Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/981 E. 2019/1536 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/981
KARAR NO : 2019/1536
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/02/2018
NUMARASI : 2016/188 Esas 2018/61 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/12/2019
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki neticesinde müvekkilinin 103.911,86-TL alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için icra takibinin başlatıldı ise de ; davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, davalının itiraz sebebi olarak ayıp iddiasında bulunduğu Noter ihtarnamesine dayandığını, davalının müvekkiline iade faturası düzenleyip gönderdiğini, faturaya noter vasıtasıyla itiraz edilip iade edildiğini, davalı faturanın iadesine karşılık Noterden ihtarname gönderip alacak talebinde bulunulmuş ise de müvekkili tarafından reddedildiğini, müvekkilinin davalıya teslim ettiği mallara yasal süre içerisinde ayıp ihbarı yapılmadığını, davalının ayıplı olduğunu iddia ettiği malın müvekkiline ait olup olmadığının belli olmadığını, ayrıca davalının müvekkilinden aldığı malları, sipariş numunesi ve kontrol mekanizmasıyla aldığından ayıp iddiasının kabul edilemeyeceğini, davalının siparişleri ve satın aldığı mal davalıya özel imal edildiği için piyasada değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle önce numune imalatı, mutabakattan sonra sipariş imalatı yapıldığını, belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile davacı arasında uzun yıllara dayanan ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin üreteceği dantel ve ev tekstili ürünlerinde kullanılmak üzere davacıdan iplik temin ettiğini ve başka tedarikçilerden aldığı diğer malzemeler ile bu ipliği dokuma makinelerinde birleştirip ürün imal ettiğini, davacının müvekkiline tedarik ettiği ipliğin özelliği, ipliklerin üst üste katlanarak bundan yeni kaim iplik elde edilmesi olduğunu, bu işlemin usulüne uygun yapılmaması halinde dokuma tezgahına verilen ipliklerin ürünün hatalı olmasına, bu ürün ile birlikte kullanılan diğer ipliklerinde zayi olmasına neden olduğunu, davacının da bu şekilde ayıplı iplik teslim ettiğini, davacının ayıbın açık ayıp olduğunu ifade ettiğini, ayıbın gizli ayıp olduğunu, müvekkiline teslim edilen ipliklerin dokuma sırasında vereceği hatanın teslim sırasında muayene ile anlaşılmasına imkan olmadığını, dava konusu ürünlerin dokuma tezgahına koyulması ve sonrasında ortaya çıkan ürünlerde ayıp olması ile anlaşıldığını, davacının ayıplı ürünlerle ilgili olarak sözlü ve yazılı ihtar edildiğini, bu ihtarlar neticesinde bazı ürünlerin tamire gönderildiğini ve davacı tarafından bedelsiz olarak tamir faturası ile müvekkiline gönderildiğini, tamirlerin başarılı olmadığını ve ipliklerin ayıptan temizlenemediğini, dolayısıyla ayıbın davacı şirket tarafından bilindiğini, ürünlerin iade alınıp tamir edilmeye çalışıldığının fatura ile sabit olduğunu, bu nedenle davacının ayıp ihbarı ve muayene konusundaki iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin ayıplı mallar için 53.012,19-TL indirim talep ettiğini ve buna ilişkin faturayı davacıya tebliğ ettiğini, davacının faturayı kabul etmeyerek Noter ihtarnamesi ekinde müvekkiline iade ettiğini, bunun üzerine Noter İhtarnamesi ile faturanın kabul edilmesi ve indirim yapılması talep edildiğini, davacının bu ihtarnameye cevap vermediğini, müvekkilinin ayıplı mal bedelini düşerek 49.574-TL’yi davacıya ödediğini, kesilen iade faturasının ayıplı mal bedeline ilişkin olduğunu, müvekkilinin zararının çok daha fazla olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı tarafın davacıdan aldığı ürünlerle ilgili muayene ve kontrolleri süresinde yaptığı ve ayıp ihbarını da süresinde ve usulüne uygun şekilde yerine getirmemiş olduğundan davalının davacı adına düzenlediği 20/12/2015 tarihinde 106781 numaralı 53.012,19-TL tutarında iade faturasını taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin çözümünde dikkate alınarak değerlendirme yapıldığı, halihazırda davalıda bulunan dava konusu ayıplı 3000- denye naylon ve polyester fantasy ipliklerin mevcut haliyle kullanılmasının mümkün olmadığının bilirkişi raporu ile tespit edildiği, ayıplı ipliklerin bedeli olan ve iade faturasına konu edilen tutarın 52.579,53-TL’lik