazılan bir makalede aynen;”Bir çok olayda, ayartılan personel, işletme açısından vazgeçilmez bir kişiliktir. Zira, bu kişiler, bazı görevleri tek başına yapıyor olabilir veya işletme faaliyeti açısından lüzumlu bilgilere tek başına sahip bulunabilir ve gene tek başına müşteri çevresiyle ilişki içersinde olabilir. Bütün bu özelliklere işletmede çalışan tek bir personel değil; personel grubu(timi) da sahip olabilir. Nitekim, günümüzde de ayartma eylemi, tek işçi yerine daha çok rakip firmanın bir servisinde çalışan timin elde edilmeye çalışılması suretiyle vuku bulmaktadır. Ekonomik açıdan meseleye bakıldığında, çalışan ya da çalışanların kaybı, işvereni açısından bir know-how’un kaybıdır. Ancak, çalışanın ayartılması, işletme açısından, sadece, bu kişilerin sahip olduğu bilgi ve tecrübelerin kaybı anlamına gelmez. İşverenin, çalışanların bilgi ve tecrübe sahibi olması için büyük bir yatırım yapmış olduğu ihtimali de göz önüne alındığında, çalışanın işletmeden ayrılması, bu yatırımın boşa gitmesi sonucunu da beraberinde getirecektir. Keza, yardımcı şahsın knowhow’u, teknik işletmeler açısından, işletmenin değerinin tespitinde önemli bir faktör olan “….'”i de belirleyeceğinden, bu kişilerin ayartılması, işletme açısından büyük bir ekonomik değerin kaybı anlamına geleceği aşikârdır. Söz konusu işletmenin, ayartılan işçinin eğitimi için harcadığı süre de, o işletme açısından ekonomik değer kaybını ifade eder.Bir kimsenin rekabet piyasasında kendi emek ve çabasıyla bir takım avantajlar elde etmiş ve diğer rakipleri karşısında bir adım öne geçmiş olması rekabetin özünde yer alır. Kişinin bu avantajları elde ederken rakiplerinin zarar görmüş olması ve hatta rekabet gücünün yok olma tehlikesine maruz kalmış bulunması söz konusu olabilir. Bu vakıalar rekabetin esasında yer alır ve haksız rekabet olarak değerlendirilemez. Rekabete aykırı olan, işletme sahibinin karşı tarafa zarar verme amacıyla hareket etmiş olmasıdır. Zira, karşı tarafın rekabet yapabilmesinin engellenmesinin amaç olarak güdülmesi, işletme stratejilerinin bu amaca yönlendirilmesi ve bu hedef doğrultusunda eylemleringerçekleştirilmesi dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Rekabet piyasasında hareket eden herkesin, karşı tarafın kendi emek ve çabasına dayanarak işletmesini ekonomik yönden geliştireceğine karşı tarafa zarar vererek, onun rekabet gücünü halele uğratarak, yok ederek geliştirmeyeceğine dair haklı güveni vardır ve bu güveni boşa çıkarılmamalıdır… Bunun gibi, işletme bünyesinde ortaya çıkan yeni personel ihtiyacının, piyasadaki diğer imkanlara bakmaksızın, devamlı olarak, münhasıran aynı işletmenin elemanlarının ayartılarak giderilmeye çalışılması halinde de rakip işletmenin yapısal bünyesine caiz olmayan bir müdahaleden bahsedilir. Aynı şekilde, ayartanın, ayarttığı işçilerin hepsine işletmesinde ihtiyaç duymaması halinde, onun zarar verme kastıyla ayartma eylemini yaptığı düşünülmelidir.Birden bire, bir çırpıda bir işletmenin tüm personelinin ayartılması halinde de, ayartma eylemi dürüstlük kuralına aykırı olarak görülmektedir.İşletmenin tüm çalışanlarının değil de büyük çoğunluğunun hep bir anda ayartılması halinde, ayartanın, ilgili işletmenin bu durum karşısında felce uğraması halinden faydalanarak piyasadaki konumunu güçlendirmeye ya da piyasadaki pastadan aldığı payı büyütme amacı güttüğü kabul edildiğinde dürüstlük kuralına aykırı gerçekleştirilen bir ayartma eyleminden bahsedilir. (Prof Dr.Kemal Şenocak -İşletme personelinin ayartılması meselesinin TTK 56 vd.maddeleri kapsamında değerlendirilmesi )Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK nun 56.maddesinde ;Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimali olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda davalıların davalı …’ya tahsis edilen elemanlar ile işini görürken sözleşmenin tarafları arasında anlaşmazlık çıktığı ve 24.12.2010 tarihi itibariyle sözleşmenin haklı olarak feshedildiği,ancak aynı tarihte işçilerin hep birlikte işveren davacıya ihtarname keşide ettikleri ve 2.davalı …. de çalışmaya başladıkları gözönüne alındığında davalıların birlikte hareket ederek davacı işçilerini haklı sebeble hizmet akdini feshetmeye yönlendirdikleri ve feshin akabinde davacının işçilerinin devşirildiği ,bu eylemin de hüsnüniyet kaidelerine aykırı olduğu açıktır.Yukarıda değinildiği üzere toplu olarak çalışanların devşirilmesi neticesinde davacının iktisadi bir zarara uğradığı açıktır. Alınan bilirkişi raporlarında davacının somut zararını ispatlayamadığı görüşüne yer verilmiş ise de tecrübeli elemanlardan oluşan 17 kişilik ekibin kaybının ,davacının iktisadi olarak zarara uğramasına sebeb olduğu sabittir.Bu sebeble TBK 50(BK 42) kapsamında değerlendirme yapılmak suretiyle davacı tarafça talep olunan 10.000-TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesinin hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varılmıştır. İlk derece mahkemesince davalıların haksız rekabette bulunduğu kabul edilmişken asıl davanın tümüyle reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş ,davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf nedenleri yerinde görülerek asıl davada verilen hükmün kaldırılarak ,haksız rekabetin tesbiti ile maddi tazminat isteminin kabulune, birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/12/2016 Tarih 2014/922 Esas 2016/961 Karar sayılı asıl davaya ilişkin hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davalıların davacının işçilerini ayartmak suretiyle haksız rekabette bulunduklarının TESBİTİNE, Maddi tazminat isteminin KABULÜNE; 10.000-TL maddi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesne”2-Birleşen davaya yönelik; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Asıl dava yönünden; alınması gereken 683,10-TL harçtan, 148,50- TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 534,60 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen 166,90-TL peşin harçların davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,Daacı tarafça ödenen (222,50-TL tebligat, 2.100-TL bilirkişi ücreti) 2.322,50-TL yargı giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,Davacı vekili için takdir olunan 2.725-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”Birleşen davada; alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 62,80- TL’den mahsubu ile 18,40-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan 143-TL posta masrafının takdiren yarısı olan 72-TL nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 08/07/2019