kısmına ilişkin olarak davalının haklılığı konusunda mahkemede kesin kanaat oluştuğu ve bu miktarın davacının alacağı olan 53.012,16-TL den mahsup edilmesi neticesi davacı alacağının 432,63-TL olduğu gerekçesiyle; davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine, davacının dava dilekçesinde dayandığı, faturalardaki ipliklerin davalı tarafından davacıya iadesi koşuluyla Çatalca İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 2.593,24-TL asıl alacak üzerinden devamına, bu miktara alacaklının talebi aşılmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, alacak faturaya dayalı ve likit bulunduğundan hükmolunan 2.593,24-TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, mali bilirkişi raporunda; fatura üzerinde “iade” şerhi olmadığı, davalı tarafından davacıya usulüne uygun yapılan herhangi bir ayıp ihbarına rastlanmadığının tespit edildiğini, tekstil bilirkişisi rapor ve ek raporunda dava konusu üründe ayıp olmadığının kabul edildiğini, davalı itirazları üzerine usul hatası yapılarak yeni bir bilirkişiden rapor alındığını, bu raporun hükme esas alınamayacağını, bilirkişinin toplamda 2 bobin çalışmasında ayıp tespiti yaptığını, ihtilafa konu 41 çuval+6çuval ürünün hiç incelenmeden ayıplı mal olarak tespitinin kabul edilemeyeceğini, davalı tarafça TTK 23.maddeye göre yapılması gereken sürelere ve 18/3 şekle uygun davranılmadığını, tanık beyanının ispat şartını yerine getirmeyeceğini, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava;satım sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.6098 sayılı TBK nın satım sözleşmesinde alıcının seçimlik hakları başlıklı TBK. 227. maddesinde; “satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı;1-Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme2-Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme,3- Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,4- İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme,Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” hükmü düzenlenmiştir.Tacirler arası satış sözleşmelerinde 6102 sayılı TTK’nun 23. maddesi ile, bu madde yollamasıyla 6098 sayılı TBK’nun satış sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanacaktır. . Gizli ayıp yani kullanımla ortaya çıkan bir ayıp söz konusu olduğundan ayıp ihbar süreleri bakımından TBK’nun 223. maddeleri hükümleri dikkate alınacaktır. Taraflar arasında iplik satımından kaynaklı ticari ilişki bulunduğu hususu ihtilafsızdır.
Davacı vekili satıma konu ürünlerin ayıplı olmadığını ,bilirkişi raporlarını çelişkili olduğunu ve usulüne uygun ayıp ihbarı yapılmadığını idia etmektedir. Tekstil mühendisi bilirkişi ürünleri herhangi bir teknik teste tabii tutmadan yaptığı inceleme neticesinde bir ayıba rastlanılmadığını raporunda bildirmiş, 3. Bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişi heyeti İTÜ labaratuvarında yapılan test üzerine ürünün ayıplı ve ayıbın kullanıma bağlı gizli ayıp olduğu bildirmiştir .Bilirkişi raporu HMK’nın 282. maddesine göre, takdiri delil niteliğinde olup, Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Bilirkişi raporuna karşı itiraz mevcut ise bu itirazlar çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren bir husus olması halinde hakim bilirkişi heyetinden ek rapor alarak bu itirazları karşılamalıdır. Usulüne uygun inceleme yapılmadan düzenenlenen 2.bilirkişi raporundaki hususlar usulüne uygun teknik inceleme yapan bilirkişi raporunda tespit edilen hususlar yönünden çelişki oluşturmayacaktır.Konusunda uzman bilirkişi heyetinin denetime elverişli raporlarına göre satıma konu ürünler kullanıma bağlı ortaya çıkan gizli ayıplı ürünler olduğu tespit edilmiştir.Davacı vekili numuneler üzerinde yapılan ürünlerin ayıplı olması diğer ürünlerinde ayıplı olduğu anlamına gelmeyeceğini istinaf sebebi olarak ileri sürmektedir ancak ürünlerin aynı ürünler olduğu kendi kabulünde olup,orjinal çuvallarda kapalı halde tutulan ipliklerden usulüne uygun alınan numunelere göre kullanıma bağlı gizli ayıplı olduğu tespit edilmesine göre kalan ürünlerin tamamının ayıp incelemesine tabii tutulması talebinin iyiniyetli bir yaklaşım olmadığı gibi davalı kalan ürünlerin numunelerden farklı ürünler olduğunu da ispatlayamadığından bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Taraf ticari defterlerine göre taraflar arasında 11.11.2015-29.12.2015 tarihleri arasında mal alış verişi yapılmıştır. Taraflar öncelikleTBK 227 maddesi uyarınca ayıbın tamir yolu ile giderilmesi seçimlik hakkını kullanmış, davacı tarafından davalının tamir için gönderdiği ayıplı mallar için 15.12.2015 tarihli tamir fatura düzenlenmiş,ayıbın giderilememesi üzerine davalı tarafından ayıplı mallara ilişkin düzenlenen 30.12.2015 tarihli iade faturası davacı tarafından 08.01.2016 tarihinde noter ihtarı ile iade edilmesinden sonra ,davalı bu sefer 21.01.2016 tarihinde noter vasıtasıyla tekrar ayıp ihbarında bulunmuştur. Kullanıma bağlı ortaya çıkan gizli ayıplı ürünler yönünden davalı TBK. 223/2. Maddesi uyarınca usülüne uygun süresinde ayıp ihbarında bulunduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalının davacıdan ayıplı ürünlerin tamirini talep etmesine rağmen ayıbın tamir edilememesi ve mevcut haliyle kullanılamayacağı ve beklenen fayda sağlanmayacağından davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanması haklı olup, konusunda uzman bilirkişi tarafından tespit edilen 50.418,19 -TL ayıplı ürün bedeli için davalının iade faturası düzenleme koşulları oluşmuştur.Tarafların TTK hükümlerine uygun tutulan ve sahibi lehine delil niteliğini taşıyan 2015 yılı davacının ticari defter kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan 102.586,67 -TL alacaklı olduğu davalı tarafından takip ve dava tarihinden sonra 21.03.2016 tarihinde yapılan 49.574,51- TL ödeme neticesinde davalıdan 53.012,16- TL alacaklı olup ,davalı ticari defterlerine göre ise davacının davalıdan hernangi bir alacağı bulunmamaktadır. Taraf ticari defterleri arasındaki 53.012,16- TL lik fark davalı tarafından davacı adına ayıplı mallar nedeniyle düzenlenen ( iade) faturasından kaynaklanmaktadır. Bu na göre davacı takip tarihi itibarıyla davalıdan 52.167,75 TL alacaklıdır.(102.586,67-50.418,19 =52.167,75 ). Bu durumda mahkemece TBK 227 maddesi uyarınca sözleşmeden dönme ile alacağın ayıplı ürün bedeli mahsup edilerek tespit edilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Ancak takip ve davadan sonra yapılan ödemenin infaz aşamasında dikkate alınması gerektiği hususu gözardı edilerek takibe konu alacaktan mahsup edilmesi şeklinde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile HMK 353(1)b-2 uyarınca hükmün kaldırılmasına ,yeniden hüküm verilmesine ,itirazın kısmen iptaliyle 52.167,75-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek takibin devamına, davadan sonra yapılan 49.574,51-TL ödemenin infazda dikkate alınmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/02/2018 Tarih 2016/188 Esas 2018/61 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “İtirazın KISMEN İPTALİNE, davacının dava dilekçesinde dayandığı faturalardaki dava konusu 1.369.26- kg 3000 denye naylon sargılı fantasy iplik ve 166,2 kg 3000 denye polyester sargılı fantasy ipliklerin davalı tarafından davacıya iadesi koşuluyla; 52.167,75-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek takibin devamına, fazla istemin reddine .Davadan sonra yapılan 49.574,51-TL ödemenin infazda nazara alınmasına, Kabul edilen kısım üzerinden %20 oranında hesaplanan (10.433,55-TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ;”Alınması gereken 3.563,58-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından mahkeme ve icra veznesine yatırılan toplam 1.774,56-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.308,58-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen 1.808,06- TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından yapılan , 868- TL bilirkişi ücreti, 117- TL teb-müz. masrafı olmak üzere toplam 985-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 495-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,Davalı tarafından yapılan 782-TL bilirkişi ücreti, 73,50-TL teb.müz. masrafı olmak üzere toplam 855,50-TL yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 426-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 6.088,45-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davanın reddolunan kısmı üzerinden davalı vekili için takdir olunan 6.041,85-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,İstinaf aşamasında davacı ve davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 05/12/2019